Category Archives: Global Kriz

Twitter’da Düşüncelerim / 10 Nisan 2020

Toplum, mevcut haliyle, kendini tüketmiştir. Koronavirüs değişmemize yardımcı olmayı amaçlamaktadır: varoluşun amacı, gelişimi ve yönetimi. Virüs benzer olmamıza yardımcı oldu. Herkesin paylaştığı bir talihsizlikten, ortak bir çözüm arama ihtiyacını hissetme

Koronavirüs nedir? Virüs, aramızda bağ yerine, doğru ilişkilerle doldurulması gereken boş alanlar olduğunu gösteriyor. Aramızdaki bu boşlukları ifşa ederek, bu bozuk bağ aracılığyla virüsü birbirimize geçirdiğimiz için bu boşluklar üstünden iletişim kuramayacağımızı keşfederiz.

Aramızdaki boşluklar “kaybolmaya” başladığında, dünya tam da bu boş alanların içinden bağlanacaktır. Gerçekliğin tüm parçaları, Adem’in yeni, ıslah olmuş bir sistemini bağlayacak ve oluşturacak ve Yaratan, bağlarımızı düzenleyip onları üst kuvvetle, kendisiyle doldurarak bağın içinde belirecek.

Dünyamız manevi dünyanın şeklini alıyor …

Ne kadar farklı olduğumuzu ifşa etmeliyiz- Koronavirüsün bize göstermek istediği budur. Bu arzumuz ya da içsel niteliğimiz ile ilgilidir.

Dünyanın iyileşmesi sadece insanların ilişkilerine bağlıdır. Doğa, küresel bir organizma haline geldiğinden tüm insanlığa darbe vuracaktır. İnsanlık, iyi güçlerle birbirine bağlı olması gerektiğini anlayana kadar-onlarla insanlar arasındaki boşlukları doldurmak için vuracak ..

İnsanlığın sorunu artık krizden tek doğru çıkışın insan ilişkilerini egoist olandan özgeciliğe doğru ıslah etmek olduğunu farketmekte yatar. İnsan ilişkilerini düzeltmeden iş ilişkilerine dönmek, büyük bir krize yol açacaktır.

Koronavirüs Realiteyi Değiştiriyor, Bölüm 8

Küresel çaplı sorunlar zamanında

Soru: Virüs, “insan” derecesinde yani manevi, psikolojik düzeyde tutumumuzu değiştirebilmemiz için, sadece hayvansal seviyeyi, biyolojik bedenimizi mi etkiliyor?

Cevap: Evet. Gerçek şu ki, insanlar arasındaki en yüksek bağlantı duygusal bir bağlantıdır – birbirleriyle karşılıklı ilişkileri ve bir kişinin diğerine karşı niyeti.

Eğer bu niyetler iyiyse, bağ kurmaya yönelikse, doğa mutlak integral durumuna geçer ve o zaman şüphesiz, her şey yolunda gider.  İnsanlar ancak eylemleri iyi olduğu sürece doğanın yardımını görürler.

Ancak başkalarının pahasına kâr etmek ve hatta başkalarına zarar vermek için, birbirleriyle gittikçe daha fazla egoist ilişkiler kurarlarsa o zaman tabi ki doğai onlara dair tam zıt yönde kendini gösterir.

Bu virüs gibi, her türlü biyolojik problemin ortaya çıktığı yer burasıdır. Ayrıca çevresel sorunlar, savaşlar veya her seviyede –  cansız, bitkisel, hayvansal veya insan, herhangi bir şey olabilir.

Ana şey dağıtmaktır. Yazıldığı gibi, “Günahkârları dağıtın; bu hem onlar için hem de dünya için daha iyidir.” İnsanlar yavaş yavaş doğru sonuca varmak ve tekrar bağlanmaya başlamak için, birbiriyle belli bir mesafeyi korumaktalar ama iyi bir şekilde.

Soru: Yani doğa bizi zorla bütünleştirdi ve şimdi bir şekilde, bizi felaketlerle birbirimizden ayırıyor mu? Kabala’ya göre bizi bu şekilde etkilediğini mi söylüyorsunuz?

Cevap: Kesinlikle. Tarih boyunca,  Adem’in günahıyla başlayan, daha sonra birçok parçaya ayrılan, tek bir sistem varken olan şey buydu. Şimdi birbirimizle doğru etkileşim kurarak onları yeniden birleştirmeliyiz.

“Koronavirüsün Küresel Ölçekte Yararları Nelerdir?” (Quora)

Dünya çapında yüz binlerce insanı hasta eden ve düzinelerce insanı öldüren bir virüsün faydaları neler olabilir ki?

Bir faydası, çok daha büyük bir doğanın mevcudiyetinde ne kadar küçük ve zayıf olduğumuzu uyandırmaya yardımcı oluyor.

Koronavirüs, doğanın, zengin ve fakir, ünlü ve ünsüz, güçlü ve sıradan, eğitimli veya eğitimsiz ve kendi üzerimize koyduğumuz diğer birçok kategori arasında, nasıl ayrımcılık yapmadığının en iyi örneğidir.

Bu nedenle, dünyanın dört bir yanında sosyal mesafeli koşullara yerleştirilmiş olsak da, aslında doğa karşısında hepimizin ne kadar eşit olduğu üzerinde düşünebiliriz.

Birbirimiz ve ülkelerin arasında belirlediğimiz sınırların, onların hepsine nüfuz eden minik ufacık bir virüs tarafından iptal edildiğini görebiliriz ve bu nedenle böyle bir örnekten öğrenmek, akıllıca olur.

Doğa ayrılmaz bir sistemdir ve bütünsel olarak işlevini yerine getirdiği kadar, bizlerin de birbirimizle bağlı olmamız için, farkındalığımızın artmasını istemektedir.

Bu nedenle böyle bir sonuca varmak için bu salgını kullanırsak (doğa bizden daha büyüktür ve eğer birbirimizle daha bütünleşmiş bir bağ kurarsak, önceki yaklaşımımız olan diğerleri pahasına yararlanmaya çalışmayı, hepimizin parçası olduğumuz tüm insan toplumuna ve doğaya fayda sağlamaya çalışmak ile değiştirirsek) o zaman doğa ile dengeye girer ve onun tepkilerini olumlu bir şekilde deneyimleriz.

Koronavirüs bize ulaşıncaya kadar, diğerleri pahasına kendisine fayda sağlamak isteyen egoist insan doğamızın  bizi gittikçe daha fazla ayırmasına izin vermekteyiz.

İnsan egosu, bütünsel doğa algısını küçük parçalara ayırır.

Koronavirüsün yıkıcı olan etkileri kadar, muhtemelen pandemi hayatımıza girmemiş olsaydı, egoist davranışlarımızın bizi böyle bir nefrete yönlendirmesine izin vererek kendimizin çok daha fazla acı çekmesine ve benzerleri dünya savaşında patlak vermiş olan bölünmeye neden olurduk.

Bu nedenle, Koronavirüsün asıl faydası, bu dönemi, sonuçta doğanın karşısında ne kadar eşit olduğumuzu, Koronavirüse yol açan egoist yaşam tarzımızın nasıl bizleri kendimize zarar vermeye yönlendirdiğini düşünmek için kullanmak ve bu salgından nasıl daha düşünceli, destekleyici, cesaretlendirici ve birbirimize karşı hangi tutumlarla çıkabileceğimizi öğrenmek, akıllıca olur.

Koronavirüs Bize Ne Öğretir?

İnsanlık gelişiminde çok yol kat etti ve tek bir organizma gibi hissetmeye başladığı noktaya ulaştı. Tüm dünyayı böyle bir birliğe getirdiği için Koronavirüse teşekkür etmeliyiz. Bu salgın uzarsa, o zaman insanlık gerçekten tek bir sisteme ait olduğumuzu ve hepimizin birbirine bağımlı olduğunu keşfedecek.

Şimdiye kadar, bu bağımlılık, enfeksiyon korkusuyla, kendimi diğerlerinden izole etmem ve olumsuz bağlantıdan kopmam gerçeğiyle ifade edilmiştir.

Sadece olumlu bağlılığı ortaya çıkarmaya başlayalım. Eğer doğru bir şekilde bağ kurarsak, olumlu virüsler üretmeye başlayacağız.

Şu anda doğa, kötülüğün ifşası olarak bizim için zararlı virüsleri ortaya çıkarmaktadır. Ama sonra iyiliğin gerçekleşmesi için bu sürece devam etmeliyiz, birbirimizle birleşerek muazzam bir başarı elde edebileceğimizi öğreneceğiz.

Ana çözüm, hava uçuşlarının durdurulmasında veya felç olmuş bir ekonominin yeniden canlandırılmasında değil, insanlar arasındaki bağdadır. Virüs, birleşmeye doğru en azından hafif bir kayma olursa, yok olmaya başlayacak ve o zaman, bağlanmak istediğimiz için birbirimizle bağları koparmak istemediğimizi göreceğiz. Ve bizler dünyayı tekrar baştan sona dolaşmak için değil, insanlarla bağ kurmak için birbirimizle iletişim kurmak isteyeceğiz.

Önceki bağ zayıftı ama şimdi iyi bir bağ inşa edeceğiz. Bu kritik durumda kullanmak istediğimiz ilaç budur: bağımızı yeniden kurmak ama tamamen farklı bir seviyede, birbirimizi kullanmak yerine iyi/yardımsever olarak. Bağımızın etkisi vasıtasıyla her kötülüğü, her virüsü yener ve iyi bir hayata ulaşırız.

Doğa bizi her hangi bir şekilde bu hedefe götürecek ve eğer kendimiz de ona doğru ilerlemeye istekliysek, yol boyunca farklı virüslerle enfekte olmak zorunda kalmayacağız. Her şey insanlar arasındaki ilişkilerin düzeltilmesi talep etmemize bağlıdır. Bu bilgi her şekilde tüm dünyaya yayılmalıdır: düşünceler, konuşmalar ve eylemler olarak. Ve o zaman üst güç, doğa, işini yapacaktır. Üst güç, yaratılışın tüm parçalarını birbirine bağlar. Bizler de kırılmanın meydana geldiği insan seviyesini ıslah etmek, onu birliğine geri döndürmek istiyoruz, böylece onu bencil önsezimizle çarpıtılmamış, gerçek haliyle görebiliriz. Kendimizi düzelterek, realiteyi düzeltiriz.

Koronavirüs bizlere, birbirimize karşı olumsuz bağımlılığımızı ifşa etmekte. Öncelikle, birlikte çalışmadan, birlikte kazanmadan yaşayamayacağımızı keşfetmekteyiz. Herkes için net olması gerekir ki, her birimiz tüm dünya tarafından desteklenmekteyiz. Ama tüm bunlar, ancak bağımızın olumlu olması şartıyla devam edebilir. Olumsuz bir bağ insanlığı yok eder ve bu formda var olmaya devam edemeyiz. Dünya öyle bir duruma düşecek ki, bir insanın yiyecek veya nefes alacak hiçbir yeri olmayacak.

İnsanlık, doğanın cansız, bitkisel ve hayvansal diğer tüm parçaları gibi, herkesin diğerlerini kendi içine aldığı tek bir sistemde birleşirse, hayatın nasıl güzelleşeceğini hayal edin. Bizi tek bir organizma içinde birleştirecek, dikip yapıştıracak bir gücü nereden alabiliriz? Böyle mükemmel bir sistemde, herkesin iyi hissedeceği açıktır. Tabii ki, başka bir kişiye merhametli bir bakışın Koronavirüsten hepimizi iyileştireceği,  yeryüzündeki herkesin hızlı bir şekilde hakkaniyetli/dürüst olacağı, bizim için netleşirse.

Fakat bu, üst gücün bizden istediği şey değildir. Kişinin, egoist kazanç için değil ihsan etmek için çabalaması gerektiğini, kendisi hakkında değil başkaları hakkında düşünmesi gerektiğini fark etmesi gerekir. Ve herkes iyi hissettiğinde, o zaman kişi hasta olmaya da son verecektir.

Bu arada, salgın devam ederken bundan öğrenecek önemli şeyler var…

Koronavirüs Realiteyi Değiştiriyor, Bölüm 7

Doğanın Planını Devam Ettiren İnsanlar Koronavirüse Yakalanabilir Mi?

Soru: Binlerce insan İsrail’deki son Kabala kongresinde birleşti. Hemen ardından, küresel salgın başladı. Bağ kurduk ve bakın neler oldu. Buna biz mi neden olduk?

Cevap: Hayır, buna biz neden olmadık. Her şeyden önce, salgın kongreden önce başladı; sadece bu kadar bariz değildi.

Kongre katılımcılarına hiçbir şey olmayacağından emindik. Dünyanın dört bir yanındaki on binlerce insan, güzel çabalarla fiziksel ve sanal olarak birbirleriyle bağ kurduğundan, burada tehlike yoktu.

Eminim ki hiçbir dostumuz, nerede olursa olsunlar, ayna kongreye katılmak için gittikleri yerlerde, hastalanmadılar. Kimsede bir sorun yoktu.

Aramızda daha da iyi bağlarla bağlanmak için toplandıysak, nasıl orada olabilirdi ki? Doğanın planı ile birlikte hareket ediyoruz; bu nedenle insanlar, toplumlar ve ülkeler arasındaki egoistik bağları etkileyen virüsten etkilenemeyiz.

Soru: Şu bağıntıyı çıkarmak mümkün mü: birbirleriyle doğru bir şekilde bağ kurmayı öğrenecek olan insanlar, bu virüsten etkilenmeyecek?

Cevap: Evet. Size bunun için söz verebilirim. Şunu anlamalıyız ki bunun nedeni, %100 analiz edebileceğimiz ve bunun neden bizim aşamamızda olduğunu görebildiğimiz, bireysel durumlar olduğu için değildir. Bununla birlikte, çok sayıda Kabalistin virüsten etkilendiğini duyacağımızı sanmıyorum. Bu imkansızdır. Sadece bekleyip göreceğiz.

Koronavirüs: Geleceğe Bakış

Sanki bir Hollywood hikayesinde, katılımcılar haline geldik ve olayların gelişimini içeriden takip ediyoruz. Olanların özünü anlayabilecek ve sonuçları tahmin edebilecek miyiz?

Çok nettir ki Koronavirüs, Nassim Taleb’in “Siyah Kuğu” olarak adlandırdığı, çok geniş sonuçları olan nadir, öngörülemeyen olaylardan biri haline geldi. Daha sonra, geriye dönüp bakıldığında, her şey net ve mantıklı olacak ama şimdi bir şeyler oluyor. Hepimiz önümüzde birkaç hafta ya da ay, etkilere sahibiz ve bu fırsatı kaçırmak akıllıca olmaz.  Sonuçta, doğada kazalar/tesadüfler yoktur ve gerekli koşullar zaten geliştiğinden, bunları amacına uygun olarak kullanmalıyız ve sadece sonun gelmesini beklememeliyiz.

Önümüzde, görünüşe göre birkaç ay çok sıra dışı bir yaşam tarzı var. Bittikten sonra bile, önceki rutine geri dönmeyeceğiz. Günlük hayatımız farklı olacak. Tam olarak nasıl olacak? Bu, bugün bize virüs tarafından sorulan temel soruları cevaplamak isteyip istemediğimize bağlıdır.

“Her şey bittiğinde, neden ofiste çalışmaya gitmek, öğrenim ya da eğitim için okula gitmek ya da mağazada alışverişe gitmek gerektiğini merak edeceğiz” diye yazıyor Dr. Einat Wilf. Belki de bu, sanayi devriminin yapılarını geride bırakacağımız an olacaktır.

Analistler, bilim adamları ve şirket başkanları zaten yeni dijital örnekleri tartışıyor, üretim ve verimliliğe, karar alma ve güvenliğe yaklaşımlarını değiştiriyorlar. Salgın, bizim eylemsiz/boş düşüncemizin, modern teknolojiye ayak uydurmadığını vurguladı.

