Monthly Archives: Şubat 2014

Hararetli Bir Tartışma

Soru: Eğer grupta pek çok farklı görüş varsa ve herkes öğretmeni farklı duyar ve farklı anlarsa ve temel değerler konusunda bile anlaşmaya varmak zorsa, grup kişiye üst gücün eşsizliğini görmesi için nasıl yardımcı olabilir ki?

Cevap: Herkes Talmud’u duymuştur, ancak herkes bu kitabın Kabalistik bir kitap olduğunu ve kişinin Yaradan’la bir olmaya erişmesi için uyması gereken kuralları tüm ayrıntıları ile açıkladığını bilmez. Bu kitap büyük Kabalistler tarafından yazılmıştır ve kitabın tümü tartışmalar ve karşılıklı konuşmalar biçiminde yazılmıştır. Birisi bir şey söyler ve bir diğeri başka bir şey söyler, on kişi bir odada toplanmış ve sürekli birbirleri ile tartışıyor gibidir.

Ancak, meseleyi bilen kişi hepsinin aynı şeyi konuştuğunu ve hepsinin de manevi erişim sahibi olduğunu anlar. Herbiri kendi doğasını açıklamaktadır. Doğamızda kişinin aynı şeye bakabileceği ve böylece aynı kavramı kendi bireyselliği yoluyla görebileceği en az on ayrı konum vardır. Bu sadece kimin haklı olduğu konusundaki bir tartışma değil ama ortaklaşa bir birlik kurma konusudur, tüm görüşlerin bileşimi konusudur. Böylece, birbirleri ile tartışıyor gibi görünseler bile bu çalışma sonucunda birbirlerine daha çok bağlanırlar. Bu bağla sonuçta birliğe erişirler.

Elbette, grup içinde her zaman kendinizi birbirinizden farklı hissedeceksiniz. Eğer bu izleniminizi yani herkesin birbirinden farklı olduğunu kabullenirseniz, o zaman birbirinizle tartışıyor gibi hissetmeyeceksiniz.  Boş yere “Yüzler farklıdır, fikirler de farlıdır,”  denmemiştir.  Bu konuda yapabileceğimiz bir şey yoktur.

Ancak herkesin aynı biçimde düşünmesi arzu edilen bir şey midir ki? Bu neye yarar ki? Bu durum onları, insan değil ancak birbirinin aynısı olan vidalar veya birbirinin aynı olan taş parçaları yapar. Herkes eşsiz olmalıdır. Gerçekte, daha gelişmiş kişi diğerlerinden daha çok farklıdır. Tüm bu farklılıklarımızın ötesinde bağ kurmalıyız, çünkü gerçekte bu farklılıklarımızı ötesindeki bağımız sayesinde birliğe varabiliriz. Her kişi belli bir niteliği ifade eder ve bu niteliklerin hepsi ortak olarak birbirine dâhil olduğu zaman genel ve ortak bir tek oluştururuz. Bu “bir tek” kendiliğinden oluşmaz; bunu biz kurmak zorundayız. Bu kırılmanın gerekçesidir. Sonsuzluk dünyasında birlik duygusu yoktu. Bu birliği hissedebilecek hiç kimse yoktu. Ancak kırılmadan sonra dünyalar aşağıya indiğinde ve bu dünyaya düştüğünde herkes birbirinden farklı oldu. Bu birbirimizden farklı olmamız olgusu sayesinde ve bu farklarımızın ötesinde bağ kurmamız sayesinde, kendiliğinden var olmayan bu birlik kavramını kurmaya başlarız.

Bu nedenle grup içinde tartışmalar olması doğaldır, doğrudur ve iyidir. Sormamız gereken soru bu tartışmaları, aramızda birliğe erişmek amacıyla nasıl algılamamız ve kullanmamız gerektiğidir. Birliğimiz içinde “Tek” olan üst gücün eşsizliğini keşfederiz.

14/2/2014 Tarihli Günlük Dersin Hazırlık Bölümünden Alınmıştır

Çalıştay Manevi Bir “Partzuf’un” İnşasıdır

Çalıştay aramızdaki bağ ile inşa ettiğimiz bir Partzuf’tur ve özellikle bunun içinde manevi dünyayı hissederiz. Eğer bunu inşa etmezsek hiç bir şey hissetmeyiz. Bu Kabala bilgeliğinin sözünü ettiği (Roş, Toh, Sof, on Sefirot vb) bizim ortak Partzuf’umuzdur.

On kişi kendisini birbirine karşı eğdiği (iptal ettiği) ve bir konuyu tartıştığı zaman aralarında bir bağ oluştururlar. Problemi bu bağlantının içine dâhil ettiklerinde, bu problemin üstüne yükselirler ve bu durumdayken çözümü manevi seviyede bulurlar. Akıllı olmakla değil ama özellikle kurulan bu bağlantıyla doğru karar gelecektir.

Gerçekte henüz bu duruma erişemedik, çünkü gruplarda kişiler arasındaki bağlantı hala doğru bağlantı değil. Ben bir soru soruyorum siz bu sorunun ötesinde bağ kurmak yerine sorunun derinine iniyorsunuz. Bağ kurmanın sorunun kendisinden daha önemli olduğunu görmelisiniz.

Cevabı aklınızla bulmak istiyorsunuz. Ancak doğru olan cevabı aranızdaki bağda bulmanız. Bu nedenle soruya dikkatinizi vermeyin. Eğer doğru bağı kurarsanız, cevabı uzun boylu araştırma veya felsefe yapmadan bulacaksınız.

El Yapımı Gerçeklik

Maneviyatta hazır formlar ve tapılacak putlara yer yoktur. Kişi maneviyatı kendikendine inşa eder. Tüm gerçekliği dolduran, iyi ve yardımsever üst güç, sonsuzdur. Sadece tek bir özelliği vardır bu da, iyi ve iyilikseverliktir, sevgi ve ihsan etme.

Ancak sadece bu gücü ifşa eden kişi iyilik ve yardımseverliği, sevgi ve ihsan etmeyi hissedebilir. Bu yüzden, onu ifşa edecek olan yaratılan olmadan, Yaradan hakkında konuşmak imkansızdır. Herşey, sadece yaratılan varlığa bağlı olarak netleştirilir, sadece maneviyatı edinen kişiye bağlı olarak.

Bizler her zaman iki güç sayesinde gelişiriz: alma gücü ve ihsan etme gücü. Gerçeklikte bunun dışında başka birşey yoktur. Sadece üst gücün bize ihsan etme arzusu vardır ki bu da, O’nun yaratılışı belirlemiş olduğuna ve amaca, tanımlara uygun olarak tüm iyiliği bize getirmesi anlamına gelmektedir ve altta olanın gücü vardır bu da alma arzusu anlamına gelmektedir. Bu güç, üst güce zıt durumdadır fakat bu iki birbirine karşı gücün birleşiminden oluşur, onun için ve ona karşı olan, bu iki güç onları gözlemleyenin gözünde birbirini dengelerler.

Bu yüzden, bizim gerçekliğimiz içselliğe ve dışsallığa bölünmüştür. İçsellik bana, kendime ve dışsallık da beni çevreleyen dünya anlamına gelmektedir. Çeken kuvvet ve reddeden kuvvet; artı ve eksi; siyah ve beyaz. Her özelliğin bir zıt özelliği vardır ve eğer gelişmek istiyorsak bu koşulları kurmamız gerekmektedir: onun için olan ve ona karşı olan. Yaratılan varlık olmadan, Yaradan yoktur ve Yaradan olmadan da, yaratılan varlık yoktur. Sadece ikisi olduklarında birbirlerine tutunabilirler.

Bu yüzden, Ubar (embriyo) dediğimiz gelişimimizin ilk şeklini ve onun içinde gelişebileceği rahmi oluşturmamız gerekmektedir. Bu, hem yaratılan varlığın hem de Yaradan’ın şeklini kurmamız gerektiği anlamına gelmektedir. Bu iki güç, bu iki özellik, bizler tarafından sürekli olarak dengelenmelidirler. Bizler bu görevi grup içerisinde yerine getiririz. Tıpkı, gruba göre kişi, genele göre birey ya da annenin rahmine göre embriyo gibi. Grup kendini insanlığa göre bir embriyo gibi dengelemelidir, tıpkı içselliğin, dışsallığa göre olduğu gibi.

18 Şubat 2014’de yayımlandı

Günlük Kabala Dersi’ne hazırlıktan 14/02/14

Öğretmeni Adım Adım İzlemek

Soru : Kongreler her zaman bizim için büyük bir testtir.  İki kongre zamanı arasında, negatif  duygular hissetiğimiz  anda bile, doğru yolda olduğumuzdan nasıl emin olabiliriz?

Cevap: Ne zaman negatif duygular hissedeceğinizi, ne zaman hissetmeyeceğinizi ben size söyleyemem. Eğer bizimle bağ içerisindeyseniz, gelişirsiniz ve fiziksel uzaklıkların bir anlamı kalmaz.

