Tag Archives: 125 Basamak

Gizlilik Kendi İyiliğimiz İçin

Biz dünyaların yada gizliliklerin 125 derece aşağısındayız. Bu gizlilik bizim faydamıza çünkü bu Sonsuzluğun kusursuz koşuluna kıyasla bizim ne kadar önemsiz olduğumuzu görmemize engel oluyor. Bunun yerine sadece daha yüksek bir manevi dereceye benzer olmaktaki acizliğimizi gözlemleyebiliriz.

Yine de kendimizi ıslah etme yolunda ilerlemek için ızdırabı hissetmeliyiz. Eğer gruptayken ıslahtan geçiyorsak o zaman ızdırabımızı oyun oynayan bir çocuk gibi ifşa ederiz. Çocuk bir şeyin üstesinden gelmek istiyor, başaramıyor ama yine de elinden gelenin en iyisini yapıyor ve zorlu bir oyuncağın üstadı olmaya uğraşıyor.

Çabalarınız, acılarınız ve eylemde bulunmaktaki acizliğiniz aracılığıyla aşama aşama Işığa olan zıtlığınızı keşfediyorsunuz. Işığa karşı çalışmak zorundasınız aksi takdirde Işık ile sizin aranızda bir fark hissedemezsiniz, bu farklılıkların genel toplamı olmasaydı Yaratan’ı hissedemezdiniz.
Bir kralın sarayında olduğunuzu varsayalım, ama bundan haberiniz yok ve bu yüzden takdirle karşılamıyorsunuz. Daha sonra onu deneyim etmeye ve araştırmaya başlıyorsunuz. Etraftaki tüm nesneleri ve koşulları gözlemlemeli ve aralarındaki çelişkilerin ve bağlantıların tüm çeşitliliğini öğrenmelisiniz. Böyle yaparak tıpkı bir kral gibi dünyayı yönettiğiniz bir koşulu elde ediyorsunuz.

– 03/09/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin (Şamati 50) birinci kısmından alıntıdır.

Üst Dünyalara Girişin Anahtarı ZOHAR Kitabı

Kabala ilmine göre bizleri üst güçden ayıran altalta beş alem bulunmakta ve en üsttekinde varolan herşey aşağıya doğru kopyalanarak iner ta en altta varolan bizim dünyamıza kadar.

Bu dünyaların aralarındaki fark detaylarında olmayıp içerdikleri malzemede bulunmakta. Üst alemlere gittikçe içerdikleri malzeme daha manevileşmekte (aşpaa-koşulsuz verme) ve alt dünyalara inildikçede malzemeleri bir o kadar maddileşmekte (alma, egoistleşme).

Böylece bu dünyaların detaylarıda birbirlerinin aynı olmasına rağmen materyallerinde yani arzularındaki farklılığı mukayese ve tahayyül edebilir, kendimizde de değişiklikler getirecek arzular dileyebiliriz.

Zohar kitabının tekliği ve özelliği üst alemin projeksyonunu yansımasını bizim dünyamızda yaratmasıdır. Bu dünyanın hikayesini anlatırken ona paralel olarak O’nun kaynağının üst dünyada olduğunu anlatır ve tüm bunları büyük bir kesinlkle ifade ederek birbiri üstünde olan bu dünyaları tasavvur etmemizi sağlar.

Böylece iki dünya arasında olup ancak kendi dünya hikayemizi anlayabilirken üst dünyaların imajını yapabilir, imgeliyebiliriz. Bu iki imge arasındaki fark şudur ki dünyamızda ki imgeler algılanabilir olduğundan anlaşılabilir ve somutken, üst dünyadakiler içerik, arzu, niyet ve güç gibi nitslikseldirler ve algılanamazlar.

Eğer insan her zaman bu iki dünya arasında bulunursa, henüz üst dünyaları algılıyamıyorsa bile en azından üst dünyaları hayal etmeye çalışıyorsa birşeyler ifşa olmaya başlar ve bunu hisseder ve böylece ruhsal aleme doğuşuna yaklaşmış olur. İşte Zohar kitabını özel kılan budur. Anlık olarak insanı kendine çeker ve yine anlık olarak onu iterek bu dalgalanmalarla insanı ruhsal aleme ya da üst dünyalara yaklaştırır.

Eğer insan belli bir ruhsal seviyede ise ve daha da yükselmek istiyorsa bu kitab aynı etkileri onun üzerindede gerçekleştirir ve bu böylece ruhsal merdivenin 125 basamağında çalışır.