Monthly Archives: Aralık 2016

Sorularınıza Cevaplar, Bölüm 154

Soru: Kişi Kabala bilgeliğini ne zaman çalışmaya başlıyor?

Cevap: Yaradan’a ulaşmanın, hayatının merkezi arzusu haline geldiğinde ve diğer her şey, yalnızca bu arzudaki Yaradan’ı keşfetmek için olduğunda.

Soru: Siz “Kabalist, bir dereceye kadar, evrende var olan her şeyi kendinin gibi algılar” dediniz. Çoğunlukla, insanlığın arzusunu kendi arzusu gibi hisseder.

“Ve hiç de kolay değil. Bu onun dünya üzerindeki izleniminde büyük bir değişiklik getiriyor, onun içinde karşılık gelen tepkiler getiriyor. ”

Bunun anlamı, iki ana Mitzvot’un (emirler) varlığı, temel olarak kendinizi sevmeyi öğrenmeniz gerektiği anlamında, Yaradan’ı bütün kalbinizle ve zihninizle sevmek midir? Aslında, bu Mitzva’yı yerine getirdiğiniz anlamına mı geliyor “Ve dostunu kendin gibi seveceksin” (Levililer 19:18) ve Üst Işık ile doldurulmanın anlamı bu mudur?

Cevap: Genel olarak evet, bu kelimeleri farklı şekillerde yorumlamak da mümkündür.

Answers To Your Questions, Part 154

Sorularınıza Cevaplar, Bölüm 153

Soru: Mahsom’dan (bariyer) sonra bile, kişi fiziksel acı çekecek mi, yoksa sadece, bunun yerine manevi Işığın eksikliği mi hissedecek?

Cevap: Her türlü fiziksel acı, yaratılışın amacına, ıslahın tamamlanmasına kadar bize eşlik edecektir, aksi takdirde bu amaca ulaşamayacağız.

Soru: İçimizde bize en yakın ve en sevdiğimiz insanları nasıl dâhil edeceğiz? Yapmamıza değer şey nedir, ne düşünmeliyiz?

Cevap: Bize en yakın ve en sevilen insanlar, tek bir ruh halinde bizimle birlikte olanlardır, çünkü onlar aracılığıyla, Yaradan’a ihsan edebilir, form eşitliğine ulaşabilir ve O’na bağlanabiliriz.

Answers To Your Questions, Part 153

Sorularınıza Cevaplar, Bölüm 152

Soru: Kendim için dualar yazabilir miyim?

Cevap: Tabii ki, tıpkı Kral Davud’un yazdığı, Mezmurlar gibi.

Soru: Şamati makaleleri, dalların dilinde mi yazıldı? Demek istediğim, metindeki sözcüklerin anlamlarını, genellikle bu dünyada açıklandığı gibi anlamak mümkün müdür?

Cevap: Hayır!

Answers To Your Questions, Part 152

Ruhum Ne İstiyor?

Soru: Ruhumun tam olarak ne istediğini bilmek nasıl mümkün?

Cevap: Bir kimse bunu “duymaya” başladığında hisseder. Kabala bilgeliğini çalışırken, onun kendisi hakkında konuştuğunu hisseder. İçinde önemli bir şey olmaya başlar, bundan başka bir şey yoktur. Burada akıl ile çalışmak mümkün değildir.

Soru: Bu, mantığın burada hiç yardımcı olmayacağı anlamına mı geliyor?

Cevap: Mantık çok basit: İçinizde bunun doğru olduğunu söyleyen,  reaksiyon yaratan bir yöntemle karşılaştınız, ancak bunun için egoistik, duygusal ya da entelektüel kanıtlara sahip değilsiniz. Sonuçta, bu, ruh hakkında, sizi ıslah eden bir çeşit üst güç hakkında konuşuyor, içinizde var olan hisler için yeni ifşalar ortaya çıkar. Tüm bunlar çok yücedir.

Dolayısıyla yalnızca kendileri için gerçek, sonsuz ve mükemmel koşulu gerçekten keşfetmek isteyen insanlar Kabala bilgeliğinde kalacaktır.

What Does My Soul Want?

Özgür Seçim Nasıl İfade Edilir?

Soru: Seçim özgürlüğü bir insanda nasıl ifade edilir? Kişi Yaradan’a olan yaklaşımından sorumlu mudur?

