Monthly Archives: Kasım 2016

Sorularınıza Cevaplar, Bölüm 140

Soru: Dünya çok karmaşık, onu anlamaya daha çok çabaladıkça, cevapları bulmak daha da zor oluyor ve bazen insan aklının kavrayabileceği hiçbir şey bulunmamakta. Her şeyin böylesi çelişkili bir şekilde oluşturulması ve hiçbir şeyin zıttı olmadan var olmaması şaşılacak bir şey. Neden dünyamızda tüm çalışma alanları ve büyük bilgelerin ilmi öğretileri ve ayrıca sonsuz savaşlar, hastalıklar ve doğal afetler insanlığa iyi olmayı öğretemedi? Ama tam tersine, kişi maneviyattan düşüyor. Maddesellik dünyamıza ne gibi bir doyum getirecek? Üst güçler bizden ne istiyorlar? Eski akıllı uygarlıklar yok oldu. Plan nedir? Her şey mükemmel bir şekilde kaynaklarda açıklanmış ama pratikte hepsi çok kötü bir şekilde gerçekleşmektedir. Dünyamızda adalet var mı yoksa o tamamen aşırı gelişmiş bir hayal gücünün ürünü mü? Kimsenin bize ihtiyacı var mı? Bu bir derin düşünceler labirenti – ne ağır bir yük.

Cevap: Her şey çok basittir. Yaradan her şeyi doğru bir tutumla yarattı, ama biz çarpık bir şekilde ilerledik. Şimdi de basitçe birleşmek ve böylece üzerimize ıslahın Işığını çağırmak zorundayız, ama biz bunun dışında her şeyi yapıyoruz.

Soru: Her insanoğlu bireysel bir manevi gene sahip mi?

Cevap: Kesinlikle!

Soru: Eğer hayatımda ıstırap varsa, bu durumu (en iyisi) Yaradan’la mı ilişkilendirmek zorundayım ve o zaman bu durumu kötü olarak hissetmeyecek miyim? Soruna bu şekilde yaklaştığımızda, sorun kayboluyor, fakat ıstırap içinde olunduğunda, ıstırapların Yaradan’dan geldiğini hatırlamak çok zor. Sıkıntılı günlerde bu çabucak kayıp gittiğinde ve bunun yerine kayıtsızlık, öfke, hırs vb. hissettiğimde, nasıl bu “O’ndan başkası yok” niyetini sürekli tutabilirim?

Cevap: Her şeyin O’ndan geldiği düşüncesini bırakmayın ve her zaman onu tutunun. Eğer yapamıyorsanız, size yardım etmesini O’ndan isteyin.

Soru: O’nunla bağ kurduğumuz zaman, Yaradan’a memnuniyet getiriyor muyuz?

Cevap: Kuşkusuz ve bu tek yoldur.

http://laitman.com/2016/09/answers-to-your-questions-part-140/

Kalpten Sözler

Soru: Kalbimden konuşmayı nasıl öğrenebilirim?

Cevap: Kişi her zaman kalbinden konuşmamalı. Ancak manevi yolda dostlarına yardımcı olacak şeyler söylemeli.

Hayatımızda ne hakikat ne de yalanlar vardır. Her şey sadece iki kısma bölünmüştür; bazı şeyler manevi amaca götürür, bazıları götürmez. Bu nedenle ise bugünün gerçeği yarın yalan olacaktır ve tam tersine de.

Varlığımızın amacı bağ kurmak ve tüm yaratılışın parçalarını birleştirmektir. Eğer bir şey bu amaca yönelikse o doğrudur, değilse yalandır.

http://laitman.com/2016/09/words-from-the-heart/

Işık Her Şeyi Islah Edecek

Soru: İçimdeki egoizmi nasıl kapatabilirim?

Cevap: Bir şeyler engellemeye hiç gerek yok. Aksine, egoya hiç dokunmayın bile. Üst Işığı çektiğimiz derecede, ıslah olacaktır, iyi ışığı çekmek egoizmi dengeleyecek böylece kendimizi ıslah edeceğiz.

Egoizmle hiçbir ilişkimiz olmayacak. O içimizde yaşar ve Mısır’da Firavun’la olduğu gibi biz onun köleleriyiz. Ancak bizler çalışıyoruz ve böylece Üst Işığı yavaş yavaş üzerimize çekeceğiz, nitelikte ve kalitede yeterli derecede güç toplayana kadar çekeriz ve bu bizi egonun kontrolünden, Mısır’ımızdan çıkarır ve onu aşmaya başlayabiliriz.

Sadece iyi olan ve aramızdaki bağ hakkında düşünmemiz gerekir, kötü özelliklerimiz hakkında değil. Onlar baştan beri içimizde vardı ve orada tutulmalılar. Işık onları yukarı çekecek ve ıslah edecektir.

http://laitman.com/2016/10/the-light-will-correct-everything/

İbrani Harfleri Teselli İlaçları (Plesabo) Değildir

Soru: İbrani alfabesindeki hangi harfler plesabo gibi etki eder ve psikolojik olarak kişiye yardım eder?

