Daily Archives: Aralık 30, 2021

Egoizme Karşı Biyolojik Savaş

Pandemi dünyayı kargaşaya sürükledi çünkü insanlar neler olduğunu anlamıyorlar, bundan sonra ne olacağını bilmiyorlar ve kendilerini nasıl koruyacaklarını bilmiyorlar. Bu nedenle, insanlarda neşe yok ve şehirdeki yaşam artık hareketli ve eğlenceli değil. Kasvetli bir atmosfere dönüştü. Herkes sadece nasıl sağlıklı kalacağını ve enfekte olmayacağını düşünüyor.

Ancak bunun geçici bir dönem olduğunu varsaymak hata olur. Koronavirüs pandemisi uzun süre burada kalacak çünkü bu çok özel bir darbe. Virüs hayatımızın tüm alanlarını nasıl etkileyeceğini biliyor: aile, tüm toplum, çocuklar ve yetişkinler, gençlerden yaşlılara kadar. Toplumun her biçiminde ve onun her bağlantısında her türlü ıslahı yapabilir.

Eski olan her şeyi yok edecek ve aramızda yeni bağlar kuracak böyle Koronavirüs türleri de olacaktır. Bu virüs çok akıllı. Biyolojik bir parçacık ve egoizmimize karşı bizimle biyolojik bir savaş yürütüyor.

Bu nedenle bu virüs, tüm yeni küresel tezahür biçimleriyle ıslahın sonuna kadar bize eşlik edecektir. Egoizm, Koronavirüs denilen bu canavarın yanında yaşamaya uyum sağlamaya çalışacaktır. Ama bu işe yaramayacak çünkü bu, doğanın bize karşı yürüttüğü biyolojik bir savaştır. Bu savaşa, bizi egoizmin ıslahına yönlendiren bir şeye doğru bir şekilde tepki verirsek, başarılı olacağız.

Yaradan bize bu biyolojik virüsle saldırıyor ve bizi düzene sokmaya çalışıyor. Ancak insanlık henüz olanları tedavi etmesi gereken doğru formu kavramadı.

Virüs çok yüksek ve özel düzeyde bir faktördür çünkü biyolojik seviyede, doğru bağın eksikliğini etkilemektedir. Bu artık cansız veya bitkisel derece değil, canlı ve manevi seviyeye ait olan bir derecedir. Yani virüs, maneviyata atlamak istiyormuş gibi davranmaktadır. Bu sıçramayı biz yapmadığımız için, virüs bizi manevi dereceye yükselmeye itiyor. Ve o, işini yapacaktır.

Sonunda, hiçbir çözümümüzün olmadığını ve yalnızca hepimizin ortak çalışmasıyla Koronavirüsü ortadan kaldırabileceğimizi keşfedeceğiz. Bunun ancak ortak çabalarımızla yapılabileceği bizim için netleşecek. Virüs bizi birbirimizle bağ kurmaya zorlayacak ve hayatta kalabilmemizin tek yolu bu.

Virüs bizi maneviyata doğru ilerletiyor ama şimdiye kadar olumsuz bir biçimde. Birbirimize doğru bir şekilde bağda olsaydık, virüse karşı birlikte daha doğru hareket ederdik. Bizi nerede daha çok, nerede daha az bağ kurmamız gerektiğine yönlendirir, bize rehberlik ederdi.

Henüz bunu yapmadığımızdan ve doktorların tüm hastalıkların insan davranışlarına bağlı olduğunu, aramızda dengenin olmamasına bağlı olduğunu açıklamamasından dolayı, daha fazla acı çekmek zorunda kalacağız.

Yakında başkalarından virüs kapmamak için değil, virüsünüzün başkalarına bulaşmaması için kendimizi maskelerle kapatmanın gerekli olduğunu anlayacağız. Bu zaten insan seviyesinde bir faktördür çünkü sadece yüzümdeki maskeyle değil, bu korumaya karşı tavrımla da belirlenir: Kendi iyiliğim için mi yoksa başkaları için mi gayret ediyorum. Kim için yüzüme maske takmaktayım?

Salgın bitmeyecek, sadece büyüyecek. Doğa bizi rahat bırakmayacak. Doğada milyonlarca farklı virüs var. Virüs, doğanın genetik sisteminde neden olduğumuz genetik bir kusurdur. Tüm sistem, tüm seviyelerde, tüm formlarda, tüm alt sistemlerde birbirine bağlıdır.

İnsanlar arasında doğru bağı, komşunu kendin gibi sev yasasını oluşturmuyoruz, bunun yerine ondan gittikçe uzaklaşıyoruz. Bununla, virüslerin yayılmasını, biyolojik parçacıkların yanlış gelişimini, doğanın gelişiminin en yüksek derecesindeki bizler teşvik ediyoruz ki bu sadece manevi derecedir. Bu virüslere kendimiz sebep oluyoruz. Onlar bizim ıslah edilmemiş egoizmimizin bir sonucudur.

Dolayısıyla salgın o kadar kolay bitmeyecek. Her şekilde büyüyecek ve yayılacak. Doğa, bizi dizginleyecek ve bizi hedefe doğru bir şekilde yönlendirecek araçlara sahiptir.

Sihirli Arzu

Yorum: Birçok filozof ve psikolog kendimizi değiştirmemiz gerektiğini yazmışlardır.

Cevabım: Ama bunu ahlak açısından yazmışlar. Bu hiç de aynı değildir. Kabala bilimi, sadece diğer insanlara karşı iyi bir tutumdan değil, kişinin doğasını değiştirmekten bahseder.

Biz kendimiz doğamızı değiştiremeyiz. Ve filozofların akıllarında insanlar arasındaki ilişkilerde bir tür düzeltme vardı: “Kendimizi güzelce sınırlayacağız, kendimizi bir tür çerçeveye koyacağız.” Bu sözde eğitimli egoizmdir.

Ve burada fikir tamamen farklıdır. Burada bizi değiştirecek özel bir güce ihtiyacımız var. Egoizmimizi böyle katı bir biçimde yaratan güç: haz almak, almak, yönetmek, kendimizi doldurmak ve özümsemek, bizi tersine çevirmesi gereken bu güçtür. Başka bir şeye gerek yok.

Soru: Doğa bizi ilk etapta neden böyle yaratmadı? Bizi tersine çevirmek neden gerekliydi?

Cevap: Böylece hayatın egoist temelinin kusurlu, zararlı ve kötü olduğuna ikna oluruz ve ondan, onun izine, bir sonraki, ters formuna geçmek isteriz.

Arzumuzun yapacağı şey budur. Soracak kimsemiz yok, çevremizde hiçbir şey yok. Sadece doğada böyle bir tetikleyici, bir anahtar vardır, bu işi üzerimizde yapacaktır. Kötülüğümüzü gerçekten tanır ve varoluşun bir sonraki düzeyine geçmek istersek, bu gerçekleşecektir.

Bu yasa doğada vardır. Kabala ve Kabalistlerin bahsettiği şey budur. Kabala bu yasayı ortaya koyan bilimdir. Bu, onun tüm metodunun temelidir: doğanın bizi küçük bencil varlıklardan, özgecil varlıklara dönüştürmesini sağlama (sadece gerçekten özgecil, dünyamızdaki gibi sözde özgecil değil). O zaman gerçekten tamamen farklı bir doğa, farklı bir biz ve farklı bir dünya hissetmeye başlayacağız.

“Netflix’in Squid Game Adlı Yeni Dizisi Hakkındaki Görüşleriniz Nelerdir?” (Quora)

Öğrencilerimden biri “Squid Game”in insan doğasının nasıl tamamen egoist olduğunun en önemli örneği olduğunu anlattı. Yani ciddi borç ve mental stres içinde olan birkaç yüz kişi bu oyuna getiriliyor, çeşitli zorluklar yaşatılıyor ve kaybeden kişi öldürülüyor. Oyunu yöneten, katılımcılar arasında çeşitli entrikalar ve çatışmalar yaratıyor ve onları sonuna kadar yanlarında olan kişiyi öldürmeleri gereken durumlara sokuyor.

Bu, egoist insan doğamızı çok keskin bir şekilde örnekliyor yani kendi hayatta kalmamızı sağlamak için diğer insanları öldürme isteği.

Herkes hayatta kalabilmek için her şeyi egoistçe yani başkaları ve doğa pahasına kişisel çıkar gözeterek yapıyor ve günlük hayatımızda, bu dünyada hayatta kalma yolumuza çıkanları ortadan kaldırmak istiyoruz. Egoist bir yaklaşıma göre yaşarken, bize öyle geliyor ki, bugün hayatta kalmamıza ve mutluluğumuza tehdit olarak algıladığımız insanları ortadan kaldırmazsak, yarın bize üstün gelebilirler ve mutluluk ve güvenlik duygusu yolumuza çıkabilirler.

Böyle bir farkındalıkla, bu durumu nasıl düzeltebiliriz ve dünyayı nasıl daha iyi bir yer haline getirebiliriz sorusunu gündeme getirebiliriz. Bunu yapmak için önce kötülüğümüzün farkına varmamız gerekir: başkalarına fayda sağlamaktan çok kendi çıkarına öncelik veren egoist varlıklar olduğumuzu ve bu da bizi kendi çıkarları için başkalarını kullanmaya ve sömürmeye yönlendirir.

Böyle bir ifşanın sonucu olarak, egoist doğamızı onun karşıtı olan özgecil doğaya nasıl değiştirebileceğimize yönelik açıklamalara da açık hale gelirdik. Egoizmden özgeciliğe dönüşüme rehberlik eden eğitime katılarak, o zaman bu değişikliği gerçekleştirebileceğiz ve karşılıklı destek, ilgi ve bağ ile dolu farklı bir dünya hissedeceğiz.