Daily Archives: Ocak 4, 2023

Zohar Kitabının Harfleri, Bağları Açıklar

Soru: Zohar’ın bahsettiği harfler, aramızdaki bağ türlerini mi ifade ediyor?

Cevap: Elbette! Sadece aramızdaki bağı! Ruhlar arasındaki bağ olmasaydı, Zohar’ın yazarları hiçbir şeyi edinemezlerdi. Her şey aramızdaki bağ ağında edinilir.

Neyi ediniriz? İhsan etme güçlerini. Bu ihsan etme güçlerinin toplamına, aramızdaki bağda ifşa ettiğimiz Yaradan (Bo-Re, Gel ve Gör) denir; bu, ihsan etme ve sevgi niteliğidir.

Bunu güçler formunda edinirsek, o zaman bu bizim arzumuzdur, ışığı ifşa etmek için bir kaptır. Onun içinde bir izlenime, ışığa ulaşırsak, o zaman bu Yaradan’dır, bir kapta, bir arzuda açığa çıkan ışıktır. Bunun dışında hiçbir şey yok.

Zohar’da veya Kabalistlerin tüm kitaplarında okuduğumuz her şey, niteliklerin denkliğine göre, bir kişinin, bir Kabalistin, arzuları dâhilinde ihsan etme gücüne erişmesinden edindiği izlenimlerdir. O bize arzularını, elde ettiği gücü, dışsal bir biçimde açıkladığı izlenimini anlatır.

Bunu müzikle, şarkılarla, güzel sözlerle ifade etmek mümkün olabileceği gibi Kabala, Talmud veya efsanelerin diliyle de anlatılabilir. Ama nihayetinde Kabalistler edinimleri bize anlatırlar.

Zaman ve Yıl Değişikliği

Soru: Yeni yılın arifesindeyiz. Neden yıl değiştiğinde insanlar bir tür heyecan ve tatmin hissederler? Bu fenomenin kökü nedir? Ne de olsa maneviyatta zamanın olmadığını biliyoruz. İnsanlar neden böyle algılıyor?

Cevap: Birincisi, maneviyatta dünyevi zaman yoktur ve dünyevilikte manevi zaman yoktur. Bu nedenle zamandan bahsetmek kolay değildir.

Esas olarak, zaman kavramı oldukça karmaşıktır. Bir yandan bu, içinde bulunduğumuz koordinatlara, zamanı neye ve nasıl ölçtüğümüze ve hiç var olup olmadığına bağlıdır.  Bu, tamamen öznel içsel duygularımız mı yoksa varoluşumuzun gidişatını bize her zaman dikte eden gerçekten bir tür sabit midir? Bütün bunlar basit değildir.

Ancak yıl değiştiğinde insanların heyecanlanması, manevi köklerle hiçbir ilgisi olmayan yaygın bir olgudur.

Zamanların başlangıcı, zamanların sonu ve bazı zamanlar, elbette varlar. Ancak “Yeni Yıl”ın kendisi, insanlar tarafından yalnızca bir tür referans noktasına sahip olmak için benimsenmiştir.

Egoizmin Büyümesinin Durması Bizi Neye Mecbur Eder?

Soru: Dünyadaki bütün devrimlerin, belli bir plan dâhilinde ilerlediğine inanılıyor. Terörist kisvesi altında özel servisler birilerine saldırıyor. Bu yöntemin bir sınırı var mı?

Cevap: Bunun bizim dünyamızda ne şekilde belirlendiği ne fark eder ki? Sorunlu bölgeler her yerde. O kadar çok silah birikti ki, ne yapacağımızı bilmiyoruz. Bir insan evde her şeyi yapabilir.

Mesele, cinayet aletlerinde ya da mantıkta değil, yaratılış programını iyi veya kötü yönde daha fazla uygulamak için gerekli olduğu gerçeğindedir. Tam olarak hangi yol? Bu sadece bununla ilgili.

Dünya zaten birleşme yolunu izliyor. Ondan kaçamazsınız. Tek sorun buna ulaşmak ve buna katkıda bulunmak gerektiğini anlama ölçüsündedir, yol bu ölçüde daha iyi hale gelir. Dünya bunu anlamıyorsa, anlayana kadar bir çocuk gibi cezalandırılır.

Bizler hali hazırda bu fikri dünyaya anlatabilecek durumdayız ve açıklıyoruz. Bunu az çok başarılı bir şekilde ve iyi bir tempoda yaptığımızı düşünüyorum. En azından nasıl çalıştığını görüyoruz. Dünya, gidecek hiçbir yeri olmadığını anlamaya başlıyor; insanlarda yeni, tamamen olağandışı değişikliklerin meydana geldiğini ve egoizmlerinin büyümeyi durdurduğunu hissetmeye başlıyor.

Sadece insanlığın değil, küçük bir egoist çekirdekten güneş sisteminin gezegenlerine kadar gelişen (ve egomuzun gelişimi buna sürekli olarak eşlik ediyordu) evrenin varoluş tarihinde, ilk kez, egoizm kendi kendine büyümeyi aniden durdurdu.

Küresel olmaya ve bağ kurmaya ve her parçası birbiriyle uyumlu doğanın geri kalanıyla aynı olmalarını insanlardan talep etmeye başladı. Ve insan bu koşulda değildir, kendi arasında veya doğa ile birlikte değildir.

Bu nedenle, etrafımızı saran cansız, bitkisel ve hayvansal doğanın tümü, bizi şimdi bunu yapmaya itiyor. Evrende, tüm dünyada ilk defa, son zamanlarda sürekli katlanarak büyüyen egoizm, hafif eğimli bir çizgiye ulaşmış ve daire olmaya başlamıştır. Artık büyümüyor, ancak bizi karşılıklı garanti içinde bütünsel olarak birbirine bağlı olmaya mecbur ediyor.

Yaradan Herkesi Gözetir

Soru: Genellikle Klipot‘a düştükten sonra yükseliyoruz. Bunların içine düştüğünüz ve geri dönemeyeceğiniz bir durum var mı?

Cevap: Hayır, bu pratikte olamaz çünkü Yaradan, üst güç, herkesi gözetir ve bir şekilde herkesi yükseltir. Yani birisinin düşüp düşmemesi önemli değildir. Hatta bunun için denir ki: Erdemli insan bin defa düşer ve kalkar.

Soru: Öyleyse sadece zaman farkı mı var, biri bir saniyede düşüp kalkıyor, diğeri bir yılda?

Cevap: Bu, kişinin kendini yükselmeye hazırlama hızına bağlıdır.

Kendinizi Klipot’tan Nasıl Koruyabilirsiniz?

Soru: Klipot, ıslahın sonuna kadar bizimle kalacak. Kendimizi onlardan nasıl koruyabiliriz?

Cevap: Sadece dostlara yakınlaşarak, kişi sadece dostlarına tutunup onlarla bir olmak istediğinde. Başka bir yol yok çünkü Klipa uzaklaşmak, uzağa itmek, kendi içine yoğunlaşmak için, kendini diğerlerinden soyutlamak arzusudur.

Grupta, dostları ayırmak için hareket eden ortak bir Klipa vardır; bu gururdur, kıskançlıktır, vs.dir.  Ve özellikle ihsan etme niteliğinin, üst gücün, Yaradan’ın büyüklüğüne karşı hareket eden Al Menat Lekabel‘in (Amalek) Klipa‘sı vardır. Kişiye der ki: “Senin çıkarın, senin kazancın daha önemli.”

Soru: Bu, manevi çalışmanın ve arınmaların tamamından geçmenin ve Klipot‘a düşmemenin imkansız olduğu anlamına mı geliyor?

Cevap: Doğal olarak düşmeli ve yükselmeliyiz, düşmeli ve yükselmeliyiz. Bu şekilde düşüşlerimizden Klipa‘nın küçük bir parçasını kendimizle birlikte yükselteceğiz, biraz bu kabuktan, biraz egoizmden, biraz kıskançlık, haset ve diğer her şeyden. Egoizmimizin bu parçalarını yükselterek onları ıslah edeceğiz.