Tag Archives: Birleşmek

Hepsi İçin Bir Yaşam

Soru: Zohar’ı okuduğumuzda Yaratan’dan talep ettiğimiz aramızdaki birlik nedir?
Cevap: Doğrusunu isterseniz birlik ne demek bilmiyoruz. Birleşmek ne demek? Dünyamızda olduğu gibi ortak ilgi alanları, istekler ve uğraşlar aracılığıyla arkadaş olmak ve beraber futbol oynayarak, balık tutarak, bira içerek yada fitness salonunda beraber idman yaparak boş zamanımlarımızı birlikte geçirmekten zevk almak mı? Yada zor bir psikolojik eğitimden geçmiş ve diğerleri için ölmeye hazır olan gerçek bir denizaltı mürettebatı gibi mi olmalıyız?

Maneviyattaki birlik tümüyle farklı bir anlama sahiptir. Bu tür bir birliğin içinde keşfettiğiniz manevi hayat kolektifdir. Siyam ikizlerininkine benzer, eğer biri ölürse diğeri de ölür. Sadece bir bütün olarak yaşayabilirler. “Benim” ve “Senin” ya da “Yarısı biri yarısı diğeri için” diye bir ayrım yoktur.

Bu müşterek yaşam manevi birlik diye adlandırılır çünkü elde ettiğin herşey diğerleri ile olan bağ sayesindedir. Tek “beden”’i paylaşıyorsunuz. O ruhun bedeni diye adlandırılan manevi bir kabdır. Bu manevi kabın içerisinde ruhun Işığı vardır; o tek ruhtur. Eğer bu teklik bölünürse, beden ve onunla beraber Işık kaybolur. Bunun sonucu olarak ortada bir ruh yada manevi yaşam olmaz.

– 04/08/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin (Zohar) ikinci kısmından alıntıdır.

BİRLEŞİN VE KEŞFEDİN!

Soru: “Zohar kitabını öğrenebilmemiz ancak birlikteliğe arzulu olmamıza bağlı” derken neyi kastediyorsun? Bunu nasıl oluşturabilir ya da hissedebiliriz?

Cevap:  Islah ancak tüm arzuların birleşmesi koşuluna bağlıdır. Birbirlerinden uzaklaşmış arzularda biz ancak kendi gerçekliğimizi, bu dünyayı hissedebiliyoruz. Birlikte arzularımızı birleştirdiğimizde “Ruhani Dünya” denilen realiteyi hissedeceğiz. Herşey oldukça basit ve kolay, herşey arzuların birleşmesi ya da birleşmemesine koşullu.

Şu anda hissettiğin realite, arzularımızın ayrık ve her birinin sadece kendini düşünüyor olmasından bu şekilde, senin küçücük arzun yalnız kendi çıkarına yönelik, sen sadece sana verileni hissedebiliyorsun. Işığı hissediyorsun ancak arzunun içinde bu Işık sana hiçlik gibi görünüyor, şu an gördüğün gibi. Farklı görmeyi arzuluyorsun ancak bu dünyevi isteklerinle, ıslah sonuna gelmeden yapabileceğin birşey yok.

Bizler yaşadığımızı ancak dünyevi isteklerimiz ifşa olduğunda hissedebiliyoruz. Bu şekilde

isteklerimiz büyüyorlar ve sonrada yok olduklarında öldüğümüzü hissediyoruz. Sonra o tekrar canlanıyor ve tekrar ölüyor, sanki kullanılması için uyarır ve saklanır. Ancak Ruhani seviyeden gelen ve ”Kalpteki Nokta” denen bir başka arzu daha var ki onu diğer arzularımızla birleştirebiliriz.

Cansız, bitkisel ve canlı seviyesinde olan, bu dünyanın arzularını birleştiremeyiz, onlar oldukları gibi vardırlar. Her biri diğerleri ile doğanın onları zorunlu kıldığı oranda bağlı olabilir ve daha fazlası değil. Ancak bizler hep birlikte “Kalpteki Nokta” dediğimiz arzularımızı birleştirebilir ve bu bütünlükte Ruhani Dünyayı hissedebiliriz.

Dolayısıyla kendimize bu genel arzuyu (Kli) hayal etmeliyiz. Eğer maneviyata olan isteğimiz ve karşılıklı birleşme arzusunda olan kalpteki noktalarımız olursa, o zaman ruhani dünyayı hisseder ve ellerimizde tutar oluruz. Ancak bunu hissetme karşılıklı olmalı, herkeste ayrı olarak var olamaz.O ancak tüm arzuların birliğinde ifşa olur.

İfşa olan nedir? Aralarındaki ilişki. Aralarındaki ilişkiye dolum denir. Yaratan. Arzuyu dolduran

Işık. Işığın kendisini değil ondan izlenimimizi ifşa edeceğiz. Bizde kıyafetlenen ihsan etme niteliğini. Ne de kıyafetlenir? Aramızdaki ilişkide, birbirimize olan sevgi ve ihsanda. Bize karşılıklı ihsanda bulunmaya, birlik oluşturmaya olanak veren bir güç mevcut. Bu nedenle diğerlerine ihsan etmeme “Işık”, ifşa ettiğim aramızdaki karşılıklı ihsana da “Yaratan” diyoruz. İçeriği de “İnsan sevgisinden Yaratan sevgisine” dir.

15-02-10-Zohar kitabı dersinden alıntıdır.