Hedefe Ulaşacağınızın Garantisi

Soru: Onluda çok çalışıyor gibiyiz. Sürekli dua ediyoruz, ancak dünyevi hayatın aldığı zamanın azlığı, kaynak materyallerin çokluğu, uygun çabalarımızın olmayışı ve sınırlı yeteneklerimiz nedeniyle bu gerçeği kavrayamadığımı anlıyorum. Bu kadar memnuniyetsizlik olduğunda kişi ne yapmalı?

Cevap: Kendinizi hırpalamayı bırakın. İçinde bulunduğunuz durumdan memnun olmalısınız, bir sonraki adım size her zaman Yaradan’ın sizi sevdiğini, öğretmenin sizi sevdiğini, herkesin sizi sevdiğini ifşa eder ve bu sizin hedefe ulaşacağınızın garantisidir.

Metinler Üzerinde Çalışmak

Soru: Bazen manevi bilgilerin içinde boğuluyormuşsunuz gibi geliyor. Yapılacak en iyi şey nedir? Her sözü anlamaya mı çalışmalı, bu bilgiye kelime kelime mi yaklaşmalı, yoksa onluya bir fetüsün ana rahmine tutunması gibi yapışıp ışığın kaynağını onun içinde mi aramalı?

Cevap: Prensip olarak her iki yol da iyidir. Sadece bir kargaşanın içine girmemek için bunu karıştırmayın.

Bence öncelikle metni iyi bir şekilde ayrıştırmanız gerekiyor, böylece metindeki kelimelerle doğru içsel ilişkiler kurabilirsiniz. İçeri girdikten sonra iyice çiğneyip yutun. Bundan sonra bir sonraki aşamada ayrıştırmaya devam edebilirsiniz.

Soru: Eğer metin reddedilirse ve siz de onu kabul edemezseniz, o zaman ne yapmalısınız?

Cevap: Bu iyi değildir. Aslında metin reddedilmiştir ama yine de onu çiğneyip yutmamız gerekiyor, aksi takdirde daha fazla ilerlemeyiz. İçimizden bu şekilde geçmesi gereken bazı metinler var, zor. Sizi anlıyorum ama bundan kaçış yok, bunların üzerinde çalışmalısınız.

 

Önemli Olan Akıl Değil Eylemdir

Soru: Bana daha önce bana manevi eylemlerin sırası şu şekildeymiş gibi geliyordu: akılda işleyen bir arzu ortaya çıkar ve ancak ondan sonra eylem gelir. Ancak Kabalistlerin makalelerinde farklı bir sıralama anlatılmakta: önce arzu, sonra eylem ve ancak ondan sonra akıl ona hizmet eder. Neden?

Cevap: Maneviyatta en önemli olan akıl değil, eylemdir. Mantık ötesi inanç denilen şeyle hareket etmeliyiz. Bu yavaş yavaş gelecektir. Gitgide bu içimizde işlenir, gerekli algı sistemlerine girer ve sonunda biz her şeyi anlarız.

Manevi Çalışmada Ciddiyetsizlikten Kaçının

Soru: “Toplumun Amacı” başlıklı makalesinde RABAŞ, ciddi olmanın gerekliliğini ve aramızdaki bağı öldürdüğü için ciddiyetsizliğe izin vermemek gerektiğini yazıyor. Ciddiyetsizlikten kastedilen nedir?

Cevap: Tüm üyelerin yüzde yüz hazır bulunması gereken grup toplantılarını çok ciddiye almak gerekir. Dostlar, grubun görevlerini anlamalı, birbirlerine yardım etmeli ve Yaradan’ın onların içinde ifşa olmasından başka hiçbir şeyi arzulamayacak şekilde birlik olmaya hazır olmalıdırlar.

Bu hedef çok kırılgandır ve egoizmimize herhangi bir tatmin sağlamaz ve herhangi bir ciddiyetsizlik, herhangi bir umursamazlık grubu yok edebilir.

Bizim Çalışmamız Karşılıklıdır

Yorum: Çoğu zaman, Yaradan bizim için çalışıyor ama biz O’nun için çalışmıyoruz gibi geliyor.

Cevabım: Hayır, biz O’nun için çalışmak zorundayız. Ancak, O bize yardım etmezse bunu yapamayız. Bu nedenle, bizim çalışmamız karşılıklıdır: Biz Yaradan içiniz ve Yaradan da bizim içindir.

Bu noktada birleşmeli, bütünleşmeli ve Yaradan’ın bize tam olarak ihsan eden, bizim için çalışan olduğunu ifşa etmeliyiz ve O’na tam teslim olup O’nun için çalışmalıyız.

Sürekli İstek

Soru: Bizler, Yaradan’dan sürekli olarak tüm toplumun büyük bir aile olmasını istiyoruz. Ancak inançla mantık ötesi gitmemiz gerektiği gerçeğinden yola çıkarak, bunun gerçekleşmesi için bunu mantık dahilinde yapamıyoruz.

Diyelim ki Yaradan’dan “Lütfen herkesin bir arada, barış içinde yaşamasını sağla” diye istekte bulunduk, ama bu olmuyor. Yoksa bir dahaki sefere bunun gerçekleşmesini isteyemeyeceğim için, sadece bunu iptal edip her şeyin yolunda olduğunu mu varsaymalıyım?

Cevap: Dostlarınız ve Yaradan’la bağ kurmayı tek bir koşulda, aynı bağda istemelisiniz.

Ama bir kez talepte bulunduysanız ve onu bıraktıysanız, o zaman arzunuz gerçek değildi, ciddi değildi.

Soru: Peki mantık ötesi gidersem, sonucu görebilecek miyim?

Cevap: Sonucu göreceksiniz, ancak eylem bittikten sonra. Kendi kaynağınıza bağlanarak, ondan dolum almaya başlayacaksınız.

 

“Hizmetçi Peygamberden Daha Fazlasını Gördü”

Nihayetinde bilgelerimiz, “Bu benim Tanrım ve O’nu yücelteceğim” ayeti hakkında, deniz kenarındaki bir hizmetçinin peygamber Hezekiel’den daha fazlasını gördüğünü söylediler (Baal HaSulam, Şamati 151, “Ve İsrail Mısırlıları Gördü”).

Soru: Bu hizmetçi niteliği nedir? Peygamberden daha fazlasını görmemize ne yardımcı olur? Bu tevazu mu, alçakgönüllülük mü, birbirine karşı kendini iptal etmek mi?

Cevap: Elbette, daha fazlasını görmemize yardımcı olan budur. Sonuçta insanı karakterize eden şey gurur, kibir vb.’dir ve bu niteliklerimizi doğru kullanmalıyız.

Hizmetçi, ister erkek ister kadın olsun, kişinin sahip olabileceği en düşük seviyedir.

Manevi Çalışma İle İlgili Sorular – 52

Soru: Onluda manevi özgürlük ne anlama geliyor?

Cevap: Bu, birbirinize ve Yaradan’a bağlı hissettiğiniz bir durumdur. Aynı zamanda tüm dünyevi sorunların üzerine çıkmaya başlarsınız ve onların sizi aşağı çektiğini hissetmezsiniz.

Soru: Dünyevi hazlar nasıl manevi hazlara dönüştürülebilir?

Cevap: Hazlarda hiçbir fark yoktur. Eğer bunlar Yaradan rızası içinse o zaman manevidir, eğer sizin iyiliğiniz içinse dünyevidir.

Soru: Bir olma duygusu ile “ben” duygusu birbirine yakın mı yoksa zıt mı?

Cevap: Onlar zıttırlar. “Ben” duygunuz ortadan kalkmalı. Bunun yerine “biz” duygusu olacak.

Soru: Ölüm meleğinden kurtuluş ne demektir?

Cevap: Egoizmden tam kurtuluş.

Onluda Bağı Nasıl Koruyabiliriz?

Soru: Onluda sürekli olarak bağı nasıl tutabiliriz? Bazen bir saat kadar sürüyor, bazen de bir saniyede kayboluyor. Ne yapabiliriz?

Cevap: Eğer bağ bir saniye içinde kayboluyorsa, hemen yeniden kurmanız gerekir. Çocuğunu evde bırakan genç bir anne gibi, sürekli bunu düşünür ve tüm düşünceleri sadece ona neler olduğu ve onun nasıl olduğuyla ilgilidir.

Onlu ile ilgili olarak, bizler de böyle düşünmeliyiz. Düşünceleriniz, arzularınız ve kucaklaşmanızla onu her zaman bir arada tutun.

 

Yaradan Sevgisinin Dünyasında

Tora’nın ikinci emri, Yaradan’a olan sevginin emridir. Bu, Yaradan’ı tüm dünyayı ve tüm insanlığı tutan mutlak iyi bir güç olarak hissetmemiz, edinmemiz ve tanımlamamız anlamına gelir. Bu nedenle Yaradan’a daha yakın olmak istiyorsak, O’nun gibi herkese iyilikle davranmalıyız.

Yaradan bir kişinin ruhunu elinden alsa bile, kişinin yine de O’nu sevmesi gerektiği söylenir. Başka bir değişle, doğada sizin anlayışınıza göre yanlış görünen bir şey görseniz bile, bunun, sizin gerçeği bu şekilde algılamanız olduğunu anlamalısınız.

Yaradan’ın tüm yasaları iyidir ve Yaradan’ın yaratılan varlıklara olan mutlak sevgisi tarafından belirlenir.