Category Archives: Özgürlük

Kendi Toprağında Hür Olabilmek

Soru: Doğa huzurunda bağımsızca kararlar alabilmek ve aynı zamanda bireyin kendini sıfırlayabilmesi nasıl mümkün olabilir?

Cevap-Dr. Laitman: İkisi de aynı şeydir. Kişinin kendini yani bencilce niyetini sıfırlayabilmesi ve Yaratan’ın emirlerini tüm kalbiyle ve ruhuyla yerine getirmesi, hür olabilmesi anlamına gelir.

Neden böyle olduğunu kişinin düşünüp taşınması gerekir. Kişi kendinden bu durumda “kendi toprağındaki hür millet” şeklinde söz edebilmesi kaçınılmazdır. Çünkü kendi arzularının kölesi olmaya son verir.

Kişi fedakâr, yani başkalarını düşünen bir niyet içinde olmak ister ve buna “Yaratan’ın Kölesi” denilebilir. Kişi ihsan edenin kölesi olur, nitekim aynı zamanda kendisinin bağımsızca ihsan etmesi mümkün değildir.  Fakat bu zaten kişinin bağımsızlığa doğru attığı ilk adımdır. Daha sonra ise kişi tamamiyle bağımsız olacaktır.

Yok Etme, Dengele

Yayınlanma tarihi 16 Ocak 2012, saat 17:26

Soru: Dengeye ihtiyacımızın olduğundan bahsediyoruz. Dengeye tam olarak nasıl ulaşabiliriz?

Cevap: İçimde var olan şeyler sadece düşünceler, arzular ve sapmalardan ibaret değil mi? Tüm bunlardan kendimden kesip atabilir miyim? Hayır. Peki, bunları bastırabilir miyim? Bu hiç iyi bir fikir olmaz. Bunu denemek, büyük çabalar gerektirir ve çok zaman alır; sonunda ise fark ederim ki, tabiatımda bulunan niteliklerim elli yıl sonra bile kaybolmamış.

O zaman burada nasıl bir eğitimden bahsediyoruz? “İnsan olmak” ne anlama geliyor? Kendimi nasıl aşabilirim?

Tek yapmamız gereken, bütün niteliklerimizi alıp onları dengelemektir. Bende var olan hiçbir kötülükten pişmanlık duymamalıyım; tek yapmam gereken, bunları iyi olan bir şeyle dengelemektir.

Herhangi bir şeyi silmeme gerek yok; bunu bilmek bile insanı rahatlatır. Sonuç olarak, pişmanlık duymuyorum, çünkü ben bu şekildeyim; ben buyum. İçimde olanları silsem benden geriye ne kalacak ki? Böyle bir durumda elimde kalan tek şey, hayatıma son vermek olur. İnsanları intihara sürükleyen şey de budur: Kendi içlerinde iyi olan hiçbir şeyin bulunmadığını fark ediyorlar. Belki farklı dışsal sebepler de olabilir, ancak sonuç aynı.

Fakat biz, bu durumu farklı bir şekilde ele alıyoruz. Kişi, kendisinde var olan her şeyi tutmalıdır ve kendi nitelikleri ile devam eder; negatif niteliklerine olumlu muhakemeler ile pozitif nitelikler ilave eder. Yok etme, dengele. Yok ederek “dünyanın reformcusu” olursun ve bu iki kat kötüdür; çünkü bu durumda kişi, dünyaya zarar veren kişi olur.

Kendimizle ilgili olan tüm fenomenleri silmemiz değil, dengelememiz gerekiyor. Aksi takdirde genel dengeyi bozarız. Benzer bir şekilde de kan basıncını ve diğer fizyolojik problemleri, hatta toplumda ve ailede bulunan sorunları dengelemeye çalışırız.

Hiçbir şeyi bastırmamamız gerekiyor. Sonuçta, alma arzusunun bu şekilde yaratılmış olması bir tesadüf eseri değil. Bunun temeli içimizde yatar, Reşimolarımızda (bilgilendirici genler) ortaya çıkar ve biz bunları yok edemeyiz. Reşimoların zinciri gelişmeye devam eder ve bizim yapabileceğimiz tek şey onları dengelemektir; bu fenomeni doğru bir şekilde kullanarak ve pozitif yanını ifşa ederek ıslah etmektir.

“Barış” makalesi konulu ve 13/01/12 tarihli Günlük Kabala Dersi’nin 4’üncü bölümünden.

Kendi Üzerime Yükselişin Manevi Noktası

Eğer bizlerin ihsan etmek niyetiyle bu hayatın üzerine yükselmeye ihtiyacı varsa o zaman bu düzlemdeki hayatın ne kadar kötü olduğuna bakmayarak, bunun üzerinde Yaratan’la en uygun ilişkiyi yaratabiliriz. Bu durum şimdiden fiziksel, hayvani hissiyatların seviyesinden manevi niyetlerin seviyesine yükselişin birincil noktasını gösterir.

İki seviye vardır: Hissiyatın seviyesi ve niyetin seviyesi ki bu aynı zamanda hissi bir seviyedir ancak bu Veren’le bağlanır. Hissiyatın içinde, arzunun içinde, kendimi iyi ya da kötü hissedebilirim. Oysa ki niyet olduğunda, bu durum ya benim kendimin içindir veya Yaratan içindir.

Eğer ki özgür seçime ulaşmak istersem, niyetin seviyesinde çalışmaya ihtiyacım vardır. Arzumun seviyesinde ne olacağı önemli değildir – sadece niyet hakkında endişe etmem gerekiyor. Aşağıda, çok kötü bir hayat olabilir, niyetin seviyesinde kutsallığı edinirim ve Yaratan’a şükrederim. Eğer bunu yapabilirsem, ihsan etmek niyetini, ”Lişma”yı edindiğimin işaretidir.

Arzumun üzerine yükseldim, kendimi arzumdan ayırdım, arzumu kısıtladım ve kendimle ilişkili olarak iyi veya kötü her ne varsa herşeyi durdurdum. Kendime dışarıdan bakarım ve bu makinenin nasıl kendisini, kendi parametrelerini ve koşullarını hissettiğini görürüm. Ve daha sonra bu makinenin başka birşeylerin niyeti için nasıl çalışmaya ihtiyacı olduğunu anlarım. İşte bu duruma kendimden kopmak denir.

20.12.2011 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 3. bölümünden, “TES’e Giriş”

Özgürlüğün Kökü

Soru: Dünyamızda birçok insan özgür seçime sahip olmadıkları düşüncesi ile sarsılmaktadırlar. Bu insanlara nasıl yaklaşmalıyız?

Cevap: Bu doğru zira eğer özgür seçim yoksa kişi de yoktur demektir. O bir kişi değil mekanik bir oyuncaktır, iplerle idare edilen bir kukla. Ve bunun yanı sıra seni içerdiğini sorun etmez: Bir kişi senin ona olan yaklaşımını bunun içinde görür. Sen, bir çeşit, var olmayan kendinle tartışıyorsun. Her şeyden sonra, eğer özgür seçimim varsa sadece Ben varım, bir kişisel bakış noktası ve özerk aksiyonlar sergiliyorum.

Ama biz, her şeyin, mutlak yasalar ile yönetildiği doğanın sınırsız gücü olan sistem hakkında konuşuyoruz. Hatta Kabala Bilgeliğini bunun içine getirmesek bile ve sadece mantıksal düşünüyoruz, bu dünyada özgürlük nereden ortaya çıkabilir? Küresel bir bakış açısından, özgürlük nedir? Olay bu değilse bile, özgür seçim kendiliğinden görünen aksiyonlar mıdır? Veya özgür seçim yaşamın güç vermesiyle düzenlenen bazı ani arzular mıdır?

Aksiyonlarım nerede başlıyor? Bana göre, hayatımdaki olayları, arzularımı ve düşüncelerimi neyin tetiklediğini görmüyorum. Hangi içsel derinlikler, içimde farklı dürtülere yükselmeyi sağlar? Mavinin dışında, bir şeyleri çok arzularım. Bu etki nereden geldi?

Eğer bunun kaynağını bulursam, bunu seçenin ben olmadığım bana net olacaktır, ancak bu etkiler benim içimde doğa tarafından tetikleniyor. Ancak insanın doğanın verdiği kararların altında yatan şeye erişimi yoktur. Kişi doğanın hareketlerinden türeyen aksiyonları, hazır düşünceleri ve arzuları alır.

Bu seviyede, bizler adama belli bir bağımsızlık tayin ederiz çünkü o bir arzu ve bir düşünceye sahip olmuş olandır. Bu titrek ölçütü temel alarak, bizler kişiyi özerk bir varlık olarak görürüz.

Elbette, bu tamamen yanlıştır. Eğer bizler entegral resmi görseydik, bir kişiyi yargılamak veya tersi ona merhamet göstermek için en ufak bir sebep bulamazdık. Bizler hepimiz, genel kuvvet tarafından kontrol edilen dişli çarklar olarak hissedecektik. Bu durum Kabala Bilgeliğinde tarif edilir.

O zaman özgür seçimimiz nerededir? Özgür seçim, tüm sistemi hareket içinde düzenleyen üst güçten devralma becerimde yatar. Ben onu, onunla birlikte kendi yerinde yönetirim. Benim oradaki hem fikir olma dereceme göre, ben yönetim fonksiyonlarını devralır ve sistemi kendim aktive etmeye başlarım.

Özgür seçimin içinde benim için olan ne var? Bu şekilde yaparak, özgürlüğü ve özerkliği edinirim. Üst güçten örnekler alırım, ondan yardım talep ederim ve böylece bu yakarışın bir parçası olurum. Bu fırsat kırılmadan dolayı bana uygundur: Bu bana özgür seçimle Tifferetin üçte birinin ortasında bana sunuldu, orta noktanın içinde, çok hassas ince bir yer. Bu özellikle Yaratan’ın yerini almak için talep edebileceğim noktadandır.

Böylece özekliği kazanırım. Ve benim kendimi çağırabileceğimden başka bir şey yoktur.

Yaratan’ın Başvekili Ol

Soru: Anlamıyorum: Edinmemiz gereken özgürlük nedir?

Cevap: Özgürlüğümüz bizi sınırsız haz ile dolduracak olan ihsan etme arzusunu edinmek anlamına geliyor. Her ne kadar bu ilk önce kendimizi değiştirmemizi ve ıslah etmemizi gerektiriyor olsa da, amaç var oluşun en tatminkar koşulunu edinmektir.

İyi ve iyilik sever olan Yaratan ona haz ihsan etmek için bir varlık yaratmayı istedi. Ve O bu hazzı bize vermek istiyor! Ben henüz, küçük bir çocuk gibi yalnızca tek bir şeyi düşlüyorum: ebeveynlerimin bana hediye olarak bir bisiklet vermesini. Benim için bu en büyük rüya ama ebeveynlerim arabalar arasında tehlikeli bir otobanda ona bineceğimden korkuyorlar. Bana bir bisiklet almak yerine, keman çalmayı öğretmek istiyorlar. Farkı görüyor musunuz?

Benzer bir şekilde Yaratan “keman çalmamızı” istiyor ama biz egomuzun binmesi için bir “bisiklet” istiyoruz. Şimdi arzumuzu O’nun arzusu yaptığımızda, kendimizi değiştirip keman çalmanın en büyük zevk olduğunun farkına vardığımızda, O’nun tarafından bizim için hazırlanmış olan tüm hazzı ediniriz. Sonuçta Yaratan hazzı “bisiklet”‘in değil “keman”‘ın içine yerleştirdi ve başka bir seçimim olmadığından arzumu değiştirmeliyim. Ancak bunun bir sonucu olarak yaratılışın planında tasarlanmış olduğu gibi hazzı edineceğim.

Bu dünyadaki ödülüm gereken çevreyi yavaş yavaş kendim için inşa etmektir. Yaratan’ın bana vermiş olduğu örneğe ilerlemem için gereken çevrenin hangisi olduğunu araştırıyor ve ayırt ediyorum ve böyle yaparak kendimi inşa ediyorum. Bana verilen tüm fırsatlardan kendime, üzerime geçirebileceğim (giyinebileceğim) bir “ambalaj kağıdı” inşa ediyorum.

Kişi kendisi için yeni bir dünya, bir sonraki manevi derecesini yaratıyor. Ne istiyorsa onu yapması için O’na izin vererek kendini basit bir şekilde Üst gücün ellerine teslim etmiyor. Aksine hangi güçler ve etkilerden geçerek ne tür bir insan olmak istediğini tam olarak bilmeli. Kendini ve tüm dünyasını yeni baştan yaratıyor.

Sana Yaratan’ı yapan bunun benzeri bir özgürlük. Doğanın tüm bileşenlerini anlamaya ve onları her seferinde görüşüne ve Yaratan’ın formuna tekamülüne göre yeni bir yap boz oyunu gibi bir araya getirmeye başlıyorsun. Sen bu dünyayı inşa ediyorsun. Bu özgür seçim sana yeni arzular ve algının yeni enstrümanlarını bağışlıyor. Onu inşa ederek Yaratan’ı, O’nun Üst gücünü, yaratılışın programını ve herkesin uyduğu onun kanunlarını anlama ve bilme noktasına geliyorsun. Bundan ötürü tümünü kontrol edebiliyorsun.

Yaratan’ın yerine olduğun ve herşeyi yönettiğin ortaya çıkıyor. Seni yönetmesi için bu gücü çağırmakla onu kabul ediyorsun ve onun yardımıyla dünyayı yönetiyorsun. Sen olacaksın ve senin özgür seçimin bunun temeli. Sen artık yönetilen değil yönetensin. Bunu yapmak için sadece özgürlüğümüzün ne olduğunu keşfetmeliyiz.

– 15/10/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin dördüncü kısımından alıntıdır.

