Category Archives: Aile

Kısa Eğitim Ansiklopedisi, Bölüm 2

Soru: Bebek bekleyen ebeveynler, hamilelik süresince nasıl davranmalıdır?

Cevap: Birbirimize karşı saygılı olmalıyız, özellikle kadına. Ve hamilelik sırasında bir kadının iyi düşüncelere sahip olmasına, müzik dinleyip, kitap okumasına gayret edin. Genel olarak, onu olumlu ve daha yüksek duygular ve bilgi ile etkilemek için. Bütün bunlar çocuğu çok etkiliyor.

Soru: Ne tür müzik seçerdiniz?

Cevap: Ben şahsen klasik müziği destekliyorum çünkü en doğru, en eksiksiz olanı. Elbette ağır değil ama yumuşak klasikler.

Soru: Hamilelik sırasında bir kadın ne düşünmelidir?

Cevap: Tora’da bununla ilgili olarak bir kadının sadece içinde olanı, gebe kalınan ve büyümekte olan kişi hakkında düşündüğü yazılıdır. Sadece onun hakkında. Doğa bunu zaten öngörmüştür, yani müdahale etmeye gerek yoktur.

Soru: Hamileliğin en kritik zamanı nedir?

Cevap: Kural olarak, ilk birkaç ay. O zaman çocuğun temeli atılır.

Soru: Çocuk ne zaman anneye teslim edilmelidir?

Cevap: Çocuğu hemen annesine bağlı olduğunu hissetmesi için anneye vermelisiniz.

Soru: Bu ona daha fazla güvenlik mi sağlar?

Cevap: Hem çocuğa hem de anneye. Bir bağ olmalıdır. Bu çok önemlidir.

Soru: Anne sütü bebeğin büyümesi için ne anlama geliyor?

Cevap: Anne sütü mutlaka annesinden değil, başka bir kadından da olabilir. Yine de çocuğun annesinden süt alması tercih edilir. Ve bu süt çocuğa en yakın maddedir, şüphesiz pek çok element taşır.

Soru: Bebek anne sütüyle ne elde eder?

Cevap: Bunu ifade etmek imkansız. Annesinin sütüyle, yukarıdan Ohr Hasadim denilen üst ışığı, merhamet ışığını alır.

Soru: Bir anne, emzirilen bir bebekle nasıl iletişim kurar?

Cevap: Bebeğiyle bunun aracılığıyla konuşur. Bebek anneyi göğsü vasıtasıyla hissediyor, anne de bebeğini göğsü vasıtasıyla hisseder. Bu hem hayvanlarda hem de insanlarda inanılmaz bir mekanizmadır.

Soru: Bir anne bebeğini ne kadar süre emzirmelidir?

Cevap: Genellikle iki yıla kadar tavsiye edilir.

Yorum: Bunu kimse uymuyor.

Cevabım: Kimsenin buna uymadığını biliyorum. Ancak manevi yasaya göre emzirme iki yıla kadar sürmelidir.

Soru: Peki bugün olduğu gibi işe gitmek gerekiyorsa?

Cevap: Tamam, herkes gidiyor, bu doğru. Bazı manevi veya doğa yasaları kimin umurunda dimi?

Yorum: Her şeyin önceden belirlenmiş olduğunu ve tüm eylemlerin de önceden belirlenmiş olduğunu söylüyorsunuz.

Cevabım: Hayatınızı mahvederseniz, doğayı suçlamayın.

Soru: Yani hayatı bizler mi çok mahvettik? Anneleri altı ay, bir yıl vb. içinde çalışmaya gönderiyoruz.

Cevap: Elbette.

Soru: İşleri doğru yapmak için ne yapılması gerekiyor?

Cevap: Doğru yapmak için – kadın hiç çalışmamalıdır.

Yorum: Bu, elbette günümüzde imkansızdır.

Cevabım: Neden? Sadece erkek çalışıp ailesi için yeterince kazanırsa bu neden kötü olsun ve ailenin normal, sakin ve sessiz yaşaması için bu yeterli olmaz mıydı?

Soru: Söyleyin bana, eğer anne kızmışsa ya da babayla kavga ettikten sonra, çocuğu o anda beslemeli mi yoksa beslememeli mi?

Cevap: Bu iyi değildir. Çocuk bunu kendi üzerinde fazlasıyla hissedecektir ve bu nedenle, bu tür durumlar kesinlikle istenmeyen bir durumdur! Kadın korunmalı, olumsuz, istenmeyen etkilerden izole edilmelidir.

Soru: Yani, tüm bunlar çocuğa hem kızgınlık hem de nefret olarak mı giriyor?

Cevap: Elbette. Bütün bunlar çocuğa sızacak ve olumsuz sonuçlarla tezahür edecek.

Soru: Bebek, genellikle ebeveyn ilişkilerinde evde neler olduğunu hissediyor mu?

Cevap: Elbette. O her şeyi hisseder. Her şey,  bitişik evde, başka bir şehirde olsa bile onun tarafından “hava aracılığıyla” hissedilir. Bunların hepsi aktarılır. Bebek çok hassastır. Onun için anne, dinlediği ve algıladığı bir alıcı gibidir, ona hiçbir şey söylemese bile. Ama anneyi etkileyen her şeyi, tamamıyla hisseder.

Soru: Görünüşe göre anne onun için altıncı his gibi mi?

Cevap: Elbette. Bize anneden çıktı ve göbek kordonu kesildi gibi gelir. Hiçbir şey kesilmez.

“Ebedi Gençlik Pınarı” (Medium)

Yüzyıllar boyunca insanlar, yaşlanmayla bağlantılı olarak derin fizyolojik, psikolojik ve sosyal değişimler yaşarken, yaşlanma sürecini durdurduğunu veya azalttığını iddia eden sayısız yöntem ve tedavi yaratıldı. İsrailli bilim adamları, sonsuza kadar genç görünmenin ve genç kalmanın sırrını bulduklarını iddia ediyorlar. Bunun mümkün olduğu ortaya çıksa bile, konuyu daha derin bir seviyeden keşfetmeden, en önemli olan “Ne için yaşıyorum?” sorusunu cevaplamadan bu hiçbir şey ifade etmez.

Tel Aviv Üniversitesi ve İsrail’deki Shamir Tıp Merkezi’nden yapılan bilimsel araştırmalarda, 64 yaşındaki sağlıklı bir grup insanı hiperbarik odalara yerleştirildi ve onlara üç ay boyunca yüksek seviyelerde oksijen seansları sağlandı. Deneyden sorumlu bilim adamları, terapinin yaşlanma sürecini geciktirdiğini, “tersine çevirdiğini” ve bu bireylerin performansını 25 yaş küçük insanlara benzer seviyelere dönüştürdüğünü iddia ediyor.

Yaşlanma, insanlığın çoğunu korkutur ve canını sıkar. Doğal yaşlanma süreci insanı durmaksızın yaşamın sonuna ve bilinmeyene yaklaştırdığından, ızdırap da içerebilir. Yaşlılık ve ölüm, mutlaka hoş bir şey değildir fakat doğada olan her şeyin, bizim farkına varamayabileceğimiz, kesin bir amacı ve faydası vardır. Bu nedenle, herhangi bir doğal durumu kurcalamak veya değiştirmeye çalışmak tavsiye edilmez.

Yaşlanmanın doğal olgusu ile yapay olarak savaşmak yerine, doğal yaşlanma süreciyle el ele gitmemiz ve durumumuza rahatça uyum sağlamayı öğrenmemiz çok daha akıllıcadır. İnsanlar yaşlanır; bu doğal olarak gerçekleşmektedir. Soru, toplum olarak tüm yaşam döngüsü boyunca insanlarla doğru bir şekilde davranıp davranmadığımızdır.  “Yaşlılar meşgul mü ve toplumun onlara ihtiyacı olduğunu düşünüyorlar mı?” diye iyice incelemeliyiz.  Gerçekten de sağlıklı bir toplum onların katkılarını önemli olarak görmelidir!

Günlük eğitim programım olmasaydı, mutlu bir şekilde dışarı çıkar ve sokağı temizlerdim. Mahallemde yaşayan arkadaşlarımı toplar ve binaların etrafını benimle temizlemelerini teklif ederdim. Neden olmasın? Dışarı çıkmak, temiz hava solumak, fiziksel efor sarf etmek ve bu süreçte başkalarıyla birlikte olmak sağlıklıdır. Bu ortak faaliyeti bitirdikten sonra arkadaşlarımla mahallenin bankında oturur ve kahve içerdim. Kendine saygı duyan herhangi bir toplum lideri, böyle bir sosyal girişim ve diğer pek çok şeyi yaşlı sakinlerine önerebilir.  Yaşlı vatandaşlarımız, akıl hocaları olarak, paylaşmak ve yollarına yeni başlayanlara yardım etmek için hayat tecrübesine ve bilgeliğe sahiptir.

Ve temizlik örneği, kişiye, layık değilmiş gibi veya onurlu görünmüyorsa, sorun kişinin kendi içindedir. Çevreye özen göstermesi ve topluma hizmet etmesi için toplumun tüm üyelerini eğitmek önemlidir. Bu prensipten, yaşlılığa saygı duymak ve onu takdir etmek, ona bir yer vermek, düşünceyi ona adamak için toplumun uygun şekilde eğitilmesi gerektiği daha açıktır. Toplumun doğru tutumu, yaşlı vatandaşlarına ne kadar ihtiyaç duyduğunu keşfetmek olmalıdır. Çocuklara sorun, onlar bunu iyi anlıyorlar çünkü bu önerme, doğal olarak onların içinde inşa edilmiştir.

Büyükanne ve büyükbabalar, ebeveynler ve çocuklar, kuşaktan kuşağa devreden ve aile içinde yaşlılar içinde bir gençlik ruhu doğuran ilişki bağlarını sürdürmelidir. Yaşlılar, kişinin yaşamı olduğu gibi kabul etmesi gerektiğini zaten anlarlar ve her şeyden önce, tüm endişelerin ötesinde olmak için nasıl çaba gösterileceğini ve bu tür tavırları torunlara nasıl yansıtılacağını öğrendiler. En küçük olanlar, büyükanne ve büyükbabalardan çok sayıda paha biçilmez armağanlar alırlar; bu, hesapsız, koşulsuz, sade bir sıcaklık olan sevginin örneğidir.

Özetle, yaşlanma korkutucu bir durum olmamalıdır. Katkıda bulunacak başka bir şeyimiz olmadığını düşünmek yerine, altın yıllar, zengin ve anlamlı bir yaşamın en önemli yönünün insan ilişkilerinde bulunduğunu fark ettiğimizde, yeni edinimler için bolca fırsat açmalıdır. “Hayatın anlamı nedir?” ve “Neden yaşıyorum?” soruları, kesinlikle sınırsız bir şekilde daha iyi bir dünyaya açılan kapılardır.

Bu soruların yanıtlarının, insan ilişkilerimizde, bağımızın içinde ve başkalarına kalıcı faydası olan eylemlerde bulunabileceğinin bilgisiyle, bedensel yaşamımızı aşarız. Hayatımızı ve dünyamızı çevreleyen, geçici fiziksel bedenimizde varoluşu aşan, muazzam bir mekanizma olduğunu anlarız. Bu değerlendirme, bizi geniş, ebedi dünyaya, zaman ve mekanın sınırlarının ötesinde daha yüksek bir varoluş seviyesine girmeye, büyük bir derinlikle hazırlar.

“Üç Kuşaktan Oluşan Bir Ailenin Değerleri Üzerine” (Linkedin)

Bugünün ailesinde genellikle evde çocuklarla birlikte yaşayan sadece tek bir yetişkin var. Ama Şükran Günü geldiğinde, tam boy bir ailenin değerlerini tartışmak için bir dakikanızı almak istiyorum. Ve tam boydan, sadece iki ebeveyn ve çocuk değil, daha çok büyükanne, büyükbaba ve çocukların hep bir arada olmasını kastediyorum. Yani, hepsinin aynı evde yaşamasına gerek yoktur, ancak yakın aile bağlarını korumanın faydaları, özellikle de sosyal olarak yalıtılmış olmanın çok kolay olduğu, üzüntümüz ve yıpranmamızın sebebinin bu olduğunu anlamadığımız günümüzde, bilmemiz gereken bir şeydir.

Maneviyatta, üç kuşağın özel bir anlamı vardır: onlar, duanın yükselişinin tüm sürecini temsil ederler. Bu, kişinin bir duayı yükseltmesiyle başlar, onu bir “aracı” vasıtasıyla en üst seviyeye gönderir ve en üst seviye, cevabı ‘‘aracı’’ vasıtasıyla dua eden kişiye geri döndürür.

Bu manevi kök, dünyamızdaki birçok olguda tezahür eder, ancak en hayati olanlardan biri, üç kuşaktan oluşan ailedir. Bu nedenle ailedeki tüm kuşaklarla bağları sürdürmek, zihinsel ve duygusal olarak çok sağlıklıdır.

Manevi faydalara ek olarak, büyükanne ve büyükbabalar çocuklara ebeveynlerin veremediklerini verebilir. Doğası gereği, ebeveynler daha yargılayıcı ve talepkardır. Birincil eğitimciler olarak, bu şekilde olmaları gerekir. Büyükanne ve büyükbabalar daha kabullenicidir ve çocuklara oldukları gibi sevildiklerini her zaman hissedebilecekleri bir yer verirler. Bu çocuklar için çok önemlidir. Ek olarak, çocuklar ebeveynlerinin kendi ebeveynlerine iyi davrandıklarını gördüklerinde, onlar da büyüdüklerinde ebeveynlerine iyi davranacaklardır; çünkü örnek, en etkili ve kalıcı öğretim yöntemidir.

Yaşlılar için torunlarıyla vakit geçirmek yük değildir; bu bir armağandır (elbette sağlıklarının ve enerjilerinin izin verdiği ölçüde). Torunlarıyla birlikte olmaktan zevk alırlar, bu onları kendi çocuklarına, ebeveynlerine bağlar, onlara canlılık ve sağlık verir. Ebeveynler için, çocukların büyükanne ve büyükbabalarıyla geçirdikleri zaman, birbirleriyle birlikte olma veya başka türlü yapacak zaman veya enerji bulamadıkları başka şeyler yapma fırsatıdır.

Ebeveynler çocuklarından ara sıra ayrıldıklarında, bu onların rahatlamasına yardımcı olur ve çocuklarla birlikteyken daha düşünceli ve sabırlı olmalarını sağlar. Aynı zamanda çocukların ebeveynlere, ebeveynlerin çocuklara olan özlemini artırır ve hiçbir şey insanları doğru miktarda özlemden daha güçlü bir şekilde bağlayamaz.

Bu Şükran Günü, herkese tüm aile ile bol sevgi ve mutlu tatiller diliyorum.

Ailede Lider

Soru: Şimdi, insanlar karantinayken, liderlik için bilinçaltı bir mücadeleye başlıyorlar. Psikologlar, uzun süredir birlikte olan kişilerin bu şekilde iddialı olmaya çalıştığını söylüyor.

Karantina döneminde ailede kim lider olmalıdır?

Cevap: Virüs. O, yakınlığımızın boyutunu belirlemelidir.

Her şeyin egoizmimize bağlı olduğu konusunda çok net olmalıyız. Virüs, egoizmle birlikte ortaya çıkar ve onunla birlikte yok olur. Bu nedenle bir çift, bu egoizm yani virüs onlardan olabildiğince uzak olacak şekilde davranmaya çalışmalıdır.

Aile İçi Şiddeti Bitirmenin Yolları Nelerdir? (Quora)

Aile içi şiddeti sürekli olarak sona erdirmenin tek yolu, hayatta kalabilmemiz için günümüzde ihtiyaç duyduğumuz ciddi eğitimi uygulamaktır: Egoist insan doğamızın her an üzerimizde nasıl işlediğini, içimizde ve bir bütün olarak insanlıkta nasıl büyüdüğünü, bölücülük, nefret ve şiddet gibi fenomenleri nasıl ortaya çıkardığını, geçmiş eğitimimizin artık yerine getiremediği yeni yöntemlere ihtiyacın nasıl zirve yaptığını ve aile içi şiddet gibi korkunç durumlarda patlamanın nasıl durdurulacağını öğrendiğimiz yeni bir eğitim türü.

Her insanda şiddet eğilimleri vardır.  Aile içi şiddetin çoğu, erkeklerin kadınları şiddetle taciz ettiği düşünülürken, bugün annelerin de çocuklarını şiddetle taciz ettikleri ve hatta tam tersine çocukların annelerine karşı bunu yaptıkları gibi durumları da görüyoruz.

Doğa bizleri neden çoğumuzu kendi aile üyelerimize saldıracak kadar vahşi bir duruma getirdi?

Egoist doğamızın kötü bir eğilim olduğu sonucuna varmamız için.  Başkalarının pahasına haz alma arzusu olan egomuz, nihayetinde ona fayda sağlamayan herhangi birinden veya herhangi bir şeyden nefret eder.

