Daily Archives: Ağustos 23, 2020

Yeni Hayat 1127 – Düşüncenin Gücü

Dr.Michael Laitman, Oren Levi ve Tal Mandelbaum ben Moshe ile söyleşide

Düşüncenin gücü, insanlığı “Ve dostunu kendin gibi seveceksin” ilkesine doğru ilerletmek olan, yaratılışın amacına göre çalışır (Levililer 19:18). Dünyanın iyiliği ile kişisel iyiliğiniz aynı olduğun zaman, manevi düşüncenin gücünü kullanmak mümkündür. Realiteyi diğerlerinin yararına değiştirmeyi düşünürseniz, kendi yararınız için de değiştirebilirsiniz. Diğerlerini sevmek için kendinden çıkan biri, dünyanın tek bir sevgi ve bağın gücü tarafından yönetildiğini hissetmeye başlar ve Yaradan’ı keşfeder.

 

Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1127-dusuncenin-gucu/

Twitter’da Düşüncelerim / 23 Ağustos 2020

Milliyetçi,  bizi Koronavirüs’e götüren ve aynı zamanda hızlı bir şekilde güvenli bir aşı üretmemizi engelleyen, insanlığın tek kötülüğü olan egoizmin bir varyasyonudur. Ülkeler arasında güven eksikliği ve hastalık yerine başkalarını yenme arzusu, “komplikasyonlara” yol açacak!

Birbirimize daha yakın olsaydık, doğanın ıstırap yolunu harekete geçirmeye başlamasını beklemek yerine, krizi ve onun tüm sonuçlarını önleyebilirdik!

Koronavirüsün getirdiği ekonomik kriz, kadınların ekonomik durumunun bozulmasına neden oldu. Sonuçta, okulların ve anaokullarının kapanmasıyla en ağır darbeyi hizmet sektörü aldı.

Modern Mısır’dan, Amerika’dan bu göç, bizi ve herkesi evrensel birliğe ve ışığa doğru yönlendiriyor.

Koronavirüsün getirdiği küresel kriz, artan işsizlik, finansal istikrarsızlık, karantina kısıtlamaları, sağlık korkusu nedeniyle depresyon, panik, intihar düşünceleri, zihinsel sağlık sorunları yaratıyor. % 50’si panik atak ve depresyon geçiriyor, bu özellikle de gençler arasında yaygın.

Karanlığın etrafımızda toplandığını hissedersek, bu ışığın geldiği ve bu yüzden karanlığı gördüğümüz anlamına gelir.

Ama insanlar, henüz onlar için hazır değil!

Dünyanın dört bir yanında, insanlar büyük şehirleri,  terörün yuvalarını terk ediyor, işlerin uzaktan yapılabildiği her yerde ofisler kapanıyor ya da tamamen kayboluyor. Yakında bu, okul dışı dersler ve spor dışında tüm çocuk kurumlarını etkileyecek. Önümüzde büyük sosyal değişimler var.

DSÖ: 20-40 yaşları arasındaki COVID19 vakaları, COVID-19 pandemisinin yeni aşamasıdır. Doğanın planı, bizi egoist durumdan çıkarmaktır ve o zamana kadar pes etmeyecektir. Kabala’da söylendiği gibi, tüm insanlığın küresel ıslah dönemine ve onun Yaradan’ın seviyesine yükselişine girdik.

Mesele, büyüme, insanı dolduran egonun üzerine çıkma meselesidir. Ve kişi kendini egodan kurtaramazsa da, eğer bunu yapmak isterse, dışarıdan bir kuvvet çekebilir ki bu da insanın egosunda kalma çabalarına rağmen, onu egonun dışına çıkaracaktır.

DSÖ’nün düşünmesi gereken şey budur!

DSÖ başkanı, salgının 2 yıl içinde sona ereceğini söylüyor. Ama ben, ne zaman biteceğini bildirmek için acele etmezdim. İyi bir bağ koşuluna gelene kadar, doğa bizi buna zorlamaya devam edecek ve giderek daha fazla baskı uygulayacaktır.

“Covid-19, Tünelin Sonundaki Işık” (Medium)

İnsanların Koronavirüs fırtınasını atlatıp normal hayata dönme isteği, dünya çapında rekor kıran enfeksiyon oranlarının artmasıyla yarıştı. İnsanlar salgını duymaktan yoruldu ama o, yakalamakta ve bırakmamakta, yayılıyor ve vuruyor. Yine de, çözümün bizim elimizde olduğunu anladığımızda, krizin üstesinden gelmek için dayanıklılığı bulabiliriz.

Salgının, hayatımızın: ekonomi, sağlık, eğitim, kültür vb.  her alanı üzerindeki etkisini azaltmak için girdiğimiz yeni işbirliği çağının altını çizen Harvard’lı akademisyenler, “Tarihte ilk defa, dünyadaki hemen hemen her bilim insanı aynı soruna odaklanmış durumda … bu gerçekten yarar sağlamaya başlıyor,” diyorlar.  Dünya çapında milyonlarca insan, gelecekte bizi neyin beklediğini tahmin eden değişkenler yüzünden stres altında. Önümüzdeki kış COVID vakaları açısından ne olacak? Daha kaç kişi işsiz kalacak?

Belirsizlik, kolektif bilincimizi şekillendirir ve onu keskin bir dönüşe hazırlar. Tam da bu tür bir bakış açısı değişikliği – dar görüşlü, egoist bir perspektiften, ortak zorluklarımızı çözmek için kapsamlı, geniş bir yaklaşıma kadar – sorunun en derin kökündeki krize bir çözüme ulaşmamıza yardımcı olacak şeydir: işlevsiz sadece bilimsel, ekonomik veya politik bir bakış açısıyla yaklaşmak yerine insan ilişkileri.

Umut Işığı Aramızdadır

Bir insanın sadece kendini göz önüne aldığı bir dünyadan, insanların birbirlerini göz önünde bulundurdukları bir dünyaya geçmemiz gerekiyor. Zararlı bir virüsün yakınlarımıza bulaşmasını önlemek için maske takıp takmayacağımızı veya sosyal mesafeyi koruyup korumayacağımızı artık düşünmeyi bırakmadığımız bir dünyadan, başkalarının da çocuklarımızın sağlığıyla ilgilenmesini istediğimiz gibi, korumak için ne gerekiyorsa bilinçli olarak yaptığımız bir gerçekliğe ulaşmalıyız.

Şu anki çaresizlik hissiyatımız, aramızdaki ilişkilere bizi daha duyarlı hale getiriyor. İnsani ilişkilerimizi geliştirmeden iyi bir geleceği güvence altına alamayız. Bunun yerine savaşlarda ve çıkar çatışmalarında yalnızca değerli enerji ve kaynakları israf edeceğiz. COVID-19 için bir çare bulunsa bile bu, aşırı egoizmin sosyal fenomenini, insanların başkalarının ihtiyaçlarını değil, sadece kendi bencil taleplerini hissetmelerine neden olan durumu iyileştirmeyecektir.

Tüm patojenlere karşı esas aşı, kalplerin iyileşmesini hedefler, zehirli eleştirileri etkisiz hale getirir ve başkalarına karşı sömürücü tavrımızı düzeltir. Doğa kör değildir ve hiçbir şey tesadüfen olmaz. Gelişimin motoru, olumsuz olaylar olarak algıladığımız şeyi üretir, böylece tepki verir ve bizi doğayla uyumluluğa doğru ters yönde hareket ettiren bağlantılar kurarız. Bu, hayatın gelişiminin formülüdür ve zaman herkesin bunu anlamasını gerektirir. İnşa ettiğimiz dünya tamamen birbirine bağlıdır, ancak kalplerimiz çok ayrı kalmaktadır. Bu uyumsuzluk, tam olarak düzeltmemiz gereken şeydir, böylece karşılıklı düşünme ve uyum içinde bütünsel bir sistem olarak işlev göreceğiz.

Herkesin iyiliği zihniyetini üstlenmek için birbirimize yardım edersek, kalplerimiz egoist ve yabancılaştırıcı tutumlardan arındırılacak ve doğanın tüm parçaları dengeye kavuşacaktır. Başkalarının refahı için ortak endişe, olası her durum için çözümler üretecek ve bizi tüm sıkıntılardan koruyacak bir kalkan oluşturacaktır. O zaman doğada tehdit edici hiçbir şey olmadığını ve Koronavirüsün dünyayı nefretten ve aşırı tüketimden kurtarmanın aracı olduğunu keşfedeceğiz.

Güvenlik ve refah için bu formülün sonucu basittir: kalplerin bağı olmadan hepimiz acı çekeceğiz, ancak karşılıklı destek bir cennet hissi yaratacaktır. Bir tünelin içinde birbirine sokulmuş bir aile gibiyiz. Tünelin sonundaki ışığı ancak sevginin gücüyle görebileceğiz.

Doğru Düşüncelere Sahip Olun

Soru: Biliyoruz ki tüm insanlar farkındalık duygusuna sahip değildir. Bunu nasıl yeniden inşa edebilirler?

Cevap: Yapabilirler. İnsan nedir? İnsan, her dakika, aralarında daha doğru düşüncelerin ortaya çıkacağı, bin farklı düşünceye sahiptir.

Her şey sadece ne tür bir çevreye düştüğünüze bağlıdır. Bu nedenle, etrafımızda doğru çevreyi organize etmek gerekir, o zaman doğru düşünceler ortaya çıkar ve hızlı bir şekilde ilerleriz.

