Doğa İle Uyuma Geri Dönüş

Soru: Zohar Kitabıyla ilgili derslerden birinde, iki gücün prototiplerinin (eril ve dişil, ihsan etme ve alma) iki ışık kaynağı, ay ve güneş olduğu gerçeğinden bahsettiniz. Bir kadın neden aydan daha çok etkilenir? Hamileliği bile ay takvimine göre belirlenir.

Cevap: Bu konuda sadece Zohar Kitabında değil, diğer Kabalistik kaynaklarda da çok şey söylenir.

Tüm manevi özümüz, alma ve ihsan etme arasındaki bağ üzerine, dünyamızda güneş ve ay tarafından temsil edilen Zeir Anpin ve Malhut’un gücü üzerine inşa edilmiştir. Dolayısıyla, Dünya üzerindeki bizler, bu iki gücün yönetimi altındayız.

Doğanın tamamı çok keskin bir şekilde eril ve dişil kısımlara ayrılmıştır. Eril kısmı güneş, dişi kısmı ay ile tanımlanır. Bu, doğanın bu iki gücünün karşıtlığından gelir ve insan onları birbirine bağlamak için vardır.

Bir zamanlar, insan gelişiminin ilk aşamalarında, o kadar egoist değildik ve doğaya ve onun uyumuna direnmezdik. Ona yakındık, daha fazla içindeydik. Bu nedenle doğada olan her şey aynı sırayla, aynı hızla, aynı dalgalanmalarla başımıza geldi. Özellikle, kadın döngüsü dünyadaki her kadın için yeni ayda başladı.

Ve o açıkça ay döngülerine uygun olarak inşa edilmişse neden böyle olmasın ki? Alt seviye hayvanların aksine, insanlar yıl boyunca gebe kalabilirler. Ancak gelişimimizde, kadınların yalnızca belirli bir zamanda gebe kalabilecekleri ve doğumun tam olarak dokuz ay sonra gerçekleştiği aşamalardan geçtik.

O günlerde erken doğum yoktu. Bu, günümüzde sık görülen bir olgudur çünkü egoizm, içimizde bizi doğadan uzaklaştıran bu tür çarpıtmalar ortaya çıkartır. Artık vücudumuzun ne kadar doğaya uyum sağlamadığını biliyoruz. Artık plastik olmadan yaşayamayız ve muhtemelen doğal ürünlerle zehirleneceğiz.

Bu nedenle, bugün sıradan yollarla doğa ile bir tür uyuma nasıl geri döneceğimiz hakkında konuşamayız. İnsanlar bir şekilde bağlantılarını sürdürmeye çalışsalar da, bu artık mümkün değil.

Ve geçmişte, doğayı gerçekten tam olarak hissettik, havayı, her türlü iklim değişikliğini, doğanın nefesini önceden hissettik.  Doğanın içinde olan ve onlara ne olacağını bilen insanların hissettikleri şey budur. Yani doğa aslında çevremizdeki dünyaya baktığımızda görmeye alıştığımızdan daha derin, daha büyük ve daha şeffaf bir şeydir.

Soru: Kabalistler doğa ile denge hakkında konuştuklarında, bizi geçmiş duruma dönmeye mi teşvik ediyorlar?

Cevap: Bu onunla ilgili değil, doğanın doğru seviyesine gerçekten nasıl yükseldiğimizle ilgilidir.

Mevcut durumumuz esasen doğrudur. Bizi doğanın içinde olduğumuz gerçeğinden çıkarır ve onun üzerine yükselmemizi sağlar ve bir tür yapay yaşam alanı yarattığımızdaki gibi yapay bir biçimde değil, bu doğayı yöneten gücün düzeyine yükseltir.

Buna Yaradan, ihsan etme gücü, sevginin gücü, doğanın tüm parçaları arasındaki ilişki denir. Bu gücün seviyesine yükselmeli ve ona uygun hale gelmeliyiz.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed

Önceki yazı: