Monthly Archives: Temmuz 2015

Bu Hayali Dünya

thumbs_Laitman_407_01Soru: Geçenlerde, sizi, içinde bulunduğumuz hayali gerçeklik hakkında konuşurken dinlemiştim. Ama, ben şu anda sizi duyuyorum ve bana konuşuyorsunuz. Ve ben bunu anlamaya çalışıyorum, burada hayali olan nedir? Bu hayali ise, o zaman gerçekten varolan nedir?

Cevap: Doğru. Şu anda algılamakta olduğumuz, bize gerçeklik olarak gözüken, hayali gerçeklik olarak adlandırılır çünkü, bu, sadece bizim hayalimizde vardır.

Aslında gerçeklik bizim içimizdeyken, bize, biz gerçekliğin içindeymişiz gibi görünür. Herşey tam tersinedir. Bu, Kabalistlere, manevi dünyayı algılamaya girmeye başladıkları anda ifşa olmuştur. Tam şu anda, bununla hem fikir olmakta zorluk çekiyoruz. Ancak, Kabalistlerin bize söyledikleri budur.

Üst dünyayı hissetmeye başlayan kişi, şu anda algılamakta olduğumuz gerçekliğin, hayali olduğunu anlar. Bu gerçeklik, bize, büyük bir dünya içinde olduğumuz ve herşeyin bizi çevrelemiş olduğu, hayali bir resmi tasvir eden beş duyumuzda vardır. Özünde, her şey bizim içimizdedir.

Modern bilim adamları, son zamanlardaki keşiflerinde, yapılmış bir gerçekliğin, bir çeşit bilgisayar programı içinde olduğumuzu söylüyorlar. Ve hissetmiş olduğumuz dünyanın, objektif olarak var olduğunu söyleyemeyiz. Bu dünya bizim algılarımızda, duyularımızda mevcuttur.

İsrail Radyo Programından 103FM, 21.06.2015

Ne için Yaşıyoruz?

Laitman_00037Soru: Kabala bilgeliğinin “İnsan ne için yaşar” sorusuna cevap verdiğini açıkladınız. Ben hâlâ bu sorunun cevabının ne olduğunu anlamadım. Biz ne için yaşıyoruz?

Cevap: Yaşıyoruz ki, bu sayede “Ne için yaşıyoruz?” sorusunu cevaplayabiliriz. En nihayetinde, bu soruyu cevapladığımız zaman yaşamın amacını, anlamını edinmiş oluruz.

Soru: Yaşamın amacı nedir?

Cevap: Yaşamın amacı, kökü, üst gücü edinmektir. Onu edindiğiniz an, gelişimin yeni yolunu ifşa edersiniz. Bu üst güce, daha büyük bir yoldan benzer olmaya başlarsınız. Sonrasında, tamamen farklı bir şekilde, kendinizi ve sizi çevreleyen gerçekliği edinirsiniz. Yeni duyularınız ile bunu edinirsiniz. Daha yükseklerde bir dünyayı ifşa edersiniz.

Sonrasında, fiziksel dünyamız, sizin için sadece bir araç haline gelir. Ancak, sizin için en önemli olan şey, tıpkı bu güç ile aynı olmak için, tüm bütünlüğünde üst gücü edinmek ve ona benzer hale gelmektir. Yaşamın amacı budur.

İsrail Radyo Programından 103FM, 21.06.2015

Dünyadaki Anlaşmazlıklar ve Çözümleri

thumbs_laitman_253Dünyadaki Anlaşmazlıklar ve Çözümleri, 1. Bölüm – Dünya Ne Arıyor?

Dünya savaş arıyor. Gereksiz ve fazla boğazları ve hatta gereksiz olmayanları bile doyurmaktan kurtulmanın başka bir yolu yok.  Dünyanın savaşları hoş karşılamasının nedeni budur. Örneğin, Amerikalılar son altı ay içinde Suriye’nin bombalanması sırasında on binler ISIS üyesinin öldürülmesinden gurur duyuyorlar.

Askeri anlaşmazlıklar kasıtlı olarak başlatılır ve hızlı nüfus artışı ve buna bir çözüm bulma gereği nedeniyle, gelecekte bu anlaşmazlıkları daha da sık göreceğiz. Bu nedenle insanlık fazladan yer kaplayanları yok etmeye özlem duyacak.