İrade Özgürlüğü Hızlanmada Bulunur

Kişinin manevi yolda hızlanması ve kendisinin Reshimo’sunu fark etmesi hakkında aldığım sorular

Soru: Bizim hızlanmanın bir parçası olmamızın amacı nedir?

Cevabım: Biz ivme kazanarak, kendimizi değiştiririz ve bu ivmenin kendisinden daha çok bizim ihtiyacımız olan sonuçtur. Ve biz bunu ancak hareketimizi kendi özgür arzumuz aracılığı ile hızlandırarak edinebiliriz ki bu diğer kişiler ile etkileşimde olduğumuz durumdur.

Soru: Hızlanmada nasıl irade özgürlüğü olabilir?

Cevabım: Bu kişinin irade özgürlüğüne bağlı olarak diğerleri ile etkileşime geçmesi ve amaca doğru onlardan ek arzular ve özlemler alması ile vardır. Bir kişinin özgür iradesi çevreyi kullanmasında yatar.

Soru: Zaman yok, ama eğer zaman var olsaydı bile, Yaratan ve yaratılış amacı zamanın parametreleri ile sınırlanmazdı, değil mi?

Cevabım: Evet ve biz tam olarak özgür irademizi kullanarak bu zamansız his alanına girmek zorundayız.

Soru: İki dakika içinde 1000 durumdan geçmek bir kutsanma. Ama ya bir gün içinde 1000 durumdan geçmek – bu daha mı kötü? Biliyorum ki daha önceden belirlenmiş olan Reshimot var ama onların çözülme hızı Saran Işık’ın (Ohr Makif’in) etkileme gücüne mi bağlı?

Cevabım: Evet, sadece buna bağlı. Elbette ki, bu olmadan bile biz grup aracılığı ile amaç için özlemimizi geliştirmeye zorlanıyoruz, ama acı ve yolun uzunluğu ile. Ama biz aynı zamanda bunu çabukça ve keyif içinde geçirebiliriz, bunu da onun önemli olduğunu fark ederek yaparız, zorunlu güçler yerine çevreden aldığımız güçlerin yardımı ile Baal HaSulam’ın “Özgürlük” makalesinde yazdığı gibi.

Soru: Kişinin Reshimo’sunu fark etmesi içinde bulunduğu çevreye mi bağlıdır?

Cevabım: Bu çevresini nasıl kullandığına bağlıdır. Eğer bir kişi özgür irade aracılığı ile gelişme fırsatını bulursa, bunun anlamı bunu yapan uygun çevrenin kişi için de hazırlanmış olmasıdır: bir öğretmen, kitaplar ve grup.

Emre Göre ve Seçime Göre

Bu dünyada ki tüm eylemlerimiz, özgür irademize bağlı olanlar dışında, yukarının emri, takdiri ile gerçekleşir. Özgür seçimimiz aslında sadece yukarının isteğine uygun büyümemizde, yani ruhumuzu Yaratan‘a benzemek için ıslah etmemizdedir. Bunun dışında herşey, içimde ya da dışımda olsun üst dünyanın kurallarına göre işler.

Eğer bu dünyada herşey yukarıdan yönetiliyor ve benim irademin dışında gerçekleşiyorsa o zaman bu dünyadaki yapıp etmelerimin hiçbiri için ne ceza ne de ödül yoktur. Çünkü aslında eylemlerimin hiçbiri benim tarafımdan yapılmayıp benim aracılığımla yukarıdan yaptırılmıştır.

Bu yüzden denir ki hepimiz hayvanlara benzeriz, ta ki Yaratan‘a benzer hale gelelim. Ona benzeyebildiğimiz ölçüde de ancak insan, ADAM oluruz. (Adam benzeyen) dome (benzemek) kelimesinden gelir.

Yaratana benzeme isteği noktacıkla başlar. Ona duyulan büyük arzuyla ve buna “Kalpteki Nokta” denir. Eğer o ifşa olmuşsa, var ise kişi muhakkak Kabala ilmini öğrenmeye ulaşacaktır, çünkü o kişiyi oraya getirecektir. “Kalpteki Nokta” her şeyin O’ndan geliştiği tohum zerresi gibidir. Ancak ruhsal bedenin, neşamanın. Ve bu sadece insanın kendi çabası ile gelişir. İşte bizim yegane özgür seçimimiz buradadır. (Baal HaSulamın Özgürlük makalesini oku).

Tüm dünyayı bunun önemine sars ve ruhunu geliştir, kendini üst dünyalara hazırla ve orada kalmaya önem ver. Bu insanın yaşamda ki elde edbileceği tek ödül ve yegane özgür seçimidir.

(Akdama le sefer pi haham-13-11-09) Dersiden Alıntıdır.