Daily Archives: Mayıs 30, 2020

“Dünya COVID-19’dan Ne Öğrenecek?”

COVID-19, doğanın insanlığa karşılıklı sorumluluk, eşitlik ve doğanın insanlara üstünlüğü konusunda ciddi dersler vermesinin bir yoludur.

Bizi nispeten uzun bir süre boyunca sosyal uzaklaşma ve evde kalma koşullarına zorlayarak, hayatta neyin önemli olduğunu, birbirimizle nasıl ilişki kurduğumuzu, kendimiz için nasıl bir dünya yarattığımızı ve hayatımızı yürütmenin daha iyi bir yolu olup olmadığı düşünmek için daha özgür hale getirdi.

Böyle bir durumda, COVID-19’dan, farklı statüdeki insanlar arasında hiçbir ayrımcılık yapılmadığını, herkese, sıradan Joe’dan dünya liderlerine kadar eşit şekilde bulaştığını, aynı zamanda birbirimizle eşit olarak ilişki kurmanın da akıllıca olacağını öğrenebiliriz.

Ayrıca dünyadaki sosyo-ekonomik altyapılarımızın, bu kadar çok hastalık, ölüm ve alt üst olmayı meydana getirmesi için gereken tek şeyin mikroskopik bir parçacık olduğunu ve doğa karşısında ortak küçüklüğümüzü de öğrenebiliriz.

Bizler, birbirimize ve doğaya olan karşılıklı bağımlılığımızın ve birbirimize bağlılığımızın uyanışını artırmaya yönelik bir süreç içindeyiz.

Böyle bir süreçte doğa bize daha fazla küresel farkındalık yaratmak için çeşitli darbeler gönderir, böylece başkalarına karşı daha fazla dikkat ve sorumluluk geliştiririz.

Neden? Çünkü bunu yaparak, her ayrıntıyı dikkate alan doğaya benzeriz.

İlişkilerimizi uyumlu hale getirmek, bizi doğa ile dengeleyecek ve daha sonra doğanın olumlu geri bildirimlerini deneyimleyeceğiz.

Doğa bizi gittikçe birbirimize bağlıyor ve doğa tarafından bağ kurmaya nasıl zorlandığımızı ne kadar erken fark edersek ve bu bağı pozitif yapmak için kendi aktif rolümüzü alırsak, daha çabuk, çok daha iyi hayatlar yaşayacağız.

Doğa Bizden Ne İstiyor (Medium)

Medium yeni makalemi yayımladı; “Doğa Bizden Ne İstiyor”

Ebedî bir durummuş gibi hissedilebilir, ancak bütün dünya dramatik şekilde değişti, varoluşsal soruları ve içimizdeki ruh arayışını uyandırdı. Bizler ne yaptık ki doğa üzerimize bütün gezegeni felç eden Covid19 virüsünü saldı? Bu sıkıntıları sona erdirmek için, maske takmanın ötesinde, şahsen yapabileceğim bir şey var mı? Durumumuzu gözden geçirebilmemiz için şimdi daha az meşgul olan hayatlarımızdan vakit ayıralım. Keşfedeceğimiz şey, bu molanın tam olarak böyle derin bir düşünceye gelinmesi için verildiğidir.

Bu dünyada yaşıyorum ve olan her şey üzerinde bir etki yapıyorum.  Yakın çevremi her an etkilerim ama aynı zamanda uzak çevreyi de etkilerim. Sistem evrensel, bütünleyici ve küresel olduğu için, her birimiz doğanın tümünde değişiklikler yaratıyoruz. Bu, tüm parçaları birbirine bağlı ve geniş kapsamlı bir dengeye doğru ilerleyen bir sistemdir. Ve bizler onun dengesini bozduğumuz zaman, dengesizlik mevcut pandemi gibi her türlü olguda kendini gösterir. Bir anlamda, doğada karşı karşıya olduğumuz her şeyin, aslında sistemin onun üzerindeki iyi ya da kötü etkilerimize tepkisi olduğu söylenebilir.

Bunu işimle, çocuklarımla, geleceğimle ilgili ne olacağını bilmeden, evde otururken kendimle nasıl ilişkilendirebilirim? Kişisel hayatım sistemi nasıl etkileyebilir?  Geçen her gün asla geri dönmez, bu yüzden uykuya dalmadan önce günümün nasıl gittiğini, ne yaptığımı, kimseye zarar verdim mi diye değerlendirmek faydalıdır.  Hareketlerim ve düşüncelerim uyuma mı yoksa  tam tersine mi katkıda bulundu?  Hayatımın günlük muhasebesini tutmalıyım.

Allah korusun, ciddi bir hastalık ya da kayıptan etkilendiğimizde, hayatta neler olup bittiğini arayan hisler ve düşünceler yüzeye çıkar ve neden ben diye sorarız. Bugün, Koronavirüsün bu darbesi – durum, köken veya bankadaki bakiye ne olursa olsun –  hepimizin üzerine indi ve kolektif ruh arayışımızı harekete geçirdi.

Gezegeni Kurtarmak

Doğa şimdi bize, bizim için en iyi şeyin, nasıl düzgün bir şekilde etkileşime gireceğimizi anlayana kadar kimseye yaklaşmadan evde kalmak olduğunu söylüyor gibi görünüyor. Kendimiz için inşa ettiğimiz hayatı, yarattığımız dünyayı; birbirimizle ilişki kurma şeklimizi, karşılıklı saygı/önem eksikliğimizi;  gezegeni harap ettiğimizi, her parçanın bütünün refahına cevap verdiği bütüncül doğa sistemine tamamen zıtlığımızı ve böyle bir yıkım yüzünden dünyanın kendini savunmada nasıl tepki verdiğini gözden geçirmeye zorlanıyoruz.

Doğa, insanlığın kolektifi hissetmesi ve algılaması için tam bir entegrasyon sağlamasını talep ediyor. Peki neden? Çünkü böyle bir durumda form olarak doğanın kendisine benzer hale geliriz ve bu, sistemle mükemmel bir uyum sağlamak için tam olarak ihtiyacımız olan uyumluluktur. Aslında bu, insanlığın evriminde bir sonraki seviyedir. Farkında olsak da olmasak da doğa bizi beklemeyecek ve bizi birbirimizi düşünmeye zorlayacaktır. Herkes bu Koronavirüs döneminden çıkmaktan memnun olurdu, ancak bu seçenek masada değil.

Bu nedenle, kişisel manevi arayışımızdaki kilit soru şu olmalıdır: Küresel sistemin kırılmasını düzeltmek için, içimde herkese karşı sevgi geliştirmem gerektiğini anlıyor muyum? Her birimiz bu kişisel sorumluluk ve sevgi duygusunu geliştirmediğimiz sürece, herkese düzgün bir şekilde özen göstermek ve ihtiyacımız olan ortak uyumu elde etmek imkânsızdır.

Açıkçası, her birimiz sekiz milyar insanı, tüm dünya nüfusunu ve hatta kendi ülkemizin sakinlerini sevemeyiz. Bazen, kendi aile fertlerimizle bile zor geçiniriz. Bu net, doğal ve anlaşılabilirdir, ancak bu isteyemeyeceğim anlamına gelmez. Sevgi gücünün verilmesini hepimiz istemeliyiz. Ama kimden? Doğadan, bütün realiteyi birliğe getiren yüce güçten. Ve neden işler bu şekilde organize ediliyor? Bizim bu yüce gücü bilinçli olarak ele almamız için, onu bilmeyi, özgür irademizi ve talebimizi karşılıklı sevgiyle tek bir demet halinde birleştirebilmeyi öğrenmemiz için. O zaman doğa ile tam bir uyum sağlayacağız.

Doğaya Zarar Vermeyi Durdurun!

Tora, Çıkış 15:26: Mısır’a verdiğim tüm o hastalıkları, sana vermeyeceğim çünkü ben Efendinim, senin şifacınım.

Sanhedrin 101a: Bilgelerimiz şöyle sorar: “Eğer hastalığı veren bensem, şifacıya ne gerek var ki?”

Rabaş, Makale 133, “Bunun Hepsi Islahtır”: eğer ben şifacıysam, eğer bu hastalığı ben iyileştireceksem, neden sana hastalık veriyorum? Hastalık vermekle ne kazanıyorum? Bu ceza gibi olmalı, eğer ki ben iyileştirmek zorunda isen bu ne biçim bir cezadır? Bu sanki ben boş yere iş yapıyorum gibidir.

Bu nedenle sana hastalık vermeyeceğimve senin hastalık diye düşünmen yalnıştır, bu konuda yanılıyorsun. Doğrusu şudur, hissettiğin tüm durumları eğer Benimle ilişkilendirirsen, bunların hepsi ıslahlardır, senin Benimle Dvekut’a yaklaşman içindir.

Dünyada olan her şey, bu virüs bile bu sistemi tanımamız için gereklidir. Ancak, onun zıt ve ortak eylemlerini görmezsek, verimli bir şekilde çalışamayız.

Bu nedenle bize hastalıklar, her türlü zararlar, bozuk koşullar gibi görünen şeyler, yalnızca bizlere Yaradan’ı doğru bir şekilde anlamamızı öğretmek için gereklidir. Sonuçta, her şey iyi ve kötü, artı ve eksi bilgisine dayanarak inşa edilmelidir, yoksa bize ve tüm ortak sisteme ne olduğunu anlamayacağız.

Bugün, yukarıdan çok güçlü bir etkinin, dengesizliğimizin tezahürünün başlangıcındayız. Muazzam bir doğa ve onun en yüksek derecesi olarak insanlık vardır. Bununla birlikte, mantıksız davranışları ile insanlık bu sistemi dengeden çıkarır ve Koronavirüs denen şey veya özellikle zararlı başka bir şey ortaya çıkar ve bizler onunla nasıl başa çıkacağımızı bilemeyiz.

Modern dünyada, mükemmellik, bilgi, güç, iktidar ve etki kaidemizden asla bu kadar yenilmedik, kibrimiz içindeyken kendimizi doğanın en üst gücü olarak gördük. Bugün ne yapabiliriz? Korkmuş tavşanlar gibi köşemizde mi saklanıyoruz? Bize ne oluyor?

Yakınlaşmayın, birlikte oturmayın, iki metre mesafede toplanın, ellerinizi iyice yıkayın, sümkürmeyin, vb.

Doğanın bize ne gösterdiğini görebiliyor musunuz? Zararlılar olduğumuzu! Bu gururdan, bu küstahlıktan kurtulmaya çalışın, hangi sistemde olduğunuzu ve onu normale döndürmek için ne yapılması gerektiğini anlayın. Onu bozmayı/parçalamayı bırakın! Neden her zaman yorganı kendi üzerinize çekiyorsunuz? Bununla ne elde etmeye çalışıyorsunuz?

Doğaya hiçbir şey olmayacaktır ancak sizler korkunç, bozuk bir sistemde olduğunuzu hissetmeye başlayacaksınız. Onu mahvediyorsunuz.  Temelde, doğa çok hızlı bir şekilde iyileşir. Ama sizi püskürteceği bir duruma ulaşacaksınız.

İnsanlar doğaya korkunç bir darbe yaptıktan sonra Çernobil çevresinde neler olduğuna bakın! Ve bugün, orada her şey güzelleşiyor. Yüzlerce yıldır var olmayan hayvanlar ortaya çıkıyor. Neden? Çünkü en zararlı hayvan, insan, ortadan kayboldu ve her şey çiçek açıyor ve kokuyor. Bu nedenle, doğaya zarar vermeyi bırakmalıyız.

