Daily Archives: Kasım 25, 2011

Malhut de Olam ha Atsilut -Bu Benim-

Soru: Zohar kitabını okuduğumda, içimde çok kuvvetli deneyimler uyanıyor ancak tüm neşamaları birleştirme hakkında düşünmeye başladığımda, herşey aniden yok oluyor ve okuduğum yazidan kopuyorum, ne yapmam gerekiyor?

Cevabım: Kendini neşamalar toplamı aracılığı ileYaratana bağlandığını tahayyül et. Atsilut Dünyasının Kırallığı. Yaratanla farklı bir tarzda, Zeir Anpin ile bağlanamazsın. Senin arzun, kırılmış olan tüm Neşamaları birleştirmek, sen onlarla Atsilut Dünyasının Kırallığında olmak ve Zeir Anpin ile birleşmek istiyorsun. Eğer sen, tüm neşamaları içinde nasıl birleştirdiğini ve Yaratanla nasıl birliğe getirdiğini kendine açıklıyamazsan o zaman yoksun! Çünkü, bu resmi içinde görmeye mecbursun.

Malhut; bu senin kendini tatmin için olan bir arzu olmayıp aksine kendinden uzak ve ayrı hissettiklerinle bağlanma için olan bir arzu. Onlarla daha fazla birleşmeyi arzuladıkça Malhuttaki varlığın daha gerçek olacak. Malhut de Olam ha Atsilut, benim diğer neşamalar ile birleşme çabalarımın sonucu, aslında tüm neşamaların ortak arzusudur bu!

Torayı alışımızdaki durumun benzeridir bu, hepimiz bir olmak zorundayız. “Tek Adam Tek Kalp”de Yaradan ile birleşmek için. Can alıcı nokta burada, Yaratan ile bağlanmamız ki buna Atsilut Dünyasının Kırallığı deniyor.

( 03-01-10-Zohar Kitabı) Dersinden Alıntıdır.

Optik Yanılma

Dünyayı algılayışımız Arzuya bağlı. Arzu yaratılan yegane şey. Kendi içinde yaşar ve sadece kendini hisseder. Ancak hissedişi iki formatta oluşmakta: Resmin bir bölümü kendi tarafından görüntülenirken, diğer bölümü sanki dış dünya tarafından şekillenmekte.

İşte dünyayı, bu şekilde bölünmüş arzumuzla algılıyoruz. İçsel ve Dışsal, kendimize ve çevremizde olanlara diye. Gerçeğin resmi içimizden dışımıza yayılan daireler halinde bölünüyor: Neşama, Guf, Yakın Çevre, Uzak Çevre, tüm bu katmanlar içimde, arzumun içinde bulunmaktalar.

Sonuçlar: *Arzum dünyayı değiştirmekse, bana düşen arzumu değiştirmektir. *Dışımdaymış gibi görünen dünya o sadece bir yanılsama, o tümüyle arzumun içnde. Ne ki ben bunu henüz hissedemiyorum. Dünyaya büyük zarar veriyorum onu içimde hissedemediğim, insanları kendime yabancı sandığım, onları kaale almadığım için. Oysa gerçek onların içimde olduğu.

Dünyayı arızalı ve feci şekilde algıladığım için ıstırab içinde yaşıyorum. Optik Yanılgı! Kabala Bilgeliğinin misyonu bu ayrık bölümleri, dışsal ve içsel olanları birleştirmek. Ben buna muktedir değilim ancak Işığa yönelip beni ıslah etmesi için onu davet edebilirim. İşte o zaman, tekgerçeklik, tek algı ve içimde tek kap, tek Işık göreceğim. Bu amaçta birliğe ulaşmak için çabalıyoruz. Zoharı okuma sürecinde, dünyanın, içimde olduğu hissini sabit bir şekilde tutmalıyım. Okumada tüm söylenenler içimde, hepsi benim niteliklerim, arzularım, güçlerim. Tüm manevi dünyalar insanın içinde,dışında olan hiçbirşey yok aslında.

(01-01-10-Zohar Kitabı)Dersinden alıntıdır. 13-01-10

Bizler Ters Dünyada Yaşıyoruz

Gerçeği algılayışımız iki bölüme ayrılmış durumda. İçsel Kaplar: “Kök, Ruh ve Beden” (Şoreş-Neşama-Guf). Onları kendimden bir parça gibi hisseder ve endişelenirim onlar için. Dışsal Kaplar: “Kıyafetler veSaraylar”. Onları ise bir yabancı gibi hissederim, benim olmayan, bana ters olan. İçsel kaplarımı sevdiğim ölçüde dışsal olanlarımdan nefret ederim. Her zaman ikisini ayırır ve birini diğeri zıddına incelerim.

Aslında mesele şu ki, içsel ve dışsal kaplar arasından Kırılma Sınırı geçer ve bu noktada ben herşeyi egoist açıdan incelerim. Herşeyi kendi yararıma nasıl kazanabilirim? Diğerlerine ne kadar kötü olursa o kadar benim için iyi. İşte bu yarılmayı yapan kırılmanın gücüdür. Sadece kendi tatminimin peşinde olup, değerlendirmelerimi, ben ve tüm dünya olarak yaparım. Kişisel güvenliğime halel gelmedikçe dünyada vuku bulan afetlerden, başkalarının başına gelenlerden etkilenmem ve hatta hoşnut olurum, dünya için, başkaları için kötü oldukça, benim için o kadar iyi  oluyor demektir.

Dediğimiz gibi, insan her zaman kendini diğerleri ile kıyaslıyarak değerlendirir, dışsal kapları kendine yabancı görünen “kıyafetler ve saraylar” olarak bilir. “Yabancı”; benim kayıtsız olduğum kişi demek değildir, O, kazanınca acı çektiğim, hayatımın zehirlenmesine neden olandır. Ayda 10.000 kazanıyor ve çevremdekiler 5.000 kazanıyorsa keyfime diyecek yok, kendimi şahane hissederim. Ancak biri 20.000 kazandığında hemen hayal kırıklığı! Huzurlu olamam. Diğerlerinin benden az kazanması beni nasıl tatmin ediyorsa, benden çok kazanması da o derce nefretimi artırır.

Demek ki dışımda var olan kaplara kayıtsız değilmişim, onlar beni ilgilendiriyor ancak, onlarla olan ilişkim olumsuz yönde ve bu Kapların Kırılması sonucu. Tüm kapların üzerinde bir perde var iken, onlar birbirlerine bağlıydılar ancak perde kırılınca ters bir dünya oluştu. O kadar ki egoizm büyüdükçe, benimle dünya, en geniş çevrem ile aramdaki ayrılma da o kadar büyüdü.

Gerçeği Resminden Nasıl Ayırt Edeceğiz?

Arzum, kırılma sonrası iki bölüme ayrıldı. Galgalta Eynayim ve Ahap. Bir bölümünde, sanki dışımdaki dünya ve tüm arzuları içimde hissetmeme rağmen onları dışımda, aynada görür gibi algılamam ve diğer bölümde ise tüm dünyayı içimde, arzumun beş bölümünün algısı ve izlenimlerinden oluşan herşeyi içimde hissetmek ve bundan öte birşey yok!

Her an yeni izlenimler kıpırdar arzumun içinde ve yeni hayranlıklara neden olurlar. Bu demektir ki aniden başka bir dünya görürüm. Tüm hayatım, tüm gerçeklik, vasıtamla oluşturduğum ve gerçekleştirdiğim izlenimlerimdir. Işık bana, arzuma işler ve aracılığıyla izlenimlerim, aynen film şeriti misali, sinemada projekt edilen film gibi önümden geçer. Ben bunu sanki kendi hayatımmış gibi görür vehissederim. Ancak gerçekten benmi yaşadım? 20, 30, 40 yıl öncesine baktığımda gördüğümün ben olduğuna inanmak mümkünmü? Sanki bir film seyrettim, birçok insanın hissiyatıdır: “Bunlar yaşandımı gerçekten, yoksa rüya mı idi tüm gördüğüm?”

Bunlar kesinlikle benim hayatım değil, hepsi vasıtamla rüya gibi geçti, ben yapmadım, ben etmedim. IşıkVakfının koyduğu filmde oynadım, görevimi yaptım ve onu gördüm. Orada olan herşey; izlenimler, Işık ve benim hoşnut olduğum arzu. Geçen tüm izlenimler arzuyu ikiye böler. İçsel ve Dışsal ve ben filmde hem kendimi hem de dışımda olanları hissettim ağaçlar, güneş, ay, insanlar, evlendim, çoluk çocuk sahibi oldum, çalıştım çabaladım.

Tüm bunların bu şekilde tecelli etmesinin nedeni, gerçekliğin ikiye bölünmüşlüğünü ve de benden başka, dışımda, bir gücün var olduğunu hissedebilmem için. Yaratanı, beni onu aramaya zorlıyanı. Dış gerçekliği içselleştirdiğimde Yaratanı elde ederim.

(07-01-10-Zohar Kitabına Giriş) dersinden alıntıdır.

Kırılma Zorunlu İdi

AlmaArzusu ve İhsanEtme Arzusunun ayrı kalmamaları ve birbirlerini anlıyabilmeleri için Kapların Kırılması zorunlu idi. Birbirleriyle karışmaları ve birbirlerini anlamaları için. Aslında Kırılma bir hata olmayıp, tüm yaratılanlarda algılamalarında yanıldıklarını gösterebilmek için planlanmıştı.

Üst Alem için bu, Arzunun, Neşemanın kırılması olmayıp, Alt Aleme, kutsal bir işlemi ifşa etmek, Yaratandan ne kadar zıt olduğunu göstermek içindir sadece. Islahı elde edebilmek için gerekli bir koşul yalnızca yukarısı için. Aşağıya göre, bizler için sanki birşeyler bozuldu ve de kazara oldu oysa Yukarısı için bu zorunlu idi.

Kendinize bir bakın, beni anlıyabilmeniz için benim seviyeme inmeniz gerekecek. Ben bir hırsız ya da katil veya hertürlü kötülüğe sahip biri. Beni anlamanız olanaksız, ancak seviyemin niteliklerine uyarlandığınızda benimle bir bağ kurup, bu koşuldan  nasıl beni çekip çıkaracağınızı anlıyabilirsiniz. Başkaca bir yolu yoktur. Kutsal Olana söylendiği gibi: “Murdarlığınızda Komşu Oldum”. Sadece, bu durumdan başlıyarak beni sizinle birlikte yüceltebilirsiniz.

(05-01-10-Kabala Bilgeliğine Açılış)Dersinden alıntıdır.

Kap Nasıl Kırıldı?

Yaradan kabı nasıl kırdı? Bunu, Anayı ifşa eden Yeşsut Partsufu yapar, tüm en iyi sonsuzluk içindedir. Yişsut parsayı tutar ve bilir ki şuan ışık kaybolacak ve kaplar kırılacak, ihsan etmekten düşecek ve bu ölüm! Bizlere ÜstSistemlerin kendilerine aldıkları acıyı  anlamak kalıyor.

Kırılmanın nedeni; Tüm ışığı sadece İhsan için almak isteyen kaplara Islah Sonu Işığının ulaşması. Ben kesinlikle eminim ki tüm ışığı sadece Yaratan için, İhsanEtmek için kabul edeceğim. Işığı alıyorum, kendimi dolduruyor ve EvSahibini İhsan ettiğim için bundan hoşnut oluyorum. Sanıyorum ki Islah Sonunu elde ettim ve Einsof Dünyasındayım ve aniden keşfederimki Hohma Işığını yukarıdan aşağıya çektim ve asla Hohma Işığı Alma Kabına giremez, imkansızdır bu. Olabileceğini düşünmüş ancak yanılmışım, kabul görmiyecek birşey yaptım! Alma Kabı Işığı nasıl alabilir? O Bina ile birleşmeli ve ıslah dünyasında olan da budur.

(05-01-10-Kabala Bilgeliğine Açılış) Dersinden alıntıdır.

Daha Önce Hiçbir Şeyim Yoktu

Soru: Zohar kitabını çalışırken, bize, iki koşulun temel olduğunu söyledin:

1. Diğer Neşamalar ile bağlanmayı arzulamalıyım.

2. Zoharda anlatılan tüm fenomenlerde kendimi bulmalıyım.

Malhut de Atsilut, Atsilut dünyasındaki ZeirAnpin ile nasıl bir ilişki kurabilir? Bu iki koşul onun içinde geçerlimi?

Cevabım: Bu iki koşulu oluşturmaz isek Malhut hepten yok olur ve bu durumda Ensof tan başka hiçbir şey olmaz ne seviyeler, ne de dünyalar.Yaratana benzemek arzusuyla, yaptığım en ufak bir işlemde dahi anında Yaratan ile aramda basamaklardan oluşan bir merdiven inşa ederim. Bilinen örnekte olduğu gibi: Herşeyi kendim için istememden ötürü,  evsahibi karşımda durmasına rağmen benden saklanır. Kesinlikle onun niteliklerinin zıttındayım. Kendim için almayı kestiğim an-ilk kısıtlama uyguladığımda, evsahibinin niteliği ifşa olur ve onu tanımam süreci başlar. Ve evsahibi şöyle der: “Lezzetlerimden Tad”. Tabii onu reddetmeliyim, yoksa tekrar benden gizlenir ve “BenzerlikFormu” kuralı kırılır. Başlangiçta, Ona benzer olmak istiyorum, sağ çizgide olmak, Hasadim ışığı içinde olmak Ondan hiçbir şey kabul etmemek. Evsahibi karşımda ancak ondan almaya muktedir değilim, çünkü vermek üzere almaya yeteri kadar gücüm yok.

Bu şekilde her kez büyüyen arzularımı keşfeder ve Evsahibine yakın olabilmek, onun niteliklerine benziyebilmek için, onları hep itelerim. Kabala Bilgeliğini öğrendikçe Yaratana bağlanıyor ve her zaman üzerimde çalışıyorum, O bana İhsan ediyor ve nihayetinde ÜstIşık sayesinde vermek üzre alma koşuluna ulaşıyorum. Evsahibine vermek için aldığım haz ölçüsünde sol çizgiye geçerek onu sağ çizgiye çekmeye başlarım ve bu artık orta çizgide çalışmadır. Bu şekilde Evsahibi ile aramda oluşturduğum bağda yavaş yavaş basamaklı bir ilişki merdiveni inşa ederim. Tüm bunlar, Yaratana benzemek için oluşturduğum arzuya ve hatta küçücük bir yüzdede bile olan arzuya bağlı.

Aramızda oluşturduğumuz bağda  merdivenin basamaklarını sıfırdan başlayıp yavaş yavaş çıkarım “Dürüst Dilek” seviyesine (görünen cevap), “Vermek için Almak” seviyesine (sevgiden cevap). Ve herşey içimde, tüm dünyalar neşamamda. Şimdilik neşamamda kalpteki nokta var; hayatın temeline ulaşma arzusu. Fakat tüm seviyeler ve alemler içimde bulunurlar. Seviyeler (basamaklar) içimde ancak kalpteki noktam ilk manevi değeri, ihsan etme niteliğini edindiğinde ifşa olurlar. Bu değer, benim ilk Islah Sonu ile olan bağımdır çünkü aynen ıslah olan koşulun bir bölümüdür o. Dolayısıyla şimdi tümüyle Kalpteki Noktama fokuslanarak onu geliştirir ve içinde, Yarayana benzer hangi nitelikleri barındırdığını ifşa etmeye çalışırım. Bundan böyle, Yaratanla aramdaki bağ sadece Yaratan tarafındandır.

(03-01-10-Sefer Zohar) Dersinden alıntıdır.

Hastalıklardan Bizi Ne Kurtaracak?

İngilizce blogundan soru: Zihinsel ve Ruhsal rahatsızlıkları Kabala Bilgeliği bize nasıl açıklıyor? Ne tür tedavi edici sistemler sunuyor bizlere? Bilindiği üzre tıp pek başarılı olamıyor bu konuda?

Cevabım: Islah sadece. Bizleri bu tür rahatsızlıklardan kurtaracak yegane şeydir.

İ.B.dan soru: Yaratan neden tedavisi mümkün olmıyan fiziksel hastalıklar gönderiyor? Neden bizlere Kabaladan dahi öğrenemeyeceğimiz ıstırablar getiriyor?

Cevabım: Biz tüm hastalıkları, ıslah olma arzusu noksanlığımız nedeniyle kendimiz davet ediyoruz içimize.

(Bak: Zohar kitabına Giriş , 69 ve 71 bölümler.)

Maneviyat Asla Yok Olmaz

Zohar kitabında okuduklarımla kendimi özdeşleştirmeyi arzuladığımda az da olsa kırılmanın yerini ifşa etmeye başlarım. Neticede tüm koşullar sabit ve düzenli bir şekilde mevcutturlar. Aynen çekilmiş bir filmin tüm karelerini baştan sona içinde barındırması gibi. Ben bu filmi “kırılma” denen noktasına getirip orada neler olduğunu hissetmek istediğim an kitap bana yardım eder ve onu hissedebilirim.

Unutulmaması gereken önemli ilke, benim okuduklarımı anlayıp anlamamamın ya da hissedip hissedemememin hiç önemli olmadığı ve ÜstGücün, kitabı okurken üzerimde çalıştığıdır.

Her halükarda Işığın beni etkileyeceğini ve önemli olanın da bunu sabırla bekleyip ümit etmek olduğunu bilmektir: Üst-Gücün gelerek beni değiştireceğini!

(04-01-10 Ptihat Hohmat Kabala) Dersinden alıntıdır.

Işıksız Karanlık Olmaz

“Işık”, bendeki kötülüğü, bendeki egoyu, bendeki kötü dürtüyü keşfettiğimde ancak ifşa olur. Ötekilerle birleşebilmeyi arzulayıp da bunu elde edemeyince, içinde bulunduğum durum benim için “gece” oluyor.  Karanlığa girmiş oluyorum. Ancak içimde varolan kötü ve beter isteklere rağmen üzerimde çalışıyor ve herşeye rağmen başkalarıyla birleşmeye  ve Yaratanı etkilemeye çabalıyorum.

O halde ihsan etmeyi isteyipte yapamadığım koşula “karanlık”, “gece” deniyor. Bu koşuldan öğrenerek ve çaba göstererek, ben farkına varmadan yavaşça Işığın gelerek ötekilerle olan ilişkimi ıslah etmesini istiyorum.  ”Gece” geçerek küçük bir aydınlık ulaşmaya başlar bana ve “seher vakti” denir buna. Gerçekten ihsan etme isteğimi hissetmeye başlar, onları kendime daha yakın bulurum. Zaten  “Işık” ,  diğerlerine ihsan anlamındadır, diğerleriyle güzel ilişkide ve onların benim bir parçam olduğu hissi.

Geçmişte isteyipte başaramadığım iyi ilişki hissiyatı yokluğunda “karanlık” içinde iken, şimdi diğerleriyle iyi ilişkiler olarak hissetmeye başlamama “Işık beni aydınlatıyor” denir.

Demek ki karanlıkla aydınlık arasında olan fark benim ilişkimdeymiş. Arzularıma rağmen diğerlerine ihsan edebilir miyim edemez miyim? Bu koşulda ben “iyiye götüren Işığa” muhtaç olurum algımı, düşüncelerimi, ilişkilerimi değiştirsin diye. Yolumda oluşturduğum setleri “iyi”, “kötü”, “ışık”, “karanlık”, “gece” “gündüz” .