Monthly Archives: Nisan 2014

Zararsız Bir Bakteri Et-Yiyen Canavar Haline Geldiğinde

Haberlerden (The Conversation): Bakteriyal hastalıklar her yıl milyonlarca ölüme sebeb olmaktadır. Bu bakterilerin bir çoğu evrimsel geçmişlerinin bir döneminde iyi huylu idi ve hastalığa sebeb olacak patojenler haline dönüşümlerinin ne zaman olabileceklerini anlayamamaktaydık. Yeni bir çalışmada, araştırmacılar bir bakterinin et yiyen bakteri haline geçişinin ne zaman olduğunun izini sürdüler.

Musser’in söylediğine göre ‘Literatürde bir çok yerde Streptococcus salgınınlarına denk gelen tarih zamanında tarafımızdan azaltılmıştır. Buna bir örnek olarak, İngiltere’de Streptoccus infeksiyonları 1983 ve 1985 yılları arasında sayısı ve şiddetinde  artma göstermiştir.

İsveç, Norveç, Kanada ve Avusturalya ile diğer bir çok ülkede hastalığa kurban olma hikayesi artık kıtalar arası bir salgın olmaktadır. Belirtileri faranjitten et-yiyen hastalık olan necrotizing fasciitis arasında değişmektedir.

Benim Yorumum: Bir bakteri çevreye ölüm taşıyan bir canavara dönüşebilir, şöyle yazılmıştır, insanın düşmanları evini doldurmaktadır. Ama düşman haline dönüşme insanlarla düşmanlar olarak arasında ki ilişkiye bağlıdır.

Sonuçta, benciliğimiz gelişimizin en yüksek aşamasındadır ve bu yüzden  rasyonel ve bilinçli olarak davranışımız,  doğanın düşük seviyeleri (durgun, vejetatif, animasyon) ile aralamızda benzer bir  ilişkiyi kurmayı gerektirir.

Eğer ilişkilerimizi dostane bir şekilde düzeltebilirsek, manevi öğretilerdeki gerçeğin doğru olduğuna ikna olacağızdır, ki bu da gelecekte kurt kuzu ile yaşayacak ve bir çocuğun onlarla oynayacağını anlatmaktadır.

Yayım tarihi: 18 Nisan, 2014

Tora’nın Alegorilerinde Manevi Eylemler

Zohar Kitabı, “VaYikra,” madde 73: Tüm kurbanlar erkek ve dişidir, çünkü kurban kalbin üstündedir, onun hakkındaki düşünce ise kalbin üstündedir. Ve kalp ile ilgili olanın ne olduğu bilinecektir,  ki bu düşünce demektir.

Akıllıca düşünce bir erkek olarak addedilir ve kalp bir dişi olarak addedilir, Bina, kalp Hohma’dan aldığını anlar ve kurban yukarı doğru yükseldiğinden dolayı tamamen erkektir.

Tora’daki tüm alegorileri (kurban, ateş, duman, vs.) maddi kavramlara göre resmetmeye çalışmanın bir anlamı yoktur. Herşey düşüncenin üzerinde olmak zorundadır ve düşünce tamamamen soyuttur.

Bu sadece içsel duygusal düzeltmelerden söz eder, kişinin arzuları ve niyetleri üzerinde çalışmasıdır, bundan fazlası değil. Tora, fiziksel seviyede bu eylemleri gerçekleştirmeye bizi zorlamaz.

Biliyoruz ki, ikinci Tapınak’ın son günlerinde, insanlar büyük bir coşkuyla Tora’da yazılı herşeyi yaptılar, hatta zavallı hayvanları bile yaktılar, ama içsel düzeltme ile uğraşmadılar, böylece ikinci Tapınak yıkıldı. İlk Tapınak’ta da aynı şey olmuştu ve o daha da yüksek bir ruhsal seviyedeydi.

İnsanlığın bedensel seviyeye tamamen düşüşü yavaş yavaş böyle gerçekleşti ve içsel ıslah mekanik hareketlere boyun eğdi.

Tora’daki tüm talimatları kelimesi kelimesine anlamamalıyız, kurbanları yemeliyiz diye söylüyorsa, Hohma’nın Işığını, düzeltilmiş arzularda bilgelik ışığını almalıyız anlamına gelir, yani kelime anlamıyla et yemeliyiz demek değildir.

Tora’nın alegorileri, içindeki fiziksel dünya ile ilgili olandan tamamen farklı görüntüler ve duygular çağırmasına hazırlıklı olmayan bir kişi için, çok kafa karıştırıcıdır. Bu lisandan, Tora’nın sadece manevi eylemlerden bahseden gerçek anlamına geçiş, büyük bir sorundur.

