Tag Archives: Zohar

Işığın Çalışması İçin Bir Yer Hazırla

Soru: Kabala çalışan bir kişinin kalbinde bir yer açmak zorunda olduğu yazıyor. Burada neden bahsediyor, içsel bir çalışma metodundan mı?

Cevap: Zohar çalışırken kalbimizde Islah eden Işığın çalışmaya başlayacağı bir yer açmak için endişelenmeliyiz. Işığın üzerinde işleyeceği mataryeli hazırlamalıyım. İçimde olan şey şu an kötü ve kaynağa, iyiliğe geri mi dönmesi gerekiyor?

Işık için boş bir alan (kırılmanın, kötülüğün olduğu yer) hazırlamalıyım ki Işık bunun tamamını iyiliğe çevirsin. Bu yüzden önce farkına varmalıyım: Kötülüğün olduğu bu bölge içimde nerede ve bu ne anlama geliyor? Ve iyiliğe dönüştürülecek ne demek? Bu koşul Işığın eylemine benzer olmalı çünkü diğer türlü Işık bunu yapmaz.

Eğer arzularım, niyetlerim ve beklentilerim Işığın yaptığıyla örtüşmüyorsa o zaman beni etkilemez. O sadece gerçek arzuma, doğru talebe cevaben beni etkiler. Bu yüzden ne bakımdan kötü olduğumu (kendi fikrime göre) anlamalıyım ve kötü nosyonumu Yaratan’ın (Işık) nosyonuna benzer hale getirmek için onu değiştirmeliyim. Yaratan’a göre kötülük komşunun zararına düşündüğün ve diğerlerinden nefret ettiğin egoist bir eylem. Seni ıslah etmesi için Işığı arzulamalısın ve seni ihsan etmeye, komşuna sevgi duymaya ve diğerleriyle bir bağ kurmaya getirmesini istemelisin.

Eğer şimdiki koşulumu kötü olarak tanımlarsam ve hangi koşulu iyi olarak gördüğümü ve birinden diğerine değişimin tam olarak Işığın yapması gerekenle örtüştüğünü kavrarsam, o zaman Işık bunu yapar. Ancak hala kötülüğün ve iyiliğin ne olduğuna ve Işığın içimde ne gibi bir değişim gerçekleştirmesi gerektiğine dair çok iyi bir anlayışa sahip değilsem o zaman hiçbirşey yapmaz! Işığı bunu yapmaya mecbur etmeliyim! Bu değişimi “Oğullarım beni yendi!” dizesini icra edecek kadar çok istemeliyim. Beni ıslah etmesi için O’nu zorlamalıyım. O’na “Bunu yapmalısın! Bana bunu söz vermiştin!” demeliyim. Arzum hedefi tam olarak vurmalı.

Bu, çalışma esnasında ve öncesinde, hazırlık esnasında yapmak zorunda olduğumuz şeyin açıklaması. Bunun üzerine ıslah çok hızlı gerçekleşir.

– 03/08/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin (Zohar) ikinci kısmından alıntıdır

BİRLEŞİN VE KEŞFEDİN!

Soru: “Zohar kitabını öğrenebilmemiz ancak birlikteliğe arzulu olmamıza bağlı” derken neyi kastediyorsun? Bunu nasıl oluşturabilir ya da hissedebiliriz?

Cevap:  Islah ancak tüm arzuların birleşmesi koşuluna bağlıdır. Birbirlerinden uzaklaşmış arzularda biz ancak kendi gerçekliğimizi, bu dünyayı hissedebiliyoruz. Birlikte arzularımızı birleştirdiğimizde “Ruhani Dünya” denilen realiteyi hissedeceğiz. Herşey oldukça basit ve kolay, herşey arzuların birleşmesi ya da birleşmemesine koşullu.

Şu anda hissettiğin realite, arzularımızın ayrık ve her birinin sadece kendini düşünüyor olmasından bu şekilde, senin küçücük arzun yalnız kendi çıkarına yönelik, sen sadece sana verileni hissedebiliyorsun. Işığı hissediyorsun ancak arzunun içinde bu Işık sana hiçlik gibi görünüyor, şu an gördüğün gibi. Farklı görmeyi arzuluyorsun ancak bu dünyevi isteklerinle, ıslah sonuna gelmeden yapabileceğin birşey yok.

Bizler yaşadığımızı ancak dünyevi isteklerimiz ifşa olduğunda hissedebiliyoruz. Bu şekilde

isteklerimiz büyüyorlar ve sonrada yok olduklarında öldüğümüzü hissediyoruz. Sonra o tekrar canlanıyor ve tekrar ölüyor, sanki kullanılması için uyarır ve saklanır. Ancak Ruhani seviyeden gelen ve ”Kalpteki Nokta” denen bir başka arzu daha var ki onu diğer arzularımızla birleştirebiliriz.

Cansız, bitkisel ve canlı seviyesinde olan, bu dünyanın arzularını birleştiremeyiz, onlar oldukları gibi vardırlar. Her biri diğerleri ile doğanın onları zorunlu kıldığı oranda bağlı olabilir ve daha fazlası değil. Ancak bizler hep birlikte “Kalpteki Nokta” dediğimiz arzularımızı birleştirebilir ve bu bütünlükte Ruhani Dünyayı hissedebiliriz.

Dolayısıyla kendimize bu genel arzuyu (Kli) hayal etmeliyiz. Eğer maneviyata olan isteğimiz ve karşılıklı birleşme arzusunda olan kalpteki noktalarımız olursa, o zaman ruhani dünyayı hisseder ve ellerimizde tutar oluruz. Ancak bunu hissetme karşılıklı olmalı, herkeste ayrı olarak var olamaz.O ancak tüm arzuların birliğinde ifşa olur.

İfşa olan nedir? Aralarındaki ilişki. Aralarındaki ilişkiye dolum denir. Yaratan. Arzuyu dolduran

Işık. Işığın kendisini değil ondan izlenimimizi ifşa edeceğiz. Bizde kıyafetlenen ihsan etme niteliğini. Ne de kıyafetlenir? Aramızdaki ilişkide, birbirimize olan sevgi ve ihsanda. Bize karşılıklı ihsanda bulunmaya, birlik oluşturmaya olanak veren bir güç mevcut. Bu nedenle diğerlerine ihsan etmeme “Işık”, ifşa ettiğim aramızdaki karşılıklı ihsana da “Yaratan” diyoruz. İçeriği de “İnsan sevgisinden Yaratan sevgisine” dir.

15-02-10-Zohar kitabı dersinden alıntıdır.

GERÇEKLİĞİMİZDEKİ METRİKS

Kabala bilgeliğine Tora’nın İçselliği deniyor. İçselliğin Bilgeliği. Neticede, Kabalanın bahsettiği hep içimizde olup bitenler sadece. Aslında bedenlerimiz ve tüm madde dünyası yok, bu yüzdende bu dünyaya ilüzyon, hayal dünyası deniyor. Realiteyi doğru algılamaya başladığımızda aslında tüm olup bitenlerin arzumuzun içinde gerçekleştiğini hissetmeye başlıyacağız. Arzumuz bize, dışımızda birşeylerin: cansız, bitkisel, canlı ve insanlardan oluşan, birşeylerin olduğu hissini yaşatmakta ancak aslında tüm bunlar sadece arzumuzun içinde vuku bulan farklı fenomenler.

Matriks içinde yaşıyoruz, anlamak zorundayız ki oluşan ne varsa hepsi hislerimizin içinde oluşuyor. Sadece haz-alma arzusudur tüm bu oluşan fenomenleri hisseden ve bunun hiç unutulmaması çok önemlidir çünkü gerçeğe olan bu yaklaşımımız “herşeyin bana bağlı olduğu ve dışımda olana değil” bizleri kendi içsel ıslahımıza yönlendirir.

Biz kendimizi, arzularımızda, ancak ÜstIşığın fonunda algılayabiliyoruz, herşey yalnızca ÜstIşık sayesinde! Neticede ÜstIşık Sonsuzluk Dünyasıdır. Orada kendimizi, benzer gerçekliği ve koşulları edinmedikçe, ışıkta olan nitelikleri edinmedikçe görmemiz mümkün değildir.

Düştüğümüz 125 basamak, bizleri indikçe artan bir mesafede ÜstIşıktan uzaklaştırdı ve biz o konumun koşullarında kendimizi görmekteyiz. Dolayısıyla çevremizde gördüğümüz herşey, sadece, içinde farklı seviyeler barındıran kendi arzumuz: Cansız, bitkisel, canlı ve konuşan seviyelerde, bayağılığın dört seviyesi (KabaArzular). Bunlar bizim ÜstIşıkla olan farklılıklarımızın göstergeleri, bizim realitemizin resimleri, bu dünya görüntülerimizin fotoğrafları.

Dolayısıyla hakiki realiteyi ifşa ve gerçek olan resimle örtüşebilmek için göstereceğimiz çaba bizi daha rafine olmaya ve hepimizi birtek olarak görmeye zorlayacak. Neticede aramızda ne kadar çok birlik sağlayabilirsek o kadar çok Işık içine dahil olur ve böylece sonsuz yaşamda, EinSof da ilerlememiz mümkün olur.

Yaşanan tüm bu fenomenler, ki onları dışımızdaymışlar gibi algılıyoruz, rüya misali yok olurlar, çünkü aslında biz yalnızca Işığın içinde var oluyor, yaşıyoruz. Bu öncül temelin iyi anlaşılması Kabala Bilgeliği için çok önemlidir çünkü tüm diğer felsefi, dinsel ve farklı metotlardan ayrıldığı noktadır.

Kabala Bilgeliği insana sadece kendi arzusunu ıslah etmesini ve Işığa benzemesi gerektiğini söyler ve fiziksel hiçbir eylem buna dahil değildir.

24-02-10 “Halk için Zohar” kongresinde 7.dersten alıntıdır.

MANEVİYAT ÇALIŞMASINDA AYRILIK VE KAVUŞMA

Deniyor ki, herşey benim içimde bulunur, tüm insanlar, tüm gerçeklik. Bana, dışımda bir yerlerde bulunan, neşamalar ile birleşmemi, bütünleşmemi söylüyorlar. Burada bir ayrılık söz konusu ve üstesinden nasıl gelineceği henüz bilinmiyor.

Anlaşılan tüm karmaşanın çözümü ve düzeltilmesi Zohar Kitabı tarafından yapılacak. Bizlere kalan sadece onu okumak ve muhteviyatına nüfuz etmeye çabalamak. Neşamayı açmaya ve tüm dünyanın, onun içinde bulunduğunu hayal etmeye istekli olunduğunda, neşamalar arası bağın gerekliliğini anlamaya başlarız. Bu nedenle bizim gibi, maneviyata istekli insanlar arar ve içimizde Yaratanı ifşa edeceğimiz bir sistemi gerçekleştirmeyi deneriz. Ve azda olsa maneviyatın ifşası ile, birinin diğerine nasıl bağlı olduğu , bariz bir şekilde açığa çıkar.

Şimdilik, realiteyi algılayışımız tek bir yönden olduğundan değersiz ve yalan, diğer yönü ile hayal edip bağ kuramıyoruz, dolayısıyla daha çok öğrendikçe daha da şaşırıyoruz ve bu da aslında anlamanın yöntemi olduğundan iyi birşey. Anlamak için önce şaşkınlık içinde olmamız ve sonra da bozulma ile gelen düzelme. Ancak bu arada öğrenmenin, individual neşamamızın anahtarı olduğunu hayal edip, uygulamalı çalışmamızda kalpteki noktalarımızı tek bir amaç uğruna birleştirmeye Yaratan’ın ifşası niyetlenmeliyiz.

KABALİSTLER GRUBUNDA ÇALIŞMA

Kalpteki tüm noktaları birleştirerek bir Kabalistler Grubu oluşturmak isterim, Kineset Yisrael “Yaşar-El”. Her birimizin, kalpteki noktası dışında birde egoistik arzudan oluşan bir bölümü daha mevcuttur ki, ondan, bütünleşme ve birleşme uğruna vazgeçmeye hazırdır. Aramızda kurduğumuz bu ortak bütünleşme ve karşılıklı aravut arzumuza, benzeyebidiğimiz oranda, Üst Işığı, Yaratan’ı, bizi yücelten Aşpaa niteliğini hissederiz.

ZOHAR KİTABI İLE İNDİVİDUALİST ÇALIŞMA

Ben, içimde Yaratanı ve Neşamamın tüm parçalarını ifşa etmek istiyorum. Keter, Hohma, Bina, Hesed, Gvura, Tiferet, Netsah, Hod, Yesod, Malhut ve aralarında var olan tüm ilişkiler. Bu nitelikler Avraam, Yitshak, İsmail, Esav, Yaakov ve oniki oğlu ve Yosef, David, Şelomo diye anılırlar. İyi ve kötü güçler onlara her yönden kıyafetlendirilir: İyuv, Paro ve vs.

Manevi çehreyi (partsuf), üç yönlü (gimel-kavim) olarak değil, çok yönlü olarak hayal etmeliyim. Aynen insan bedeninde var olan farklı birçok sistemin bulunuşu gibi. Sinir sistemi, Kan dolaşım sistemi ve henüz hakkında hiçbir şey bilmediğimiz, içinden enerji ve kimyevi malzemelerin geçtiği dolaşım sistemleri.

Ruhsal Bedende ise, çok daha fazla sistem mevcuttur ve bazılarının niteliklerine baktığımız zaman, farklı biçim ve seviyelerde, fazladan bağların olduğunu görürüz ancak onları gerçekten hissetmediğimiz sürece öğrenebilmemiz mümkün olmaz. Bizden talep edilen, sadece onları hissetme arzusu, tümüyle Aşpaa niteliğinde çalışan bu sistemi içselleştirmek. Orada, içerde, sadece Yaratan ve Yaratılan bulunuyor herşey içinde. Ben ona, “Adam u Olam Katan” ”İnsan Küçük Bir Dünyadır” ilkesi ile yaklaşırım. Bizim Dünyamız, fiziki bedenimiz üzerine konuşuluyor.

“Adam” bu benim ve “Olam Katan” da, Zohar kitabı ve içindeki hikayelerdir.

17-01-10-Zohar Kitabı-Dersinden alıntıdır

DAĞDAN YONTULMUŞ TAŞ

Denirki, insanın Neşaması Yaradanın bir parçasıdır. Dağdan yontulmuş bir taşa benzer, onun bir parçasını oluşturur. Yaratan, İnsan denilen, genel, tek bir Arzu tarattı. Tüm neşamaların birleşik ve EinSof ışığıyla dolu olduğu. Bu tamlığın durumudur.

Şimdilik ben kendimi bütünden ayrılmış küçük bir parça gibi hissederim. Büyük bir sistem içinde ufacık bir nokta misali. Diğerlerine doğru bir tarzda birleşmem, onlara ihsan edip, vermem oranında Yarata’nın  formunu edinir ve Ona yaklaşırım.

Diğerleriyle birleştiğimde onların arzularını da edinirim. Ötekinin arzusunu ancak onu seversem edinebilirim. Eğer, sevgimi bu büyük sistemde var olan, tüm neşama parçalarına dağıtabilirsem, o zaman küçük bir nokta, tek bir parça olmaktan çıkar, tam ve büyük bir dağ olmaya dönüşürüm. Ve denir ki “Komşunu Kendin Gibi Sev-Toranın büyük kuralı”.

Kendimize, Ötekini Sevme Arzusunu kattığımızda, Bütün, tam olmaya dönüşürüz. İkimizin birlikteliğinden aslında çıkan da Benim. Diğer yönden ilave parçalara bağlanır ve böylece kademeli olarak kendime katarım diğer neşamaları. Birleşme gücüm artar ve bu bana Manevi Dünyanın basamaklarında yükselmemi sağlar ve küçücük bir taştan bütün ve büyük bir dağa dönüşürüm.

26-01-10-Zohar Kitabına Giriş dersinden alıntıdır.

YAŞAMI TESPİT EDEN BÜYÜK ARZU

Azu her zaman haz-alma arzusu olarak kalır. İçinde birbirinden farklı ve birbirlerine hiç benzemeyen ve bağımlı olmayan bir çok parçaları barındırır. Aynen, insan bedeninde olduğu gibi. Kalbin, ciğer ya da akıl veya böbrekler arasında hiçbir fonksyon benzerliği olmadığı gibi, her organın kendine has yapısı ve fonksyonu mevcuttur. Hatta birinden diğerine aktarma yapıldığında zehirlenme ya da ölümüne neden olabilmektedir. Organlar bu derecede birbirlerine yabancı ve farklıdırlar. Aralarında ortak bir çalışma ile kurdukları armoni birlikte oluşturdukları tek bedenin fonksiyonu içindir.

Ruhsal bedende bulunan büyük manevi sistemi de bu şekilde okuduğumuzda, aynen Paro, Yisrael, Avraam, Eyüp misali bize birbirleri ile çelişkili gibi görünürler. Ancak hiçbir nitelik iptal edilmez! Sadece ıslah edilir, nihayetinde tek bir niyete, Yaratana bağlanmak için.

O zaman hem Paroya, Bilama ve Balaka ve hatta hem Amelek için de yer bulacağız. İhsan Etme niyetinde olmayan hiçbir arzu kalmıyacak. Arzular ayrı olarak kalacaklar ancak hiçbiri aralarındaki farkı hissetmeyecek! Sistemin tüm bölümleri armoni içinde bulunup, Yaratana benzemek, Onun gibi olabilmek için, aralarında bağ kurup çalışacaklar. Ona benzemekten kasıt ise, Zohar kitabının bize sunduğu gibi sistemi kopyalamak.

Dünyamızda nasıl davranılacağını, oluşturduğumuz modelle, çocuklarımıza gösterdiğimiz ve onların da bizlere olan benzeme özlemleri gibi, tüm arzu ve düşüncelerimizi Zohar kitabında okuduğumuz bu sisteme nasıl birleştireceğimize özlem duymalıyız. Aslında çok azıcık anlıyoruz, aynen annesinin dediklerini zorlukla anlayabilen çocuk misali, o henüz hiçbir şey bilmiyor ve sadece bilmenin özlemini çekiyor! Çocuk annesini anlamakta ne kadar zorlanıyor ve ne büyük çaba sarfediyor! O, konuşulan lisanı ve kullanılan semboller alemini tanımıyor, bulunduğu dünyayı bilmiyor, hiçbir şey tanımıyor! İşte kendinizi onun yerine koyun. Bu aynen Zohar kitabının bizlere anlattığı tablodur.

Şu an, ermiş insanların, uluların, kabalistlerin önündeyim. Bana hiç bilmediğim, tanımadığım bir dünyayı anlatıyorlar, ancak benimle bu dünyanın çocuğu arasında fark var. Çocukta dünyamızı tanıma, bilme arzusu güdüsel olarak mevcut! Yaşamını vareden büyük arzu bu.  Oysa ben, ruhsal dünyayı anlıyabilme ve tanıma arzusunu kendim oluşturmalıyım. Demek ki aynı bedenin farklı organlarını, neşamanın bölümlerini, sistemi tanıma adına birleştirir ve teklerim.

17-01-10-ZoharKitabı-Dersinden alıntıdır.

YENİ BİR DÜNYAYA GEDİK AÇARAK ORADA DOĞMAK

Zohar kitabına dört aded giriş mevcut (Zohar Kitabına Giriş, Zohar Kitabına Önsöz, Zohar KitabınaAçılış, Sulam Yorumuna Açilış) Hepsi de bize, uygun bakışı sağlamamızı yönlendirmek için yazıldılar. Bize kitapta anlatılanları anlamamız ve lisanını öğrenebilmemiz için. Bizde gerçekleştireceği değişimleri ondan beklerken anlamamız gereken, herşeyin arzumuzun içinde hissedildiği, arzu ve Işıktan öte hiçbir şeyin mevcut olmadığıdır. Herşey geliştirmemiz gereken Neşamamızın içinde var oluşur. Dolayısıyla yukarıda belirtilen girişlerin bu kadar önemli olmalarının nedeni, doğru yaklaşımı bizlere veriyor olmasıdır.

ZoharKitabını hazırlık yapmadan açtığında, hiçbir şey anlamıyaacaksın! Ümit ediyorum ki Zohar kitabı ile yaptığımız çalışmalar, ona doğru yaklaşımı bizlere öğretecek ve içinde yaptığımız gezintide aynen harikalar diyarında olduğu gibi herşeyi dünyamıza uyarlayacak! Ve tüm bu maceraları okuyup deneyimlediğim ölçüde gelişerek, gittikçe artan bir tarzda, RuhsalDünyayı ifşa eder ve içinde bulunan Neşamamı tanırım.

Ancak, öncelikle oraya girmem gerek! Önemli olan gedik açarak orada doğmak ve içinde bulunmak, “Baba”yı, “Anne”yi, yakınlarımı ve yabancıları, arkadaşlarımı ve düşmanlarımı tanımaya başlıyabilmem için, onların kimler olduğunu anlıyabilmem için, hangi güçler olduğunu!

Neticede, güçlerin dışında varolan birşey yok ve bana düşen onları doğru  bir tarzda yorumlayabilmem. En önemli olan, doğru yaklaşımı yakalayabilmek!

17-01-10-ZoharKitabınaÖnsöz- dersinden alıntıdır.

Perdenin Diğer Yüzü

Şu an hissettiğimiz bu dünya bize tesadüfen verilmedi. İki zıddı içinde barındıran doğası ile oluştu. Yaratan ve yaratılan, Işık ve Kap arasında var olan uçurum. Bu uçurum, Yaratan ile olan bu ayrılık, bu zıtlık, yaratılanın noktası ve Yaratanla ifşa olur bize. Perdenin diğer tarafına geçebilmemiz için bizlere bir araç verildi. Zohar kitabı, bizleri ayrılıktan birliğe geçirecek olanı.

Tüm gerçeklik sadece bütün dünyaları ve değişimleri içeren yaratılan noktada mevcuttur. Yaratılan nokta Yaratan ile olan ilşkisinde değişmez, her zaman en iyi koşulda, Islah Sonunda bulunur. Bize düşen, bize verilen araçtan, Zohardan iyi şekilde istifade etmek, onu iyi kullanmak ve bizde oluşturduğu değişimlerden öğrenebilmek. İki farklı dünya arasında var olan bağı, birinin diğerine nasıl giydirildiğini anlıyabilmek. Zohar kitabının bizi dönüştürmesi oranında, anlık hislerimizden, siyah noktadan, yavaş yavaş ilerleyip Işığa karşı zıtlığı elde edeceğiz.

Zohar kitabı okunduğunda anlamak zorundayız ki, önümüzde duran kitap değil, özel bir köprü, iki ayrı koşulumuzu birbirine bağlıyan, Yaratandan ayrı düştüğümüz şu an ki koşul ile, geleceğe dönük hissettiğimiz Yaratanla birliği bulacağımız koşul arasında. Zoharın özel lisanı bize, Işığı elde edebilmek için nasıl değişim geçirmemiz gerektiğini gösterir. Şimdilik, Işık hep dışımızda olup her zaman alma arzusu olarak kalır. Ancak iç yapımız değişip Işığa benzedikçe Yaratana benzeriz.

(04-01-10-Zohar Kitabı) Dersinden Alıntıdır.

Malhut de Olam ha Atsilut -Bu Benim-

Soru: Zohar kitabını okuduğumda, içimde çok kuvvetli deneyimler uyanıyor ancak tüm neşamaları birleştirme hakkında düşünmeye başladığımda, herşey aniden yok oluyor ve okuduğum yazidan kopuyorum, ne yapmam gerekiyor?

Cevabım: Kendini neşamalar toplamı aracılığı ileYaratana bağlandığını tahayyül et. Atsilut Dünyasının Kırallığı. Yaratanla farklı bir tarzda, Zeir Anpin ile bağlanamazsın. Senin arzun, kırılmış olan tüm Neşamaları birleştirmek, sen onlarla Atsilut Dünyasının Kırallığında olmak ve Zeir Anpin ile birleşmek istiyorsun. Eğer sen, tüm neşamaları içinde nasıl birleştirdiğini ve Yaratanla nasıl birliğe getirdiğini kendine açıklıyamazsan o zaman yoksun! Çünkü, bu resmi içinde görmeye mecbursun.

Malhut; bu senin kendini tatmin için olan bir arzu olmayıp aksine kendinden uzak ve ayrı hissettiklerinle bağlanma için olan bir arzu. Onlarla daha fazla birleşmeyi arzuladıkça Malhuttaki varlığın daha gerçek olacak. Malhut de Olam ha Atsilut, benim diğer neşamalar ile birleşme çabalarımın sonucu, aslında tüm neşamaların ortak arzusudur bu!

Torayı alışımızdaki durumun benzeridir bu, hepimiz bir olmak zorundayız. “Tek Adam Tek Kalp”de Yaradan ile birleşmek için. Can alıcı nokta burada, Yaratan ile bağlanmamız ki buna Atsilut Dünyasının Kırallığı deniyor.

( 03-01-10-Zohar Kitabı) Dersinden Alıntıdır.

Optik Yanılma

Dünyayı algılayışımız Arzuya bağlı. Arzu yaratılan yegane şey. Kendi içinde yaşar ve sadece kendini hisseder. Ancak hissedişi iki formatta oluşmakta: Resmin bir bölümü kendi tarafından görüntülenirken, diğer bölümü sanki dış dünya tarafından şekillenmekte.

İşte dünyayı, bu şekilde bölünmüş arzumuzla algılıyoruz. İçsel ve Dışsal, kendimize ve çevremizde olanlara diye. Gerçeğin resmi içimizden dışımıza yayılan daireler halinde bölünüyor: Neşama, Guf, Yakın Çevre, Uzak Çevre, tüm bu katmanlar içimde, arzumun içinde bulunmaktalar.

Sonuçlar: *Arzum dünyayı değiştirmekse, bana düşen arzumu değiştirmektir. *Dışımdaymış gibi görünen dünya o sadece bir yanılsama, o tümüyle arzumun içnde. Ne ki ben bunu henüz hissedemiyorum. Dünyaya büyük zarar veriyorum onu içimde hissedemediğim, insanları kendime yabancı sandığım, onları kaale almadığım için. Oysa gerçek onların içimde olduğu.

Dünyayı arızalı ve feci şekilde algıladığım için ıstırab içinde yaşıyorum. Optik Yanılgı! Kabala Bilgeliğinin misyonu bu ayrık bölümleri, dışsal ve içsel olanları birleştirmek. Ben buna muktedir değilim ancak Işığa yönelip beni ıslah etmesi için onu davet edebilirim. İşte o zaman, tekgerçeklik, tek algı ve içimde tek kap, tek Işık göreceğim. Bu amaçta birliğe ulaşmak için çabalıyoruz. Zoharı okuma sürecinde, dünyanın, içimde olduğu hissini sabit bir şekilde tutmalıyım. Okumada tüm söylenenler içimde, hepsi benim niteliklerim, arzularım, güçlerim. Tüm manevi dünyalar insanın içinde,dışında olan hiçbirşey yok aslında.

(01-01-10-Zohar Kitabı)Dersinden alıntıdır. 13-01-10