Daily Archives: Haziran 26, 2020

Twitter’da Düşüncelerim / 26 Haziran 2020

Hastalık Kontrol ve Önleme Federal Merkezler müdürü Dr. Robert Redfield, COVID’in “bu ulusu dizlerinin üstüne getirdiğini” söyledi – Covid-19 krizine yapılan harcamanın muhtemelen 7 milyar doları aşacağını da sözlerine ekledi.

Benim yorumum: Tüm bunlar basitçe yeni bir şekilde yaşamaya başlamak yerine, tüm bunlar sadece ihtiyaçları sürdürür.

Ancak mantık üstü inana kendimizi ihsan etme derecesine, Bina’ya, Yaradan’ın realitesine girerek O’nun dünyasına yükseltiriz.

Mantık üstü inanç, realiteyi kendi egoistik mantığımız aracılığı yerine Yaradan’ın gördüğü şekilde görmemize izin verir. Yaradan bizi kasıtlı olarak, içinde kendimizi ve dünyayı algıladığımız egoizmde yarattı.

Bu niteliğe girdiğimizde bize ilişkin bu inançtır, mantık-egoizmimizin üstünde.

Mantık üstü inanç, kendini kandırma ya da fantezi değildir daha ziyade bizi gerçeğin dünyasına aktarır. Kendimizi Yaradan’ın dünyasında görürüz, her şeyi Onun gözlerinden, Bina’nın niteliğinden, ihsan etme, Yaradan’ın niteliğinden görürüz.

Egoizmi ıslah ettikten sonra perde, kısıtlama aracıyla, ışığı yansıtır, ihsan etme derecesine yükselir, “mantık üstü inanç”, “almanın üstündeki ihsan etme”, bir kişi Yaradan tarafından yaratılan asıl realiteyi Yaradan tarafından hissedildiği gibi görmeyi ve hissetmeyi hak eder.

Darbeler ve ızdırap sonunda bizi egoizmimizden ayrılmamız gerektiğine ikna edecektir. Ama başka, daha başarılı bir yol var. Sonuçta, biz egoistiz – egoizmimize karşı gidemeyiz yani kendimize karşı. Bu nedenle yukarıdan bir kuvveti, ıslah eden ışığı çekebiliriz.

Dünyaya ego-mantık aracılığıyla bakıyoruz. Yaratan bizi bilerek egoizmde yarattı. Mantık üstü inançla, kendimizi Yaradan’ın vizyonuna, O’nun dünyasına, O’nun gerçeklik algısına girerek ihsan etme derecesine, Bina’ya yükseltiriz.

Yeni Hayat 1072 – Hümanizm Ve Milliyetçilik

   Dr. Michael Laitman, Oren Levi ve Nitzah Mazoz ile söyleşide

İnsanlık, nefesin daralması ve genişlemesine benzer şekilde hümanizm ve milliyetçilik dalgaları arasında dolaşır. Egoist bir bakış açısından, benim milliyetim ile dünya arasında bir fark vardır. Doğal afetlerle ilgili bir şey duyduğumuzda, tepkilerimiz, ilgili insanlara hissettiğimiz yakınlık derecesine bağlıdır. Hümanistler, nesilden nesile bununla felsefi olarak ilgilendiler oysa bugün daha pratik bir yaklaşıma ihtiyacımız var. Kabala bilgeliğine göre, gerçek hümanizm, insan doğasının üzerindedir ve benzersiz bir gücün edinilmesini gerektirir. Sevgi ve özgecilik ile ilgili eğitim yoluyla kişi, sınırlarını aileden ulusa ve hatta tüm dünyaya genişletebilir. Sevgiyi geliştiren bir kişi, tüm dünyayı kucaklar ve içindeki tüm doğayı ve olayları hissetmeye başlar. Kişi, başkalarına sevgiyi ne kadar yükseltirse o kadar çok haz alır, bütünlüğü ve sonsuzluğu hisseder.

 

Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1072-humanizm-ve-milliyetcilik/

“Koronavirus Felaketinden Sonra İnsanoğlunun Bir Sonraki Adımı Ne Olmalı?” (Quora)

Gelecekteki eylemlerimiz ve ilişkilerimiz, iki ana temel koşulu takip etmelidir:

  • Yaşamlarımız için vazgeçilmez olmaları, yani hayatın vazgeçilmezleri hayatımızı rahat ve niteliksel kılan her şeydir.
  • Başkalarına veya ekolojiye zarar vermemeleri.

Toplumumuzda yeni bir eğitim biçimi uygularsak, bağlarımızı nasıl zenginleştireceğimizi öğrendiğimizde ve odağımızı, kişisel faydadan topluma nasıl fayda sağlayabileceğimize ve katkıda bulunabileceğimize çevirdiğimizde bu koşulları yerine getirebiliriz.

Böyle bir eğitim biçimini ne kadar erken fark edersek, birbirimizle daha iyi bağlar kurarak, iyileştirilmiş yaşamları o kadar çabuk yaşayacağız.

Başka Bir Boyuta Geçmek

Soru: Onlunun merkezi nedir? Her seferinde bu kavrama erişiyoruz ama sonra kaybediyoruz. Bu, kalpteki noktalarımızla bağ kurduğumuzda ve kendimizi iptal ettiğimizde mi gerçekleşir?

Cevap: Onlunun merkezi, diğer dostlarla ilgili olarak, her birimizin kendisini iptal ettiği noktadır. Olunun tamamı, birbirleriyle ilgili olarak kendilerini iptal ettiklerinde, merkezi ediniriz. O zaman, harika bir niteliğin ifşası gerçekleşir, maneviyatın niteliği ve üst dünyaya giriş önümüzde açılır.

Bu gerçekten harikadır,  bir mucizedir, aramızda başka bir boyuta geçiştir. Her birimiz birliktelik uğruna tamamen kendisini feshederse, birliktelik noktası aniden üst dünyaya açılan kapı, geçit olur. Yapmamız gereken şey budur ve o zaman her şey önümüzde ifşa olacaktır.

Sevgi Yaradan’dan Bir Armağandır

Soru: Sevgi duygusunu veya sevgimizin nesnesini kaybetmekten korkmalı mıyız?

Cevap: Gerçekte sevgimizin bir nesnesi yoktur. Bu belirsiz bir durumdur. Sevgi, kişinin,  birisinin saçını, fiziksel özelliklerini veya başka bir kişinin sahip olduğu özel nitelikleri sevmesi anlamına gelmez, bu aslında maddenin dışsallığıdır. Doğada var olan ve Yaradan’ın bir parçası olan genel çekim özelliğinden kaynaklanır. Başka birini sevmek, Yaradan’dan bir armağandır.

“Koronavirüs’ün Manevi Dersi Nedir?” (Quora)

Koronavirüs’ün manevi dersi, ideal yaşamları sürdürebilmek için, birbirimize sıkı bağımlılığımızı kabul etmeye dayanan, farklı ilişkiler geliştirmemiz gerektiğidir.

Birbirimize ne kadar bağımlı olduğumuzu fark ettiğimizde, o zaman mutluluğumuzun, sağlığımızın ve refahımızın, destek, teşvik ve özenle ilişkilerimizi güçlendirmeye bağlı olduğunu ve hayatımızdaki herhangi bir sorunun,  olumlu ilişkilerin eksikliğinden kaynaklandığını fark edeceğiz.

Dahası, Koronavirüs yaşamlarımızda neyin zorunlu ve neyin gereksiz olduğu fikrini aydınlattı ve bu doğrultuda, kendimize – tüm insan toplumuna – yaşamın esas gerekli olan şeylerini nasıl sağlayacağımızı araştırabilir ve boş zamanımızı hayattaki en önemli şeyleri öğrenmeye ve birbirimizle olumlu bağlar geliştirmeye yatırabiliriz.

Böyle yaparak, kendimizi doğa ile dengeye yaklaştırırız ve daha sonra gelecekteki salgın hastalıkların ve diğer sorunların hafiflemesini de kapsayan, doğadan olumlu geri bildirimler alırız.

Yaradan’ın Daveti

Baal HaSulam, Şamati, “Makale 138”: Kişi bazen aklını korkuyla meşgul ederken şunu bilmelidir ki, O’ndan başkası yok. Ve eğer kişi hala korkunun üzerinde etkisi olduğu hissi içerisindeyse, kişi bilmeli ki şans eseri diye bir şey yoktur ve kendisine olanı Yaratan yukarıdan vermiştir, sonu düşünebilmesi için ona bir korku gönderilir. Şöyle ki korku kişiye “O’ndan başkası yok” diyebilmesi için getirilmiştir.

Ancak, hala bundan sonra kişi korku hissi içerisindeyse, o zaman kişi bu korkuyu örnek olarak almalı ve Yaratan korkusunun şu anda hissettiği korku kadar güçlü olması gerektiğini söylemeli. Bu şudur, beden yüzeysel korkudan etkilenir ve Yaradan korkusu da tıpkı bedenin etkilenmesi gibidir.

Soru: Yani, içimizde korku duygusu uyandırarak, Yaradan bizleri, dikkatimizi O’na çevirmeye, O’nun önünde korku içinde olmaya ya da ona karşı başka bir tutum almaya mı davet ediyor?

Cevap: Yaradan, küçük hedeflerine kilitlenmiş olan egoist bir kişiyi, gelişimine ve nihayetinde Yaradan’a önem vermeye başlaması için başka nasıl uyandırabilir?

Bu, sözde gerçekleşen her türlü kaygı, korku ve sıkıntıyı uyandırmakla değilse başka nasıl yapılabilir? Bütün bunlar bir çocuğu nasıl korkuttuğumuza benzer: “Oraya gitme! Orada gri bir kurt saklanıyor. ” Onu bir şekilde durdurmamız gerekir.

Bu nedenle Yaradan’ın, bizleri O’na doğru yönlendirmek için, bizimle küçük egoist varlıklar olarak bu şekilde oynadığını anlamak zorundayız.