Doğadaki Dengesizliğe Kim Neden Oluyor?

Soru: Bilim adamları, manyetik kutupların tersine dönmesinden çok endişe duyuyorlar. Böyle bir tersine dönüşün “belirgin iklim değişikliği” yaratabileceğini ve gezegenimizi korkunç felaketlerin ve değişikliklerin beklediğini söylüyorlar.

Bu neden oluyor? Bunun Kabala bilimi açısından bir açıklaması var mı?

Cevap: Uzun zamandır bunun hakkında duymama rağmen, Kabala açısından bunun için bir açıklama bulamadım. Pek çok bilim insanı ile iletişim halindeyim ve gözlemledikleri tüm değişiklikler ve ürettikleri istatistikler ile ilgileniyorum.

Doğanın çıplak gözle yapılan her türlü gözleminin söylediği ile Kabalistik kaynaklarda anlatılan ve Kabalistler tarafından gözlemlenebilenler arasında bir bağlantı bulmaya çalışıyorum.

Doğal olarak her türlü felaketi doğadan bekliyoruz çünkü ona uymuyoruz. Refahımız, ona ne kadar benzer olduğumuza bağlıdır.

Diyelim ki benim varoluşum belirli bir sıcaklık aralığında ayarlandı. Artı 15 santigrat ile artı 25-30 aralığında, bir Neandertal olarak, çıplak bir insan olarak var olabilirim. Diğer durumlarda, örneğin su altına girersem veya uzaya çıkarsam, sıcaklık ve basınca uyum sağlamak için özel giysiler, ek cihazlar kullanmam gerekir.

İnsanlar çok zayıf varlıklardır. Doğa, bilinmeyen, algılanamayan ve bizim için bilinçsiz olanlar da dahil olmak üzere her türlü parametreyle bizi etkiler.

Bugüne kadar, çevredeki doğayla veya çevrenin etkisi altındaki sistemimiz içinde bir tür homeostaz ve dengede korunması gereken birkaç bin parametreyi biliyoruz.

İnsan çok ince, dinamik, hassas bir sistemdir. Bir yöndeki veya diğerindeki herhangi bir değişiklik, diğer parametrelerde ve diğer sistemlerde bir değişiklik gerektirir. Bu bir dengesizliğe neden olur.

Tansiyon, yüksek kan şekeri ve her türlü sağlık sorunu ne anlama geliyor? Bu, pratikte sistemin bir dengesizliğidir. İçsel otokontrol ve çevreyle denge ile elde edilen bir dengede olmalıdır.

Sorun şu ki, bizler bu dengeyi yapay olarak sağlamayı öğrendik. Dış sıcaklığa, basınca veya herhangi bir doğal olguya dikkat etmememize yardımcı olan her türlü cihazı icat ediyoruz: gök gürültüsü, şimşek, her neyse.

Bizler bu konuyla ilgilenmeyiz. Kendimizi bir tür kozaya koyduk ve bize göre, istediğimizi yapabiliriz. Anlaşılan o ki binlerce yıldır kendimizi sürekli böyle bir koza ile çevreledik ve doğaya daha az bağımlı olmak için bunu sürekli geliştirdik. Aynı zamanda kültürel, ahlaki, teknik ve sosyal gelişimimizde, buna giderek artan bir şekilde karşı çıktık.

Şimdi doğanın birbirine bağlı, küresel, ayrılmaz ve tüm sistemlerinin, tüm parçalarının bağı üzerinde işbirliği, tavizler, sevgi, denge üstüne kurulu olduğunu ifşa ediyoruz. Ve buna dikkat etmiyoruz. Biz doğanın efendisiyiz, onun üstündeyiz ve ondan daha yüksekteyiz.

Bir tür dönüm noktasına ulaştık, bu Rubicon’u geçtik ve doğayla olan dengesizliğimiz patlayan bir şekilde ortaya çıkarken, doğayla zıtlık içindeyiz. Üstelik bu o kadar fazla ortaya çıkıyor ki, bunu hiçbir yapay sistemle engelleyemiyoruz.

Yorum: Kendimizi ne kadar savunursak savunalım, ne kadar uğraşırsak uğraşalım, doğanın ona karşı çıkamayacağımızı gösterdiği bir noktaya geldik sanırım.

Cevabım: Evet, ama aynı zamanda bundan sonra ne yapacağımızı da bilmiyoruz. Esasen, tüm bu dengesizliklere kendimizin neden olduğunun farkında değiliz.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed