Karar Vermenin Altın Kuralı

Soru: Küçük bir bulmaca var, 3 kurbağa bir kütüğün üstünde oturuyormuş, biri atlamaya karar vermiş. Kütüğün üstünde kaç tane kurbağa kaldı?

Cevap: Bu eski bir bulmaca. “Atlamaya karar verdi” ve “atladı” aynı şey değildir.

Soru: Kesinlikle! Yani 3 kurbağa da hala kütüğün üstünde oturuyorlar. Bazen atladığımızı düşünürüz ama gerçekte hala atlayıp atlamayacağımıza karar vermeye çalışırız. Bir sorum var: Nasıl doğru bir şekilde karar veririz?

Cevap: Eğer o kararın sonucunu önceden kesin bir şekilde bilirsen ve o sonucun içerisinde zaten bulunuyorsan, doğru bir şekilde karar verebilirsin. Bu, gelecekten bugüne bakmak gibidir.

Soru: Yani sonucu tahmin etmemiz ve öngörmemiz mi gerekiyor?

Cevap: Kesinlikle! Bir karar başka ne içindir? O gelecekle ilgili bir karardır.

Soru: Kendinizi bir nevi onun içine yerleştirip sonra mı karar veriyorsunuz?

Cevap: Elbette.

Soru: Karar verdiğinizde hemen atlamak zorunda mısınız? Derinlemesine düşünmek için zaman var mı?

Cevap: Eğer tam olarak karar verdiysen, kendini tekrar kontrol ettiysen ve kesin olarak karar verdiysen, o zaman harekete geçmek zorundasın. Aksi takdirde, her dakika bir gecikmedir.

Soru: Söyleyin bana, nasıl yeniden değerlendiriyorsunuz? Kendinizi yeniden değerlendiriyor musunuz? Yedi kez ölçün…

Cevap: Hayır. Yedi kez mi bilmiyorum ama değerlendirmek zorundasın. Çünkü bu senin anlık ruh haline veya herhangi bir koşula bağlı olmamalı. Normal, kesin bir karar olmalı.

Soru: Yani, tüm bu kontrollerden sonra, eğer karar verdiyseniz atlamak zorunda mısınız?

Cevap: Evet.

Soru: Peki ya yanlış karar verdiyseniz? Her şeyi kontrol ettiniz, her şeyi yaptınız ve yanlış karar verdiniz.

Cevap: Yanlış olduğunu nereden biliyorsun?

Yorum: İstediğiniz yere varamadınız.

Cevabım: Ama bu karardan sonra.

Yorum: Ben çoktan atladıktan sonra.

Cevabım: Uygulamadan sonra mı?

Soru: Evet, aynen öyle. Yanlış karar verdiğimi fark ettim. Bu konuda ne yapmalıyım?

Cevap: Hiçbir şey yapma.

Soru: Ama bunun için kendime yükleniyorum! Her şeyi kontrol ettim, atladım ve her şey yanlış?!

Cevap: Yapabileceğin bir şey yok. Yapacak başka bir şey yok, suçlanacak bir şey yok.

Soru: Kendinizi suçlamıyor musunuz?

Cevap: Hayır, hiçbir şekilde!

Soru: Nasıl böyle bir duruma düşmezsiniz?

Cevap: Bütün bunları Yaradan’a atfedin.

Soru: Yani, önceden ve olduktan sonra ölçün…

Cevap: Bunu Yaradan yaptı. Çok net bir şekilde, Yaradan.

Yorum: Yani, şimdi altın kurala geldik. Her şeyi kontrol ediyorum…

Cevabım: Ben karar veririm, harekete geçerim ve gerisi Yaradan’a kalmıştır.

Soru: Ve sonra sonuç Yaradan’ın mı oluyor?

Cevap: Evet.

Soru: Pişmanlık yok mu, hiçbir şey yok mu?

Cevap: Hiçbir şey yok. Başından beri böyle olması gerekiyordu.

Soru: Yani en başından beri O beni döndürüp duruyordu, ben yeniden değerlendiriyordum ve bunu yapan ben değildim öyle mi? Beni saptıran O muydu?

Eğer insan böyle yaşayabilseydi, pişmanlık duyacak hiçbir şey olmazdı.

Cevap: O zaman böyle yaşa.

Yorum: “Böyle yaşa”! Keşke böyle yaşamayı öğrenebilsek.

Cevabım: Hiçbir şeyden pişmanlık duymayın ve hiçbir şey hakkında düşünmeyin! Her şey yukarıdan ayarlanmıştır.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed