Daily Archives: Eylül 6, 2012

Yaradan Gizli Ama Grup Açık

Realitede, O’ndan Başkası Yoktur” ve Yaradan yaratılanlara kendisini ifşa etmek (tanıtmak) istemektedir. Bununla beraber eğer Yaradan kendisini ifşa etmiş olsaydı yaratılanlar asla özgür olamayacaktı. O, “Işık”a kendini daima Işık’a doğru ele verir ve kendini Işık’tan ayıramazdı.

Bu durum, haz almaya doğru net bir köle olduğumdan dolayı Işık’tan önce, Yaradan’dan önce birinin kendisini iptal etmesinin imkansız olmasından kaynaklanır. İnsanlar kendileri olduğunu bilirler ve bu yaşamda sıklıkla Işık tarafından kontrol ediliriz.

Bu, Yaradan’ın gizli olmasının sebebidir ancak grup açıktır (gizli değildir). O halde grupla iletişime geçebiliriz ve hatta Yaradan’a tamamen zıt olan egoizmimizin üzerine bile çıkabiliriz. Ve her şeyin içinde olan ne ise tümüyle aynıdır.

Bir insanı hariç tutarsak sadece Yaradan vardır: “O’ndan Başkası Yok.” O halde bir kişi var olmadığını da pekala keşfedebilir. Her şeyi dolduran sadece tek bir yüce güç vardır. Ancak bu, kişinin O’nun kendisinde olduğuna ulaşmasından sonra gerçekleşir.

(Kharkov Kongresi, 17.8.2012, İkinci Çalıştay’dan)

İyi İlişkilerin Bir Modeli

Soru: İntegral eğitimden geçen insanlar, bizim sonradan tekrar yaratacağımız integral etkileşimin küçük bir modelinin örneğini gösterebilirler mi?

Cevap: Hayır, gruptaki insanlar, birbirlerine iyi bir tutum dışında herhangi bir şey gösteremez. Bu, dış bir gözlemciye fark edilir olmayabilir, ama sadece grupta fark edilir. İyi ilişkiler yalnızca onlar tarafından hissedilir.

“İntegral Yetiştirme üzerine yapılan bir konuşmadan alıntı’’ 19/8/12

Kim için Dua Etmeli: Herbirimiz İçin mi? Ya da Herkes İçin mi ?

Soru: Yaradan’a herkes için dua ederek ve her birimizin zaten herkese Işık için istekte bulunacağını istemek suretiyle hareket ediyor muyum? Şunu istiyorum ki herkes kendini bu topluluk, Işık içinde bulacaktır ve Yaradan her birimize onu edinmek için yardım edecektir.

Yanıt: Neden “herbirimiz” için de hepimiz için değil? Herkes bir arada olursa daha iyi değil mi? Neden birleşme hakkında, birliğe şiddetli arzu duyma hakkında konuşuyoruz. Çünkü maneviyatta “Ben”, “O”, “Sen” ve buna benzer bir koşul yoktur. “Biz” için istekte bulunmak daha iyidir.

Deneyin ve göreceksiniz ki hayat anında daha anlaşılır ve herkes için daha iyi hale gelecektir. “Biz” içerisinde var olan tek koşulu keşfedeceksiniz. Ve mevcut koşul yavaş yavaş sizden uzaklaşacak ve gerçekten bir illüzyon olarak hissedilecektir; Tıpkı daha evvel bu şekilde amaçlandığı gibi.

30 Ağustos 2012 tarihinde yayımlandı

Bir Bebeğin Manevi Dünyadaki İlk Adımları

Eğer ihsan etmeye yönelik bir arzun yok ise o zaman manevi dünyayla da ilişkin yok demektir. Dünyamız sadece içgüdüsel arzulara şükrederek var olur ancak manevi arzuyu sen kendin ortaya çıkaracaksın. Ona özlem duyarak onu kendi başına ifşa edeceksin.

