Tag Archives: Grup

En Büyük Kazanç

Karşılıklı garantörlüğü edinebileceğimiz koşula çoktan eriştik şimdi sadece daha yoğun çalışmaya ihtiyacımız var. Eğer onu edinmezsek ne kadar çok şey kaybedeceğimizi enine boyuna düşünmek yararlı olabilir. Kasım’daki kongreyi renkli bir eğlenceden daha fazlasına dönüştüremediğimizi ve bu eylemin içine birliğin noktasını taşıyamadığımızı bir hayal edin. Eğer realitede ilerleyemezsek bize ne olur? Bu yıl birliğe ulaşmak zorunda olduğumuza karar verdik ve kongreye hazırlık esnasında bunu sürekli hatırlamaya ihtiyacımız var. Hepimiz bu konuda ciddiysek eğer birliğe ulaşmakta hiçbir problem yaşanmaz. Bizden daha az gelişmiş insanlar bunu yapabiliyorlar. Grubumuz çok ciddi bir hazırlıktan geçti. Sadece psikolojik bir bariyerle yüzleşmiş durumdayız. En büyük problem bu nosyonu, bu amacı tasavvur edemiyor oluşumuz. Sürekli bunun üzerinde düşünmeliyiz ki kazanca ilişkin kayıp ve gerçek kaybımız daha da belirginleşsin. Ortak sistemde zaten birbirimizle bağ kurmuş durumdayız; sadece bunu kendi koşulumuzdan ifşa etmeye ihtiyacımız var. Bu göreceli ifşa dışında başka hiçbir şey olmuyor. Herşey çoktan burada! Bu aynı zamanda tüm dünya için de önem taşıyor ama bizim için daha çok çünkü pek çok hazırlıktan geçtik. Manevi sistem bize yakınlaştı; onun daha da yakınına çekildik ve onu kendimize doğru çektik. Çoktan derinlerden “yüzeye çıkmaya” ve bize yaklaşmaya başladı. Şimdi sadece onu ifşa etmek için daha yoğun çalışmaya ihtiyacımız var. İlk ifşanın ardından çalışma çok daha kolaylaşacak. En zor kısım ilk dereceye yükselmek.

– 08/10/10 tarihli Günlük Kabala Dersinden alıntıdır.

Dostlar Her Zaman Daha Yüksektedir

Soru: Arzularımı değerlendirirken yanlış fikirde olmadığımı nasıl söyleyebilirim? Cevap: Arzularına aldırmamalısın. Orada ne olduğu ve herşeyin ne kadar kötü olduğu ne fark eder ki? Günün sonunda seni ele geçirmiş ve yükselmene izin vermeyen kişisel sevgiden başka orada ne bulabilirsin ki? Yapılacak en faydalı şey grubun fikrini ve amacını ve dostların birliği ve karşılıklı garantörlüğünü ne derecede kabul etmediğimi hissetmektir. Eğer onlarla birleşmişsem her zaman bu işte benden daha iyi olduklarını keşfederim. Ancak onların birliğinde bir parçam yok ise bu gerçek başlı başına benden daha yüksekte olduklarına işaret eder. Hangi koşul içinde oldukları önemli değil. Ne kadar yukarıya yükselirsem yükseleyim birleşme onları otomatikman benden daha yükseğe koyar. Bunun nedeni birliğin, kendisiyle Işığın çalıştığı Kli olmasıdır, birey ise hiçbir şeydir.

– 21/10/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin birinci kısmından alıntıdır.

Yaratan’ın İşi

Grup kendimize Işığı çekmek için sürekli üzerine bastığımız “tuş”‘tur. Onun hayatına katılıyorum, dostlarla birlikte birliği arzu ediyorum ve onların içinde “erimeyi” arzuluyorum ve böylece Islah eden Işığı üzerime çekiyorum. Esasen tek eylemim bu: gereken tüm değişiklikleri yerine getirecek olan Işığı çekmek. Durum gayet basit. Doğru amaca – Yaratan’a eşit olmak – ulaşmayı arzulayan ben işte buradayım. Bir de araç var: beni etkilemesi ve grup aracılığıyla gereken tüm değişiklikleri yavaş yavaş içimde yapması için Işığı talep etmek. İlerleyiş şeklimiz budur.