Ancak bu resmin sadece bir kısmıdır. Sonuçta, bu öyle çok fazla teknoloji ile ilgili değildir. Mesele, gerçek başarı kavramıdır. Bu fırsatı kaçırmazsak, insanlık gereksiz olan birçok şeyi ortadan kaldıracak, dışsal olarak daha basit ve daha pratik ve içsel olarak da daha dolu ve çok yönlü yaşamlar yaşayacaklar. Sadece yaşam tarzımız değişmeyecek, aynı zamanda düşünme ve hissetme şeklimiz de değişecek.

Bu noktada, sadece tek bir şey istiyoruz: hepsinin sona ermesi için kendimizi bir araya getirelim ve gerçeklere bakalım. Mevcut durum bize ne anlatıyor? Koronavirüs dünyanın başka hangi hastalıklarını açığa çıkarıyor?

Sağlık Bakanlığı, bize onlardan bahsetmeyecek. Bunlar sadece bizleri, mevcut değerleriyle, boş zamanlarıyla ve eğlenceleriyle toplumun bize yüklediği yaşamdan koparma ve ayırma direktifleridir. Birdenbire, karşılıklı sorumluluk boş bir ifade olmaktan çıktı. Öncelikler önemli ölçüde değişiyor. Eğlence sanal alana kayıyor.

Oldukça iç karatıcı bir başlangıç ama trajik değil. Ortama uymaya ve yeni bir çerçeve oluşturmaya çalışıyoruz. Hatta birçoğu için saçma olan başkalarına, yabancılara bile yardım ediyoruz. Bir yandan kısıtlıyız. Öte yandan, yeni ve olağandışı şeyler keşfediyoruz. Büyüyen bir çocuğun bakıcılar tarafından yönlendirilmesine benzemekte, değil mi?

Hastalık yollarının ardında, kafeler, restoranlar, mağazalar, alışveriş merkezleri, süpermarketler ve ziyafet salonlarını görüyoruz. Aslında, bir kurumdan diğerine olan bu kesikli çizgiler, neredeyse tüm yaşamımızı oluşturur. Yurtdışına seyahat ederiz ve her yerde aynıdır: sonsuz tekrar. Gerçi hayır, sonludur.

Şimdi, ona kenardan bakarak, biraz daha olgun ve biraz daha akıllı hale geliyoruz. Anlaşılmaz ve dolaylı olarak, içimizde yeni bir his ortaya çıkıyor. Boş zaman ve eğlencenin yanı sıra diğerleri ve kendi yaşamlarımıza karşı yeni bir tutuma sahibiz. Eski yöntemler biraz geçmiş, sanki at gözlükleri gözlerimizden düşüyor ve yeni parlak renkler ortaya çıkıyor gibi.

Bugün bir hapishane gibi gelen şey, aslında bizlere, kendimize ve dünyaya daha derin ve daha ciddi bir şekilde davranmaya başlama fırsatı vermektir. Kendimize, şimdiye kadar önceki yaklaşım tarafından özenle ört bas edilmiş sorular soruyoruz.

Aslında, düşünüp taşınmak için eşi benzeri görülmemiş bir şansa sahibiz. Virüs, bizleri arınmaya, zihnin ve duyguların bir tür dezenfeksiyonuna yönlendiriyor. Bizi yeni bir düşünme, anlama, arzulama ve bağlanma seviyesine yükseltiyor. Bilmeden bile, daha önce yoksun olduğumuz bir hissiyata duyulan ihtiyaçla zaten temas halindeyiz.

Hızlı ilerleyelim; virüs sadece bir tehdit olmakla kalmayacak, aynı zamanda bir atılım haline gelecektir. O sadece bedeni değil, aynı zamanda modası geçmiş kavramları ve dogmaları da zayıflatır ve yeni bir insanlık koşuluna kapı açar.

İlk tepkimiz bu kapıyı kapatmak, rahatsızlığı yatıştırmak ve her zamanki gibi engeli ortadan kaldırmaktır. Bekleyin ama bilincin kapılarını kapatmayın. Doğada – bu tek, bütünleşik sistemde – kötü,  yanlış bir şey yoktur. Doğanın tüm tepkileri bir şekilde yıkıcı olsalar bile doğru ve yararlıdır.

İçinde yaşadığımız sistemi önemsemeden virüsle savaşamazsınız. Sistem hiçbir yere gitmeyecek ve dengesini savunmaya devam edecektir. Kimden isteyebilirsiniz? Bizlerden. Tekneyi sallayarak genel dengeyi sarsan bizleriz. Aptalca övünmek uğruna, kendimizi diğerlerine kıyasla daha yüksek ve daha iyi bir konuma yerleştirme arzusundan dolayı dünyaya ve birbirimize karşı tüketici odaklıyız. Tüm yaşamlarımız, birçok sert görünümlü ama düz bir dekorun arkasına gizlenmiş olan bu angaryaya tabi tutulur.

Sonuç olarak, çevresel düzeyde, Dünya’yı bilinçli olarak yok ediyoruz. Greta Thunberg bu noktada haklıdır. En önemlisi, sosyal ekolojiyi mahvediyoruz ve sistem tarafından bize verilen görevde kesin olarak başarısız oluyoruz.

İlişkilerimiz ve tüm “ilerlememiz” doğaya zıt hareket etmektedir. Dokunduğumuz her şeye dengesizlik ve uyumsuzluk getiriyoruz. Bizi doğuran sistemi fethetmeye çalışıyoruz. Doğanın, çocukça ve anlamsız oyunlarımız uğruna bize itaat etmesini istiyoruz.

Tabii ki, doğa buna karşıdır. Virüsün bizi, daha sağlıklı yaşamlar ve daha sorumlu ilişkiler kurmaya, gereksiz üretimi bırakmaya ve birbirimizi önemsemeye zorlaması tesadüf değildir.

Belki, bir aşı oluşturulduğunda veya insanların çoğunluğu hastalığın üstesinden geldiğinde, izolasyondan çıkacağız, daha olgun olacak, farklı ve daha iyi yaşayacağız. Belki de şimdiye kadar yolumuzda talihsiz ve öngörülemeyen bir “siyah kuğu” gibi görün bu salgına,  bir anlam vereceğiz.

Daha sonra, tüm “siyah kuğular” için mantıklı bir açıklama bulunacaktır. Ama ne tür bir açıklama yapacağız? Bunu şimdi yapmamızı engelleyen nedir?

On yıllardır, gelecek nesillerin yaşamlarını tahrip ederek tüketici yanılsamalarının içinde dolaştık. Kendimizi, çöp üreten ve egoizm uğruna insani ve doğal kaynakları yakıp kül eden, küresel bir aşırı üretim ve kayıtsızlık makinesindeki çarklara dönüştürdük. Neden buna geri dönelim ki?

Sadece iki ya da üç kat daha az tüketmeye bile başlasak, bizler, çocuklarımız ve torunlarımız daha sağlıklı, çok daha yaratıcı, kalıcı ve evrensel sevinç dolu daha sakin bir hayatlara sahip olacağız. Ortak bir talihsizlik, ortak bir başarının sıçrama tahtası olabilir.

Aslında virüs bize hayatta kalma şansı veriyor. Doğa, insanlığın aksine, hiçbir şeyi mahvetmez veya yok etmez; o sadece gelişir, düzenler ve düzeltir. Algımız henüz bu resme ulaşmadı, ancak bilgimizden zaten tahmin edebiliyor, biraz ilerleyebiliyor ve tasvir edilen ufkun ötesine bakabiliyoruz.

O zaman doğaya ne kadar düşman olduğumuzu göreceğiz.  Bir Moğol-Tatar kohortu gibi, doğanın topraklarını çiğniyoruz ve kibirli bir şekilde bencil taleplerimize boyun eğdirmeye çalışıyoruz.

Aniden her birimiz doğa ile yüzleştiğimizi ve her birimizin arkasında tüm insanlığın olduğunu göreceğiz. Sistemin dengesinden herkes bireysel olarak sorumludur. Kabalistler, birey ve kolektif eşittir derler.

Virüs, genel sistemde insanların neden olduğu dengesizliğin sonucudur. İnsan, bu sistemin önde gelen parçasıdır. Sistemin tüm etkileri birbirine bağlı ve bize odaklanmış durumdadır. Onun içinde, birbirimize karşılık vermeyi ve sistemin kendisine karşılık vermeyi öğreniyoruz.

Belirtilen mesafeye uymayı, karantinada kalmayı, ailelerimize dikkat etmeyi ve diğer insanlara mümkün olduğunca yardım etmeyi unutmayalım. Bunları görmezden gelmek, başımızı kuma gömmek ve yarın yoldayken düne bakmak gibi bir şey olacaktır. İnsanlık hayvanlardan farklıdır, şöyle ki bizler hayal gücüne sahibiz ve geleceği nasıl tahmin edeceğimizi ve ileriye nasıl bakacağımızı biliyoruz. Bizim “siyah kuğumuz”,  şu anda bize göründüğünden çok daha fazlasıdır.

Twitter’da Düşüncelerim / 8 Nisan 2020

Tek integral doğa bize giderek daha fazla ifşa oluyor ve bu nedenle düşüşte olduğumuzu, tekil doğa ile daha büyük eşitsizlik içinde olduğumuzu hissediyoruz. Doğanın eşitsizliğe tepkisi felaketler, virüslerdir. Ama bu bir ceza değil – aksine bizi doğa ile dengeye getirme özlemi!

Bu dünyanın zevklerini kovalamak için enerjimizi kaybettik – en önemli şey huzurlu bir hayat yaşamak

Salgından sonra insanlar daha önce oldukları gibi olmayacaklar – yeni safhaya alışacaklar. Dünyanın üst güç tarafından yönetildiğini hissederek onu algılamaya başlıyoruz. Herkes soruyor: bu problem nereden geldi? Ne olacak?

Egoizm büyüyor ve gittikçe daha zararlı virüsleri uyandırarak bizleri daha fazla ayırıyor.

Koronavirüs, insanlar arasında dostça bağın eksikliği nedeniyle insanın doğada ortaya çıkardığı dengesizliğin bir sonucudur. İntegral bir sistemde var olmalıyız fakat bizler, aksine, birbirimizden ayrılıyoruz.

Bu salgın, insanlığın gelişiminin Son Nesil olarak adlandırılan son aşamasında olduğumuz gerçeğinin bir sonucudur. Öyleyse egoist gelişimi bitirelim ve üst dünyada yaşam denilen daha yüksek bir varoluş derecesine geçelim.

Koronavirüs Neden Çocukları Öldürmüyor?

Koronavirüs neden limitsizce yayılıyor, tüm sınırları aşıyor ama çocukları öldürmüyor? En ağır hasta insanlar yaşlılardır, çocuklar virüsü taşımalarına rağmen,  kendileri hastalanmazlar. Bu haklı/adil olarak böyledir çünkü çocuklar suçlu değiller, bu hayatı inşa edenler onlar değil. Virüs neden onlara saldırsın ki? Bu korkunç hayatı inşa eden yaşlı insanların neslidir ve virüs, onların yaptıkları şeyi hissetmelerini sağlamaktadır. Bu nedenle, her şeyden önce yaşlıları vurmaktadır.

Koronavirüs Realiteyi Değiştiriyor, Bölüm 6

Kişi, yeni dünyada neyi bilmeli?

Soru: Birdenbire kendimizi içinde bulduğumuz bu yeni dünyada kişi neyi bilmeli?

Cevap: Sadece bir iyi eylem  (birbirine yakınlaşmak) ve sadece bir kötü eylem  (birbirini reddetme, uzaklaşma) vardır.

Soru: Varoluşun amacını biliyorsam ve kendime Koronavirüsün nedenlerini açıklayabilirsem, bu yardımcı olur mu?

Cevap: Bu çok basittir. Sonuçta, Koronavirüs veya aramızda ortaya çıkacak diğer problemler sadece doğru olmayan bağlarımızın sonucudur. Bu nedenle, bilge olmaya ve özel bir şey öğrenmeye gerek yoktur. Birbirimizle olan kötü bağımızın sadece tek bir ispatı yeterlidir.

Soru: Diyelim ki bir kişi programımızı dinledi, sonra ne olacak? “İşte bu, şimdi herkese iyi davranmaya başlıyorum” mu demeli?

Cevap: Bu ona yardım etmeyecektir çünkü kişi doğasını değiştiremez. İnsanlar doğalarını ancak kendilerini düzenli olarak olumlu bir etki altına alarak değiştirebilirler. Bunu yapmak, kanalımızı düzenli olarak dinlemeyi ve bunun düşüncelerimizi ve duygularımızı temizlemesine izin vermeyi gerektirir.

Soru: Doğru bağ içinde olmayı öğrenmemiz gerektiğini mi söylüyorsunuz?

Cevap: Tabii ki.

Soru: Yaşadığımız eski dünyaya geri dönmeyeceğiz ve bu virüs bitmeyecek, bu olabilir mi?

Cevap: Elbette.

Soru: Ancak, birkaç hafta içinde havaların ısınacağına ve her şeyin yoluna gireceğine dair bir görüş var. Kim bilir? İnsanlık böyle birçok felaketten geçti.

Cevap: O zaman da farklı bir tane olacaktır. Doğa bizi yalnız bırakmayacak. Bu virüs gibi birden bire ortaya çıkacak. Bunun ortaya çıkacağını kim düşünebilirdi ki? Aniden ve beklenmedik bir şekilde ortaya çıktı. Örneğin, Şubat ayının sonuna doğru, İsrail’de Dünya Kabala Kongresini başlattığımızda, neredeyse hiçbir şey yoktu. Ve bitirdiğimizde, bir hafta sonra İsrail’de ve dünya çapında bir panik vardı.

Twitter’da Düşüncelerim / 7 Nisan 2020

Koronavirüs, insanlığı safhasının tam bir revizyonunu üstlenmeye uyandıran bir güçtür. Tam bir devrimin eşiğindeyiz. İlk kez, insanlık manevi bir devrime maruz kalıyor. İnsanlığı değiştirecek olan, ıslah eden ışığı çekmeliyiz.

Virüs bizi birliğe götüren değişikliklere hazırlıyor, bu yüzden herkes doğanın üst gücünü küçükten büyüğe tanıyacak ve tüm uluslar ortak bir “ibadethanede” toplanacak – yani herkes ortak bir arzuda birleşecek, karşılıklı birlik Yaradan’ın evi olarak adlandırılır.

Doğa bize virüs aracılığıyla : “Dünyanın etrafında egoizmin içinde birleşerek integral bir forma ulaştın, tek bir Ego-insanlık oldun! Ve şimdi sana, tek bir bedene istinaden, iyi olmadığını virüs ile ifşa etmeye başlayacağım.” diyor. Kendinizi egoizmden iyileştirmeye başlayın!

Şimdilik acının (Beito), doğal gelişimin yolu ile gelişiyoruz. Ancak Kabala’nın talimatlarını yerine getirip ne yapmamız gerektiğini anladığımızda zamanın hızlanmasıyla bir yol var (Ahishena) ve nasıl tek birleşik insanlık olunacağını öğrenerek birbirimizle iyi ilişkiler kurarız.

Koronavirüs bize egoizmimiz ile integral doğa (özgecilik) arasındaki eşitsizliği gösteriyor. Gitgide iyileşmeye başlayın! Egoizm bizi tek bir insanlığa dönüştürüyor ve içindeki kötülüğün açığa vurulması, doğanın darbeleri (hayvansal seviyede – virüsler) şeklinde bizi egoizmin ıslahına götürecek.

Koronavirüs’ün işaret ettiği şey budur!

Egoizmden nasıl çıkacağız? Kendimizden, kendimizi tatmin etme arzumuzdan, birbirimizle olan bağımıza, her birinin artık kendine dikkat etmediği -ancak sadece aramızda olan şeye dikkat ettiği yere doğru çıkarız. Manevi alan aramızda!