Monthly Archives: Mart 2016

Kabala Sevginin Bilgeliğidir

“Kötü eğilimi ben yarattım ve onun ıslahı için de Işığı (Tora’yı) yarattım”, ifadesinde yaratılışın tüm düşüncesi yatar. Bu nedenle “dostunu kendin gibi sev;” (insan sevgisi) Tora´nın ana fikri ve amacıdır. Ve Yaratılışın amacı herkesi sevgi denilen mükemmel bir bağa ve birliğe getirmektir. Bu sebeple Yaradan insanlarda egoizmi sürekli geliştirir ki bağ kurmanın, öncelikle ayakta kalabilmeleri ve sonra da yüce anlayışlara ulaşmak için gerekliliğini anlayabilsinler.

Kalaba Bilgeliği, egoizmi büyütmek için 2000 senedir kaybolmuştur ki böylece ıslah edecek bir şey olsun. Islah edilmesi gereken son bencillik düzeyine 20. Yüzyılın (1995) sonunda ulaşılacağı önceden tahmin edilmiştir.

“Dostunu kendin gibi sev” onunla bağ kurmak ve birlik olmak anlamındadır,  herkes karşılıklı diğerinin arzusunu yerine getirir. Yani sevgiden anladığımız başkasının “kullanılmasından” alınan zevk değil fakat diğer insanların en yüce arzularının yerine getirilmesi olarak anlaşılmalıdır. Bu durumda sevgi, “Adam” diye adlandırılan sistem içinde, tüm insanların tam bir birliğini uyandırır.

Kabala Ve Yanlış Çağırımları

Hoşuna ne gidiyorsa o serbest. Bu bizi, günümüzde her şeyin birbirine karıştırılması gerçeğine götürüyor: Bilimin din ile Rock´n Roll´un Beethoven ile. Hatta suşili dondurma olduğunu biliyor muydunuz? Kabala da bir pizzanın üzerine konulan malzemelerden daha fazla diğer inanç öğretileri ile ilişkilendiriliyor.

Fakat bu çok eski bilimin aniden ortaya çıkmasının daha ciddi bir nedeni vardır. Kabala her zaman doğanın en yüksek güçlerin, manevi dünyaların ve Yaradan’ın doğasına iç yüzünü kavrama ününe sahip olmuştur. Bu nedenle insanlar Kabalistik terimleri olası tüm öğretilerle karıştırmaya her zaman eğilimli olmuşlardır.

Bu tür karıştırmaların getirdiği sorun, bize insanın ve maneviyatın doğasının anlaşılmasında yardımcı olan Kabalanın gücünün zayıflatılmasıdır. Buna rağmen öğretinin merkez noktası budur ve Kabalanın bu yüksek düzeylerde tanınmışlığının ana nedenidir.

Her türlü yanlış anlaşılmaları önlemek için Kabalanın ne olmadığına bir göz atalım. Kabala din değildir ve dinle hiçbir ilgisi yoktur. Ne büyü, mistisizm, falcılık, tıp, tarikat, holistik, meditasyon, felsefe, teosofi, psikoloji, ya da parapsikoloji, telepati, rüya yorumu, tarot, yoga, kırmızı bandajlar, rahmet sözcükleri, regresyonlar, nümeroloji, reiki, astroloji, vudu büyüsü, masonlar ve nede sufizm ya da herhangi bir –izm- ile ilgisi vardır.

Kabala uzun, çok uzun yıllardır vardır ve artık kamunun ilgi odağı haline gelmiştir. Kabalanın içinde “son haykırışları/ağlayışları” görenler çok geçmeden gezintilerine devam edecekler ve yeni şeylere bakınacaklardır. Fakat Kabalanın ilkelerinin derinliklerine inenler, onun içinde, yaşamları boyunca yeteni bulacaklardır.

Özet

-Kabala hayatın en derin sorularını cevaplayan bir metottur.

-Kabala ilk defa bu sorular kitlelerde ortaya çıkınca, çıkmıştır.

-Kabala her türlü manevi öğretilerle yanlış ilişkilendiriliyor.

-Kabala geçici bir moda, heves değildir ancak insanın doğasını ve Yaradan’ın özeliklerini anlamamızı sağlayan pratik bir metottur.

 

Kabalanın gizli bilgeliği kitabından

BİR BEBEĞİN GÖZLERİNDEN GÖRMEK

Laitman_00028

SORU    : 42 bebeği inceleyen bilimadamları bebeklerin yetişkinlerin göremediği şeyleri gördüğü kararına vardı.

CEVAP: Bu sadece bebeklere özgü değil. Hatırlıyorum birinde öğle yemeği yiyorduk ve karım masa etrafındaki herkese yemek veriyordu. Yaklaşık iki yaşındaki küçük kızım boş sandalyeyi işaret etti ve sanki boş sandalyede biri oturuyormuş gibi annesine “Ona neden yemek vermediğini” sordu.

SORU: Yukarıdaki çalışmada bilimadamları aynı şeyden bahsediyor. Altı aydan üç yaşına kadarki bebekler yetişkinlerin fark edemeyeceği “önemsiz” farklı ve küçük şeyleri fark ediyor. Bebekler ayrıca gizemli şekiller de görebiliyor.

CEVAP: Bu iddianın güçlü bir temeli var. Bebekler üst dünyanın hissine sahiptir. Küçük bir çocuk aniden hiçbir şey anlamamasına rağmen Yaratan’a  bağlı olmasa ve dindar bir ailede yetiştirilmese de henüz okumasa ve onunla ilgili henüz hiçbir şey duymasa da dua etmeye başlayabilir . Ancak o zaten içsel doğası onu üst seviyeye ittiğinden beri bunu hissediyor. Yani küçük çocuklar dünyamızın dış etkileri nedeniyle aşama aşama yok olana kadar, bu eğilime sahiptirler .

SORU: Bu fenomenin Kabalistik temeli var mı?

CEVAP: Tabi ki, reşimotlar ( hatıralar) insan doğasının temelidir ve zamanla gelişir. Bir kişi bunu geliştirmeye devam ederse doğal biçimde manevi dünyaya doğru büyümeye devam eder ama onu geliştirmediğimiz sürece içimizde embriyo düzeyinde kalır ve manevi tarafımız içimizde dururken sadece egomuz ve bedenimiz gelişir.

SORU: Kabala Bilgeliği ile uğraşmaya başlayan insanlar görünüşe göre çocukluk dönemine geri mi döner?

CEVAP : Sadece bu değil, onlar embriyo seviyesine geri dönerler ve bir kişi manevi seviyelere doğru ilerlediğinde sanki annesinin rahminde gibi bir tür genişlik hisseder ve sonra sanki doğar ve gelişir…

Bir Kadının Ne Söylediğini Dinleyin

SORU: Neden kadınlar bana erkeklerden daha akıllı görünüyor?

CEVAP: Çünkü kadınlar çok daha pratiktir ve dünyamızla daha fazla bağ içindedirler. Dünyayı daha fazla hissederler ve erkekler gibi bulutlarda gezmezler. Bu nedenle erkeklere kadınları dinlemelerini öneririm.

SORU: Kadınlar Kabala Bilgeliği’ni çok daha iyi anlıyor gibi görünüyor.

CEVAP: Kadınlar Kabala Bilgeliği’ni erkeklerden daha iyi “anlamaktan” uzaklar onlar temelde içgüdüsel olarak kendilerini maksimum rahatlığa, huzura ve hayatla daha fazla uyuma neyin ulaştıracağını “hissediyorlar”. Çünkü dişi bedenleri  kadınlara bunu emreder.  Bu nedenle bir erkek normal ve doğru bir aile  durumuna daha hızlı biçimde  ulaşmak istiyorsa bir kadını dinlemesi arzu edilir.

Istırap İçin Minnettar Olmak??

SORU: Acı çekiyorum ve Yaratan’a acım ve ıstırabım için şükrediyorum. Bu doğru yaklaşım mı?

CEVAP: Bir insan gerçekten Yaratan’a şükredebiliyorsa bu doğru yaklaşımdır çünkü eğer kişi içinde uyanan ıstırap için Yaratan’a teşekkür ederse  bu onu doğruca amaca doğru yönlendirecektir, kişi acı içindeki tatlılığı hissetmelidir.  Doktor ve biyologların çalışmalarına göre acı hissi veya memnuniyet temelde aynı sonucu verir çünkü beyinde aynı süreç işler.

SORU: Anlamıyorum. Istırap için minnettar olmak nasıl mümkün olabilir? Sonuçta bu mazoşizm!

CEVAP: Fark şudur; ıstırap düşüncesini ve ıstırabın amacını, “nasıl hissettiğim”den ayırırım. Bu tıpkı acı verici bir ameliyata onay vermem gibidir ve aynı zamanda doktorlara beni bu hastalıktan kurtardığı için teşekkür de ederim. Görüyoruz ki dünyamızda hesapları  belirlemek  ve çabadan , enerji ve ıstıraba kadar herşey için ödeme yapmak gerekiyor.

Ne var ki, bir Kabalist amacı ve ne için ıstırap çektiğini görür. Böylece artık onu “ıstırap çekmek” olarak değerlendirmez. Anlar ki ıstırap onu egoistik doğasından kurtarmak için yardımcı olur ama egosundan ayrılma yolunda olduğu sürece acı çeker…

RUH YARATAN’IN PARÇASIDIR

Laitman_00053

SORU : İNSAN BEDENİ NASIL YARATILDI?

CEVAP: EVRİM TEORİSİNE GÖRE ÖNCE ATOMLAR İLK MADDE PARÇALARI OLARAK BİRİKTİ, DÜNYA ŞEKİLLENDİ VE MİLYONLARCA YIL SONRA DÜNYA YÜZEYİNDE FARKLI BASİT BAĞLANTILAR ORTAYA ÇIKTI  VE YAŞAM GELİŞMEYE BAŞLADI.

DARWİN’DEN 500 YIL ÖNCE BÜYÜK KABALİST ARİ “YAŞAM AĞACI” KİTABINDA, HER ŞEYİN  CANSIZ BİTKİSEL VE  HAYVANSAL SEVİYELERDEN, HAYVANSAL SEVİYENİN EN ÜST FORMU OLAN MAYMUNA DOĞRU  EVRİMLEŞTİĞİNİ  VE MAYMUNLARIN HAYVANSAL DERECE  İLE İNSAN SEVİYESİ ARASINDA ORTA BİR DERECEDE OLDUĞUNU YAZDI.

SORU: KABALİSTİK TEORİYE GÖRE RUH NASIL YARATILDI?

CEVAP: RUH YARATILMADI. RUH, YUKARIDAKİ YARATAN’IN BİR PARÇASIDIR.

IŞIK, ZEVK İSTEYEN  ALMA ARZUMUZA GİRER VE ONUN ÖZELLİKLERİNİ ZIT ÖZELLİKLERLE; YANİ ALMA VE HAZ ARZUSUNU BAŞKALARININ  HAYRINA BAŞKALARIYLA KIYAFETLENDİRMEYLE VE ONLARLA BAĞ KURMAYLA DEĞİŞTİRİR. KİŞİ BAŞKALARIYLA ONLARA HAZ VERMEK İÇİN BAĞ KURMAYA BAŞLADIĞI ZAMAN, YUKARIDAN IŞIĞI ALAN VE KENDİSİ KANALIYLA BAŞKALARINA İLETEN   BİR KABALİST HALİNE GELİR.

Astroloji ve Yıldızlar Üzerine

SORU: TORA yıldızları farklı astrolojik işaretlere bağlar. Yaratan insanların ruhunu yıldızlarla mı yönetiyor? Ruh ve yıldızlar arasındaki ilişki nedir?

CEVAP: Yıldızlarla ilgili özel olan hiçbir şey yok. Bu sadece bir alegori ve hepsi bu. Yıldızlarda güç yoktur ve belli bir yıldızın yok olması ya da kalması hiçbir fark yaratmaz. Bunlar sadece, herhangi bir şey üzerinde manevi ya da üstten gelen herhangi bir etkileri olmayan basit cansız sistemlerdir.

Astroloji uzun zaman önce ortaya çıktı çünkü insanlar nerede olduklarını, nasıl davranmaları gerektiğini, zamanı nasıl ölçeceklerini ve ne yapacaklarını bilmek istediler.

Eski Babil’de astrologlar insanların karakterini ve insanlara ne olacağını yıldızlara göre açıklayabilirdi. O zamanlarda insanlar çok daha hassas ve doğaya yakındılar ve çeşitli işaretlere göre bir insan hakkında çok fazla şey söyleyebilirlerdi. Ama bu üst yönetimin sistemi değildir. Bu, hayatı daha güvenli ve rahat yapan fiziksel varlığımızın sistemidir.

Bugün bu, doğaya olan hassasiyetimizi kaybettiğimizden ve geçmişte yaşayan türde bilgeler olmadığından oldukça anlamsız. Bugün yıldızlar bize hiçbir şekilde yardımcı olamaz. Düşünce ve arzularımızda çok fazla negatifiz ve farklı kimyasallarla çok kirlendik öyle ki hiçbir şey bize yardım edemez.

YORUM: Ama insanlar yine de Baba Venga’nın ve diğerlerinin kehanetleri konusunda ilgili.

CEVAP: Bu doğaldır ama Kabala Bilgeliği değildir ve ayrıca onlar bize hiçbir şeyi doğru biçimde öğretemezler. Onlar sadece öngörülen şeyleri kesin olarak tahmin edebilirler ama hiçbir şeyi değiştiremezler.

Nasıl İyi Bir İnsan Olunur?

İnsanlar bugün olduğu gibi yaşamaya devam etmenin imkansız olduğunu gördüklerinde koşullar iyiye doğru değişecektir. Bizim durumumuzda kötülüğün tanınması, hayatın kendisinden gelebilir. Bu, ya acı dolu biçimde veya farkındalığın gelişimi ile olacaktır. Farkındalığın gelişimi sayesinde kişinin acıdan kaçınmasının güzel bir örneği sigaraya karşı yapılan küresel kampanyada görülebilir.

Doğada gizli olan pozitif güç, içimizdeki kötü eğilim ile dengelenebilir ve Kabala Bilgeliği bunu keşfetmekle ilgilidir. İyi güç “ışık” olarak adlandırılır ve dengeye ulaşmak için kişinin kötü doğasını kontrol etmesini mümkün kılar. Eğer, saklı pozitif gücü hayatlarımıza getirmek istiyorsak Kabala İlmi’ne yakınlaşmak için uğraşmaya değer.

Kabala metoduna göre yapılan konuşma çemberlerinde on kişi bir araya gelir ve iyi gücün dedektörü haline gelir. Kabalanın iletişim çemberleri doğada gizli pozitif gücü uyandırmayı ve dengeye ulaşmayı ifade eder.
İsrail’de bir bağ ve sevgi inşa edersek, kimse bize zarar veremez; bu bize için gerçek güvenliği sağlayacaktır. Neden? Bu tıpkı doğal bağışıklık sistemine sahip dinamik öz düzenlemeye sahip bedene hastalıkların ulaşamaması gibidir. Kendimizi içten dengelersek, bugünün “nefret edenleri” yarının dostları haline gelecek ve bizimle olmak onlara iyi hisler verecektir.

Televizyon ya da internet ile bizim konuşmalarımızı dinleyen ve iletişim çemberlerini deneyimleyen bir kişi dengeye ulaşır. İyi güç, içimizde kötüyü dengeler ve bize sağlık, huzur, korunma, iyi bir tutum ve her seviyede bilgelik getirir.

Sonuçta bizler zor koşullarla yüzleşiyoruz; içimizdeki kötüyü dengelemeyi öğrenmek bir zorunluluktur. Kabala, işte bunu yapmanın metodudur.

İsrail ve Fırtına

Doğanın dengesini bozduk bu nedenle günden güne bazı doğal afetler ortaya çıkıyor. Her zaman neyin geldiğini, ne afetin şiddetini ne de türünü saptamak mümkün değil.

İnsan ilişkilerinin ıslahı tüm doğanın sistemini dengeleyecektir çünkü ADAM seviyesi en yüksek derecedir. ADAM doğa üzerinde en güçlü etkiye sahiptir ve ayrıca en hassas ve savunmasız olan da odur.

İsrail elektrik şirketindeki çatışma genel İsrail toplumundaki çürümeyi gösteriyor. Kötü ilişkileri her yerde görüyoruz. Aslında tüm İsrail toplumunun ıslaha ihtiyacı varken elektrik şirketi çalışanlarını suçlamak anlamsızdır.

İhtiyacımız olan, karşılıklı yardım ve sorumluluk için toplumun eğitilmesine yönelik genel bir eğitim sürecidir ve bizim de kendi organizasyonumuzda yaptığımız budur.