Sen, tutku, kıskançlık ve çevrenin etkisinin yardımıyla kendi içindeki ihsan etme arzusunu uyandırabildiğin ölçüde var olursun. Bu arzuyu kaybettiğin an, sen de anında yok olur ve varlığın sona erer. Basitçe bitersin.

Bizler böyle bir arzuyu ancak gruptan alabiliriz. Bu hiç birimizin içinde var olmayan ortak arzumuzdur.

Duamızın yardımıyla Islah Eden Işık bu arzuları etkiler ve onlar gerçek ihsan etmenin doğru manevi formunu edinirler. Bununla beraber grubun bir parçası olduğum halde bile bunu yanlış bir durumda talep ederim. Dostları sevmeyi, onlarla bağ kurmak istediğimi bağırırım ancak şunu anlamalıyım ki tüm bütün bunlar bir yalan. Fakat bu büyümek isteyen bir çocuğun gerçek bir yalanıdır! Çocuk basitçe bundan daha büyük bir şeyin olduğunu hayal edemiyor.

Ancak görünüşte de olsa ihsan etmeyi istemek gerçeğine şükür, bununla birlikte arzunu ıslah eden Üst Işık’ı üzerine çekersin. İşte bu yüzden denir ki: “Çaba harcadın ve buldun”. Amaca ulaşmak için çabanı eklediğinde, sadece o zaman Işık üzerinde işler ve sen başka bir şeyler bulursun: Maneviyat için gerçek bir arzu.

Aldığın bu arzuyu nasıl ve ne ölçüde doldurabilirsin; bunu incelemeye başlarsın. Akıllı olmaya başlar ve bu arzuyla çalışırsın. Bu arzuyu analiz eder ve bir bu şekilde bir başka şekilde çabalarsın, tekrar dua yükseltirsin; öyle ki üst olan sana öğretsin ve sana bir örnek versin.

Önceleri ihsan etmeyi gerçek anlamda istemedin ancak şimdi bu arzuyu istiyorsun; üst olanın bunun nasıl yapılması hakkında sana bir örnek vereceğini talep ediyorsun. O zaman Yaradan bu arzuyu senin için biraz da olsa ifşa eder ve nasıl hareket edeceğini sana gösterir ve sen O’nun aksiyonlarını taklit etmeye çalışırsın.

İlk aksiyonunu yerine getirdiğinde, göründüğü kadarıyla başarılı olmayarak, aniden her şey çöker ve düşer. Bu durum küçük bir çocuğun bir küpü bir diğerinin üzerine tam yerleştirememiş olması ve tüm yapının yıkılmasına benzer. Daha sonra biraz ağlarsın zira başaramadın ancak inatçılığına, çevreden aldığın desteğe, karşılıklı garantiye şükür ki her şeye tekrar başlarsın!

29.08.2012 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 3. Bölümünden, On Sefirot’un Çalışılması

Yaradan’ın Niteliği Sonsuzluktur

Tüm eğitimimiz içimizde kaplar, arzular oluşturmak içindir ki bunların içinde Sonsuzluğu, Yaradan’ın sınırsız ifşasını edinebilelim. Bu yüzden, ihsan etme arzusunda kalmalıyız, hiçbir şeyin sınırlı olmadığı bu tür arzularda kalarak bunların içinde Yaradan’ı ifşa etmek mümkün olur.

Sevgi, sınırlı bir koşulda ifşa edilemez. Gerçek sevginin ne olduğunu bilmiyoruz, ancak bu, sevgi niteliğinin sınırlı, kısıtlı ve belirli bir seviyeye kadar olduğuna dair çelişki yaratmaz.

Bu nedenle, Yaradan’ı ifşa etme arzusunun hazırlığı ihsan etme niteliğini edinmektir. Bir koşul daha var: Yaradan’ı sadece hissetmek değil aynı zamanda O’nu anlamalıyız da! Bunu yapmak için sınırsız bir kabımız olması lazım. İşte bu yüzden, bizler ihsan etme niteliğini iki şekilde ortaya çıkarmalıyız: hislerimizde ve aklımızda.

Derse Hazırlık 3 Eylül 2012