Yayım tarihi: 11 Nisan 2014

KabTV’den “Ölümsüz Kitabın Sırları” 10/24/13

Merhamet Kuvvetinin Hakimiyeti Altında

VaYikra,”1:4: “O elini yakmalık sununun başına koymalı ki, sunu onun kefareti olarak, adına kabul edilebilsin.”

Hesed, (merhamet), sağ el, tüm düşüncelerimizin ve hislerimizin üzerinde olmalıdır çünkü ihsan etme, sevgi ve merhamet herşeyin üzerindedir. Genel olarak, Hesed, (merhamet), dünyamızda bir zayıflık olarak kabul edilir. Eğer bir kişi beni çok severse, o zaman bana karşı her zaman merhametli olur, ben de egoistik olarak bunu kendi faydama kullanmaya başlarım ve çok yakında da “başının üstüne oturmaya” başlarım.

Ancak maneviyatta bu tam tersidir. Hesed, (merhamet), en büyük, en yüce niteliktir. Tüm manevi dünya onun üzerine kurulmuştur.

Bu niteliği edinmiş olan kişi tüm arzularını ve niyetlerini getirir (“baş” niyettir) mantık ötesi seviyesine getirir. Mantık ötesi inanç içerisinde çalışmaya başlar ve niyetlerini sadece ihsan etmeye yönlendirir.

Bu  yüzden, Tora, bizlere Yaradan’ın, elini, yakmalık sununun başına koyar der, sanki O, niyeti ona verir gibi. Bu, tüm arzular ve düşüncelerin, akıl ve kalp, O’nun tarafından verilen yeni bir kuvvet tarafından, Merhamet Kuvveti tarafından, yönetilmesi  demektir.
22 Nisan 2014’de yayımlandı

KabTV, “Sonsuzluk Kitabının Sırları” 13 Kasım 2013

Aramızda “Manevi Partsuf”un İnşası

Soru: Aramızda manevi bir Partsuf  inşa etmek ne demektir?

Cevap: Aramızda manevi bir Partsuf  inşa etmek demek, aramızda tamamen ve saf bir şekilde ihsan ederek bağlanmayı istemek demektir.

Tüm arzularımızın, karşılıklı bağlanmaya hazır durumda olan bölümüne Partsuf’un  Toh  (gövde)’si adı verilir.

Partsuf’un içinde, Yaradan’ı keşfetmek ve ona memnuniyet vermek için, destek olarak ihsan etmeye yönlendirilmiş niyetler, Partduf’un, Roş (baş)’ı olarak  adlandırılır.

Ciddi ve doğru bir şekilde bağ kurmaya başladığınız zaman, Yaradan’a doğru eksik ihsan etmeyi hissedeceksiniz ve bunun için gerekli olan koşullar ortaya çıkmaya başlayacaktır.

Günlük Kabala Derslerinin 3.Kısmı, 16 Nisan 2014, Rabaş’ın Yazıları

Yalnız Çalışmak Bizi Mısır’da Tutar

Soru: Kişiyi Mısır’dan çıkmaktan en çok ne durdurur?

Cevap: Kişi maneviyatı bağ kurmak suretiyle edineceğimizi unutuyor. Böylece bu durum Mısır’daki çalışma haline döner. Eğer yalnızsan sana Mısır’ın kölesi denir.

Kendimizi sürekli gruba yönelik kontrol etmemiz gerekir zira başka bir ölçü yok. Bizlere kaplar verildi bu kaplar hepimizin arasında kırık eksiklikler zira herkes herkese dahil.  Bu yüzden ne olduğunu anlamıyoruz. Kendimizi grubun içerisinde düzenleyerek başlamamız ve bunu bir manevi Partzuf’un formuna getirmeye ihtiyacımız var.

Öyle bir form olmalı ki üst güç, Yaradan ifşa olsun. Tüm çalışmamız bu: on Sefirot’u inşa etmek, dokuz da değil on bir de değil ne az ne fazla. Tüm yaratılış on Sefirot’tan yapılmıştır.

Partzuf’un içerisinde kendi yerimizi bulmalıyız, ihsan etmeye bağlanmak isteyenlerin içerisindeki yer. Bu GE (Galgalta Eynaim), İsrail safhası (kalpteki noktası olanlar) ile eşleşir ve geri kalan bizi bağlayan ve bize yardımcı olan AHP’tır. Nasıl büyüyeceğiz? AHP sayesinde, onun yardımıyla büyürüz. Daha büyük AHP bizim onun üzerine çıkabilecek daha büyük GE’nin parçasıdır. Böylelikle bizler GE’nin içerisinde de Aviut (bayağılık) inşa ederiz ve o zaman çalışma gerçek AHP ile başlar.

16.04.2014 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 4. Bölümünden, Rabaş’ın Yazıları

Diğerlerine Memnunluk Vermek, Yaradana’a Memnuniyet Verir

Soru: Diğerlerinin arzularını kendiminmiş gibi dilediğimde, sadece insanlar için iyilik yapmayı istemeyip, Yaradan’a memnuniyet vermeye mi niyetlenmem gereklidir?

Cevap: Siz onlara memnunluk verebilmenin olasılığını istersiniz, bu arzuların tıpkı sizin arzularınız gibi olmaları gerçeğine reğmen, siz bununla Yaradan’a memnunluk veriyorsunuzdur. Yaradan’a direkt olarak memnunluk veremezsiniz çünkü O’nun hiçbir şeye karşı bir eksikliği yoktur. Yani siz tüm dünyaya mutluluk verirsiniz ve Yaradan da bundan haz alır.

Sizin kalpteki noktanız dışındaki tüm dünyayı içeren bir bölge vardır. Tüm ruhu içeren geniş bir daire vardır ve siz kendi noktanız ile bu dairenin dışındasınızdır ve diğelerinden de istiyorsunuzdur. Yaradan’ı bu daireye getirerek, O, hepsine ihsan edebildiği için, mutlu olmaktadır. Bunu, Yaradan’ı ihsan etmeye getirmeniz izler ve bununla da O’na memnunluk getirmiş olursunuz.

Bunların insanlar için iyi olması için dua edersiniz ve bununla Yaradan’a memnunluk vermeye niyet edersiniz. Bunun nedeni Yaradan’ın mükemmel olması ve ihsan etme niteliğinin yanında hiçbir eksikliğinin olmamasıdır ve O’nun bunu gerçekleştirmesini siz mümkün kılmış olursunuz. Ancak Kli (kap) O’nun içinde bulunmaz; kap yaratılanlarının içindedir, tüm insanlık ile birlikte.

16 Nisan 2014 tarihinde yayımlandı

Günlük Kabala Dersinin 4.Bölümü, 6 Nian 2014, Rabaş’ın Yazıları

Erkek Baştır ve Kadın Boyundur

Zohar Kitabı, “VaYikra,” Madde 63: Kişi kurban etmeli demek, karısı olmayan birini çıkarmak demektir, kişinin fedakarlığı fedakarlık olmayacağından, kutsama da alamaz, ne yukarı ne de aşağı doğru.

Bu demektir ki, kişi kurban etmeli denir ve o kişi farklıdır ve o bir adam değildir, ademoğlunun parçası değildir ve o kusurlu olduğundan ve ona malul dendiğinden dolayı Şehina (Kutsallık) onun üzerinde durmaz ve malul herkesten uzak durmalıdır ve bir kurban getirmek için daha da fazla kişi sunaktan kurban etmeli.

Evli olmayan bir erkek egosu ile çalışmak istemeyen biridir. Onun sadece bir tarafı vardır, erkek tarafı.

Dünyamızda bu, aile derdine düşmenin özel sıkıntısını yüklenmek istemeyen ve rahatça kanapede uzanarak gazete okumayı ya da TV’de futbol maçı izlemeyi tercih eden erkekte ifade edilir. Manevi dünyada egosu ile çalışmak istememektedir. Bundan dolayı, kendisine bir insan, Âdem denemez, çünkü Âdem egomuzu özgeciliğe doğru düzelterek içimizde yavaş yavaş yükselttiğimiz bir görüntüdür.

Içimizde Yaratıcı’ya benzeyen bir görüntü inşa ederek, Âdem’in durumunu edinmiş oluruz, bu Yaratıcı’ya benzeyen kişi anlamına gelir. Manevi düzeltme ile gerçekten uğraşan bir kişi daima egosuna açıklığa kavuşturur, onunla mücadele eder ve gerçek formunu keşfeder. Bu adamın “karısı” ile, içinde inşa ettiği düzeltilmiş egosu olan diğer yarısı ile birlikte yapması gereken bir iştir.

Soru: Bu, dünyamızda nasıl ifade edilir?

Cevap: Bugün manevi düzeltme sürecinde kadınların rolü çok önemlidir. Düzeltme yöntemini doğru şekilde anlayıp bunu yerine getirmede aktif rol almaktadırlar. Onların eylemlerine, ciddi dürtülerine ve amaç için yanıp tutuşmalarına gerçekten minnetarım. Birbirlerine fazlasıyla yardım ediyorlar, ayrıca erkeklere de yardım ediyorlar.

Dünyamız geliştikçe, katılımları için gittikçe artan bir ihtiyaç vardır, bu da erkek baştır, kadın boyundur deyişini doğrular, çünkü boyun döndüğünde baş da aynı yöne döner.

Yayım tarihi: April 12th, 2014 at 8:09 pm

KabTV’den “Ebedi Kitabın Sırları” 10/24/13

Firavun’un Kölesi mi Yoksa Yaradan’ın Hizmetkarı mı?

Manevi dünya, ihsan etme kuvveti, sevme ve verme nitelikleri ile birlikte  ihsan etme ile yönetilen özelliklerin olduğu bir dünyadır. Eğer bir kişi bu özelliklere sahipse bu onun manevi dünyada olduğu anlamına gelir.

Kişi, üzerinde bu özelliklerin zıttı olan nitelikler, alma nitelikleri baskın ise ve kişi tamamen bunların içine batmış durumdaysa bu da kişinin fiziksel dünyada olduğu anlamına gelir.

Herşey sizin içinizde işlemekte olan kuvvete bağlıdır, size baskın gelen ve sizi yöneten kuvvet. Bu kuvvet, egoistik arzular ve hesaplamalar ile bir alma kuvvetiyse, bu sizin fiziksel dünyayı hissetmekte ve onun içinde yaşamakta olduğunuz anlamına gelir. Ancak bir an’da ihsan etme kuvvetini edinir ve onunla birleşirseniz bu da sizin artık manevi dünyada olduğunuz anlamına gelir. Bizler bu iki dünya arasındaki farkı hayal dahi edemeyiz. Bunu tarif etmek ya da açıklamak mümkün değildir.

Çünkü, alma arzusunun düzeltilmesi gereklidir ve alma arzusunun kuvveti geçici olarak ifşa olur, bu bittiğinde ve ihsan etme arzusuna yenik düştüğünde bizler aynı zamanda alma arzusunda da oluruz, bozulabilen geçici bir madde içinde, doğuşumuzda olduğu gibi, yaşarız ve ölürüz. Bu manevi kuvvetlerin bir kopyasıdır, alma arzusu, yetmiş yıl sonra, yetmiş seviye sonra, ortadan kalkmalıdır ve ihsan etme özelliğine dönüşmelidir.

Sürgün, alma arzusu içinde, bir değişime uğraması ve ihsan etme formuna ulaşması gereken bir histir. Yaratılan varlık ihsan edemez, o sadece bir alma arzusu olabilir, bu sırada ihsan etme özelliği ise Yaradan’a ait olan bir niteliktir. Ancak, alma arzusu, ihsan etme niyeti ile hareket ettiğinde ve kendini diğerlerine ve Yaradan’a köle ederse, işte o zaman ihsan ediyor anlamına gelir.

Bu yüzden, bizler sadece iki durumda olabiliriz; Firavun’un kölesi, alma arzusu için çalışan ya da Yaradan’ın hizmetkarı, ihsan etme arzusu için çalışan.Tüm çalışmamız kendimize yardım etmek içindir ve tüm dünya ihsan etme arzusuna erişir ve Yaradan’a memnuniyet verir.

Eğer bu hedefi eklemezsek, bu artık ihsan etme arzusu olmaz. İhsan etme arzusu sadece tek bir yönde ifade edilebilinir, Yaradan’a memnunluk vererek, çünkü sonrasında bu arzu, bu eğilim benden ayrı hale gelir ve herhangi bir ödül almaz. Bu benden gelir fakat bana geri dönmez.

Eğer ben yaratılan varlıklar için hareket edersem, dostlarım, grup için ve bununla Yaratan’ı memnun etmeye niyetlenmezsem bu benim ihsan etme çizgisini sonuna kadar  takip etmediğim ve hala kendim için çalıştığım anlamına gelir. Olması gereken, sadece, sahip olduğum seviyeye göre, saf bir şekilde tamamen Yaradan’a ulaşmak için niyetlenmiş olmamdır.

11 Nisan 2014’de yayımlandı.

7 Nisan 2014 tarihli Günlük Kabala Dersinin 4.kısmından, Ari’nin yazıları

Robotlar İnsanları İşsiz Bırakacak

Haberlerden (Business Insider): Bill Gates’in inancına göre, insanların ve hükümetlerin hazırlıklı olmadığı iş gücü piyasasına büyük değişiklikler geliyor.

“Gates, 13 Mart’ta (The American Enterprise Institute) ekonomik düşünce örgütü,  Amerika Enterprise Enstitüsü Washington D.C’de ki konuşmasında yirmi yıl içerisinde, bir çok iş kaybedilecek ve bilgisayar yazılım otomasyonları ile yer değiştirileceğini ifade etmiştir.

Şunları söylemiştir; “Bilgisayar Yazılım Sübstitüsyon’ ister sürücüler ister garsonlar ya da hemşireler için olsun gelişmekte…Teknoloji zaman içerisinde işçilere olan talepleri azaltacak ve özellikle en alt seviyedeki ustalık gerektiren iş  grupları için bu durum kaçınılmaz. Bundan 20 yıl sonra, beceri  gerektirecek iş güçlerine dayanan talepler önemli ölçüde düşmüş olacaktır. Ben bu durumu  insanları zihinsel modellerinde anladıklarını sanmıyorum.”

Şubat ayında, Ekonomist dergisi   önümüzdeki 20 yıl içerisinde robotlar tarafından devralınacak bir düzine iş üzerinde  geniş  bir profil oluşturdu.

Benim Yorumum: Tek bir çıkış yolu var, aşırı üretimi tamamen azaltmak ve geri kalanları otomasyon ile değiştirmek. Serbest hale gelenler için (işsiz kalacaklar için) yeni metotlar öğrenebilecekleri ve integral iletişimi uygulayabilecekleri açık üniversitilere göndererek, insanlığı ortak bir birlik noktasında birleştirmektir.

Ç.N: Sübstitüsyon; Bir şeyin veya bir kimsenin yerini almak üzere.  

Kötü (Saf Olmayan) Ruh

Soru: Dağıtım için fiziksel eylemler gerekir mi yoksa kişinin içsel düşünceleri yeterli midir?

Cevap: Eylem yapmadan sadece düşünenlere saf olmayan ruh denir. Ruhani dünyada, güçler vardır, her türden ruhlar ve şeytanlar, hiç bir eyleme eşlik etmeyen düşünceler vardır.

Kişi bir kısıtlamadan geçip bir masah edindiğinde, yansıyan Işık gerçekten kişinin ruhsal kabı ile çalışır. Bu durumda, kişi maddiyat ile uğraşmadan manevi eylemler gerçekleştirebilir. Ancak bu duruma bağlıdır; biliyoruz ki, Baal HaSulam İşçi Bayramı gösterilerine katılan işçiler ile görüşmek için Polonya’ya gitti. Hayatının son günlerine kadar muazzam derecede olumsuz bir reaksiyona neden olan Ulus adlı gazeteyi İsrail’de yayımladı.

Dünyamız eylem dünyasıdır. Bu realitede hiçbir şey yapmazsanız, onun hakkında hayal bile edemezsiniz. Sonuçta, pratik bir uygulama, o eyleme soktuğumuz düşüncelerimizin doğrulamasıdır.

Yani zaten masahlarınız varsa ve onlarla çalışabiliyorsanız, maddiyat olmadan yapabilirsiniz. Ancak, bu konuda, kişi hiç kuşkusuz halk ile bağlantı kurmak için bir fırsat ve bu eylem vasıtası ile düzeltme arayacaktır. Sonuç olarak, kişi “Yaratıcı’nın O’nun insanları arasında yaşadığını” anlar, en alt seviyede ve işte tam orada ıslahınıza başlayabilirsiniz.

Sizi durdurabilecek tek şey, halka yaklaşmanın Kabala bilgeliğinin yayılması ve dünyanın bir uçtan diğer uca düzeltilmesi konusuna zarar verebileceğini açıkça gösteren objektif bir değerlendirmedir. Böyle bir durumda kişi durmalı ve beklemelidir. Buna rağmen bu koşul artık günümüzde devam etmiyor, çünkü her şey zaten açıldı. Şimdi, oldukça uzun bir süredir uygulanabilir bir düzeltilmeye ihtiyaç duymuş bir dünyadayız.

Yeterli olduğunu varsayıp sadece Internet üzerinde çalışamazsınız. Grubunuz özellikle şu veya bu çalışma alanında size ihtiyaç duyulduğuna karar verse bile, hala fiziksel eylemlere ve ortak çalışmalara katılmak zorundasınız. Gerçek insanları ilgilendiren ilgili fiziksel eylemler olmadan, onların ruhlarını asla ıslaha davet edemeyiz. Nokta!

Yayın tarihi: April 9th, 2014 at 8:44 am