Daily Archives: Haziran 16, 2020

Koronavirüs Karşılıklı Nefretin Bir Sonucudur

Dünyada düzen kurmak için, Yaradan’ın ışığının aramızda ifşa olması ve üst ışık ile aramızdaki bağı doldurması için birbirimizle bağ kurmamız gerekir. Bu dünyanın tüm sakinleriyle olan bağımız sayesinde, onlara tüm dünyayı aydınlatacak olan Yaradan’ın ışığını getireceğiz.

O zaman dünya, Koronavirüsten korkmak ve birbirinden uzak kalmak yerine, hem insanlar arasında hem de cansız, bitkisel ve hayvansal seviye ile yani çevre ile güzel, iyi bağlarla bağlanabilecektir.

Tüm dünya yeni bir bağ ve ıslah derecesine yükselecektir. Bu bütünsel bağ ve ayrılmaz doğa hissi ile dünya, hayatımızdaki her şeyi yöneten ve düzenleyen tek bir güce kavuşacaktır. Bu şekilde, tüm dünya Yaradan’ı hissetmeye ve O’nu edinmeye yaklaşacaktır.

Bu süreç zaten gerçekleşiyor. İlk yumuşak ipuçlarını Koronavirüs’ün yapısından anlamıyorsak, bir dahaki sefere çok daha korkunç bir şekilde ortaya çıkacaktır. Bunun olmasını beklememeliyiz. Koronavirüs hala çok nazik davranıyor ve bizi sadece doğayı yok eden gereksiz faaliyetlerden korumak için bir salgınla tehdit ediyor.

Bununla birlikte, bir dahaki sefere, bir salgın insanlığın yarısını her evi etkileyerek silebilir. Bugünün Koronavirüs ile olan deneyimden öğrenmezsek ve sadece kuaför salonlarına ve otellere nasıl dönüleceğini düşünürsek, doğadan daha güçlü bir uyarı alırız.

Koronavirüs, davranışlarımızı, birbirimize, insanlar arasında ve tüm cansız, bitkisel ve hayvansal doğaya karşı değiştirmemiz gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Sonuç olarak, yeryüzünde hayatımızı düzene sokmalıyız.

Herkes için açıktır ki hayatımız en iyisi değildir ve düzeltilmesi gerekir. Öyleyse onu değiştirelim ve eskisine geri dönmeyelim. Şimdi, karantinadan sonra normal hayata döndüğümüzde, ilişkilerimizi biraz farklı bir şekilde organize edelim, onları daha fazla düzeltelim, birbirimize daha az zarar verelim ve çevreye daha az zarar verelim. Salgından önce bile, kendimizi değiştirmeye değeceğini söylüyorduk, hadi bunu yapalım.

Salgının deneyiminden ne gibi yararlı sonuçlar çıkarılabileceğini düşünelim, hangi dersleri alabiliriz? Nasıl değişmeliyiz? Belki salgının nedenini bulabilir ve bir daha olmayacağından emin olabiliriz. Birkaç olumlu değişiklik yapmışsak, bunları kaybetmeyelim. Ailemizi, okulumuzu, işimizi biraz değiştireceğiz ve gereksiz ürünler üreten gereksiz işleri ortadan kaldıracağız.

Şimdiye kadar insanların zihninde bir değişiklik olduğunu sanmıyorum. Liderler neler olduğunu anlamıyor ve her şekilde önceki duruma dönmeye çalışıyorlar. Tabii ki, şimdi daha temkinliler, ama ne yapacaklarını bilmiyorlar.

Bu kötü niyet değildir ama basitçe dar görüşlülüktür, doğada meydana gelen ve Koronavirüse neden olan değişiklikleri anlayamamaktır. Ve bundan sonra değişmeye başlamazsak, bizi bekleyen birçok virüs vardır.

Egoistlerin birleşemediğini görüyoruz: Ne Avrupa’da, ne de Çin, Amerika veya Hindistan’da. Hiç kimse iyi ilişkiler içinde kalamamaktadır, herkes herkese karşı. Ve bu genel tartışmaların üzerinde, grubumuz tek bir slogan altında, ortak bir bağ hedefi olan “ayrılıkların üzerinde bağ kurmak” ile bağlantı gücü haline gelebilir.

Bu önemli değil, bırakın ayrılık kalsın, biz onunla ilgilenmiyoruz; sadece onun üzerinde bir bağ inşa ederiz. Ayrılıklara karşı savaşmak zorunda değiliz çünkü hepimiz farklıyız ve birbirimizden nefret etmekteyiz. Bırakalım bu şekilde kalsın ve bunun üzerine, tüm günahların sevgi ile örtülmesi için, aramızdaki bağın genişlemesini istiyoruz. Bu bizim takip ettiğimiz sloganımız.

Sadece böyle bir sistem dünyayı kontrol edebilir, çünkü kendi içinde büyük bir insan egoizmi ve Yaradan’ın üst gücü olan ortak bir evrensel bağlantı içerir. Bu iki güçle her şeyi yapabiliriz, çünkü o zaman her şeyi kendi içimizde bir araya getiririz ve bir örnek belirleyeyip, bağ yöntemini yayarak dünyayı kontrol edebiliriz.

Koronavirüs olduğu gibi kalır, ona dokunmayız. Koronavirüsün bizim için koyduğu sosyal mesafe kurallarına yani iki metre arayla ve evde karantinaya uymalıyız. Yine de, aynı zamanda, içsel birliğimiz tüm virüsleri yok edene kadar aramızda içsel bir bağlantı geliştiririz. Sonuçta, virüs karşılıklı nefretimizin bir sonucudur.

Dünyamızda, başkalarına karşı nefretle ilgili olan alma arzusundan ve kişinin komşusuna sevgi üreten ihsan etme arzusundan başka bir şey yoktur. Koronavirüs, kendisini bir virüs gibi biyolojik bir biçimde gösteren nefretin sonucudur.

Aramızdaki nefreti biraz azaltalım ya da en azından bunun var olduğunu ve ondan kurtulmak istediğimizi anlayalım. Bu arzu zaten nefreti sınırlayacak ve aynı gün virüsü nasıl iyileştirdiğimizi göreceğiz. Bugün dünya liderlerinin yapması gereken budur.

Tek Güç: Doğa / Yaradan

Soru: İnsanların bağlanabilecek tek şey sadece O ise, Yaradan’dan bahsetmeden birleşme çağrısının anlamı nedir?

Cevap: Kimse O’na inanmazsa, O’nu anlamazsa ve O’nu bilmezse, Yaradan hakkında konuşmanın anlamı nedir?

Yaradan ne anlama gelmektedir? Bizim içinde bulunduğumuz bütünsel, birbiriyle bağlı doğamız, Yaradan’dır. Yoksa bütünsel, fiziksel, kesin matematiksel yasalarıyla doğa konusundan mı bahsediyordunuz? Ya da Yaradan’dan en yüksek güç olarak mı bahsediyorsunuz? Her iki kavram da aynıdır.

Yaradan, bir bulutun üzerinde bir yerde oturan, bir şeyler yapan ve daha sonra onu yaratan bir tanrı değildir. Yaradan, tüm dünyaları ve bir insanın bu dünyalara yükselişinin tüm aşamalarını içeren muazzam, ebedi, mükemmel ve sonsuz doğanın tamamıdır.

Bu nedenle kişi, Kabalistik ifadeleri dünyevi formlarında hayal etmek zorunda değildir. Aksine, doğa ya da Yaradan her zaman bir ve aynıdır. Kabala başka türlü açıklamada bulunmaz. Kabala’yı çalışın ve bu güçlerle nasıl ilişki kuracağınızı göreceksiniz.

Görevinizden Vazgeçmeyin

Soru: Eğer Yaradan hepimize bir virüs verdiyse, o zaman O’ndan bu virüsü alıp götürmesini veya bu virüsü iyileştirmesini istemenin anlamı nedir? Bu, Yaradan’ın dünyamızdaki yönetiminin mükemmelliği ile doğrudan uyuşmazlık içinde değil midir?

Cevap: Hayır. Yaradan özellikle kötülüğü yarattı. Denir ki “Ben alma arzusunu yarattım ve onun ıslahı için üst ışığı verdim” böylece bizler, kötülüğün ifşası ve onun ıslahı sistemiyle, O’nun gibi olmayı öğreniriz.

Bu görevi asla terk etmemeliyiz, aksi takdirde bu dünyada böcekler olarak kalacağız ve başka bir şey olmayacağız.

Doğru İlerleme İçin Koşullar

Soru: Kişi uzun bir süre bir Klipa (kabuk) içinde olabilir ve yanlışlıkla ilerlediğini, ıslah olduğunu ve sadece kendi yolunun doğru yol olduğunu düşünebilir mi? Böyle bir durumda kendime veya bir dostuma nasıl yardımcı olabilirim?

Cevap: Sadece Zohar Kitabı’nı, Ari, Baal HaSulam ve Rabash’ın yazılarını ve hatta belki de Baal HaSulam ve Rabash’ın yazılarına dayandığı için benim kitaplarım gibi Kabalistik kaynaklardan çalışan bir grubun üyesiyseniz, gerçekten Kabala ilmini çalışıyorsunuzdur.

Bu kaynakları bir grupla birlikte çalışarak, doğru ve sürekli bir şekilde ilerlersiniz ve kesinlikle hedefe ulaşırsınız.

Kabalistik Terimler: “Aviut”

Aviut, kişiyi Yaradan’dan ayıran bencil bir arzudur. Bu arzunun üstesinden gelinmelidir ancak yok edilmemelidir. Kişi, Dünya’yı baş aşağı çevirebileceğiniz bir kol gibi, onu doğru bir şekilde kullanarak onun üzerine yükselmek zorundadır.

Bu nedenle, olağan koşul içindeki egoizme ve onun bizi Yaradan’dan ayırdığı zamana Aviut, arzunun kalınlığı/yoğunluğu denir. Onu doğru bir şekilde kullandığımızda o zaman Aviut, aydınlatmak ve diğer taraftan Yaradan’ı fark etmemize, çalışmamıza ve yakınlaşmamıza yardımcı olmak için Zakut’a dönüşür.

Soru: Aviut, bayağılık, arzularımızın ölçüsü müdür? Dört safhaya mı ayrılmıştır?

Cevap: Evet. Onlar, cansız, bitkisel, hayvansal ve insan seviyelerine ayrılırlar.

Soru: Kabalistik terminolojiyi tercüme etmemek tavsiye edilir mi? Örneğin, Aviut olarak bayağılık, vb.

Cevap: Elbette. Tıpta Latince, müzikte İtalyanca terimlerin makul görüldüğü gibi, Kabala’da da Kabalistik terimler makuldür. Sadece tanımı hatırlamanız gerekir.

Sevgi Ve Nefretin Barış İçinde Bir Arada Var Olması

Yorum: Manevi dünyada bir his asla yok olmaz. Aksine, sevgi ve nefretin iki zıt duygusu hep birliktedir.

Benim Yorumum: Birbirlerini karşılıklı olarak tamamlarlar ve bu nedenle kaybolmazlar.

Yorum: Ve dünyamızda, her zaman tek bir koşulun içindeyiz, ya sevgi ya da nefret.

Benim Yorumum: Elbette, çünkü onlar birlikte iseler, birbirlerini yok ederler ve karşılıklı olarak birbirlerini dışlarlar.

Soru: Manevi dünyada, sevgi ve nefret karşılıklı olarak nasıl bir arada var olabilir?

Cevap: Bu çok basittir. Özüme ait olan kendim için haz alma arzum için nefret ve şimdi kendimin bir başkasına ihsan etme isteği gerçeğine karşı sevgi vardır.

Gerçek şu ki, manevi Kli (kab); arzu, kısıtlama ve perdenin oluşumu üzerine inşa edilir yani niyet, kendi iyiliğiniz için değil, sevdiğiniz kişinin memnuniyeti içindir. Kab, tek bir organizma olması gereken, beş safhadan oluşur ve bu nedenle mutlak, sonsuz, sınırsız, sürekli artan haz olarak hissedebilir.

Kalpteki Nokta Ne Zaman Açılır?

Soru: Kişinin bir Yahudi noktasına sahip olduğunu söylediniz. Bu siyah nokta mı yoksa kimliksizliğin noktası mı ve ne zaman ifşa olmaya başlar?

Cevap: Hayatın anlamını düşünmeye başladığınızda.

Soru: Bu her insanın içinde var mıdır?

Cevap: Evet, herkesin içinde vardır. Bu nokta, İbranice “birlik – yichud” kelimesinden, Yaradan ile birlikten gelen, “Yahudi – Yichudi” olarak adlandırılır. Bu yavaş yavaş bir Sefira, sonra da Partzuf haline gelir.

Bu tamamen manevi bir yapıdır. Bu nokta dünyadaki her insanın içinde vardır. Bu nokta içinde uyanan kişilere Yahudiler, İbraniler denir, egoist bir koşuldan özgecil bir koşula geçmek anlamında, İbranice “laavor – geçmek” kelimesinden gelmektedir. Bunun dünyamızdaki Yahudilerle hiç bir ilgisi yok. Bu manevi bir tanımdır.

Yaradan’a İnanç Olmadan

Soru: Yaradan’a inanmadan yaşamak neden kötüdür?

Cevap: Kabala ilmi bunun kötü olduğunu iddia etmez. Kabala insanları Yaradan’a inanmaya veya O’na dua etmeye zorlamaz. Sadece kişi ihtiyaç hissederse ve bunu yapmak bir gereklilikse; Yaradan’ın ifşasından ve O’na bağlılıktan başka bir şey olmadığını görürse, kişi bu şekilde çalışmaktadır.

Bu söz konusu olduğunda mutlak bir özgür irade vardır. Her zaman söylediğimiz gibi “maneviyatta baskı yoktur.” Hiçbir şekilde! Bir kişi grubumuza geldiğinde, kişi isterse kalır, istemiyorsa da ayrılır, kimseye hiçbir şekilde, hiçbir şey borçlu değildir.

Yaradan’ın Gizlenmesinin Amacı Nedir?

Soru:  Yaradan’ın gizlenmesi, her şeyin O’nun tarafından gönderildiği, O’nun içimizde olduğu, her şeyi O’nun ayarladığı gerçeğinin gizlenmesidir. O, bunu neden yapıyor?

Cevap: O’nun ifşasını talep etmemiz için. Sonuçta, bunu isteyerek, içimdeki ihsan etme, sevgi ve bağın niteliklerini ortaya çıkarmak isterim. Ve o zaman kendimi bir egoistten, özgecile dönüştürürüm.

Soru: Gizlenme,her şeyi benim için O’nun ayarladığı bana net olsa bile, O’nun amaçlarını ve planlarını anlamamak mıdır?

Cevap: Bu çok karmaşık bir ilişkiler sistemidir, bu yüzden kesin olarak cevap veremem. Bu konuyu dikkatle analiz edersek, o zaman “mantık ötesi inancın” ne olduğu anlayışına gelmeye başlamalıyız.

Kişi ve Yaradan arasında var olabilecek birçok alternatif koşullar vardır, hatta insanlar arasındakinden çok daha fazlası vardır.