Kimden Ve Ne İçin Af Dilemeliyim ? 1. Bölüm

Soru:  İbrani takviminin son günleri esnasında, tüm yaptığımız şeylere ilişkin sevdiğimiz kimselerden ve Yaradan’dan af dilemek gelenekseldir. Bu gelenek nereden geliyor ?

Cevap:  Öncelikle, bizim Yaradan’ın kim olduğunu anlayabilmemiz gerekir. Bu doğanın üst kuvvetidir. Bu kuvveti bizler kendi başımıza edinemeyiz.

O’nun, yaratılanı yani alma arzusunu, edinimler elde etmek için yarattığı gerçekte apaçıktır. O, arzunun üst kuvvete benzer hale dönüşme derecesine göre edinimler kazanılmasını sağlar.

Şayet yaratılan, yani alma arzusu, kendisini Yaradan’a benzer hale getirebilirse, ihsan edecek şekilde; o zaman Yaradan onun içini doldurur ve bunun derecesine göre de, yaratılan kendisini oluşturanı ifşa etmeye başlar.

En başında, insanlar tamamıyla Yaradan’ın zıttıdır; onlar kendi hazlarının hakkında düşünmek isterler ve kimseye herhangi bir şeyi vermek istemezler.

Fakat bizler eğer, Kabala Bilgeliği sayesinde doğamızı nasıl değiştirebileceğimizi bilebilirsek, o zaman bize edinimler kazandıran, sağlığı, şimdiki ve gelecekteki hissiyatı, mükemmelliği edinmemizi sağlayan, sevgi ve ihsan etme kuvvetini, bizi zamanın, hareketin ve boşluğun ötesinde soyut iyiliğe doğru yükselten, Yaradan’ı ifşa etmeye başlayabiliriz.

Nitekim tüm bunlar bizim bu ihsan etme ve sevgi adı verilen Yaradan kuvvetiyle, form eşitliğine gelebilme derecemize göre mümkün olur. O zaman Yaradan nerededir ? O, bizler şayet birbirimiz ile bağ kurabilirsek, insanlar arasındaki bağın içerisindedir. Tüm doğa seviyeleri : durağan, hayvansal ve insan seviyelerinin hepsi tek bir sistemde birleştirilmiştir. İnsan seviyesi bu hiyerarşinin içerisinde, tüm diğerlerinin üzerinde durur ve bu sistemin bütün parçaları arasındaki bağ da yalnızca O’na dayanır.

Kişinin her biri ile iyi bağları inşa edebilme derecesine ve bu sistemi karşılıklı yardım ve sevgi ile bütünleşmiş olarak, birbiri ile bağlantılı, dengeli, içten bir hale getirebilmesine göre, Yaradan, üst kuvvet bu sistemin içerisinde ifşa olacaktır.

Evrimin içinde var olduğu bütün bir ağ örgüsüne, üst kuvvet ile doldurulmuş olan ”yer” adı verilir. Bu kuvveti, birbirimizin ilişkilerinden örülen bu kabı, bu yerin dışındaki herhangi bir yerde ifşa edebilmek imkansızdır. Bağ ne kadar güçlü ise, bu ifşa da o kadar kuvvetli olur. Yaradan’ı hissedebilmeye dair, bu yolun dışında başka bir yol mevcut değildir.

Bireyin diğer kişilerle olan ilişkileri, kişinin Yaradan’a olan ilişkisi olarak tanımlanır. Birbirimiz ile olan ilişkileri ne kadar içten oluşturabilirsek, aramızda âşikâr olan üst kuvveti ifşa etmemiz de o kadar çok mümkün olacaktır.

Kişi yaratılmış olanlara, tüm diğer insanlara olan tüm borçlarını ödeyene kadar, af dilemesinin de bir anlamı yoktur. Bizler şayet aramızda iyi ilişkileri inşa edebilirsek ve O’nun ifşa olabilmesi için gereken yeri sağlayabilirsek, o zaman bu bizim O’na yönelik çağrımız ve af dilemek için yakarışımız olacaktır.

Bizim Yaradan’a karşı, birbirimiz ile ilişkilerimiz içerisinde yerine getirmemiz gerekenlerin dışında, başka bir pişmanlık hissiyatı duymamız beklenmemektedir. Nitekim bu şekilde olmazsa eğer, bu yalnızca bir riyakârlık olur.

O’nun ifşa olacağı doğru yeri ben inşa edebileceğime rağmen, bunu yapmadıysam eğer, niçin Yaradan’dan af dilemeye ilişkin talepte bulunmalıyım ? Neticede, bu benim tüm çalışmamdır ve bunun yerine ben O’ndan yardım yakarışında bulunurum. Ben buna ilişkin hiçbir şey yapmadıysam, O niçin beni kurtarmalıdır ki ?
[194281]

KabTV’den, “Yeni Bir Hayat” 27.09.2016

10 Ekim 2016 tarihinde, saat 10:04’te Dr. Laitman’ın blog sitesinde yayınlanmıştır.

Tartışma | Share Feedback | Ask a question




"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed