Monthly Archives: Ekim 2020

İbrahim’in Başarısının Sırrı

Merhamet niteliği, Hesed, İbrahim’in Yaradan hakkındaki bilgiyi başarılı bir şekilde yaymasının sırrıydı çünkü insanı tüm dünyaya açan şey sevgidir.

Bu nedenle İbrahim, Babillilere, Yaradan’ın seviyesine çıkmak için bu hayatta ne yapılması gerektiğini açıklamayı başardı. Onu işitenler peşinden gitti ama İbrahim herkesi kurtarmak istedi. Aynı şekilde, bugün bizler İbrahim’in işine devam etmeliyiz.

İbrahim’in yaptığı gibi kendimizi herkese açmak ve herkese, yaşamın amacını, yaratılışın amacını, insanın yapması gereken ıslahı anlatmak zorundayız. Bu, İbrahim’in başardığı, her insanın, tüm dünyanın ıslahının başlangıcıydı. Ve aynı şekilde devam etmemiz gerekiyor.

Bu merhamet olacaktır çünkü bizler herkese sonsuza dek yaşama, mükemmelliğe, sağlık ve bilgiye ulaşma, kişinin dileyebileceği her şeyi, tüm nimetlerle doldurma fırsatı olduğunu açıklayacağız. Ve her şey Hesed, merhamet niteliğiyle başlar. Bu, haz alma arzusunun ilk ıslahıdır.

Herkes, neden var olduğumuzu, hangi forma gelmemiz gerektiğini ve tüm bunları nasıl uygulayacağımızı öğrenmeli ki şimdi hissettiğimiz tüm darbeler bizi geçip gitsin.

 

Tek Motivasyon

Soru: Birçok kişi, çoğu insanın ücretlerle, bazılarının kariyer gelişimiyle ve bazılarının şirkette rahat bir atmosferde çalışmayla motive olduğunu söylüyor.

Çölde ağır bir taşı yuvarlayan bir adamla karşılaşan bir yolcuyu anlatan bir kıssa vardır. Gezgin ona “Ne yapıyorsun?” diye sorar. “Çalışıyorum, acı çekiyorum.” diye cevap verir. Daha sonra gezgin, aynı şeyi yapan başka biriyle karşılaşır. Sorusuna şu cevabı verir: “Ailemi geçindirmek için para kazanıyorum.” Ve üçüncüsü, “Bir tapınak inşa ediyorum” der.

Bu aynı eylemdir ama motivasyon, her biri için farklıdır. Kişi için en yüksek motivasyon ne olabilir? Diyelim ki çalışanlarınızı nasıl motive edersiniz?

Cevap: Sadece eğitim yoluyla. Dünyadaki en önemli işi yaptıklarını anlamaları gerekir. Her an, dünyayı iyileştiren ve tüm evreni bir sonraki varoluş derecesine yükselten çabalar gösterirler.

Bunun ötesinde hiç bir çalışma yoktur çünkü her bir parça diğerleriyle tek bir bütün olarak etkileşime girdiğinde, dünyayı bütünsel bir duruma getirir. Ve dünya giderek daha fazla tek bir organizma oluşturmaktadır. Ne yaptığımıza dair farkındalık, doğru gelişimimiz için gerekli bir teşviktir.

 

Koronavirüs Sonrası Meslekler

Soru: Özellikle Koronavirüs sonrası dönemde gençlere ne gibi tavsiyeler verebilirsiniz? Hangi meslekler kalacak ve çabalarını nerede yoğunlaştırsınlar?

Cevap: Gelecekte en önemli şeyin tüm toplumun ihtiyacı olan şey olacağını düşünüyorum. Bu odak noktası olacaktır.

Herkes, kendisi için doğru işi, doğru becerileri ve eğitimi sağlamak için toplumun neye ihtiyaç duyacağını bilmelidir. Bu nedenle, uygun bir şekilde yetiştirilmekten ve başkalarını eğitebilecek bir kişi olmaktan daha önemli bir şey yoktur.

Başka bir deyişle, toplumun tüm üyelerini birleştirmeyi, toplumu bütünsel, doğru bir sisteme dönüştürmeyi amaçlayan sosyal hizmet en önemli şeydir. Böyle insanlara her zaman ihtiyaç duyulacaktır. Gençlere ve her yaştan insana, tam olarak bunu öğrenmelerini tavsiye ederim.

Bu, herkesin kişisel olarak ihtiyaç duyduğu bir meslektir, sadece iş için değil, kendilerinin ve diğer herkesin topluma uygun şekilde katılımı ve entegrasyonu için.

Yeni Hayat 1165 – Kamuoyunu Şekillendirmek

Dr.Michael Laitman, Oren Levi ve Tal Mandelbaum ben Moshe ile söyleşide

Kamuoyunu egoist kandırmalarla şekillendirmek, en gelişmiş silahtır. İsrail karşıtı fikir kampanyaları yurt dışından başlatılmıştır. Sola veya sağa karşı bir savaşımız yok, ancak genel bağlantı gerektiren kalkınma yasasına uymalıyız. İsrailliler “komşunu kendin gibi sev” ilkesine göre bir ortam inşa ederlerse, dünya ulusları onlara zarar veremeyecek ve aramızdaki bağ, tüm insanlığı birbirine bağlayacaktır. Nefret sevgiye dönüşecektir. Diğer insanlara doğa, insan egoizmi, gelişim yasası ve bir bağ oluşturmanın herkesi nasıl koruduğu konularını öğretmemiz gerekiyor. Bağlantının gücünü doğadan nasıl çekeceğimizi öğrenirsek, kamuoyunu şekillendirmek için en güçlü silaha sahip olacağız. Bizim bağımız, tüm insan nefretini sevgiye dönüştürecektir.

 

Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1165-kamuoyunu-sekillendirmek/

Twitter’da Düşüncelerim / 26 Ekim 2020

Koronavirüs, birbirimize karşı içsel tavrımızı dış parametrelerde ifade ediyor: Bazı insanlardan 1 metre nefret ederken ve diğerlerinden 10 metre nefret ediyorum. Karantina mesafesi aramızdaki nefreti yansıtır.

Kötü bir tutumumun olduklarına yaklaşmama izin verilmiyor.

Kötülüğün farkındalığı, insanlara ne kadar kötü davrandığımı gördüğümdedir ve tutumumu düzeltmem gerekiyor. Bu, Koronavirüse karşı tek etkili çare olacak.

Maneviyatta yakınlık, form eşitliği yasası tarafından belirlenir. Yeni bir gerçeklik algısı edinerek, sizin hakkınızda nasıl düşündüğüme bağlı olarak size yaklaşabilir veya uzaklaşabilirim: iyi ya da kötü. Sizin için iyi dilersem, o zaman yaklaşabilirim.

Manevi bir alandaki yüklü parçacıklar gibiyiz, keyfi olarak yaklaşıp uzaklaşamayan, ancak her zaman aralarında dengeyi sağlayan. Tutum değiştiğinde mesafe değişecektir. Bu, kendimizi hızla düzeltmemize ve tek kalpte tek bir adam olmamıza izin verecek.

Tek kap tek bir adam olduğumuzda, aramızda herhangi bir fark olmayacak – sadece tek bir büyük arzu olacak. Hiçbir hastalık veya virüs kalmayacak. Virüs aslında sağlıklı olmaya dönecek çünkü bizi bu safhaya, evrensel bir kucaklaşmaya getirdi.

Doğada gizlenmiş olan üst gücün yardımına ihtiyacımız var. Bu güç hayatın kaynağıdır. Yaradılışın tüm parçacıklarını yarattı ve yaşam hissine ulaşıncaya kadar onları geliştirdi. Bize yardım etmesi için, artı ve eksiyi tüm derecelerde birleştiren bu kuvvete ihtiyacımız var aynı zamanda bizim derecemizde de.

Temel test şudur: Bir kişi neyi arzu eder ve arzusu ne kadar güçlüdür. Niyet değişikliği, araba vitesini ileri geri doğru değiştirmek gibidir, bu da Yaradan’a ve yaratılanlara doğru ileriye mi ya da geriye mi hareket ettiğimi belirler.

İnsanlıktaki en önemli değişiklik, yaşamdaki hayal kırıklığı, hissizlik, herhangi bir şey için çabalama isteksizliğidir … Bu, sonunda yaşamın yeniden değerlendirilmesine, yaşamdan daha yüksek bir hedef bulma ihtiyacına yol açacaktır… O zaman hayata geri dönme arzusu daha yüksek bir anlam kazanacaktır …

İnsanlar hissizlikten, kendileri hakkında düşünmenin bir anlamı olmadığının farkına varacaklar. Daha ziyade başkalarını düşünerek, hayat yeni bir anlam kazanacak. Her şey başkalarıyla ilgiliyse – o zaman bir öncekinin zıttı olan yeni, manevi bir dünya ediniriz.

İnsanların, kendilerini ölüme götüren egoizmin ve bunun üstesinden gelme ihtiyacının farkına varabilecekleri yer burasıdır, kendini önemsemeyi başkalarını önemsemeyle değiştirmek pahasına bile – Kişi hareket etme, sosyalleşme, yaşama gücü ve motivasyonu kazandığı sürece ve sonrasında belki de insanlar tamamen farklı bir gelecek görecekler.

 

Başarı = Çalışma + Dua

Grup içinde, aramızda mümkün olduğunca çok doğru bağ, doğru nitelik, Hasadim inşa etmeye çalışmalı ve bu konuda beklememeliyiz. Genellikle içsel Klipa kişiyi ikna eder: “Bekle ve her şeyi alacaksın. Yaradan sana merhamet edecek ve sana yardım edecek. ”

Ancak talebimiz olmadan, aşağıdan uyanmadan yani çalışmaya başlamadan yukarıdan yardım alamayız. Bunu bilmelisiniz.

İnsanlar yıllardır tek bir noktada duruyorlar ve Yaradan’ın onlara maneviyat vermesini bekliyorlar. Ama çalışmaya başlamadınız! Başlamalısınız ve her şey çökmek üzere olduğunda ve dayanılmaz bir yükün sırtınıza düşmek üzere olduğunda yalvardığınızda, o zaman Yaradan size yardım edecektir. Bu anın, tutulması ve akılda bulundurulması gerekir. Manevi çalışmanın sırrı budur: bizler başlarız ve Yaradan bitirir; bu her eylemde böyledir.

Her şey bana bağlıymış gibi davranmalıyım. Ve yolun ortasında birdenbire kendi başıma baş edemediğimi fark edersem, o zaman eylemlerime bir dua ekleyeceğim. Böylece çalışmam ve duam, birlikte bunun gerçekleşmesi için gerekli koşulları yaratır. Bunu hatırlayın, uygulamaya başlayın ve bunun sizin için yolu nasıl açtığını göreceksiniz. Adım adım kesinlikle ilerleyeceksiniz.

Kişi uzun yıllar bekler ve çalışmaya kendisi başlamak istemez, yukarıdan bir mucize bekler. Egoizmimiz bizi ikna eder: “Bekle, Yaradan sana merhamet edecek, gelecek, her şeyi yapacak ve kendini sana gösterecek.” Ama bu olmayacak! Çalışmaya başlayıp başa çıkamayacağımızı görene ve sonra yardım isteyene kadar, Yaradan gelip bunu yapmayacak.

“Rab benim için bitirecek” denir. Ama bu tam olarak şudur: “O bitirecek.”  Başlamak benim sorumluluğumdur. Bu nedenle, uzun yıllardır çalıştığından ve başarı görmediğinden şikâyet eden biri, doğru çalışmamıştır. Çalışmaya başlamak, ondan hiçbir şey gelmediğini öğrenmek, dua yükseltmek ve Yaradan’ın işin içinde yer almasını talep etmek zorundaydı. O zaman O’nun yardım edeceğini göreceksiniz.

Yaradan, çalışmalarınıza katılmak ister, ancak yalnızca sizinle birlikte, çocuklarla yaptığımız gibi. Bir çocuk bir şeye kendi başına başlarsa ve sonra bir yetişkin ona yardım ederse, o zaman çocuk bunun nasıl yapılması gerektiğini anlar ve öğrenir. Bu çalışmaya insanın değil, Yaradan’ın çalışması denir. Sonuçta, Yaradan bunu yapmaktadır! Ama yalnızca kişinin gerçekten yardıma ihtiyacı olduğunda.

Kişi Eylemlerinin Sorumluluğunu Ne Zaman Üstlenir?

Yorum: Jonathan Swift, “Çeşitli Konular Üzerine Düşünceler” de şöyle yazmış: “Tüm hazların uyumu, eşit derecede acı ve sükûnetle dengelenir;  bu,  bu yıl, gelecek yılın gelirinin bir kısmını harcamak gibidir ”

Benim Yorumum: Kabala’nın bakış açısına göre bu tam olarak doğru değildir. Çünkü eğer bir kişi kendi hür iradesiyle doğmuyorsa, doğduğu aileyi seçemiyorsa ve ailesi böyle olduğu için kendisini hiçbir şeyden mahrum bırakmadan mükemmel bir şekilde yetiştirilirse, ondan hiçbir şey isteyemezsiniz. Yani kişi daha yüksek bir tasarıma uygun olarak yapılmıştır.

Soru: Kişinin Özgürlüğü yok mu?

Cevap:  Elbette hayır.  Yani bundan o sorumlu olmamalı.  Ancak kendini yeniden yaratamaya başlamak için açık ve kesin bir fırsatı olduğunda,  o zaman bundan sorumlu tutulacaktır.  Ama aynı zamanda, ona gerçekten bu fırsat verildiği ölçüde.

Zenginden fakire, sağlıklıdan hastaya dünyamızda var olan tüm insanlar, istedikleri şeyler, yaşam biçimleri, bu onların varoluş şekildir.  Onlar ile ilgili şikayet olamaz.

Soru: Ama yine de hak iddia etmiyor muyuz?  İnsanları nasıl yargılıyoruz?

Cevap: Yani mahkemeleriniz tarafından yargılıyorsunuz.  Mahkemeleri siz icat ettiniz ve siz yargıçsınız.  İnsanları nasıl yargılayabilirsiniz?  Ne için ?!  Beni bu şekilde yaratan Yaradan’dan ve Yaradan’ın benim üzerimde böyle bir etkiye sahip olmaları için yarattığı ebeveynlerimden gelen, bende olan şey için mi?

Peki ben kimim?  Kullanabileceğim ve kendimi geliştirebileceğim noktayı, özgürlük noktasını nerede bulabilirim?  Bunu yapmanın doğru yolunu nasıl bilebilirim?  Neden yapayım?

Bir insan kendisine doğa tarafından verilmeyen neye sahiptir ki?  O halde kendini nasıl değiştirebilir?  Eğer kendimi değiştirmem gerekirse, o zaman bir kaldıraca sahip olmalıyım.

Bir insan ne tür bir özgür iradeye sahiptir?  Bu nedir?  Özgür irade yoktur. Kişinin, birinden ya da bir şeyden almadığı, yoktan ortaya çıkacak özgür bir hareketini, özgür bir arzusunu, özgür bir düşüncesini gösteremezsiniz.  Öyle bir şey yoktur!  Bu nedenle insan özgür değildir.

Soru: Yani ben doğa tarafından mı yaratıldım ve doğa beni başlangıçtan mezara kadar yönetiyor mu?

Cevap: Kesinlikle her şeyde!  Üstüne üstlük,  bir de özgürlük yanılsaması vardır!

Soru: Burada doğa benimle oynuyor.  Bana özgürlük yanılsamasını veren nedir?

Cevap: Bu, kendinizi insan gibi hissettirmek için özel olarak böyle yapıldı.

Özgürlük, ancak bir kişinin içinde onun dünyevi gücüne karşı koymaya başlayan,  başka bir güç, daha yüksek bir güç doğduğunda ortaya çıkar. Kişi, ancak aralarındaki farkta, aralarındaki mesafede, her iki güçten bağımsızlık kazanabilir ve özgür seçimini elde edebilir.  Ancak hayatta bir anlama ihtiyaç varsa.

Hayatın anlamı ancak bağımsızlık arayışında anlaşılır.  Mesele başkaları gibi olmakla ilgili değildir, nasıl olduklarına bağlıdır, örneğin bazıları daha zengindir.  Başkalarından örnek almayın!  Kendime ihtiyacım vardır.  Kendi benliğime.

Soru: Zengin ya da fakirden tamamen farklı olan nedir?

Cevap: Kişi ıssız bir adada olsa bile bu gerçektir.  Benim tek hedefim kendimi bulmaktır.

Soru: Kişi için arayış bununla mı başlar?

Cevap: Evet.  Özgür olmadığını anlaması gerçeğinden, özgürlüğün ne olduğunu aramaya başlar.  Özgürlüğün, her şeyden önce, kendisini tamamen dolduran, ona boyun eğdiren egoizminin üzerine çıkmaktan ibaret olduğunu anlamaya başlar.  Bir insan bu bencillikten kurtulamasa bile bunu ister.

Kişi yapamadığında ama yapmak istediğinde, o zaman egoizmde kalma çabalarına rağmen onu bundan çıkaracak olan bir dış gücü kendine çekme fırsatı bulur.  Egoizmden kurtulmak istemiyorum ama bunu yapıyorum ki bu daha yüksek güç, beni yine de dışarı çeksin.  Çok ilginç bir eğilim vardır!  Ama harikadır.

Soru: Peki egoizmden çıkmak istemediğim bir duruma ulaşıyor muyum?

Cevap: Tabii ki çıkmak istemiyorum.  Kimse istemez!  Tüm manevi seviyelerde, kimse bunu yapmak istemez.

Soru: Bir insan bu kadar uzun süredir bunun için çabalıyor, neden istemiyor?

Cevap: Nasıl çabaladı?  Hiçbir şeyin farkında değildi.  Şimdi, tamamen bencil olduğu ortaya çıktığında, yapamaz.  Bundan nasıl ayrılabilir?

Soru: Öyleyse, bu egoizm onun için çok mu değerli?

Cevap: Evet. Bu, Mısır’dan ayrılmanın, Kızıldeniz’i geçmenin tüm ıstırabıdır.

Soru: Bu nasıl olur?

Cevap: Bu, tamamen mantıksız eylemler yaptığınız için olur ve bu eylemler sizi dışarı çıkarır.  Ve sonra: “İstemiyorum, istemiyorum!” dersiniz – ama artık çok geçtir.

Yeni Hayat 1163 – Avrupa ile Yahudiler Arasındaki İlişki

Dr. Michael Laitman, Oren Levi ve Nitzah Mazoz ile söyleşide

Yahudiler, bağ kurma sistemini Avrupa’ya getirmelidir çünkü onsuz Avrupa uçuruma düşecektir. Yahudi halkı nesiller boyunca Avrupa’daki hükümetlere ve kiliselere yakın durumdaydı. Ticari ilişkiler kolayca geliştirildi ve 18. yüzyılda Yahudiler, uluslar, filozoflar, bilim adamları, bankacılar ve yönetim içinde daha da fazla yer aldı. Avrupalılar geliştikçe, Yahudilerle rekabet edemeyeceklerini anladılar ve bu nedenle onları kendi aralarında ortadan kaldırmak istediler. Birçok insan Yahudilerden nefret ediyordu çünkü onlar, dinlerine ve kültürlerine zıttılar. Kabala bilgeliğine göre, dünya milletleri, Yahudilerin iyi bir yaşam için bir sırları olduğunu ve bunu ifşa etmeyeceklerini düşünmekteler. Yahudilerde yatan sır, aramızda var olan karşılıklı reddetmenin üzerinde nasıl bağ kurulacağı ve iyi bir hayat kazanılacağıdır.