Tekrar söylemek istiyorum. Sadece bizler ile tüm kollektif çalışmalarımızda, birlikteyken gelişirsiniz çünkü birkaç ders kaçırdığınızda, aslında daha fazlasını kaçırmış olursunuz ve bir sonraki derste ne söylendiğini anlayamazsınız. Konuları içsel olarak anlayamazsınız!  Gerekli olan doyuma sahip olamazsınız.

Benim derslerim her zaman yukarı doğru meyillidir, sürekli yukarı. Bazen derslerin bir tekrar olduğunu ya da bir önceki ders konusu ile bir ilgisi olmadığını düşünebilirsiniz, ama aslında tabi ki öyle değil. Ben her zaman ileri doğru hareket ederim. Bu farklı bir şekilde sunulabilir, farklı bir anlamda ve stilde, ancak bu her zaman artan bir şekilde daha üst seviyededir.

Bu durumda hiçbir dersi kaçırmamanız gerekiyor. Eğer dersleri birkaç gün için farklı nedenler ile takip etme şansınız olmadıysa, yine de sonrasında arşivden izlemeniz gereklidir. Problem şu ki, ben çalışmamı tam olarak bu temel üzerine oturturken, dostlarımızdan birçoğu, derslere olan günlük katılımı ciddi bir anlamda ele almamaktalar.

Öğrenci dediğimiz kişi, beni adım adım takip eden kişidir.

18 Eylül 2014’de yayımlandı.

Grup Arındıran bir Güçtür

Soru: Sürekli olarak sevgi ve ihsan etme üzerine nasıl odaklanabiliriz?

Yanıt: Sevgi ve ihsan etmek üzerine ancak kurtuluşumuz olan doğru bir çevrede odaklanabiliriz. Bu yardımın ne kadar etkili ve eşsiz olduğunu hayal bile edemeyiz, bu tıpkı her niteliğe ve ruhun her bağına kendimizi ayar edebileceğimiz  bir akord cihazı gibidir.

Bir yanda, genel ruha ait kırılmanın sayesinde tüm partiküllerin derinliklerine gömülmüş ihsan etme özellikleri varken diğer yanda bu ihsan etme niteliğinin uyanışını alan ve onunla çalışmaya ve birbirleri ile bağlanmaya başlamaya hazır kişiler vardır. Bağlanmaya ve bir olmaya hazır olmak bağlı oldukları topluluğu, kendini doğru yönde arındırmak ve güçlendirmek isteyenlerin olduğu manevi bir mekanizmaya çevirir.

Fakat bu topluluk sürekli olarak  daha başka nelerin geliştirilebileceğini aramalı ve temizlemelidir. Bu sürekli olan grup çalışmasıdır; herkes diğerleri ile olan bağlantı üzerinde çalışır.

Bütün toplu egoistik, tek birleşmiş topluluk ile yer değiştirir ve sonrasında herkesin içinde çözünmüş olduğu, bu tek sevmenin ve ihsan etmenin birleşmiş niteliği, birçoktan oluşmuş tek bir dev ünite, Üst Gücün yanına gelmesi sayesinde, arındırma gücü haline gelir. Yaradan’a benzer ve O’nunla, O’nun gücü ile, O’nun belirsiz varlığı ile ve sonrasında da O’nun açık ve net varlığı ile tam olarak Grup olarak adlandırılan bu sistem sayesinde formların eşitliği haline gelir.

Ve şimdi onun temsilcileri, bütün grubun gücünü taşıyanlar, halka gidip herkes ile bağlantı kurmak için çalışabilirler.
18 Şubat 2014’de yayımlandı

From KabTV “Sonsuzluk Kitabı’nın Sırları” 9/11/13

Kişisel ve Ortak Kurtuluşumuz

Sadece kendimiz için dua etme dürtüsünden, egoistik olarak taleplerde bulunmaktan, geçmişimizden dolayı mutlu olmamaktan ve yaşadıklarımızdan dolayı kendimizi suçlamaktan nasıl kurtularak özgürleşebiliriz? Herşeyden ötesi, bunu yaparken aslında Yaradan’ı suçlamış oluyoruz.

Geçmişte başımıza gelmiş olan herşey gerçekleşmesi gereken şeylerdi, Yaradan bunların olmasını sağladı. Ve bu yüzden aslında geçmişimizle mutsuz olduğumuzda bizleri bu koşulların içine koymuş olduğundan dolayı O’nu suçlamış oluyoruz.

Sadece gruba konsantre olduğumuz zaman, bu konsantrasyon, geçmişimize, şu anda yaşamakta olduklarımıza dair doğru olmayan yaklaşımımızdan, kendimiz için dua etmemizden,  özgürleşmemiz konusunda bizlere yardımcı olur.

Bu, doğru niyete sahip olabilmemiz için kendimize getirebileceğimiz tek yoldur. Ve bu şekilde, bizler bu ağın içerisindeyken, sisteme yakın bir şekilde kalmış olur ve bu ağı ters yönde çekmemiş oluruz. Herkes için dua etmeye konsantre olduğumuz  ve sürekli olarak bu koşulda kaldığımız zaman, bu bizleri kişisel olarak kurtarır ve tüm sistemin bizim sayemizde ilerlemesine yardımcı olur.

Sabahleyin gözümüzü açar açmaz ve akabinde her zaman için nasıl böyle bir arzuya sahip olabiliriz? Sadece bu! Aksi takdirde, diğer düşüncelerimiz, arzularımızdaki ve aklımızdaki hareketler negatif olacaktır ve bizleri amaçtan uzaklaştıracaktır.

Eğer bu şekilde gelişirsek, kesinlikle inişlerimiz ve negatif dürtülerimiz olacaktır, fakat sadece bu şekilde onları daha büyük bir ileri hareketle doldurabilirim. Başka bir deyişle, eğer sürekli olarak diğerleri için dua ederek gelişirsem onları da geliştirerek, sonrasında tüm negatif dürtüler sadece daha ileri gelişimime doğru yönlendirilecek  ve gitmem gereken bu yönü ve nasıl hareket etmem gerektiğini anlayacağım.

Bu benim hareketimin tarzını ve şeklini belirleyecektir. Sonrasında Yaradan bana yardım edecektir: biraz sola, biraz sağa, başkası hakkında düşün, şunu bunu iste, v.b. Eğer doğru bir şekilde gelişirsem o zaman O’nun talimatlarını kesinlikle hissetmeye başlayacağım.

Dünya Zohar Kongresi Haftasından  “İntegral Eğitim Kongresi” Üçüncü Gün 4/2/14, Çalıştay 5

17 Şubat 2014’de yayımlandı.

Edinmiş Olduğunuz Seviyeyi Kaybetmeyin

Soru: Artık kongremiz tamamlandı ve ben sanki daha evvelki seviyeme geri gidiyormuşum gibi hissediyorum ve bunun gerçekleşmesini hiç istemiyorum. Yapmış olduğum ve düşünmüş olduğum herşeyin Yaradan’a memnunluk vermek olması için ne yapmam gerekir?

Cevap: Hayatlarımızı Yaradan organize etti ve hiçbirşey bize bağlı değil. Aynısı, politikacılar, ekonomistler, akrabalarımız hatta bizim için de geçerli. Yaradan, kasıtlı olarak hayatlarımızı hissetmekte olduğumuz şekilde ayarlar ki, bu belli koşullardan bizler O’nun eşsizliğini, bütünlüğünü ifşa edebilelim.

Hala bizler ile buradayken, kongreden ayrılıp, normal hayatınıza döndüğünüzü hissediyor olmanız gerçeği, güzel bir işaret değil. Kazanmış olduğunuz seviyeyi kaybetmemek ve ona dişleriniz ile asılmak adına, elinizden gelen tüm güçle kendinizi ısıtmak için herşeyi yapmalısınız.

Bunun zor olduğunu anlıyorum ve hatta bunun imkansız olduğunu da biliyorum ancak bunu başarmak için göstereceğiniz en ufak bir çaba bile manevi olarak yükselmenize yardım edecektir ve bu da sizin net kazancınız olacaktır. Özellikle, hala Eğitim Merkezimizdeyken ve günlük rutin işleriniz üzerinizde baskı oluşturmamışken en azından seviyenizi kaybetmemek adına buna mümkün olan her yoldan direnç göstermelisiniz.

Ben de Rabaş’layken Körfez Savaşı sırasında Irak, İsrail’i bombalarken ve çalışmış olduğumuz yerin 500-700m  yakınına füzeler düşerken benzer alıştırmaları yapmıştım. Hiç hoş olmayan bir durumdu fakat kişi sürekli olarak, iyi durumlar karşısında da, kötü durumlar karşısında da, Yaradan ile arasındaki bağa tutunmaya çalışmak zorundadır. Yani, hangi koşulda olduğunuzdan bağımsız olarak hatta bu hiçbirşey hissetmediğiniz bir koşul dahi olabilir, sürekli olarak aklınızda,  Yaradan ile sürekli temasta olacağınız küçük bir alan tutmaya çalışın.

18 Şubat 2014’de yayımlandı.