Monthly Archives: Nisan 2020

Manevi Dünyaya Hangisi Daha Yakındır: Kalp Mi Akıl Mı?

Soru: Neden maneviyata olan arzu, kalpteki nokta olarak adlandırılıp akıldaki nokta olarak adlandırılmıyor? Manevi dünyaya kalp daha mı yakındır?

Cevap: Doğanın tümü alma, dolu olma, haz alma arzusudur. Bu, doğanın temelidir. Akıl bu arzuları doğru bir şekilde kullanmak için bize verilmiştir. Bu sebeple, akıl arzulara hizmet etmektedir.

Kalp, en merkezi başlangıç noktamız, en merkezi arzularımızdır. Bu yüzden maneviyat için uyanış arzusu kalpteki nokta olarak adlandırılır.

Neden Bir Kare Değil De Çember?

Soru: Neden özellikle bir karenin merkezi yerine, çemberin merkezi hakkında konuşuyorsunuz? Çember nedir?

Cevap: Çember, herkesin eşit olduğu zamandır.

Eğer bütün dostlar onluda birleşirlerse ve birbirlerine tamamen eşit olmaya çalışırlarsa, o zaman geometrik olarak bu bir çember olarak tasvir edilir.

Sizler çembere katılan birisiniz. Ve sizlerin tamamen eşit ve karşılıklı çabalarınızın tümü, beraber birikir ve ardından Yaradan çemberin merkezinde ifşa olur.

Twitter’da Düşüncelerim / 23 Nisan 2020

Yaratan, fiziksel bir görüntü değil, ihsan etme ve sevgi gücüdür. Aramızda yaşamalı. Buna kurtuluş (egodan), Mısır’dan çıkış denir. Birliğin gücü tüm sınırların üzerinde çalışır.. Dünyayı şeffaf, tek bir bütün olarak hissedeceğiz herkesin birbiriyle birleştiği ve Yaradan’ın içinde olduğu yerde.

Mısır’dan çıkış, egodan aramızdaki sevgiye çıkıştır. Asılsız nefretten çıkmak ve açık bir kalple birbirimize yüzümüzü dönmek istiyoruz. Bu genel sevgi olarak ifşa olur, Mısır’dan İsrail topraklarına çıkış – “Yaratan’a doğru” hedeflenen bir arzuya

Virüs ne kadar tutsak olduğumuzu, egoya batmış olduğumuzu, haz alma isteğinde köle benzeri bağımlılığımızı gösteriyor. Egomuzun tüm taleplerini yerine getirmeyi kabullendik ve bunun farkında değiliz. Egoizm arzularımız ve düşüncelerimize hükmeder, kölelik tam da bunu ifade eder.

Tüm gerçekliği ve içindeki Yaratan’ı hissedeceğiz.

Birlik gücü tüm ülkelerin ve sınırların üzerinde çalışır. Evler ve evrenin bölümleri arasında sınırsız, dünyayı saydam olarak hissedeceğiz. Her şey bir bütün olarak hissedilecek, her biri birbirine bağlı ve herkes onun içinde.

Eğer şimdi biz dünyayı değiştirmezsek, virüs bizi tekrar ziyaret eder mi? … Neyi değiştiriyoruz?

Karantinadan ayrılırken düşünün: sizinle birlikte apaçık dünyaya ne götürmek istersiniz? Karantinadan ayrıldığınızda girdiğiniz dünyayı nasıl hissetmek istersiniz? Belki başkaları da aynı şekilde hissediyordur ve siz dış dünyayı değiştirebiliyorsunuzdur?

“Koronavirüs Krizi Sonrası Toplum Nasıl Değişecek?” (Quora)

Eskiden olduğu gibi alışveriş merkezlerine hücum etmeyeceğimizi ve imalat-satın alma-kullanım zincirini geçmişte bırakacağımızı düşünüyorum.

Koştuğumuz tüketim yanlısı fare yarışından, sakinleşmek için bir süre geçirdikten sonra, bizler şu anda – Koronavirüs döneminin evde kalma koşullarındayken – başkaları pahasına kendimize fayda sağlamak için yola çıktığımız bir yaşam tarzının, bizimle doğa arasında büyük dengesizlik getirdiğini düşünmek için zamana sahibiz.

Şimdi, evlerimizde birbirimizden izole edilmişken, Koronavirüs öncesi hayatımızın bizi nasıl bir çıkmaza götürdüğünü ve şu anki uzun süreli sosyal uzaklaşma dönemimizin, nasıl bizlere hayatlarımızı yaşama şeklimizi gözden geçirmek için yeni bir alan sağladığını kabul eden, çok fazla bilgi etrafta paylaşılıyor.

Bu nedenle umarım, geçmiş rekabetçi-egoist yaklaşımımızın bize olanak verdiği memnuniyette ve haz almakta yetersiz kalmasının farkıdalığıyla birlikte, eğer doğa ile dengeye girersek gerçek mutluluğun geleceğini de öğreneceğiz. Yani, doğa ayrılmaz bir sistem olduğundan ve doğa bize küresel olarak ne kadar birbirine bağlı ve birbirine bağımlı olduğumuzu (mevcut koronavirüs kriziyle örneklendiği gibi) giderek daha fazla gösterdiğinden,  o halde doğanın farkındalığımızı geliştirdiği, birbirine bağlılık ve karşılıklı bağımlılık düzeylerine uyacak şekilde tutumlarımızı nasıl ayarlayacağımızı öğrenmek akıllıca olur.

Bizler o zaman, egoist yaklaşımımızı, yeni özgecil bir yaklaşım ile değiştirerek sömürü, istismar, depresyon, stres, yalnızlık, kaygı ve ihmal gibi giderek daha fazla olumsuz olgu olan bir dönemi, sorumluluk, destek, cesaretlendirme, mutluluk, barış, birleşme ve sevgiyi ifşa edeceğimiz onun zıttı olumlu forma, tersine çeviririz ve Koronavirüs döneminden çıkarız.

Eski ekonomimizin çoğunu üzerine inşa ettiğimiz aşırı plastik yığınları ile ne yapardık? Koronavirüs sonrası dünyada yükseltilmiş bir insan bilinci ile uyandığımızda, inşa ettiğimiz tüm binalara ve kulelere, tüm çarşılar ve alışveriş merkezlerine ne olurdu?

Onları müzeye çevirirdik. Tüm bu mağazaların etrafında dolaşıp, hayatlarımızı doldurduğumuz gereksiz ve önemsiz nesnelere bakarak, şöyle düşünürdük “Tüm bu çöpleri yapmanın, satın almanın, satmanın ve elden çıkarmanın bize her türlü keyfi getireceğini nasıl düşünebildik? Ne düşünüyorduk ki?”

Koronavirüs dönemi sonrası müzeler yeni yükseltilmiş bilinç durumumuzu göstermek için harekete geçerdi: ortak bir destek, düşünce ve cesaret atmosferi hissiyle, Koronavirüs öncesi materyalist kültürümüzü, soyu tükenmiş bir dönem olarak görürdük ve bu müzeler bizlere, böyle başarısız bir mutluluk girişimine geri dönmek istemeyeceğimizi hatırlatırdı. Kabalist Yehuda Aşlag’ın (Baal HaSulam)  “Panim Meirot uMasbirot Kitabına Giriş” adlı makalesinde yazdığı gibi: “İnsan servet kazanmak ya da bina inşa etmek için yaratılmadı. Dolayısıyla kişi, kendini sevgiye getirecek her şeyi aramalı. ”

Dağıtım, Kalpteki Noktanın Kilidini Açmanın Anahtarıdır

Soru: Kalpteki noktanın, çevremdeki insanlardan birisinde olup olmadığını nasıl saptayabilirim? İşaretleri nelerdir?

Cevap: Onun durumuna göre, yaşam arayışına göre.

Şahsen ben her zaman yanımda çalışmak, açıp okumak için bir kitap alırdım. Bana sorarlardı: “Ne okuyorsun?” diye.  Onlara gösterirdim. İnsanlar onu okumaya başlarlar ve eğer ilgi gösterirlerse onlara kitabı bırakırdım. Sonra bana onu geri vereceklerdi. Böylece, Kabala’yı bu şekilde yaymaya başladım. Bu 80’lerin başındaydı.

Bugün herkese bu bilimi dağıtmak ve anlatmak için muazzam araçlarınız var. Bu yüzden gayret edin. Bu çok yüce bir iştir çünkü muazzam bir ışık sizin aracılığınıza onlara nüfuz edecek ve eylemlerinizin sonucunu kesinlikle net bir şekilde hissedeceksiniz.

Twitter’da Düşüncelerim / 22 Nisan 2020

Hepimiz egoistiz. Sadece kendimizi düşünerek daha da büyük egoistler olmak için bu şekilde gelişiriz. Dengeyi korumak için, egonun tezahürü ölçüsünde birbirimizden ayrılmalıyız. Biz yapmazsak, doğa bizim için bunu acıyla, virüsle yapar # COVID-19

Koronavirüs, “insanlık” adlı ortak bir bilgisayara indirilen ve üzerinde çalışmaya başlayan özel bir programdır. Bu program bizden karşılıklı olarak daha kapsayıcı olmamızı istiyor. Bunu başarabilirsek virüsü yeneceğiz. Bu arada, sadece acılar yoluyla öğreniriz.

Ortak bir düşman iyi bir şeydir!

Dünya daha bağlantılı, birleşik hissetmeye doğru ilerliyor. Herkesi etkileyen ortak bir sorun insanları yakınlaştırıyor. İnsanlar savaşlar, ülkeler, şirketler veya insanlar arasındaki çatışmalar hakkında düşünmeyi bırakıyorlar – asıl mesele ortak bir düşmandan hayatta kalmaktır.

Koronavirüs insanlığa gerçekten yardım etti. Şimdi, üretimi ve dağıtımı, insanlığa gerekli ürünleri sağlayacak, fakat dünyayı neredeyse tamamen yok ettiğimiz için aşırı tüketim olmayan bir şekilde geri yüklememiz gerekiyor.

İşlerimize ve okullarımıza dönersek, bunu insanların eğitimi eşliğinde aşamalı olarak yapmalıyız. Bir kişinin sadece kendisine bulaşmasından değil, başkalarına da bulaşmasından korkması önemlidir. Bizi virüsten koruyacak olan bu karşılıklı kaygı.

Baal HaSulam: eğer insanlık birleşmek ve birbirlerine nazik davranmak istemezse, dünya savaşları ve doğal afetlerle karşı karşıya kalacağız, yeryüzündeki tüm ruhları içlerine dahil etmek ve hala dost sevgisine gelmek zorunda kalan bir avuç insanın kalmasından sonra.

EGO’muz, Amalek, bana içimde Yaradan’ın önemini nereye ekleyeceğimi gösteriyor.

Rahatsızlık, kişinin kendini incelemesi ve yükseltmesi gerektiğinin bir işaretidir, Yaradan’dan kişinin O’na yükselmek için bir araçtır. Amalek, Yaradan’ın içimizdeki önemine karşı savaşıyor. Bu nedenle, üzerimizdeki çalışmasıyla Yaradan’ın önemine olan ihtiyacı uyarır.

Amalek bize kendisini hatırlatır (AMALEK – Al Minat LEKabel, Yaradan’ın ihmali, ihsan etme) ya da hatırlatmaz – sürekli bunun üzerinde çalışmalıyız – Yaradan’ın önemini nereye ve nasıl ekleyeceğimize bakın. Büyümemizin tek sebebi odur. Amalek’in zıt yardım olduğu ortaya çıkar.

Amalek, gerçek egoizm, Yaradan’ın alanında Mısır’dan çıktıktan sonra ortaya çıkar. Mısır’da Firavun yönetir. Yaradan’ın alanında zıt bir güç olan Amalek ortaya çıkar. Amalek’e karşı çıkmanın tek yolu onluda çalışmak ve Yaradan’a dua etmektir.

 

Koronavirüs Realiteyi Değiştiriyor, Bölüm 10

Koronavirüsü Yenmek İçin Ne Gerekiyor

Soru: Bir Kabalist olarak, bizi bekleyen darbeleri görüyor musunuz, yani on Mısır vebası yani tüm insanlığın egoizmi üzerinde on darbe midir? Önümüzde ne var?

Cevap: On darbenin hepsinden geçmek zorunda değiliz. Geçmişte bu darbelerden zaten geçtik ve bu nedenle, bugün Mısır’daki kadar güçlü olamazlar.

İleri gitmesi için keskin bir çubukla dürtülen eşek gibi iğnelenmek için sadece birkaç ciddi imaya ihtiyacımız var. Doğru bir şekilde ilerlemek için bu teşvike ihtiyacımız var.

Umuyorum ki açıklamalarımıza ek olarak belki bu virüs yeterli olacaktır. İnsanlığın bir şekilde doğru sonuçları çıkarabilmesi oldukça mümkündür.

Burada çoğu şey hükümetlere bağlıdır. Bu konuda ciddi düşünmeye başlayan ilk onlardır çünkü virüs tüm ekonomiyi etkilemektedir.

Soru: Hükümetlere ne tavsiye edersiniz?

Cevap: Onlara daha akıllı olmalarını ve insanlığın gelişiminin ellerinde olmadığını anlamalarını tavsiye ederim; bu yüzden Kabalistlerin söylediklerini dinlemeliler.

Soru: Ya şimdi evde karantinada oturan insanlar? Onlar ne yapmalılar?

Cevap: İnsanların, olumlu ilişkilerin bizi iyiliğe ve esenliğe yönlendirebilecek en iyi, en kesin ve tek ilaç olduğunu anlamalarını diliyorum.

Soru: Başka bir deyişle evde kalan insanlar, doğanın gelişim planının aramızdaki doğru bağlarda olduğunu anlamalıdırlar. Her düzeyde sorun ve felaketler yaratan, doğadır. Ve bizden gerekli olan tek şey karşılıklı bir tepkidir. Bir tepki varsa, problemler azalır; tepki yoksa, sorunlar ve basınç artar. Doğru bir şekilde anladım mı?

Cevap: Evet. Duygularımızla birbirimize iyi bir şekilde yaklaşmalıyız, hepsi bu. Bu konuda hepimize iyi şanslar!

Koronavirüs – Doğanın Bumerangı

Karşılıklı garanti, çocukluğundan beri herkese tanıdık bir kavramdır. Bize her zaman birbirimizi desteklememiz gerektiği, aksi takdirde kaybolacağımız öğretildi. Ancak günümüzde karşılıklı garanti, insanlar arasındaki bağ, alışılmadık derecede artmakta ve konuyla ilgili bir başlık haline gelmektedir.

Dünyaya hızla yayılmış olan Koronavirüs salgını, bize küresel dünyadaki yaşamlarımız ve ilişkilerimiz hakkında yeni bir şeyler öğrenme fırsatı vermektedir. Öte yandan, bize her bir gücün, hatta doğanın en küçük unsurunun bile bize hakim olduğunu gösteriyor. Dünya çok büyük görünmekte ancak aniden küçük bir virüsün onu kaosa ve karanlığa sokabileceği de ortaya çıkmaktadır.

Bu bize, zamanımızda, her birimizin zararlı olmamak ve başkalarına bulaştırmamak için dünya önünde nasıl kişisel sorumluluk taşıdığımızı göstermektedir. Bir düşünün, Çin pazarından bazı kendi halinde tüccarlar dünyada böylesi dramatik değişiklikler yaptılar. Bu, küresel dünyada her birimizin sahip olduğu gücü ve herkesle ilgili olarak her birimizin sorumluluğunun ne olduğunu göstermektedir.