Avrupa nihayet şimdi büyük sayıda göçmeni sınırlarına sokmakla ne büyük bir hata yaptığını farkına varıyor. Bu hata şimdi nasıl düzeltilecek? Nihayette artık orta çağda yaşamıyoruz, insanlar St. Bartholomew katliamında olduğu gibi yok edilemezler. Bu mümkün değil!

Dünya çok ciddi sorunlarla karşı karşıya ve insanlar barış arayışında değiller! Herkes bir şey yapılması gerektiğinin farkında ve gelişmiş olan ülkeler üzerinde giderek artmakta olan İslami baskı ile başa çıkmanın bir yolu yok. Bu nedenle de Avrupa, Amerika ve Rusya’nın giderek İslam tarafından ele geçirilmesi devam edecek. Tek fark, Rusya’da bu Tataristan, Çeçenistan ve hatta kısmen Türkiye tarafından, Avrupa’da ise Kuzey Afrika ve Arap devletleri tarafından sızılarak yapılacak. Göçmenlerle dolup taşan Amerika’da da artan baskı ile ortak nefret giderek büyüyecek. Amerika Birleşik Devletlerinde neler olduğunu, siyahlar ve polis arasında ne türlü sorunlar olduğunu şimdiden görüyoruz. Anlaşmazlık kasıtlı olarak alevlendirildi. İnsanlık barış aramıyor. Bu şekilde var olamayacağının farkına vardı.

Devam edecek ….

KabTV “Michael Laitman İle Sohbetler”, 03.06.15

 

Dünyadaki Anlaşmazlıklar ve Çözümleri, 2. Bölüm

Soru: Dünyadaki bu anlaşmazlıklar için bir çıkış yolu var mı?

Cevap: Bir çıkış yolu yok. Gelişmiş ülkeler insanların birbirini öldürmesi kabul ediyorlar, ama kendi “bahçelerinde” değil, uzak bir yerde,  Avrupa’da, Amerika’da veya Rusya’da değil, ama mesela Orta Doğu’da, Uzak Doğu’da ya da Afrika’da.

Avrupa’yı zorlayan sorun, bütün bu anlaşmazlık ve çekişmeleri ve bunların kızıştırdığı olayları ve bunlara getirilen sözde çözümleri mümkün olduğunca kendinden uzağa taşımaktır. Amerikalılar da aynı şekilde düşünüyor ve aynı şeye çaba gösteriyorlar; bu nedenle de Irak, Yemen ve diğer ülkelerdeki anlaşmazlıkları kızıştırıyorlar ve böylece de bir dünya savaşı yerine on tane bölgesel savaş çıkartıyorlar; şu anda dünya işte böyle varlığını sürdürüyor.

Geliştikçe insanlık sürekli evrim geçiriyor. Kendisi için uzun vadeli planlar kurmuyor, ancak her şeyi, yarınlar bu günden daha beter olmasın diye düzenliyor. Dünyayı yönetenler ne kadar sınırlanmış olduklarını anlıyorlar, bu nedenle onlar için hiçbir şeye girişmemek önemli.

Nihayetinde, insanlık bu mutlak başarısızlığının farkına varacağı duruma erişecek ve doğanın bu nasıl yönetildiğini ve nereye doğru yönlendirdiğini bilmediği, evrimleştirişi gücünün etkisinde olduğunu kavrayacaktır.

Geçmişte bu gücü kabul ederdik ve yapabildiğimizce hep onunla anlaşmaya çalışırdık. Ancak son zamanlarda giderek, olup biten üzerinde çok daha az etkimiz var. Bir zamanlar Amerikalıların dünyayı yöneteceklerini düşünürdük, ancak şimdi onlar da Avrupalıları ve Rusları vb. izleyerek sahneden iniyorlar. Bunun anlamı, bu duruma ekonomik güç fazla etkili olmuyor demektir.

Devam edecek ….

KabTV “Michael Laitman İle Sohbetler”, 03.06.15

Dünyadaki Anlaşmazlıklar ve Çözümleri, 3. Bölüm – Ve Her şeye Rağmen Bir Çıkış Yolu Var!

Arka planda süregiden küresel anlaşmazlıklarda büyük sorun İsrail gibi görünüyor, çünkü herkes içgüdüsel ve kaçınılmaz olarak suçlu olarak bizi işaret ediyor. Peki, ne yapılabilir?

Kısaca insanlığa nereye gelinmesi gerektiğini açıklamamız gerekli, burada tek bir çözüm var; birlik. Tüm dünya, kendimizi oradan bir yere kaçmanın imkânsız olduğu bir her yandan kuşatılmış bir kalede gibi hissedene kadar İsrail’e karşı boykotlar düzenleyecek. Bizimle ticareti durduracaklar. Bize mal vermeyecekler, bizim mallarımızı almayacaklar, sanki biz yokmuşuz gibi davranacaklar. Tüm ülkeler buna katılacaklar ve bu ülkelerde yaşayan Yahudiler bu boykotları destekleyecek ve bizim can düşmanımız olacaklar.

Her şey İsrail halkının ondan bekleneni, kurtuluşunun neye bağlı olduğunu anlamasına dayanır. Dahası, bu yalnız boykottan kurtuluşu değil ama var oluşunun anlamıdır da. İsrail herkese yaradılışın bir amacı olduğunu, bir sonraki var oluş seviyesinde erişilecek olan dünyayı gösterebilir. Gelişimimizin cansız, bitkisel ve hayvansal seviyelerden geçmiş bulunuyoruz, halen hâlâ hayvansal seviyede olsak da bir sonraki seviyenin, insan (Adam, Edom l’Elyon, yukarıdakine benzeyen) seviyesinin ilk belirtileri içimizde belirdi ve bu seviyeyi edinmek zorundayız.

Bu noktada, bir sonraki seviyeyi edinme ve bunu pratikte gerçekleştirme yöntemini dünyaya açıklamamamız gerekli bunu öncelikle tam olarak kendimiz uygulayarak tüm dünyaya ve herkesin birbirine karşılıklı yardım etmesiyle İsrail’i tüm dünyaya insanlığın doğru var oluş örneği olarak göstermeliyiz.

İnsanlık bunu memnuniyetle kabul edecek ve bunun sorunların çözümü olduğunu anlayacaktır, çünkü zaten halen Yahudilerin ve İsrail’in bu rolü gerçekleştirmesi için dünyada büyük bir talep var. Bu talep herkesin içinde saklı olarak var, bunu hiçbir zaman hissetmemiş olsa bile. Bunu tüm dünyaya açmalıyız. Ancak bundan sonra dünya huzur bulacaktır.

Tüm bunları dünya çapındaki boykotun sonucu olarak görüyorum. İçtenlikle, bunun başlamasından çok mutluyum, bu insanları uyandıracak, harekete geçirecek, bize karşı olan bu bir araya geliş tüm dünyadaki Yahudileri sarsacak, uyandıracak. Bizden uzaklaşmak isteyecekler ve biz tecrit edilmiş olacağız.

Yalnızca aramızda üst gücü bize çekecek olan bağ bizi değiştirecek. Bizi tüm dünyanın gözünde istenir kılacak ve insanlığa örnek yapacaktır.

Bizim yolumuzla, insanlık bir sonraki seviyeyi görecek ve anlayacak. Böylece savaşlar çıkartmaya ve insanlığı yok etmeye gerek kalmayacak. Krizlerden kurtulmak için yeni bir ekonomi icat etmeye çalışmaya gerek kalmayacak. Sonuçta, tüm dünyada gözlenecek olan durum evrensel olacak. Bu dünya seviyesinde doğru bir var oluş biçimine başlayacağız ve aynı zamanda da tamamen bir üst dünyaya yükseleceğiz ve ölümlü bedenimizi de tamamen bu dünyada bırakacağız ve o tümüyle yok olacak. Kabala bilgeliği bundan söz eder ve gerçekten de bu gün bu aşamanın eşiğinde duruyoruz.

Devam edecek ….

KabTV “Michael Laitman İle Sohbetler”, 03.06.15

Dünyadaki Anlaşmazlıklar ve Çözümleri, 4. Bölüm – Gerçek Dünyayı Görmek

Yorum: Mevcut savaşlar doyurulacak fazla boğazları ortadan kaldırıyor, eğer böyle olmasaydı, Dünya nüfusu sürekli artmaya devam edecekti.