 

Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1163-avrupa-ile-yahudiler-arasindaki-iliski/

 

Twitter’da Düşüncelerim / 24 Ekim 2020

Tüm kültürleri özümsedik. Tek bir ulus olarak toplanmamıza izin verilmeyecek – ta ki bizler tüm ulusların bir araya gelmesini dileyene kadar Başkalarını düşünene kadar ve sonra, tam da bu uğurda, kendimizi düzeltiriz ve her açıdan gelişebiliriz- herkesin gelişmesini önemsiyorsak.

Bir kişi ancak dostlarına yardım ettiğinde, kendisini iyileştirmeyi değil dostlarını iyileştirmeyi önemsediğinde iyileşir. O zaman gerçekten her sorunun üstesinden gelebilir.

Bir eylemin özü niyetle ölçülür. “Daha fazla ihsan etme” niyeti bir kişiyi Yaradan’a yaklaştırır ve”daha fazla alma” niyeti onu Yaradan’dan uzaklaştırır. Ortada, bir kişinin nerede olacağına karar verdiği nötr bir sıfır noktası vardır…manevi dünyada mı yoksa fiziksel dünyada mı?

Bu, Yaradan’ın dünyasında mı yoksa kendi kabuğumda, kendi dünyamda mı olduğumu belirler.

Niyeti kontrol etmek için kişinin dikkatini anlık eylemden uzaklaştırması gerekir, böylece eylem önemsiz hale gelir ve asıl mesele şu olur: Bu eylemi kimin için yapıyorum ve bu eylem kime fayda sağlıyor.

Başkalarını önemsemek egoist doğamın tam tersidir. Ama hepsine sevgi ile yaklaşmaya başlayana kadar duran, bitkisel, hayvan ve insan derecelerinin üstesinden gelerek kendimi değiştirebilirim. Benden gizlenenlerin yaratılanlar olmadığını, Yaradan olduğunu ifşa edeceğim böylece doğru ihsan etme niyetini inşa edeceğim.

Yaradan, Kendisini bana hemen göstermek istemiyor, bu dünyanın farklı görüntülerinin arkasına saklanıyor. Eğer onlar aracılığıyla, başkalarına karşı iyi bir tavır sergilemeyi öğrenirsem, sonuçta Yaradan’a ihsan edeceğim. Gerçekte, Yaradan onların arkasında değil, onların içinde.

Yaratılanlar bana, Yaradan’a “ihsan etme uğruna” niyetine ulaşmama yardım eder.

 

Yeni Hayat 1162 – Kavşak

Dr. Michael Laitman, Oren Levi ve Yael Leshed-Harel ile söyleşide

Egoist gelişimin tükendiği ve insanlar arasında genel, bütünsel bir ilişkinin geliştirilmesi gereken bir dönüm noktasındayız. Günümüzde tüm dünya ülkeleri ekoloji ve uluslararası ilişkiler açısından belirsiz bir konumdadır. Egoizm bizi o kadar ayırır ki zirvede hissetmek için birbirimize zarar vermeye can atarız. İnsan rekabeti yıkıcı bir etkiye sahiptir. Teknolojik gelişmeler, hepimizin birbirimize daha fazla bağımlı olduğu, daha az korunduğu ve birçok tehlikeye maruz kaldığımız bir durum yaratmıştır. Doğru ilişkileri sürdürmek için insan doğasını düzeltmek ve yeni değerler oluşturmak için bir yönteme ihtiyacımız vardır. Bir aile gibi hayatın her alanında birbirimize bağımlı olduğumuzu ve herkes için iyi olduğu zaman, her bir kişi için de iyi olacağını anlamalıyız. Denge içinde, iklim sorunları da dahil her sorunu çözecek ve güvenli, iyi, sıcak ve destekleyici bir insan bağı deneyimleyeceğiz.

 

Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1162-kavsak/