Üstelik günümüzde her zamankinden daha fazla, aile içi şiddet, insanlarda biriken muazzam nefretin önemli bir örneğini oluşturuyor ve bunların hepsi nefreti – net olarak hiçbir olumlu sonuca yol açmayan – bir kenara bırakıp birbirimizi sevmeye başlamamız içindir.

Bu nedenle, şiddet ve ıstırap ne kadar fazla olursa, umutsuz bir değişim çığlığına ulaşmak için o kadar fazla potansiyel kazanırız: doğamızı egoist ve nefret dolu olmaktan, özgecil ve sevgi dolu olmaya dönüştürmek.

Bu, bize doğanın – insan doğası dahil – nasıl çalıştığını ve içimizde istem dışı olarak ortaya çıkan nefretin ötesinde, birbirimize nasıl olumlu tavırlar geliştirebileceğimizi öğretmeye odaklanan yeni bir eğitim biçiminin öneminin devreye girdiği yerdir.

Bağlarımızı zenginleştiren böylesi bir eğitimle insanlığa büyük ıslahlar getirebileceğimiz konusunda iyimserim.  Onlarca yıldır kendimi bağları zenginleştiren eğitime adadım ve doğam gereği çok egoist ve otoriter olsam da, insan doğasının nasıl çalıştığını öğrenerek ve onunla birlikte olumlu özgecilik, sevgi ve önemseme örnekleriyle dolu olumlu bir çevre çizerek,  sonra günden güne daha iyi bir insan olmak için sürekli umut ve motivasyon geliştiriyorum.

Aile içi şiddetin ve bugün dünyamızda giderek artan diğer birçok nefret dolu patlamaların sonunu görmek istiyorsak, topluma yaymamız gereken türden bir dürtüdür bu.

Yetişkinler Çocuklara Ne Verebilir?

Soru: Büyükanne ve büyükbabaların torunlarının gelişiminde özel bir fonksiyonu var mı? Bu, ebeveynlik işleviyle nasıl karşılaştırılır?

Cevap: Ebeveynler çocukları için maddesellik sağlar. Büyükanne ve büyükbabalar torunlarını daha çok manevi olarak desteklerler.

Soru: Günümüzde yetişkinlerin gençlere ayak uydurması zor. Çocuklara ne öğretebilirler? Bu nedenle çocukların ebeveynlerini ihmal ettiğini görüyoruz. Eğer geçmişte ebeveynler çocuklarına nesilden nesile bazı becerileri aktarmışsa, bugün çocuk hayatını kendi başına kazanabilmektedir.

Cevap: Siz mutlak egoizm açısından konuşuyorsunuz: Bir çocuk para kazanabilir. Ama bundan daha fazlasına ihtiyacı vardır. Onun duygusal, zihinsel, manevi ve psikolojik desteğe ihtiyacı vardır. Ebeveynleri olmadan ve hatta büyükanne ve büyükbabası olmadan, bunu kendi içinde bulamaz.

Soru: Ebeveynler bugün çocuklarına duygusal desteğin yanı sıra hangi becerileri aktarabilirler?

Cevap: Çocuklar kendi çocuklarına sahip olmaya başladığında, o zaman ebeveynler, çocukların kendileri için gerekli hissettikleri şeyi onlara verebilir.

 

Aile Kurmanın Temeli

Soru: Daha öncesinde bir aile kurmanın temeli, kişi için gerekli ihtiyaçları sağlamaksa, bugün tüm bu ihtiyaçlar karşılandığında, bir aile kurmak için daha yüksek bir hedef aramak gerekir. Böyle bir hedef ne olabilir?

Cevap: Bunu modern dünyada göremiyorum. İnsanlık da öyle.  Ancak Kabala ilmi, ailenin,  daha yüksek bir güç gibi olmak için gerekli olduğunu belirtir. Bir aile kurma, doğurma ve çocuk büyütme yükümlülüğü bize daha yüksek gereklilik tarafından dikte edilir, böylece Yaradan gibi oluruz.

Hayvanları yönlendiren içgüdülerimiz olmadığı için ve ailelerin sorunlarını bağımsız olarak yoluna koyabildiğimiz için, kendimizi belirli değerlere bağlamalıyız. Onlar, daha yüksek bir doğanın gücüne olan benzerliğimizden gelir.