Cevap: Gerçek şu ki, bunun için de özgür seçimimiz yok. Daha doğrusu, tek seçimimiz doğanın tümünün gelişim yolunu takip ederek, arzumuzu uyandırmaktır. Diğer taraftan, tamamen Yaradan’ın kontrolü altındayız. Kişi yaratılış programını onun içinde gerçekleşmeden önce yürüttüğünde, bu şekilde, özgür seçimini fark ediyor.

How Freedom Of Choice Is Expressed

Mutluluk Arayışı

Günümüzde Psikoloji’nin Haberinden: ‘İstediğimiz şeyleri elde etmek bizi mutlu ediyor, değil mi? Yanlış! Buna inanırız, sanki bulunabilir veya elde edilebilecek bir şeymişçesine mutluluk aranmaya başlarız, ancak aslında yapabileceğimiz; Dâhili olarak onu imal etmektir ve aslında içsel olarak mutluluk üretmek bu konuda yapabildiğimiz tek şeydir.’‘Harvard psikologlarından Dan Gilbert, bize her ne olursa olsun, ‘mutluluğun’ dışımızda bulduğumuz bir şey değil de sentezleme, yani üretme yeteneğine sahip olduğumuz bir şey olduğu fikrini ortaya çıkaran bir dizi atölye çalışması gerçekleştirdi.’‘

Bir dereceye kadar hepimiz kendi mutluluğumuzu kendimiz imal ediyoruz, eğer mutlu olup olmamamız konusunu takıntı haline getirirsek; neye rağmen ve nasıl mutlu olamadığımızı… Başkaları ile ilgili yaşam deneyimlerini, aynen onlara getirdiği gibi, bize de zevk ve tamamlanmışlık duygusunu, getirebilecek deneyimleri gözden kaçırabiliriz. Mutluluk bir nihai hedef değildir. Başkalarına sevgi ile bağlanan, iyi yaşanan bir hayatın yan ürünüdür.

Gökkuşağının sonundaki altın dolu testiyi aramak yerine, gökkuşağının tadını çıkarmaya başlayın.’Benim Yorumum: Bu yanlış; Katkısız Harvard Üniversitesi psikolojisi budur. Gerçek şu ki, insanlar mükemmelliğin bir üst aşamasını hissetmeye başladıklarında gösterdikleri çabadadır mutluluk.Örnek vermek gerekirse; Bir ay içinde evlenecek kişiyi düşünün, güzel bir nişanlısı var, her şey harika. Sadece evlenmeyi hayal etmekle kalmayıp, planlarını hayata geçiriyorlar, düğün gününe hazırlanıyorlar. Nikâhtan önceki ay, sonraki aydan hiç daha az mutluluk verici olabilir mi? Hayır. Mutluluk beklentisi daha da büyüktür, çünkü sınırsızdır. Sonuçta, bir kişi mutluluk beklediğinde, bu beklenti kişiye büyük bir çerçeve verir, onu edindiğinde ise çerçeve keskin bir şekilde daralır.Mutluluk beklentisi yalnızca bizim kendimize bağlıdır, ona gelecekteki mutluluğu kapsamını sadece biz dikte ederiz!

Kişi onu büyütüp, genişleterek, her zaman zevk alabilir, böylece içinde bulunduğu durumun sınırları ortadan kalkar. Böylelikle sonsuz mutluluk yaratmak ve onun içinde yaşamak mümkündür.Ama onu aldığım zaman bir kutuya girmiş olur ve onu içimde hissetmeye başlarım. Dışarıda olup beni çevreleyen (Makif), içsel (Pinimi) hale gelir. Ben kendi duygularımla kendimi sınırlayarak onu bozarım.Hissettiğim kadarıyla burada bu biraz daha fazla, orada ise biraz daha az ortaya çıktı; ayrılık, ilgisiz duruş ve bağlanamamak ve benzeri şeyler onun sonuna kadar getirdi. Arzuyla, istenilene doğru gerçekleşen her harekette, mutluluk mevcuttur.

The Pursuit Of Happiness

Yaradan’a Benzeyen Bir Adam

Soru: Yaradan’a benzeyen bir erkeğe henüz rastlamadım. “Yaradan’a benzeyen bir adam” ifadesi ne anlama geliyor? O, Yaradan’a ne şekilde benzer? Böyle biriyle tanışabilme şansım var mı?

Cevap: Yaradan’a benzemeye özlem duyan bir adam, doğasının üstüne çıkmaya çalışır ve başkalarına ihsan ederek, onları severek, Yaradan’a benzemek ister.

Bir onlunun parçası olarak, kendimden çıkmayı uygulamaya başlıyorum. Dostlara bakarak, onların içinde olmaya özlem duyarak, onları dolduruyor, onları ileri itiyor,  küçük bebeklerim gibi onlara bakıyor gibi görünürüm. Böylece Yaradan’a benzerim.

Yaradan’a yalvarırım: “Anlamama izin ver, bana güç ver ve onları sevmeme izin ver, çünkü o zaman ben Senin gibi olacağım. Sana saygı duyuyorum, Senin bu özelliğini seviyorum ve ben Senin gibi olmak istiyorum. Bu nedenle bana onlara bakma şansını ver ve sonra Sana yakın olacağım.” Aslında bu, bir erkeğin gerçek duasıdır.

A Man Who Resembles The Creator

Manevi Koşullar

Torah, Deuteronomy 11:19: Ve evinizde otururken, yolda yürürken, yatarken ve kalkarken, küçük ya da büyük her manevî koşulda diğer bir deyişle her durumda, bunları oğullarınıza onlarla konuşmaları için öğreteceksiniz.

Küçük koşul, yatay bir kişidir, yatan bir kişiyle ilişkilidir; büyük koşul, kalktığında yüksek biridir.  “Yolda yürümek” manevi yükselişte yükselmek demektir. Her durumda, bu koşulları hatırlamak ve uygulamak zorundayız.

Oğullar, bir kişinin gelecekteki manevi dereceleridir. “Onları oğullarına öğret”, gelecekteki koşullara şu an ne yaptığınızı kaydetmek, kendinizi eğitmek ve ilerlemek demektir.

Spiritual States

Kötü Düşünceler Nereden Geliyor?

Soru: Kötü düşünceler hayatımızı nasıl etkiliyor? Ne yapmalıyız ki bize iyi şeyler olsun?

Cevap: Kötü düşünceleri, sizi hedefe götüren iyi düşünceler olarak görmeyi hayal etmelisiniz.

Soru: Ama düşüncelerimizi çevreden alıyoruz…

Cevap: Kötü düşünceleri, çevre sayesinde Yaradan’dan alıyoruz ve çevrenin kendisinden değil.  Yaratılışta hiçbir nesne bizi tek başına etkilemez. Yaradan her zaman her şeyin arkasındadır, bize bu “tiyatroyu” sergilemektedir.

Where Do Evil Thoughts Come From?

Kalplerimizdeki Tapınak

Torah, Deuteronomy 12:4 – 12:5: Bunu Efendi’ne, Tanrın’a yapmayacaksın. Ancak yalnızca Efendin Tanrı’nın senin tüm kabilelerinden seçeceği yere, O’nun adını koymak için;  O’nun ikamet ettiği yeri soracak ve oraya gideceksiniz.

Burası kişinin kalbindeki tapınaktır.

Bir tapınak, Kudüs’teki ya da İsrail’deki herhangi bir yerde, insanların taşlarını ve duvarını öpmek için koştuğu, bugün ki gibi bir tür bina değildir.

Benim yüce öğretmenim Rabi Baruh Aşlag ve ben, Ağlama Duvarı’ndaki Yeruşalim’deyken, o sadece iki metre kadar yaklaştı, sakin bir şekilde baktı ve durmadan geri döndü.

Bu taşlarda herhangi bir kutsallık hissetmedi, onlara yaklaşmadı bile ve ben onun davranışından bu yere kayıtsız kaldığını açıkça anladım. Bununla birlikte, sıradan bir insan buna çekilir,  böyle bir oyuncağa ihtiyacı vardır, bir bebeğin elinde tanıdık bir çıngırak tuttuğunda rahat hissettiği gibi, o da öyle hisseder.

İnsanları,  ortak tapınağımızla  – kalplerin birliğiyle- her birinin bağlantılı olduklarını hissedecekleri şekilde eğitmek gereklidir. Ortak tapınak ruhtur.

Tora sadece kalplerimizden ve kalplerimizdeki tapınağın inşasından söz eder.

Yer, bir arzudur. Kabala’daki arzulara “yer” denir çünkü sadece doğru yerdeki düzeltilmiş arzudan Yaradan’ın ifşasını, Üst Işık’ı almak mümkündür.

The Temple In Our Hearts