Daily Archives: Haziran 22, 2020

Yeni Hayat 1070 – İnsan Beyinleri Arasındaki Bağlantı, 1. Kısım

  Dr. Michael Laitman, Oren Levi ve Yael Leshed-Harel ile söyleşide.

Gerçeklik algısında, bir kez doğru bir şekilde bağ kurduğumuzda, sizin zihniniz vasıtasıyla kim olduğumu anlayabileceğim, başka bir seviye daha vardır. Sizinle ilgili ne kadar çok düşünürsem, aklım sizinki ile aynı dalga boyunda çalışmak istediği için sizden duymaya daha istekli olurum. Sevgi, birisi hakkındaki anlayışımızı, başka her şeyden daha fazla etkileyebilecek faktördür, tıpkı bir annenin bebeği ile ilgili olduğu gibi. Hepimiz kesinlikle birbirimize bağlıyız ve ayrıca her insan küçük bir egoist arzu noktasına sahiptir. Kalplerimiz ve zihinlerimiz arasındaki bağlantılar birbirimizi etkiler. Kalplerimiz arasındaki bağlantı en önemlisidir.

 

Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1070-insan-beyinleri-arasindaki-baglanti-1-kisim/

Koronavirüs Sonrası Sosyal Huzursuzluk Tehlikesi, Bölüm 1

Zamanla, Koronavirüs pandemisiyle ilişkili korkular, sağlıkla ilgili sorunlardan işsizlik ve gıda kaynaklarının eksikliğine doğru kaymaktadır. Birçok işletme, Koronavirüs’ün neden olduğu krizden kurtulamayacaktır çünkü artık onlara talep olmayacaktır.

İnsanlık değişiyor; birçok eski alışkanlığın aşırı lüks olduğunu düşünmeye başlıyor. BM Dünya Gıda Programı Konseyi, Koronavirüs’ün, İncil kehanetlerinde olduğu gibi, eşi görülmemiş bir ölçekte küresel açlığa yol açacağından korkuyor. Aynı zamanda da zenginler, diğer herkesin pahasına daha da zenginleşir.

Daha büyük bir otomasyona geçişle çalışma tarzı değişiyor, enerji fiyatları önemli ölçüde düşüyor ve gelecek, korku ve belirsizlik getiriyor. İşgücü piyasasında neler oluyor ve nereye gidiyor?

Koronavirüs, biyolojik de olsa, bizde büyük değişikliklere neden olan bir güçtür. Bizi nereye götürüyor, insan toplumunu neye itiyor? Virüs, bütünsel bir toplumda yaşadığımızı ve birbirimize bağlı olduğumuzu anlamamızı sağlıyor.

Ölümcül bir hastalıkla bizi enfekte edebilen zararlı parçacıkların, virüslerin, bulaşma tehlikesi nedeniyle birbirimize yaklaşmamıza izin vermemekte. Virüs, bağlarımızın nasıl iyi olmadığını bize böyle gösteriyor, ancak onları düzeltirsek, bir kez daha kısıtlama olmadan yaşayabiliriz.

Aksi takdirde, normal yaşama dönmemiz olası değildir. Tabii ki, daha önce olduğu gibi birbirimizle temas edebilmek için, virüsün tedavisini bulmaya çalışacağız, ancak bu işe yaramayacak.

Sanırım insanlık, onun ortak, küresel, bütüncül formuna, doğru tür bağlara ilerlemek zorunda kalacak. Bu nedenle doğa bizi, aramızdaki iyi bağlantıları gerçekleştirmemizi ve düzenlememizi zorunlu kılacak şekilde etkilemeye devam edecektir.

Bugün böyle bir bağ zaten bizden bekleniyor. Evde kalarak, maske takarak vb. ile doğayı kandırmaya çalışabiliriz. Ancak nihayetinde karşılıklı ilişkilerimizi değiştirmemiz gerektiğini anlayana kadar, daha yeni rahatsızlıklar ortaya çıkacaktır.

Ve onları değiştirdiğimiz,  onları egoistten özgecil ve dostane hale getirdiğimiz ölçüde, bu derecede birbirimizle temas kurabilir, iş yapabilir ve birbirimizden para kazanabiliriz. Geçimimizi sağlamamız, bencil kazançtan ziyade iyi bağlara dayanmalıdır.

20. yüzyılın başında, insanlık, birçok insanın canını alan İspanyol gribi ile benzer bir salgın yaşamak zorunda kaldı. Ayrıca bu, birçok toplumsal değişime de neden oldu, ancak Koronavirüste olduğu gibi karantinaya veya izolasyona yol açmadı.

Buradaki büyük fark, bugün insanlığın küresel bir darbe alması, neredeyse anında salgının tüm dünyaya yayılmış olması ve hiçbir ülke veya ulus ayırmaması gerçeğidir. Virüs bizlere, tek bir beden gibi bağlı olduğumuzu gösteriyor. Daha önceki salgınlarda böyle bir durum söz konusu değildi.

Bizler, kendini ıslah etmesi ve tek bir aile olarak aynı bağın içinde yaşaması gereken “son nesil” diye adlandırılan, son egoist nesil olarak, yeni bir dönemde yaşıyoruz. Ve Koronavirüs’ün bize gösterdiği ilk şey, tüm dünyanın tek bir aile olduğudur. Bizim için çok net olmayabilir, ancak önümüzdeki birkaç yıl içinde bunu fark edeceğiz. Doğanın bu tür güçlerini önleyip,  korunabileceğiz.

Aynı Koronavirüs, hafife almamamız gereken, henüz ortaya çıkmamış olan çok çeşitli sonuçlara sahiptir. Onun taleplerine boyun eğmek en iyisidir. Virüs bize şöyle diyor: “Bir aile gibi birbirinize iyi davranmaya başlayın ve size gelip ne kadar bencil ve birbirinizden ne kadar uzak olduğunuzu göstermek zorunda kalmayayım.”

Karantina, toplumda ekonomik çöküşe yol açabilecek, huzursuzluğa ve gerilimlere yol açmaktadır. Salgın, dünyayı istikrar ve temel güvenlikten mahrum etmektedir. İyi ilişkiler kuramazsak yani sorunu kökünden çözemezsek, o zaman geniş kapsamlı bir ekonomik krizle karşı karşıya geliriz çünkü bizler, tam bağımlılıkla birbirimize bağlıyız.

Sonunda, doğa programında yer alan dünya savaşına ulaşabildik. Doğa acıma bilmez; bu bir kanunlar sistemidir ve bugün cevap vermezsek ve doğanın gerekliliklerine uymazsak, daha da etkili güçler gelecek ve bizi, insan toplumu olarak doğanın diğer tüm – cansız, bitkisel ve hayvansal seviyeleri gibi bütünsel olarak birleşene kadar,  ıslahımız üzerinde çalışmaya zorlayacaktır.

Dünya üzerinde yaşayan insan, kendi türünden olan insanlara,  vahşi kurtlardan daha kötü davranır. Ve doğa, bununla hem fikir değildir. Bizler ilerledikçe,  sadece aramızdaki iyi bağların, ilerlememize yardımcı olacak iyi güçleri çekebileceğini anlamalıyız.

Bu arada, kurtlar birbirlerine çok iyi davranırlar. Bir kurdun insandan daha kötü olduğunu düşünen bizleriz. Bu, genel bir yanlış kanıdır.

Seçme Özgürlüğü, Bölüm 6

Kabala’nın bakış açısından “Kader”

Soru: Kabala’nın bakış açısından kader diye bir şey vardır. Ben onu değiştirebilir miyim?

Cevap: Kader aslında her birimizin doğasında vardır, yani hangi koşula ulaşmamız gerektiği.  Sadece bu hedefe doğru, nihai koşulumuza doğru hareket tarzımız bize bağlıdır, bundan başka bir şey değil.

Yine de, benim için taslağı çizilmiş olan koşula kesinlikle geleceğim ve şuan bile onu yaşamaktayım.  Aslında oradayım, ama özgür irademin gerçekleşmesi için buradayım.

Soru: Genellikle kaderin değiştirilemeyeceğini söyleriz. Yaradan gibi olmak, tam ıslaha ulaşmak, nihai hedef anlamına mı geliyor: Bu herkesin kaderi mi?

Cevap: Bu, Yaradan’ın programının anlayışının, onunla hemfikir olmanın, bağlılığın ve çabanın ifadesi olan, özgür iradedir. Bu programı haklı çıkarmak istediğinizde, onunla hemfikir olduğunuzda ise, bu hedefe doğru gitmek genellikle egoizme aykırıdır.

Erkek ve Kadın, Bölüm 9

Her Gün Yeni Bir Başlangıç

Soru: Kabalistik grubun ilkelerinden biri tavizler ve kendi iptaldir. Aile içinde, genellikle kavgaya yol açan durumlardan kaçınmaya çalışarak, ertesi güne sanki dün hiçbir şey olmamış gibi başlama konusunda hemfikir olmak mümkün mü?

Cevap: Dün bir takım kavgalar edilmiş olması gerçeğine rağmen, her gün yeniden başlamalıyız. Hem grupta hem de ailede, sanki hiçbir şey olmamış gibi sürekli olarak yeniden başlamalıyız.

Soru: Bunu nasıl yaparız?

Cevap: Bu, hem çok basit hem de çok zordur.

Soru: Diyelim ki bugün hemfikiriz, “Hadi bunu bu şekilde yapalım.” dedik.  Ya yarın böyle başlayamazsam ne olur, beni ne mecbur kılacaktır?

Cevap:  Böyle bir anlaşma imzaladıysanız, bunu yerine getirmekten gurur duyacaksınız. Egoizminiz acı çekmez ve onun üzerine gitmek sizin için daha kolay olacaktır.

Aslında, onun üzerine bile gitmezsiniz; bunun yerine, sadece ne kadar adam olduğunuzu gösterirsiniz, “İstemesem de bunu yapmam gerek, çünkü söz verdim.” Ve gurur duyacağınız bir şeye sahip olacaksınız.

Karınıza gelince, sizin yeni tutumunuzla hem fikir olması gerekecektir.

Soru: Bir kadının egoizmi ile bir erkeğin egoizmi arasında herhangi bir fark var mı?

Cevap: Bunlar tamamen farklı egoizm türleridir. Hiçbir şekilde birleştirilemezler.

Arzuların Gelişimi, Bölüm 11

Birliğe Engel

Baal HaSulam, “Matan Tora” (Tora’nın Verilmesi) Madde 12: “ ‘Hoyrat bir eşek insana dönecektir’ diye yazar, çünkü kişi yaratılışın rahminden çıktığında son derece kirli ve aşağılık bir durumdadır, yani her hareketi başkalarına küçücük bir iyilik içermeden kendi etrafında dönüp duran ona monte edilmiş kişisel-sevgi bolluğunun içindedir.”

Soru: Kişi esasen bir egoist olarak doğar. Anladığım kadarıyla Kabala’da ıslah edilmesi gereken benmerkezci algıdır değil mi?

Cevap: Bu belirli bir egoizmdir. Islah gerektirir.

Bu, herkesin içgüdüsel olarak belli bir tavır almak istediğinde, adamın iyi olmak için bir tür hesaplama yaptığı zamanki hayvansal egoizmle ilgili değildir. Bu, doğal bir egoizmdir, onunla savaşmaya gerek yoktur.

Doğal arzularımız (yemek, cinsellik, aile vb.) hiç egoist sayılmazlar. İnsanlar bunun egoizm olduğunu ve onunla savaşılması gerektiğini düşünüyorlar. Hayır, bu yanlıştır. Sadece birliğimize izin vermeyen egoizmle savaşmalıyız, dostluk, bağ ve sevgi koşulu içinde diğerleriyle birlikte olmalıyız.

Bu nedenle, kişi bir şekilde diğer insanlarla etkileşime girmeye çalıştığında ortaya çıkan muhalefet güçleri,  gerçek egoizmdir.

Soru: Bir başkasını incitme pahasına haz almak, birini kullanmak – bu da aynı zamanda egoizm midir?

Cevap: Elbette çünkü bunlar, aynı zamanda diğerleri ile birleşmemizi engelleyen güçlerdir.

Birliğin Özü Ve Kökü, Bölüm 3

Manevi Eylemler Ve Dünyevi Terimler

Yorum: Ortaçağ’ın birçok Kabalisti ve hatta filozofu, tüm birincil kaynaklarda dünyamız hakkında tek bir kelime olmadığını, sadece zamanın, mekanın ve hareketin üzerinde olan nesnelerin ve fenomenlerin olduğunu yazıyor. O zamanlar bile insanlar böyle şeyleri zaten biliyorlardı.

20. yüzyılın büyük Kabalisti Baal HaSulam, On Sefirot’un Çalışılmasında (Talmud Eser Sefirot,) şöyle yazar: “Kabalistik kitapların yazarları ‘dünyevi’ terimleri yalnızca daha yüksek, manevi kökleri belirtmek için, sembol olarak kullanırlar.”

Benim Yorumum: Kabalistlerin hikayeleri bize tuhaf gelebilir ama onlar, sadece manevi olayları ve eylemleri tarif ederler, dünyamızda olanlar şeyleri değil, bununla birlikte onları tanımlamak için dünyevi terimler kullanırlar. Bu nedenle hikaye, sanki dünyamızda gerçekten olmuş gibi algılanır. Ancak şu var ki bu, gerçekleşebilir ya da gerçekleşmeyebilir.

Soru: Kabalistler tarafından tanımlanan, tüm manevi koşulların, bir insanın ve tüm insanlığın yaşaması gerektiği yerde gerçekleşmediği ortaya çıkıyor. Durum böyle midir?

Cevap: Hepsi gerçekleşemez. Bir insanın ve insanlığın manevi gelişimindeki deneyimleri, dünyamızda sergilenen her şey değildir. Kişi, grup içinde genel ve özel egoizmle, birleşme ve ayrılıklar deneyimler, özel içsel olaylar ve kendisiyle bir mücadele yaşar.  Genel olarak, tüm bunlar içsel çalışmadır. Dünyamızda bir yansıması var mıdır? Böyle bir yansıma kural olarak çok önemsizdir.

Kabalistik Terimler: “Reşimo”

Reşimo, yaratılışta var olan bir bilgi kaydıdır, böylece o, kendini bir şekilde geçmişe, şimdiye ve geleceğe yöneltebilir ve kendini hedefe yönlendirebilir.

Genellikle insanlar basitçe nerede olduklarının anlayışına sahiptirler. Ve demansı (hafıza kaybı) olan yaşlılar buna sahip değildir, bu yüzden herhangi bir temeli olmayan işler yaparlar. Aynı şekilde, Reşimo kesinlikle adamı kontrol eder ve onun ileriye yönelik hareketini belirler.

Bir Reşimo ruhta, her seviyede ve alt düzeydedir. Bir arzunun olduğu yerde, ışığın olduğu yerde, her zaman bu ışığı ve bu arzuyu birbirine bağlayan ve onları ruhun içinde kontrol eden bir Reşimo vardır.