Cevap: Bize yardım edebilecek tek şey eğer arzumuz üzerine etki kurarak; arzumuzu tek ruhu yeniden inşa etmek amacıyla başkalarıyla bağ kurmaya, Adem’in sistemine ayarlamaktır.

http://laitman.com/2016/09/the-hebrew-letters-are-not-placebos/

Başka Bir Kişiyi Nasıl Hissedebilirim?

Soru: Başka bir kişiyi hissetmeyi nasıl isteyebilirim? Kişinin içi acıyla, aşağılanmayla ve korkularla dolu; birinin beni hissedeceği düşüncesi beni dehşete düşürüyor.

Cevap: Diğer insanların acı, aşağılanma ya da korkularını hissetmekten bahsetmeyin! Aksine kişinin kalpteki noktasını, Yaradan’a özlemini hissetmelisiniz. Yalnız bu bakımdan o sizin dostunuzdur. Başka hiçbir şey, bedeni ya da egosu artık sizi etkilemez. Kendinizden utanmamalı ve kendinizi kırbaçlamakla meşgul olmamalısınız. Siz bu dünyadaki herkes gibi kusurlarla dolusunuz.

Yani biz kalpteki noktalarımızla, Yaradan’a olan özlemimizle birbirimize bağlıyız. Diğer her şey görünüşte aşağıda kalır. Biz sadece bu noktaları yükseltiriz ve birbirimizle bağ kurarız.

Geri kalan her şeyde bizler egoistleriz, yeryüzünde geri kalan tüm insanlar gibi, çünkü Yaradan bizi egoist bir arzuyla yarattı ve iyi olamayız. Ve hatta “Kötü eğilimi Ben yarattım, şifa olarak da Tora’yı yarattım, içindeki Işık onu iyiye çevirecektir” (bkz.Kidduşin 30b) diye yazılmıştır.

Her birimiz, tamamen kötüyüz, tamamen olumsuzuz öyle ki kendimizi ıslah etmeye başlamadan önce bunu hayal bile edemeyiz. Yani, gerçekten tamamen kötü olduğunuz için rahat olabilirsiniz. Ama şimdi üst Işığı çekerek ıslah olmamız gerekli. Kendi içimizdeki kötülüğü ıslah etmemiz gerektiğinden bahsetmiyoruz; aksine Üst Işık yavaş yavaş gelir ve onun iyiliği sayesinde kötülük dengelenir.

http://laitman.com/2016/10/how-can-we-feel-another-person/

Sorularınıza Cevaplar, Bölüm 142

Soru: Kabala bilgeliğine göre gözyaşlarının anlamı nedir?

Cevap: Çaresizlik ya da şefkatin bir işaretidir.

Soru: Birlik ve kendinden çıkmak aynı şey midir?

Cevap: Evet, kendinden çıkmak eylemdir ve birlik o eylemin sonucudur.

http://laitman.com/2016/09/answers-to-your-questions-part-142/

Topluluk İçin Dua

Tek doğru dua, onlu için anlamında, topluluk için olan duadır, kendim için olan dua koşulundayken “ben”in üzerine çarpı atılması gerekir.

Onlusu için bir dua yükselten kişi, onun temsilcisi olur ve Yaradan ile birleşmede lider olmayla ödüllendirilen ilk kişidir.

Tam olarak onlusu aracılığıyla Yaradan’a yalvarabilir ve buna yaratılış, birey, insan denir. Geri kalan dokuz kişi, onun Yaradan’a yalvardığı matrisi temsil ederler.

Manevi ilerlemenin ivmesi, duaya yakın olsunlar diye, toplumu genişletmek için indirgenir. Bunun anlamı şudur; bir dua yükselttiğiniz zaman, topluluktan en büyük arzuları alabilir ve onları yerine getirmeye, ortak bütünlüğe doğru yönlendirebilirsiniz. Bu, dağıtım ve eğitim yoluyla yapılabilir.

http://laitman.com/2016/09/a-prayer-for-the-society/

Temiz Kalpten

Torah, Deuteronomy 10:17: “Efendi için, senin Tanrın, tanrıların Tanrısı ve efendilerin Efendisi, büyük güçlü ve görkemli Tanrı, hiçbir iltimas yapmayacak, rüşvet de almayacaktır.”

Satın alınabilen krallar, liderler ve yetkililerin aksine Yaradan rüşvet almaz.

Yaradan ile sadece temiz bir kalple başa çıkabilirsiniz, kendinizle hiçbir ilişkiniz olmadan, hiçbir rüşvet teklif etmediğinizi ve sonuçlarla ilişkinizi kestiğinizde tamamen kendinizden ve her şeyden çıktığınızı söyleyebilirsiniz.

O zaman, hiç kimseye bir şey vermek ya da sunmak için teşvike sahip değilsinizdir. Kesinlikle temiz arzular ve düşüncelere sahipsinizdir. Bu, Tora ile meşgul olabildiğiniz zamandır, diğer bir değişle gerçek ıslahla.

Ancak dünyamız tamamen kendimizi ve başkalarını aldatma üzerine kuruludur ve bu nedenle onun içinde hiçbir manevi olgu hissetmeyiz. Her şey daima satın alınmıştır ve bizler de başka şekilde hareket edemeyiz. Eğer en azından bazı şeylerde, doğru ve dürüst davranabilseydik, kendimizi hemen üst dünyada bulurduk.

http://laitman.com/2016/10/from-the-pure-heart/

Mutluluğa Ulaşmak Mümkün Müdür?

Soru: Kişinin bu dünyada mutlu olabileceğine inanıyor musunuz?

Cevap: Bu mümkün değildir. Gözlerinizi kapatabilirsiniz; hatta sarhoş olabilir ya da uyuşturucu alabilirsiniz, belirli çerçevelerde kendinizi kısıtlayabilir ve başka bir şey düşünmeyebilirsiniz, ama eğer kişi kendini gerçekten keşfederse, daima gelişmeyi, anlamayı, hissetmeyi, bilmeyi ve her şeyi elde etmeyi isterse, dünyamızda mutlu mutlu olmak mümkün değildir.

Soru: Bu, dünyamızın bize, bizi gerçek mutluluğa yönlendirmek amacıyla verildiği anlamına mı geliyor?

Cevap: Bu dünya bizlere gelişimimizin başlangıç noktası olarak verildi. Biz bu dünyada başka bir şekilde gelişemeyiz. Bu dünyada yaptığımız her şeyin kesinlikle faydasız olmasının nedeni de budur. Bu, gerçek hayat manevi yükselişle başlar ve bu dünya orada bir nokta gibi kalır anlamına gelir. Tarih boyunca yapmış olduğumuz her şey sadece bu başlangıç noktasıdır.

Soru: Tüm bilimsel ve kültürel eserlere ne diyorsunuz?

Cevap: Tüm bilimsel ve kültürel eserler bizim egoizmimizin eserleridir. Tüm bu büyük eserler ve fikirlerden hiçbir şey kalmaz. Tüm insanlık tarihi, hayvansal seviyede bir tarihtir.

Kendimize kenardan bakmaya başladığımızda, tüm eylemlerimizin egoizm olduğunu anlarız. Bu tamamen içgüdülerimizin bir sonucudur; bizi şiirler, romanlar, müzik ve diğer sanat eserlerini yazmaya yönlendirir. Bu nedenle, bunların hiçbirinde, hiçbir şekilde üst nitelikler, koşullar ya da başarılar yoktur!

Bütün tarihimiz, deneyimlediğimiz her şey ve tarihimiz boyunca birikmiş olan tüm değerlerimiz, gelişmemizin geri kalanına kıyasla, sadece küçük siyah bir noktadır. Ancak maneviyatı elde ettiğimizde, bütün bunlar için üzüntü duymayız çünkü o zaman gerçekten de yıldızlar arası yolculuğa başlarız.

http://laitman.com/2016/10/is-it-possible-to-attain-happiness/

Kişinin Tek Görevi

Soru: Rabaş’ın “Çalışmada başarısızlık kavramı nedir?” makalesindeki, başarısızlığın anlamı nedir?

Cevap: Yaradan gizli olduğunda, kişiye olan her şeyle Yaradan’ı ilişkilendirmesi, onun bu dünyadaki tek görevidir. Yaratılışın içinde var olan tek güç, kişinin sahip olduğu tüm düşünceleri, arzuları ve eylemleri belirler, “O’ndan başkası yok” (Deuteronomy 4:35).

Kişiye arzuları ve düşünceleri varmış gibi gelir; bu Yaradan’ın gizliliğinin keşfidir. “bu dünya” olarak adlandırılan, bu gizliliğin içinde, kişinin görevi başlangıçtan beri olan her şeyi Yaradan’la ilişkilendirmektir. Tek günah, tek hata ya da haksızlık kişinin her şeyi Yaradan’la ilişkilendirmemesidir.

Bu nedenle, kişinin tek görevi tüm düşünceleri, arzuları ve eylemleri, onların kaynağı, Yaradan’la ilişkilendirmek ve kendini Yaradan’ın tüm eylemlerinin bir sonucu olarak görmektir. “O’ndan Başkası Yok”, “Sen Beni Arkamdan Ve Önümden Sardın”, Yaradan’ın Yüzünün Gizliliği Ve İfşası” ve diğer makalelere bakın.

http://laitman.com/2016/10/a-persons-only-task/