Daily Archives: Kasım 28, 2011

En Büyük Kazanç

Karşılıklı garantörlüğü edinebileceğimiz koşula çoktan eriştik şimdi sadece daha yoğun çalışmaya ihtiyacımız var. Eğer onu edinmezsek ne kadar çok şey kaybedeceğimizi enine boyuna düşünmek yararlı olabilir. Kasım’daki kongreyi renkli bir eğlenceden daha fazlasına dönüştüremediğimizi ve bu eylemin içine birliğin noktasını taşıyamadığımızı bir hayal edin. Eğer realitede ilerleyemezsek bize ne olur? Bu yıl birliğe ulaşmak zorunda olduğumuza karar verdik ve kongreye hazırlık esnasında bunu sürekli hatırlamaya ihtiyacımız var. Hepimiz bu konuda ciddiysek eğer birliğe ulaşmakta hiçbir problem yaşanmaz. Bizden daha az gelişmiş insanlar bunu yapabiliyorlar. Grubumuz çok ciddi bir hazırlıktan geçti. Sadece psikolojik bir bariyerle yüzleşmiş durumdayız. En büyük problem bu nosyonu, bu amacı tasavvur edemiyor oluşumuz. Sürekli bunun üzerinde düşünmeliyiz ki kazanca ilişkin kayıp ve gerçek kaybımız daha da belirginleşsin. Ortak sistemde zaten birbirimizle bağ kurmuş durumdayız; sadece bunu kendi koşulumuzdan ifşa etmeye ihtiyacımız var. Bu göreceli ifşa dışında başka hiçbir şey olmuyor. Herşey çoktan burada! Bu aynı zamanda tüm dünya için de önem taşıyor ama bizim için daha çok çünkü pek çok hazırlıktan geçtik. Manevi sistem bize yakınlaştı; onun daha da yakınına çekildik ve onu kendimize doğru çektik. Çoktan derinlerden “yüzeye çıkmaya” ve bize yaklaşmaya başladı. Şimdi sadece onu ifşa etmek için daha yoğun çalışmaya ihtiyacımız var. İlk ifşanın ardından çalışma çok daha kolaylaşacak. En zor kısım ilk dereceye yükselmek.

– 08/10/10 tarihli Günlük Kabala Dersinden alıntıdır.

Yaratan’ın Başvekili Ol

Soru: Anlamıyorum: Edinmemiz gereken özgürlük nedir?

Cevap: Özgürlüğümüz bizi sınırsız haz ile dolduracak olan ihsan etme arzusunu edinmek anlamına geliyor. Her ne kadar bu ilk önce kendimizi değiştirmemizi ve ıslah etmemizi gerektiriyor olsa da, amaç var oluşun en tatminkar koşulunu edinmektir.

İyi ve iyilik sever olan Yaratan ona haz ihsan etmek için bir varlık yaratmayı istedi. Ve O bu hazzı bize vermek istiyor! Ben henüz, küçük bir çocuk gibi yalnızca tek bir şeyi düşlüyorum: ebeveynlerimin bana hediye olarak bir bisiklet vermesini. Benim için bu en büyük rüya ama ebeveynlerim arabalar arasında tehlikeli bir otobanda ona bineceğimden korkuyorlar. Bana bir bisiklet almak yerine, keman çalmayı öğretmek istiyorlar. Farkı görüyor musunuz?

Benzer bir şekilde Yaratan “keman çalmamızı” istiyor ama biz egomuzun binmesi için bir “bisiklet” istiyoruz. Şimdi arzumuzu O’nun arzusu yaptığımızda, kendimizi değiştirip keman çalmanın en büyük zevk olduğunun farkına vardığımızda, O’nun tarafından bizim için hazırlanmış olan tüm hazzı ediniriz. Sonuçta Yaratan hazzı “bisiklet”‘in değil “keman”‘ın içine yerleştirdi ve başka bir seçimim olmadığından arzumu değiştirmeliyim. Ancak bunun bir sonucu olarak yaratılışın planında tasarlanmış olduğu gibi hazzı edineceğim.

Bu dünyadaki ödülüm gereken çevreyi yavaş yavaş kendim için inşa etmektir. Yaratan’ın bana vermiş olduğu örneğe ilerlemem için gereken çevrenin hangisi olduğunu araştırıyor ve ayırt ediyorum ve böyle yaparak kendimi inşa ediyorum. Bana verilen tüm fırsatlardan kendime, üzerime geçirebileceğim (giyinebileceğim) bir “ambalaj kağıdı” inşa ediyorum.

Kişi kendisi için yeni bir dünya, bir sonraki manevi derecesini yaratıyor. Ne istiyorsa onu yapması için O’na izin vererek kendini basit bir şekilde Üst gücün ellerine teslim etmiyor. Aksine hangi güçler ve etkilerden geçerek ne tür bir insan olmak istediğini tam olarak bilmeli. Kendini ve tüm dünyasını yeni baştan yaratıyor.

Sana Yaratan’ı yapan bunun benzeri bir özgürlük. Doğanın tüm bileşenlerini anlamaya ve onları her seferinde görüşüne ve Yaratan’ın formuna tekamülüne göre yeni bir yap boz oyunu gibi bir araya getirmeye başlıyorsun. Sen bu dünyayı inşa ediyorsun. Bu özgür seçim sana yeni arzular ve algının yeni enstrümanlarını bağışlıyor. Onu inşa ederek Yaratan’ı, O’nun Üst gücünü, yaratılışın programını ve herkesin uyduğu onun kanunlarını anlama ve bilme noktasına geliyorsun. Bundan ötürü tümünü kontrol edebiliyorsun.

Yaratan’ın yerine olduğun ve herşeyi yönettiğin ortaya çıkıyor. Seni yönetmesi için bu gücü çağırmakla onu kabul ediyorsun ve onun yardımıyla dünyayı yönetiyorsun. Sen olacaksın ve senin özgür seçimin bunun temeli. Sen artık yönetilen değil yönetensin. Bunu yapmak için sadece özgürlüğümüzün ne olduğunu keşfetmeliyiz.

– 15/10/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin dördüncü kısımından alıntıdır.

Uygulamalı Anlama

“Hazırlık için hazırlanma” adını verdiğimiz şeyden bezmiş durumdayız. Manevi dünyaya giriş yapmak için gerçek, pratik hazırlığın zamanı geldi.

Tüm metinler en ince ayrıntısına kadar, defalarca çalışıldı. Kitaplar yayımlandı. Birbiri ardına kongreler toplanıyor. Grup ne yaparsa yapsın eğer uygulamalı şekilde anlamaya başlamazsa düşmeye başlayacağız. Otantik, içsel eylem olmadan sadece sonradan bize geri tepecek yüzeysel değişiklikler yaparız.

Artık yalnız değiliz. Tüm dünyada ve Israil’de bir çok “çocuklar”, gruplar edindik. Onlar için sorumluluk hissetmek zorundayız ve onların bakımını doğru şekilde üstlenmek için Üst Gücü çekmeliyiz, manevi merkezlerinin ne olduğunu göstererek tüm insanoğlu için bir model oluşturmalıyız.

“Yapacağız ve duyacağız” kararını verirsek eğer, bunların tümüne yalnızca aramızdaki karşılıklı garantörlüğün gücü aracılığıyla ulaşılabilinir. Birliğin farkına varmaya ihtiyacımız var ve bunun bir sonucu olarak Üst Güç onun içinde açığa çıkacak.

Bir sonraki seviye bize, çok yüce ve bizden çok uzak gözüküyor ama gerçek şu ki hayal ettiğimizden çok daha yüce ve bizden çok daha uzak. Doğamıza zıt. Ancak onun şartını kabul etmeliyiz ve tüm gücümüzle, birleştirilmiş güçlü bir saldırı ile onun üstesinden gelmeye çalışmalıyız.

Bu yüzden bunu kongrede başarabilmemiz için kendimizi şu an hazırlıyoruz. Bunun için ne tenzilat ne de müsamaha olmayacak. Sonuçta bize çok sayıda gruba karşı sorumluluk görevi devredildi. Bunun ne kadar ciddi, gerçek, ideolojik ve patırtılı bir mesele olduğunu daha görmüyor ve hissetmiyorsunuz. Toprağı sürdük ve şimdi tohumlarımız derin, güçlü kökler oluyorlar. Gelin yapılması gereken neyse yapalım.

– 15/10/10 tarihli Günlük Kabala Dersinden alıntıdır.

Dostlar Her Zaman Daha Yüksektedir

Soru: Arzularımı değerlendirirken yanlış fikirde olmadığımı nasıl söyleyebilirim? Cevap: Arzularına aldırmamalısın. Orada ne olduğu ve herşeyin ne kadar kötü olduğu ne fark eder ki? Günün sonunda seni ele geçirmiş ve yükselmene izin vermeyen kişisel sevgiden başka orada ne bulabilirsin ki? Yapılacak en faydalı şey grubun fikrini ve amacını ve dostların birliği ve karşılıklı garantörlüğünü ne derecede kabul etmediğimi hissetmektir. Eğer onlarla birleşmişsem her zaman bu işte benden daha iyi olduklarını keşfederim. Ancak onların birliğinde bir parçam yok ise bu gerçek başlı başına benden daha yüksekte olduklarına işaret eder. Hangi koşul içinde oldukları önemli değil. Ne kadar yukarıya yükselirsem yükseleyim birleşme onları otomatikman benden daha yükseğe koyar. Bunun nedeni birliğin, kendisiyle Işığın çalıştığı Kli olmasıdır, birey ise hiçbir şeydir.

– 21/10/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin birinci kısmından alıntıdır.

Yaratan’ın İşi

Grup kendimize Işığı çekmek için sürekli üzerine bastığımız “tuş”‘tur. Onun hayatına katılıyorum, dostlarla birlikte birliği arzu ediyorum ve onların içinde “erimeyi” arzuluyorum ve böylece Islah eden Işığı üzerime çekiyorum. Esasen tek eylemim bu: gereken tüm değişiklikleri yerine getirecek olan Işığı çekmek. Durum gayet basit. Doğru amaca – Yaratan’a eşit olmak – ulaşmayı arzulayan ben işte buradayım. Bir de araç var: beni etkilemesi ve grup aracılığıyla gereken tüm değişiklikleri yavaş yavaş içimde yapması için Işığı talep etmek. İlerleyiş şeklimiz budur.

Her değişimle kendimi inceleyebilirim: Benim için “gün” ve “gece” ne? Eğer “gün”‘de isem bu çeşitli şekillerde doldurulduğum anlamına gelir; eğer “gece” yada “karanlık”‘ta isem bu aklın ve kalbin harap oluşuna işaret eder. Egoist arzularımızda bu şekilde gözükür. Şimdi içimizde bunun gibi değişimleri kımıldatmalıyız ki içinde “gün” ve “gece”‘yi Yaratan’ın yaptığı gibi değerlendireceğimiz ihsan etme arzularını edinmemize izin versin. Yaratan için “gün” şimdiki seviyenin algısıyla ve mantığıyla çelişen mantık ötesi inanç yada ihsan etmek. Ona ulaşmak için kapasitemizi aşan insanüstü çabalar sarf etmemize gerek yok. Daha ziyade biz grup içinde, birleşmemizde çaba sarf ediyoruz ve aşağıya inen ve işi yapan Işığın gücünü çağırıyoruz. Gerçek şu ki tüm manevi çalışma “Yaratan’ın işi” olarak addedilir. Bunu O yapıyor ve ben sadece yetişkin birinin elini kapıp onu gitmek istediği yere çeken küçük bir çocuk gibi bunu arzulamalıyım. Eğer kişi bu etkileşimin özünü anlar ise rahat hisseder. Her yeni adım ile grup içindeki özgür seçimden faydalanır ve Islah eden Işığı çeker.

– 15/10/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin birinci kısmından alıntıdır.

Çalma!

Baal HaSulam “Barış” makalesinde kişi kendi hakkı olmayan bir şeyi aldığında toplumun onu cezalandırdığını fakat kişinin, vermesi gereken bir şeyi topluma vermekte başarısız olması halinde herhangi bir cezaya çarptırılmadığını yazıyor. Manevi yolda da bu aynıdır: Her insan koşullarını Yukarıdan alır. Bundan böyle alınan koşulları tam kapasite ile, yüzde yüz oranda kullanmayı başaramazsan bu gruptan çalmaya benzer. Bu da “ortak gemiye delik açmak” olarak anılır. Bu sebepten ötürü herkes kendine acaba elinden gelen her şeyi yapıyor mu diye sormalı.

– 11/10/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin ikinci kısmından alıntıdır.

Realite Yada Arzuların Oluşturduğu Bir Kaos

Zohar, Bölüm “VaYechi (Yakup yaşadı)”, Madde 808: Yakup toplandığında, ay aydınlatıldı ve üst güneş ZA’in özlemi ona doğru uyandı. Bu böyledir, çünkü güneş, Yakup, uyanınca bir başka güneş, ZA, uyanıyor. ZA Nukva’ya tutunuyor ve ay – Nukva – ZA tarafından aydınlatılıyor.

Hepsi sadece maneviyatı edinen bir insandan bahsediyor. Tüm değişimler kişide meydana geliyor çünkü onun haz duyma arzusu, bağ kurmaya ve ıslaha yönelik eksikliği vasıtasıyla sürekli yenileniyor, kişiye genel, değişmeyen, manevi koşuldaki farklı formları gösteriyor. Benim dışımda her şey sabit ve benim içimde – her şey değişiyor.

Bununla birlikte Baal HaSulam “Zohar Kitabına Önsöz”’de şöyle açıklıyor; bizler dünyayı, realitenin resmini bizim için beynimizin arka kısmında bulunan bir “perde”’ye yansıtan bir “kamera”’nın yardımıyla algılıyoruz. İçimde gerçekleşen her şeyin dışarıda varmış gibi gözükmesinin sebebi bu.

Etrafımı saran realiteyi, arzularımın, düşüncelerimin ve onlar arasındaki bağlantıların içsel kaosunun bir yansıması olarak gördüğüm ortaya çıkıyor. Gerçekte bu bir kaos değil; sadece bana bu şekilde gözüküyor çünkü içsel Reşimot’umun içimde hangi sıraya göre su yüzüne çıktığını tam olarak bilmiyorum.

Ancak belirli bir sıralanışta uyandıkları zaman sabit Üst Işıkta değişimler görüyorum. Bu Reşimot aniden Işığı gizliyorlar ve onu farklı belirtilerde ifşa ediyorlar, onu farklı “renklerde” tasvir ediyor, ona farklı formlar ve görüntüler veriyorlar. Aynı zamanda bu Reşimot’un hepsi içimde uyanıyor olmalarına rağmen tüm bunlar bana dışarıda gerçekleşiyor gibi gözüküyor. Zohar içimizde cereyan eden süreçleri bu şekilde tarif ediyor.

– 10/10/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin ikinci kısmından alıntıdır.

Günahkarların Ölmelerini Değil Pişman Olmalarını Dilemek

Soru: Yıllardır çözülmeyen bir sorunum var, hiçbir şey işe yaramıyor ve bu durum karşılıklı garantörlüğe giden yolumda bir engel teşkil ediyor. Ne zaman ortadan kaybolur? Belki de bir şeyi yanlış yapıyorum?

Cevap: Sorununun ortadan kaybolması için dua etmek yerine maneviyat için olan arayışında onun üzerine çıkabilme yeteneğini talep etmelisin ki bu da tüm zorluklarının üzerine doğru niyetle bir perde inşa etmektir. Bu durumda tüm sıkıntıların bir perde edinmek maksadıyla vazgeçilmez olacaklar. Hayatımızda birçok hoş olmayan koşullar mevcut ama olgunlaştıkça aslında bizim için faydalı olduklarını daha iyi anlayacağız. Diğer türlü bir çok ahmakça şey yapardık. Korkumuz, utancımız ve kıskançlığımız bizi belli sınırlar içinde, dünyaya yönelik özel bir tutum içerisinde tutuyor. Onların yardımıyla ilerliyoruz. Bizi dengeliyorlar. Hayatımızdaki tüm iyi ve kötü fenomenler gerekli zira bizi yolumuz üzerinde dengede tutuyorlar. Ben, bana neyin yardım edip neyin zarar verdiğini çözmeye bile çalışmıyorum; tek talep ettiğim şey onların üzerinde olmak ve daha üst bir dereceye yapışmak.

Soru: Eğer daha orada değilsem daha üst bir derecede bana ne olacağını nereden biliyorum?

Cevap: Bu sebepten ötürü “Mantık ötesi inanç” diye adlandırılıyor. Daha üst bir derece ile bağ kurmak üzereyim. Bundan dolayı onun hakkında hiçbir şey bilmek istemiyorum; tek ihtiyaç duyduğum şey ona sıkıca tutunmak için gereken güç. Bir zorluk yaşayıp yaşamayacağım benim için önemsiz. Kişi yalnızca, ihsan etme arzusu alma arzusunun üzerine inşa edildiğinde doldurulur.

– 11/10/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin dördüncü kısmından alıntıdır.

Kongrede Niyet

Soru: “Kitlelerin duası”‘na erişmek için önümüzdeki kongrede bana hangi niyet yardımcı olur?

Cevap: “Israil’liler birbirlerinin dostudur” diye yazdığı gibi kongremiz aramızdaki sevgi bağlarının ifşasına adanmıştır. Isra-il “Yaratan’a doğru” anlamına gelir. Dünya üzerindeki herhangi bir insan Yaratan’ı ifşa etmeyi niyet ettiğinde “İsrail” olarak anılır. “Israil duası”‘nın her zaman “Kitlelerin duası” olduğu ve “Yapacağız ve göreceğiz” diye yazdığı gibi, niyetin karşılıklı garantörlüğü edinmek olduğu açıktır. Diğer bir deyişle aramızda bir bağ oluşturacağız ve onun içerisinde Yaratan’ı ifşa edeceğiz; yapışmaya ve niteliklerin ihsan etme gücü ile benzerliğine erişeceğiz. Tüm çalışmamız gibi önümüzdeki kongre de insanlara yapmaları gereken işi açıklamak için tayin edildi. Sürgün sona erdi. Israil topraklarına geri döndük ve Israil seviyesine, Yaratan’a doğru yükselmemiz gerek. Doğa bu yüzden bize sürekli bu şekilde baskı yapıyor, aramızdaki bağı keşfedelim ve sonra dünya milletlerine yaratılışın amacını açıklayalım diye. “Milletler için ışık olmak” bu anlama gelir, yani tüm insanoğluna evrensel bağı ifşa etmelerinde ve manevi seviyeye çıkmalarında yardımcı olmak. Kabala ilmi bize dünyamızın var oluş süresinin, ilk ıslah ile başlayıp sona erene kadar, 6000 yıldan ibaret olduğunu söylüyor. Bugün 5,771 yılındayız ve tüm ıslahları 6000 yılına kadar olan süre zarfında tamamlamalıyız.

– 11/10/10 tarihli dersten alıntıdır.

Boşluk İfşanın Habercisidir

Soru: Zohar’ı okurken dostlarla birlik olma niyetine konsantre oluyorum ancak buna rağmen boş bir alan hissediyorum. Bunu bir çeşit farkındalıkla mı doldurmalıyız?

Cevap: Hayır. O boş alan senin tarafından değil Yukarıdan doldurulacak. Sen sadece birliği düşünmelisin ve bu düşünce ile metni dinlemelisin. Bunun dışında yapman gereken birşey yok. Metinde adı geçen herşey birliğin içerisinde netlik kazanmalı. Boşluğu ifşa ediyor olman çok iyi. O boşluk okuma aracılığıyla ifşa olacak olan manevi resim tarafından doldurulacak.

– 14/10/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin ikinci kısmından alıntıdır.