Soru: Yaradan, doğanın tamamını geliştiren bir ihsan etme niteliğidir. Bu nedenle, bu niteliğin benim içimde tezahür etmesi için ve nerede ve kiminle bağlantılı olarak uygulanabileceğini anlayabilmem için, bir ailem olmalı. Bunu kendi evimde içgüdüsel olarak öğreniyorum ve sonra bunu başka insanlara uygulayabilir miyim?

Cevap: Evet. Ve sonra onu doğru bir şekilde tüm topluma aktarırsınız.

Çocuk Yetiştirmede Temel Şey

Soru: Günümüzde çocuk yetiştirmek için kısa ipuçları internette çok popüler. Ebeveynlik konusunda en iyi tavsiyeleri verebilir misiniz?

Cevap: Çocuk yetiştirmedeki en önemli şey onları doğru organize etmektir, böylece günümüz okulunun ve hatta anaokulunun çerçevesine sıkışmasınlar, böylece yetişkinlerden alınan doğru örneklere dayanarak birbirleriyle daha iyi bir bağ içinde yetiştirilirler.

Çocuklar her şeyi büyüklerinden öğrenirler. Onlara hayatın her alanında, insanlar arasındaki doğru ilişkiyi gösterirsek, o zaman birbirleriyle ve doğayla da doğru bir şekilde ilişki kurmaya başlayacaklardır.

Soru: İnternette sık sık garip bir soru soruluyor: Çocuk yetiştirmek gerekli mi?

Cevap: Herkes çocuk yetiştiriyor, hayvanlar bile, dahası insan yetiştiriyor. Bunu yapmak zorundalar! Eğitim olmadan, bir insan hayvandan daha kötü büyüyecektir.

Ebeveynlerin ve Çocukların Ebedi Sorunu

Soru: Neden çocuklar yetişkin olduklarında,  bizden memnun kalmıyorlar ve ideal ebeveynler olmadığımıza inanıyorlar?

Cevap: Çünkü onları egoist olarak yetiştiriyoruz.

Ben de kendim ebeveyn olana ve aynı şeyi çocuklarımdan talep edene kadar, ailemden memnun değildim, onlardan daha fazlasını istedim. Ne yapabiliriz ki?

Dünya değişene ve iyileşene kadar böyle olacak.

Birliğe Karşıtlık, Bölüm 5

Aile Soyunun Devamı – Manevi Parçanın Aktarımı

Soru: Yahudi halkının atalarının birçoğu – Musa, Davut ve Süleyman – dünya milletlerinden eşler aldılar. Ve sadece Yahudiler, Babil sürgününden döndüklerinde bilgeler, diğer milletlerle karışmamalarını özellikle şart koştu. Bunun nedeni neydi?

Cevap: Bu, kırk yıllık çölde dolaşma sürecinde bir ulus yaratan Musa’dan geldi. Onları onlulara böldü ve her kabilenin yasalarını açıkça belirtti. Ve sonra Yahudiler bu şartları yerine getirmeye başladılar.

Soru: Manevi bir yükselişteyken her türlü insanı absorbe edebilecekleri söylenebilir mi? Geri kalanı kendi ideolojisini benimsedi ve ona katıldı. Neredeyse hiçbir dış nitelik yoktu. Ve sonra bu kayboldu.

Cevap: Evet. Ayrıca aile soyu baba tarafından devam ettirildi. Ve ancak altıncı yüzyıldan itibaren anne tarafından devam edilmesi düşünülmeye başlandı.

Soru: Bunun sebebi nedir?

Cevap: Prensip olarak, bunların tümü koşullara bağlıdır çünkü önemli değildir. Baba veya anne tarafından, bir insanın manevi parçasının nasıl aktarıldığına bağlıdır. Bu, üst gücün çocukta kaldığı ve onu yaradılış hedefine, birliğe götürdüğü koşullar ile ilgilidir.

Sonuç olarak, tarihin sonuna bakarsak, evrensel birlik, İsrail ile dünya milletleri arasında ve İsrail içindeki tüm kabileler ve toplumun diğer kısımları arasında hiçbir farkın olmayacağı bir koşula ulaşmalıdır çünkü herkes birleşmeli ve bir olmalıdır. Bütün bunların hepsi hala yolda.