Kabala biliminde basit bir yasa vardır: genel ve özel eşittir. Genel sadece özel unsurların bir koleksiyonudur ve bu nedenle onların her birine bağlıdır. Geneli yok etmeden en küçük elementi bile genelden çıkarmak imkansızdır. Bir parçacık olmadan, kusurlu olacaktır çünkü bu parçadan yoksundur.

Bu nedenle, Koronavirüse bakıyoruz ve böyle bir mikroskobik parçacığın dünyada bu kadar çok sorun yaratmayı nasıl başardığını anlamıyoruz? Ama aslında virüs bizlere tüm sistemde biyolojik düzeyde, doğanın en yüksek seviyesinde, nasıl zarar verdiğimizi gösteriyor. Bunun üstünde sadece insanların düşünceleri ve niyetleri var.

Her şeyin kafamız ile başladığını anlamalıyız. Bu nedenle, biyolojik sistemde bir arıza varsa, o zaman bu, biyolojik seviyenin üzerinde olan düşünce ve arzu sistemindeki bir arızanın sonucudur. Biyolojik düzeyde virüsler gibi bozukluklar yaratan, bir insanda, diğerleriyle, genel olarak insanlıkla olan ilişkide ne tür sorunların olduğu açıklığa kavuşturulmalıdır.

Görünüşe göre ilişkilerimizde bir sorun var: bunlar bütünleyici değildir. bütünleyici nitelikteki tüm yasaları zaten ihlal ettik ve onun normal varlığına izin vermiyoruz. Bu nedenle, her şeyin birbirine bağlı ve uyumlu olması gereken doğada yarattığımız yıkım, o kadar önemli hale geldi ki herkesi bir virüs şeklinde vurdu.

Salgın herkesi gerçekten etkiliyor çünkü integral bir dünyada yaşıyoruz. Bu nedenle, kimin nerede yaşadığı önemli değil – ister Çinli bir köylü, ister Hong Kong’da bir borsacı ya da Amerikalı olsun ortak, bağlantılı bir sistemde olduğumuz için herkes acı çekti.

Bir zamanlar daha yalıtılmış ve daha sadece yerel bölgemize bağlıydık çünkü dünya küresel değildi. Ancak bugünün dünyası o kadar bütünleşmiş ki, herhangi bir Çin köyü bir zincir boyunca tüm insanlık ile ticaret ilişkileri ağı üzerinden bağlanıyor. Dünyanın kaderinin hükümetler tarafından yönetildiği gerçeğine alışkınız ve aniden dizginler küçük bir virüsün emrinde.

Hepimiz “Adam”, insan olarak adlandırılan bir entegre sistemin parçalarıyız ve istisnasız birbirimize bağlıyız. Ve eğer bu sistem giderek daha fazla bağımlılığımızı gösteriyorsa ve bizi onu geliştirmeye mecbur kılıyorsa, o zaman bu sisteme nasıl uyum sağlayacağımızı öğrenelim, yoksa bu bizim için kötü olacaktır. Aksi takdirde, her gün yeni ölümcül virüsler ortaya çıkacaktır.

Sistem, olumlu bağlarımız ile birimize bağlanmamız gerektiğini gösterir. Fakat  “olumlu” nun ne anlama geldiğini bulmamız gerekir çünkü egoizmimiz sadece olumlu olması için, ona faydalı olanı düşünür.

Gerçekten neyin olumlu olduğunu bulmak için, tüm sistemi öğrenmeliyiz ve daha sonra hepimiz onun bütünlüğünü korumak için birlikte hareket ederiz. Bunun dışında hiç bir şey gerekli değildir, sadece kendin gibi diğerlerini önemsemek.

Aramızda, herhangi bir ayrılık ve kişisel hedeflerden daha yüksek olan küresel, karşılıklı bir garanti olmalıdır. Karşılıklı önem, aramızdaki pozitif bağ her şeyin üstündedir ve bu, aramızdaki mevcut tüm bireysel bağları belirlemelidir. Karşılıklı garanti, doğada var olan en yüksek yasadır ve yalnızca doğada mevcuttur. Diğer tüm yasalar ve davranış biçimleri bundan türetilmiştir.

Koronavirüs sayesinde, karşılıklı garanti yasası artık dünya çapında ifşa olmaktadır. Doğa bize kim olduğumuzu ve ne kadar zıt olduğumuzu göstermeye karar verdi.

Belki de bu kriz sırasında, doğanın ayrılmaz bir parçası olmak için neler yapılması gerektiğini öğreneceğiz. Karşılıklı güvence yasasını yerine getirdikten sonra biz insanlar doğayı dengeye getireceğiz. Doğa güçlerinin tam dengesini ve uyumunu sağlamak gerçek bir cennettir.

Dünyamızın Özü Nedir?

Soru: Bedensel eylemlerimizin manevi dünya üzerinde hiçbir etkisi olmadığını duydum. Ama Kabala ile ilgilenmeye başladığımda, burada sadece fiziksel eylemler görüyorum. O zaman Kabala’yı incelemenin anlamı nedir?

Cevap: Dünyamızın özü, manevi dünyadan kopuk bir insanın kendisini ve tüm dünyayı bağımsız bir durumdan ıslah etmeye başlayabilmesidir; manevi dünyada olmadığında, kişi her seferinde onu nasıl etkileyeceğini seçebilir.

Yani, istediğimiz gibi yaşamak ve manevi dünyanın hissine girmek ve istediğimiz zaman ona uymak için maddi dünyada, maneviyatın dışında var olmaktayız.

Manevi Enerji İle Beslenmek

Soru: Birkaç yıl Kabala bilgeliğini çalıştıktan sonra, daha mutlu olanlar ve çalışmada daha iyisini yapanlar var ama öte yandan, daha mutsuz hale gelenler var ve fizikselliklerinde hiçbir şey onları mutlu etmiyor. Bu, kişinin karakterine mi bağlı yoksa kişinin gelişim düzeyiyle mi ilgilidir ve kişi aşama aşama mı değişir?

Cevap: Kişi birçok farklı koşullardan geçer, bu yüzden bu soruya tek kesin bir cevap veremem. Hepimiz sürekli değişiyoruz. Her şey içinde yaşadığımız topluma bağlıdır. Sürekli yükseliş ve düşüşler geçiriyoruz.  Dahası, kendimizi dikkatli bir şekilde korursak ve yükseliş ve düşüş durumlarına girmemiz gerektiğini bilirsek, bir düşüş durumundayken bize yardım edecek ve bizi ciddi bir şekilde destekleyecek ve herhangi bir düşüş durumundan bizi bir yükseliş durumuna çekecek doğru toplumu kurmalıyız. Bu, her şeyin topluma bağlı olduğu anlamına gelir.

Soru: Durum buysa, kişi gelecekte ne bekleyeceğini bildiği için, düşüş durumunda bile mutlu olabilir mi?

Cevap: Tabii ki. Gelecekte yükselmek için düşüşün size verildiğini anlarsanız, iniş sırasında mutlulukta hiçbir sorun yoktur. Sistem bir kondansatör veya diğer her hangi toplama cihazı gibi çalışır. Belli bir manevi düzende faaliyet gösteriyorsunuz, bir şeyler biriktiriyorsunuz ve sonra her şey yok oluyor ve bu yüzden onun tarafından beslenebilmek için topluma bağlanmalısınız.

Bu dönem bittiğinde tekrar yükselmeye, tekrar edinmeye ve toplamaya vb. başlayacaksınız.

Bu, farklı dönemlere göre çevreye manevi enerji vermeniz ya da çevrenin bunu size vermesi gerektiği anlamına gelir. Ve böylece, bu art arda gelen dönemlerde, bu sinüs eğrisinde ilerleyeceksiniz.