Her değişimle kendimi inceleyebilirim: Benim için “gün” ve “gece” ne? Eğer “gün”‘de isem bu çeşitli şekillerde doldurulduğum anlamına gelir; eğer “gece” yada “karanlık”‘ta isem bu aklın ve kalbin harap oluşuna işaret eder. Egoist arzularımızda bu şekilde gözükür. Şimdi içimizde bunun gibi değişimleri kımıldatmalıyız ki içinde “gün” ve “gece”‘yi Yaratan’ın yaptığı gibi değerlendireceğimiz ihsan etme arzularını edinmemize izin versin. Yaratan için “gün” şimdiki seviyenin algısıyla ve mantığıyla çelişen mantık ötesi inanç yada ihsan etmek. Ona ulaşmak için kapasitemizi aşan insanüstü çabalar sarf etmemize gerek yok. Daha ziyade biz grup içinde, birleşmemizde çaba sarf ediyoruz ve aşağıya inen ve işi yapan Işığın gücünü çağırıyoruz. Gerçek şu ki tüm manevi çalışma “Yaratan’ın işi” olarak addedilir. Bunu O yapıyor ve ben sadece yetişkin birinin elini kapıp onu gitmek istediği yere çeken küçük bir çocuk gibi bunu arzulamalıyım. Eğer kişi bu etkileşimin özünü anlar ise rahat hisseder. Her yeni adım ile grup içindeki özgür seçimden faydalanır ve Islah eden Işığı çeker.

– 15/10/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin birinci kısmından alıntıdır.

Grubun Ruhu

Soru: Başka birine kendini düşünmeden ihsan etmek nedir? Bir dosta egoist hazzın dışında neyi ihsan etmeliyim?

Cevap: Ona maddesel herhangi birşey vermene gerek yok. Arzularında ona Yaratan’a doğru ilerlemeyi unutmaması için bir destek sunuyorsun. Senin ihsan edişin tam olarak bu. Ruhlar birbirlerinden ayrı olduklarında birbirlerine ne verebilirler? Sadece birbirlerini uyandırabilir ve birbirlerine güç verebilirler. Dostunun cebini yada buzdolabını doldurman gerekmiyor. İhtiyaç duyulan tek şey doğru şekilde karşılıklı bağlanma ve Üst Işık tüm ihtiyaçları doldurur.

Dostunu enerji ile, amaçtan zevk alma ve amaca bağlanma ile donat zira senin vazifen bu. Bu yükümlülük ve ruh olmadan ortada grup diye bir şey yoktur. Yaratan onu, bir yerde, yani manevi bir alanda, bütün dünyadan tüm dostların tek ortak arzularında var olalım diye yarattı. Ama bu hala bir grup olduğumuz anlamına gelmiyor.

Grup kavramı birbirine ilham vermek için bir söz vermek ile başlar. Daha da ötesi burada dışsal eylemlerden değil, birbirimize bağlı olduğumuz içsel arzudan bahsediyoruz. Herkes yolda ilerlerken kolektif itici gücü ve güven duygusunu diğerlerine geçirir ve karşılıklı garantörlük denilen şey budur.

Diğerlerine ilham verme kapasiteni kaybedersen eğer bu gemiye bir delik açıyorsun anlamına gelir. “Peki  yorgunsam dinlenebilir miyim?” Eğer yaparsan diğerlerinden ilham alamazsın ve ortak geminin içinde kendi altına bir delik açarsın ve senin yüzünden tüm diğerleri de suda boğulur.
Ya karşılıklı garantörlükte yer alırsın yada almazsın. Birliklerimizi güçlendirmemiz gereken yol budur. Herkes ve herbirimiz birbirimize ne kadar bağlı olduğumuzu giderek daha çok görmeliyiz. Pratik çalışma bu: kişi grupla bağ kurmaya yönelik talebini günden güne inceler. Bu, tüm umutlarımız için bir temel olması gereken birbirine bağlı oluşun kesin noktasıdır.
Gemi varış noktasına ulaşacak ve aynı zamanda bizim işimiz de onu deliklerden korumak ve amacı başarmaktaki kesinliğin ve onun öneminin farkındalığının herkese aktarılmasının icabına bakmak. Gerçekten de aramızdaki birlikten ve ihsan etmenin evrensel gücünün -Yaratan, Işık – ifşasından daha önemli hiç birşey yok.

– 06/10/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin ilk kısmından alıntıdır.

Bir Dosta Nasıl Yardım Edebilirsin?

Soru: Doğru niyeti edinmesi için bir dosta nasıl yardımcı olabilirim?

Cevap: Yeni başlayan biri Kabala’ya ilk geldiğinde ne hakkında konuşulduğunu görmez, duymaz yada hissetmez. Kendi düşünceleri ve arzularında batmıştır. Ne tür bir dünyanın içerisinde olduğu hakkında hiçbir algıya yada anlayışa sahip olmayan daha yeni doğmuş bir bebek gibi oturur ve herkesle birlikte öğrenir. Yada bu durum bilincini kaybetmiş hasta bir insanla da karşılaştırılabilir.

Bir araba kazasından sonra yatakta bilinçsiz bir şekilde yattığım zamanı hatırlıyorum. Bazen bilincim çok az yerine gelirdi ve dışarıdaki sesleri duyardım. Hatta bazen onlara cevap bile verirdim ama hiçbir şey görmezdim yada bir tepki gösteremezdim. Bu Kabala çalışmaya gelen bir insanın durumuna çok benzer: Oradadır ama orada değildir. Zamana ve diğerlerinin ilgisine ihtiyacı vardır, insanların ciddi bir hastalığı olan birine yada bir bebeğe karşı gösterdiği şekilde bir ilgiye. Bu tür bir ilgi ilerlemesi için ona biraz yardımcı olur.

Eğer destek yardımcı olmuyorsa o zaman kişi yalnız başına bırakılmalıdır ve yavaş yavaş kendisi için bir düzen oluşturması için ona zaman verilmelidir. Kendinin yerine Kabala’yı duymaya başlaması onun aylarını yada yıllarını alabilir.

Kişi ilk defa ne zaman gerçekten duymaya başlar? Diğerleri ile olan birliğin onun için manevi algılar açtığını ve manevi dünyaya girişin kesinlikle bunda yattığını hissettiği zaman.

Bu yüzden çevre ne kadar büyük ve güçlü ise kişinin gelişimini o kadar hızlandırır ve onu etkiler, onu kendi kendine daha hızlı ilerlemeye zorlar.

– 31/08/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin (Zohar) ikinci kısmından alıntıdır.

Herkes Bunu Yapabilir

Soru: Kişi düşüşleri esnasında ona destek veren ve onunla ilgilenen büyük bir grup tarafından sarmalanmışsa bu harika birşey. Peki ama münferit olan ve en yakındaki Kabala grubundan çok uzaklarda oturanlar, örneğin Avrupa’daki gibi maneviyatla pek ilgisi olmayan çevrelerde yaşayan diğerleri ne yapacaklar?

Cevap: Fiziksel yakınlığın maneviyat üzerinde pozitif bir etkisi olduğunu düşünüyoruz ama bu ille de böyle değil. Kişi eğer ilerlemek için büyük çaba sarf ederse ve nerede olursa olsun bağlantı kurabilirse her zaman diğerlerinin yanına daha hızlı gidip onlara yakın olduğundaki durumdan daha fazlasını elde eder. En azından altı aylık bir müddetten sonra diğerleriyle bağ kurmaya çalışmak her zaman için daha faydalı. Etrafımızı saran bedenlere odaklanmamalıyız, onlar aracılığıyla manevi koşulları görmeye çalışmalıyız.

– 28/07/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin (Panim Meirot uMasbirot Kitabına Giriş) dördüncü kısmından alıntıdır.

Başlangıç Problemleri

Soru: Kişinin grubu Yaratan tarafından seçiliyor, kişi onları severse Yaratan tarafından da sevilecek. Kişi düşüş anında ilerleyebiliyor, çıkışta da grubun gücünden faydalanıyor. Grubun içindeki insanlar birlik oluyor; beraber şarkılar söylüyorlar, birbirlerine destek oluyorlar ancak kişi amacına doğru tek başına gidiyor ve kimi zaman kendisinin gösterdiği olgunluğu gruptan göremeyebiliyor. Kişi bu ikisini; yani hem grubu, hem kendini birleştirmeyi nasıl başarabilir?

Cevap: Herkes ilkin buna karşı çıkar. Bazı insanlar doğanın taksimine göre daha sosyal, bazıları daha bireyseldir (kendi başınadır). Kişi kendi başına çabaladıkça sonuç almasının güçleştiğini, grubun (ruhların birliğinin) ıslahından başka çare olmadığını görür; kişi grupla bağını hiç koparmadan, daha çok maneviyat çalışmalı ve dağıtım yapmaya katılmalıdır.