Bir Kabalistin Koronavirüse Karşı Tutumu

Soru: Yurt dışında yaşayan akrabalarınız var. Koronavirüsü onlarla konuşuyor musunuz? Onlar için endişeleniyor olmalısınız.

Cevap: Oğlum, karısı ve üç çocuğu 30 yıldan fazla bir süredir Kanada’da yaşıyor. Tabii ki onlar için endişeleniyorum.

Soru: Bir Kabalist olarak onlara tavsiyede bulunuyor musunuz?

Cevap: Bir Kabalist olarak kimseye tavsiyede bulunmuyorum. Bir Kabalistin tüm tavsiyeleri öneri biçimindedir: ya yapabilirsin ya da yapamazsın.

Ne dersem diyeyim, herkes için söylüyorum. Oğlum derslerimizi dinliyor, tüm etkinliklerimize katılıyor, kitap dağıtıyor – bir yayın şirketi var. Ne yapılması gerektiğini biliyor. Neden ona bir şey söyleyeyim ki?

Soru: COVID-19 olan bir kişiye ne önerirsiniz?

Cevap: İnsanoğlu olarak, tam bir şey söyleyemem. Bildiğim kadarıyla, bu virüs yüksek sıcaklıklara dayanamaz.

Bir Kabalist olarak, dünyadaki tüm insanların birbirine yakınlaşması için düşünmenizi ve hareket etmenizi öneririm çünkü bizi ayıran bu virüs tam olarak nerede hasta olduğumuzu göstermektedir: aramızdaki bağda. Ve bu yüzden bizi ayırmaktadır.

Soru: Kendinizi Koronavirüsten korumak için kişisel olarak hangi önlemleri alıyorsunuz? Örneğin: karantina, vitaminler, egzersiz, sık sık ellerinizi yıkamak vb.

Cevap: Özel bir dezenfektanla ellerimi yıkarım. Sağlık Bakanlığı tarafından belirtilen şekilde, gerekli değilse başka insanlarla temasa geçmiyorum. Yapılması gereken her şeyi, sıradan bir vatandaş olarak yapıyorum.

Buna inanıp inanmamam, kendimi kötü ya da iyi hissetmem, önemli değil. Bir Kabalist, hükümetin ya da uzmanların halka ne yapmasını söylediklerini, daima “Ulusunuzla beraber olun” kuralına göre yapar.

Soru: Karantina nedeniyle tecrit altında olduğunuzu ve bazı gizemli bilgisayar virüslerinin internete saldırdığını ve herkes gibi sizin de internet üzerinden kimseyle iletişim kuramadığınızı düşünelim. 14 gün boyunca kendi başınıza kaldınız. Ne yapardınız? Ne düşünürdünüz?

Cevap: Kitaplarım olduğu sürece, iki hafta mı yoksa 20 yıl mı olduğu umurumda değil. Ancak, o zaman insanlara kendilerini ve dünyayı ıslah etme yöntemini aktaramazdım yani iyiye, daha yüksek bir insanlık durumuna ulaşmak için tüm virüslerden kurtulma yöntemini. Bu bir sorun olurdu. Ama bana gelince, ben kendi kendime yeterim.

Soru: Kitaplar olmasaydı ne yapardınız?

Cevap: Bunların hepsi kafamda. Diğer insanlarla bağ koşulu içindeyim ve bu internet ağları üzerinden bağlantıya bağlı değil. İnsanlığı hissediyorum, ruhları hissediyorum, diğer insanları hissediyorum. Öğretmenim ve geçmiş yüzyılların diğer Kabalistleriyle bağlantıdayım. Burada hiç bir problemim yok. Hiçbir virüs beni sınırlamaz.

Sadece geleneksel bilgi araçlarının yokluğunda, tüm virüslerden kurtulmak ve ıslaha ulaşmak için yapılması gerekenleri geleneksel iletişim yöntemleri aracılığıyla tüm insanlara aktaramayacağım için üzücü olurdu.