“Zor Durumdaki Bir Ülke İçin Kurtarma Planı” (Medium)

Etrafınıza bir bakın, bir kurtarma planına ihtiyacımız var ve buna hemen ihtiyacımız var. COVID-19 tüm cephelerde kazanıyor, ekonomi çöküyor, endişe artıyor ve saldırganlık kazanıyor. Ancak cesarete, sağduyuya ve dayanıklılığa sahipsek, yapabileceğimiz şeyler vardır.

Öncelikle dünyayı, Koronavirüsün geçici bir safha olduğu yanılsamasından kurtarmamız gerekiyor. Virüs kalmak için burada. Bugün bildiğimiz Koronavirüs olarak kalmayabilir ancak onun, nesillerdir bildiğimiz kapitalist dünya üzerindeki ezici etkisi devam edecek. Öyleyse, hoşumuza gitse de gitmese de, kapitalizmin bittiğini biliyoruz ve vazgeçme aşamasını ne kadar çabuk atlatırsak o kadar iyi.

Daha sonra, bugün bildiğimiz iş piyasasının çoğu bu geçiş döneminden sağ çıkamayacak. İnsanın normal geçimini sağlamak için gerekli olmayan her şey, belki hemen olmasa da, kaybolacak ve geri kalan meslekler de bugün olduklarından boyut ve hacim olarak küçülecektir. Eski iş piyasasının çöküşünün yanı sıra, yeni meslek alanları ortaya çıkacak. New York Times köşe yazarı Thomas Friedman, bunlardan “kalplerle ve kalpler arasında daha fazla değer yaratan” işler olarak bahsetti.

Bu meslekler, yalnızca insanları bir araya getirme, topluluklar içinde karşılıklı sorumluluğu artırma, karşılıklı ilgi ve endişe ve yabancılar arasında bile sorumluluk ve yakınlık duygusu ile ilgilenen işler olacaktır. İnsanları sürece dahil etmek için, bu yeni sosyal çalışmanın başka bir yönü, dünyanın içinden geçtiği değişim hakkında bilgi sağlamakla ilgilenecektir. Bilgi, yaşadığımız değişimin doğasını, neden ekonominin birden çökmeye başladığını, neden daha önce hiç olmadığı kadar birbirimizden sorumlu olmamız gerektiğini, kalpte ve zihinde böyle bir değişikliğin faydalarını ve COVID-19 salgınına kadar yaptığımız gibi devam edersek olabilecekleri anlatan kurslar aracılığıyla verilecektir. İki tür eğitim – dayanışmayı geliştirmek ve bilgi sağlamak için – yan yana yürütülecek ve insanları en azından eskisi gibi çalışmaya devam etselerdi meşgul olacakları saatler kadar meşgul edecektir.

Üçüncüsü, kapitalist dönem ile yeni dönem arasındaki geçiş dönemi olabildiğince kısa olmalıdır. İnsan doğası dinlenmeyi sever ve neredeyse anında buna alışır. İnsanlar evde birkaç aydan fazla boş bir şekilde kalırlarsa, çalışma yeteneklerini kaybetmeye başlayacaklardır. Bir kez bu duruma geldiklerinde, onları eğitmek ve toplum için üretken hale getirmek neredeyse imkansız olacak ve toplumun sırtında bir ağırlık olarak kalacaklar.

Dördüncüsü, iş piyasasındaki değişimin yanı sıra toplum, değerlerini güçlülere ve narsistlere hayranlık duymaktan, güçlenmeye ve özgeciliğe olan saygıya dönüştürecektir. Bu, süper kahramanlara tapan bir toplum değil, onu dayanışma içinde bir araya getirenleri onurlandıran bir toplum olacaktır.

Beşincisi, bir sonraki nesli yeni dünyada yaşama hazırlamak, öğrenme, öğretme, öğretmenler ile öğrenciler ve öğrenciler ile öğrenciler arasındaki iletişim yaklaşımında değişiklikler gerektirecektir. Toplumda olduğu gibi, okulda da en çok övülen öğrenciler, akranlarının birlikte çalışmasına yardımcı olan öğrenciler olacaktır. Fikir yeni değil; on yıldan fazladır ortada. İşbirliğine dayalı öğrenmenin kullanışlılığının belki de en iyi ifadesi, patent avukatı Lawrence Ebert J.D.’nin lise aldatmacası hakkındaki bir makalesinde bulunan bir alıntıdır: “Hiçbir sektörde, işbirliği hile olarak kabul edilmez. Sadece okulda bu bir sorundur. Çocuklarımıza ne öğretiyoruz?”

Değişikliği yapmak için çok az zamanımız var. COVID-19 baskı yapıyor ve eskiden kesin olan şeyler çöküyor. Uç fikirleri olan azınlık grupları ana akım ve aşırılıklar norm haline geldi. Kurtarma planı gecikmeden başlarsa, bizi nispeten sakin ve güvenli bir şekilde su üzerinden diğer kıyıya götürebilir. Akıntının bizi gittiği yere götürmesine izin verirsek boğuluruz.