Cevap: Bu boğazları doyurmada bir sorun yok. Eğer herkes rahatça manevi gelişimi ile meşgul olmaya başlarsa, “doyurulacak fazla boğaz” kalmayacaktır. Bu dünyada herkese yer var! Dahası herkes istenir. Her şey insanlar arasındaki ilişkiye bağlıdır.

Çünkü bu durumda, hiç kimse birbirini rahatsız etmeyecektir, sanki yanımda hiç kimse yokmuş gibidir, çünkü herkes kendi içinde ve aynı zamanda da birbiri ile ve Yaradan ile karşılıklı anlaşma ve anlayış içinde olacaktır. Bundan sonra, şimdi bize duyularımızla tasvir olunan bu dünya tamamen ortadan kalkacaktır, duygularımızı son seviyeye yükselttiğimiz zaman, yükselttiğimiz seviyeye göre giderekten bu dünya ortadan kalkmaya başlar, bu böyle çalışır.

Bu gün fizikçiler ve psikologlar Kabala Bilgeliğinin yaklaşık 5000 yıl önce sözünü ettiklerini doğruluyorlar. Dünyamız holografik bir imajdır; yalnızca bizim hissiyatımız içinde, bize bağlı olarak mevcuttur. Kendi içinde böyle değildir, bu bizim algıladığımızdır. Kendi içinde hiçbir şey değildir, mevcut değildir. Tıpkı bir televizyon ekranındaki gibi bizim içimizde çeşitli resimler tasvir eden güçler vardır. Ancak bu resimler bizimle ilişkili olarak ve önümüzde belirir, yalnızca güçlerdir. Onları algılamak için kendi içsel ekranımızın olması gereklidir. Şimdi bu ekran yerine, gerçek dünyayı görmek için yeni bir ekran yaratmak gereklidir.

KabTV “Michael Laitman İle Sohbetler”, 03.06.15

Yaradılışın Planını Anlamak

thumbs_laitman_547_06Hepimiz farklı güçlerle işleyen tek bir sistemin içindeyiz ve sonuç olarak da içimizde farklı istek, dürtü ve düşünceler ortaya çıkmakta. Her şey, dengeye ve ahenge erişmek için, bu güçlere hangi ölçüde ortaklaşa ve doğru bir katılımda bulunacağımıza bağlıdır.

Kişi parçalara bölünmüş güçlerin etkisi altındadır ve düşüncelerini ve arzularını düzenlemek, nereye doğru gittiğini anlamak zorundadır. Her şeyin büyük bir hızla ilerlediğini görüyoruz, ama planı görmüyoruz. Ancak doğanın, insanın bilmediği ama çok açık ve özenle hazırlanmış bir planı var. İnsan doğanın nasıl geliştiğini ve bizden ne talep ettiğini bilmiyor. Bizi çevreleyen cansız, bitkisel ve hayvansal doğa ile birlikte bu gelişim surecine katılımda bulunmaya, aynı zamanda da kendi içimizde ve insanlık olarak da bu sürece katılmaya zorlanıyoruz.

Gelişimimizin güçlerini, amacını ve doğanın planını hayal bile edemeyiz. Yarının ne getireceğini bilmiyoruz ve bu nedenle bu surece pasif olarak katılımda bulunuyoruz.

İnsanlığın var oluşu ve insanlığın bu karmaşık zamanına ilişkin temel sorulara cevap bulmak için, bizi çevreleyen doğaya dikkatimizi vermeli ve doğanın planını anlamaya çalışmalıyız. Gerçekte bugün artık gelişmemizin zaman eksenindeki büyük bir kısmını geçtik ve büyük bir hızla gelişmekte olduğumuzu görüyoruz. Doğal olarak, farklı zaman periyotları var ancak bu gittikçe hızlanan bir süreç. Bu hızlanma son zamanlarda özellikle çok belirgin ve çok ürkütücü.

Gelişmemiz, her şeyi anlamak, keşfetmek, kontrol etmek ve yönetmek isteyen bencil arzularımızın etkisi altında yer alıyor. Dahası, herkesin egosu – her milletin, her devletin ve tüm evrensel ego – yalnızca insanın egosudur. Doğanın diğer – cansız, bitkisel ve hayvansal – parçalarında bencillik yoktur.  Doğal olarak, içgüdüsel olarak doğanın kanunları ile mekanik olarak yönetilirler. Doğanın onlara verdiği dürtülere göre davranırlar. Bu nedenle de sorun olmazlar, sorun olan yalnız insanoğludur. Varoluşun amacını anlama yeteneklerine göre insanlığı da dört gruba ayırabiliriz: Cansız, bitkisel ve hayvansal doğada olan yığınlar ve insanoğulları.

KabTV, “Michael Laitman İle Sohbetler”, 01.06.15

Tüm İnsanoğlu İçin Izdırap

thumbs_laitman_538“Son Nesil” makalesi ilgi çekicidir, çünkü bu makalede Baal HaSulam öğrencilerine ya da çağdaşı olan Kabalistlere değil, sıradan halka hitap eder. Pragmatik bir görüş açısı ile onlara döner ve tüm insanlığı bir köprüye doğru hızlanan bir trende bulunan yolcularla karşılaştırır, ancak ileride köprü yerine kaygan bir yokuş onları bekler ve Baal HaSulam bize bu kaygan yokuşa düşmememiz için ne yapmamız gerektiği konusunda öğütler verir.

Aynı zamanda Baal HaSulam’ın insanlık için ne kadar endişeli olduğunu da hissederiz, çünkü o ileride insanlığın yok olabileceğini görür. Bize yaradılışın ne pahasına olursa olsun yerine getirmesi gereken bir planı olduğunu anlatır. İnsanlığı mümkün olan en iyi duruma getirmeden önce korkunç ızdıraplı bir yoldan geçirecektir. Baal HaSulam bize insanlığın bu acılardan nasıl sakınacağını anlatır.

“Son Nesil” makalesi onun yazmaya niyetlendiği birkaç çok önemli metinden oluşmuştu, ancak sonra bu görevin onun nesli için olmadığını fark etti. Şüphesiz ki, bu onun için hiç de kolay olmadı. Dünyadaki tüm insanları kendi çocuğuymuş gibi, hatta daha da yakın hisseden, çünkü onları manevi sevgiyle seven ve onların başlarına gelecekleri gören bir insanın içsel dünyasını bizim hayal etmemiz imkânsız. Dünyevi sevgi bencildir, manevi sevgi bencil sevginin tutsağı değildir ve bu nedenle de milyarlarca defa daha güçlüdür.

KabTV, “Hayatımıza Dair”, 18.05.15

Yahudi Halkının Varlığı için Bilgelik

thumbs_laitman_547_06Atamız Hz.İbrahim tarafından yaratılmış olan sistem, öğrencilerinin herbirinin içinde büyüyen egoizmlerinin üzerinde sürekli olarak gelişti. Onlar, İbraniler (Ivrim) olarak adlandırılıyorlardı, “Ever” kelimesinden gelen, “üstünde” İbrani, egoizmin, nefretin, karşılıklı reddetmenin sınırını aşan ve kendi egoları üzerine yükselen karşısındaki kişileri düşünen özgecil bağlantıya giren bir kişidir.

İşte bu Hz.İbrahim’in, öğrencilerine öğrettikleriydi. Onlara egolarının üzerine nasıl yükselebileceklerini ve bunu yükselmelerine devam edebilmeleri için nasıl kullanabileceklerini anlattı çünkü bu sadece sürekli artan ego sayesinde ki bizler mevcut durumumuzu bunun üzerine inşa edebiliriz ve adım adım doğanın gizli özgecil güçlerini hissetmeye başlayana kadar yükselmeye devam edebiliriz.

Egoistik güç bizim içimizdedir oysa ki, özgecil gücümüzü içimizden keşfetmeli ve geliştirmeliyiz. Sonrasında bu ikisini birbiriyle dengelemek üzere çalışmaya başlayabiliriz. Özgeciliği, büyümekte olan ego ile birlikte geliştirdiğimizde, biz de sürekli olarak ilerleriz tıpkı iki ayak üzerindeymiş gibi ve sonrasında bizi çevreleyen alanı keşfedebiliriz.

Bu yüzden, Kabala bilgeliği doğmuştur, dünya düzeninin hikayesini, iki zıt gücün birbirleri ile olan etkileşimi üzerine kurulu bir şekilde anlatan. Kişi, bu iki gücü kullanarak, üçüncü çizgi haline gelir. Bu, Yahudi halkının bilgeliğidir. Bu tarz teknikler başka kimsede bulunmaz.

Devam edecek.