Üst Işığın Enerjisi

Bilin ki, oluşumlar oluşmadan ve yaratılanlar yaratılmadan önce, üst, basit bir ışık tüm realiteyi doldurmuştu… Bu, Yaratıcı’ın Kendisinden genişleyen ışığa işaret eder. Kabala bilgeliğinde ortaya çıkan tüm isimlerin ve unvanların hiçbir şekilde Yaratıcı’nın Kendisinde değil, sadece O’nun Kendisinden genişleyen Işık’ta olduğunu bilin. (Baal HaSulam, 10 Sefirot Çalışması, Cilt-1, Kısım-1, Bölüm-1, “Kısıtlama ve Çizgi”).

Yaradan, var olan her şeyin kaynağıdır. O’ndan yayılana ışık denir.

Bu; bizim fiziksel ışıkla ilgili değil, Yaradan’dan gelen yayılım ile ilgilidir. Kişi, ışığın kendi üzerindeki etkisini hissetmeye başladığında, ona etki eden ışık yavaş yavaş onu Yaradan’a benzer yapar. Yani ışık; özel bir enerji, özel bir nitelik taşır ve ışığın etkilediği biri Yaradan’ın bir benzerine dönüşür.

Bu, bir insanın nitelikleri içinde ifade edilir, aniden nasıl değiştiğini ve kendisini saran alanı, dünyamızı, üst dünyayı vb. nasıl kendisine tasvir ettiğini aniden hissetmeye başlar.

Bunlar, kişinin üst ışığın etkisinden aldığı ihsan etme ve sevgi nitelikleridir.

Soru: Bu, kişinin yavaş yavaş herkesi sevmeye başladığı anlamına mı geliyor?

Cevap: Evet. Etrafındaki tüm evreni kesinlikle hissetmeye başlar ve tüm bunları tek bir ışık yarattığı için, ona ait olduğunu hisseder. Üst ışığı edinen kişi, her şeyin tek bir ışığın çalışması olduğunu ifşa eder.

Onun sevgisi, ilk olarak ışığın kaynağına yani Yaradan’a yöneliktir.

Soru: O halde, bir kişi TES’i çalıştığında, Yaradan’a olan sevginin niteliği eninde sonunda kişide ifşa olacak mı?

Cevap: Muhtemelen. Olması gereken bu ama hemen değil.

Direkt Işık Ve Saran Işık Arasındaki Fark

Soru: Işık türleri nelerdir?

Cevap: Yaradan, yaratılışı birçok yönden etkiler. Direkt ışık, yansıyan ışık ve saran ışık vardır; yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya doğru gelen ve birçok farklı ışık türüne ayrışan ışık vardır.

Soru: Direkt ve saran ışık arasındaki fark nedir?

Cevap: Yaratılış, direkt ışığı doğrudan Yaradan’dan geliyormuş olarak hisseder ve saran ışığı da Yaradan’ın, bazı olgular veya kişiler aracılığıyla yabancı yöntemlerle onun üzerindeki eylemi olarak hisseder.

Reşimo – Manevi Bilgi Geni

Soru: Reşimot (manevi bilgi) nedir ve bunlarda neler kayıtlıdır?

Cevap: ”Reşimot“, “kayıt – Reşima, Roşem” kelimesinden gelir. Herhangi bir arzuyu diğer tüm arzulardan, herhangi bir niyeti diğer tüm niyetlerden, olumlu ya da olumsuz yönde ayıran şey budur. Bu kayıtlar her zaman maddenin içinde kalır.

Pozitif Reşimotlu bir madde vardır ve negatif Reşimotlu bir madde vardır. Bu kayıtlara dayanarak, her türlü madde birbiriyle ilişkilidir; bağlanırlar ve ayrilirlar, birbirlerine yaklaşırlar ve birbirlerinden uzaklaşırlar.

Bütün durumlar bunlara kayıt edilir.  Bu şu anlama gelir ki Reşimot bir insanın hangi durumda olduğunu ve şu an nerede olduğunu: geçmiş mi şimdiki zaman mı veya gelecekte mi olduğunu belirlemesini sağlar.

Reşimo, belirli bir manevi bilgi parçasını taşıyan bir gendir.

Ortak Ruhu Korumak

Soru: Bir soru nasıl oluşturulur? Nereden gelir? Size bir soru soran, sadece bilgi vermenizi düşünen bir kişi, rahatsız edici midir?

Cevap: Evet

Soru: Bunun için nasıl hazırlanmalı? Bir soruyu nasıl doğru sorabilirsiniz?

Cevap: Aslında soru, bana sarılmaktır ve soruyu soran kişiyi, bir yetişkine koşan ve kollarında tutulmak isteyen bir çocuk gibi kaldırmak istememi sağlamaktır. Asıl soru bu ve geri kalan her şey anlamsız.

Yorum: İki tür insan olduğunu fark ettim. İlk tip, kişi sizden belirli bir şey duymak istediğinde: “Hayır, ona bunu soruyorum!” diyen. Ve anlayan ve akışınızı takip eden insanlar var. Cevap vermeye başlarsınız ve kişinin muhtemelen ek olarak başka bir sorusu vardır. Ama artık sizin bu konuyu daha iyi anlattığınızı görür ve olduğu yerde durmak yerine, bunu destekler.

Cevabım: Bunlar büyük problemler çünkü duymak isteyen, belki de tamamen farklı bir frekansa ayarlanmış çok sayıda insanımız var. Sonra birisi, genel bir sohbete girer ve kişisel sorularıyla ya da herkesi bir yere götürmeyi hayal ettiği bir şeyle başlar.

Bu durumda, ya sert bir şekilde tepki vermeye çalışırım ya da hiç tepki vermem çünkü ortak ruhu korumak benim için önemli, böylece insanlar birlikte ilerlemeye ve yükselmeye devam eder. Bu nedenle, eğer biri dışarıdan bazı sorular sorarsa, onun sözünü kesebilirim, o kadar.

Benim için asıl olan genel akışın takip edilmesidir.

Şehina’yı Tozdan Kaldırmaya Hazır

Parçalanma gerçekten de ıslah için bir fırsattır. Ve bu nedenle, Kabalistler 2000 yıl önce Kudüs’teki Tapınağın yıkımını gördüklerinde, herkes ağladı ve en büyük bilge Rabbi Akiva güldü. Artık Tapınağı yani aramızda Yaradan’ın ifşası için bir yer inşa etmeye başlamak için bir fırsat olduğundan emindi.

Dış parçalanma bize içimizde bir parçalanma olduğunu gösterir. Dışsal kırılmamızın ne kadar şiddetli olduğunu ortaya koyarsak, o zaman içsel olarak nasıl parçalandığımızı anlar ve Kutsallığı tozdan kaldırma fırsatına sahip oluruz.

Bu, kendimizi içinde bulduğumuz durumdur; ne gücümüz, ne anlayışımız ne de Tapınak olarak adlandırılan yani Yaradan’ın ifşa edilebileceği yer olan, bağımızı kurmaya nasıl başlayacağımıza dair hiçbir ipucumuz olmadığını ifşa ederiz. Bu nedenle, eksiklerimizi fark ettiğimiz için de sevinebiliriz.

Son zamanlarda pek çoğu, bağa ulaşmak için hiçbir şansımız, gücümüz, hiçbir yolumuz olmadığından şikayet ediyor. Yaradan’ın ifşası için uygun yer olan Tapınağın niteliklerine ne kadar zıt olduğumuzu anlamamız iyi oldu. Sonuçta bizim görevimiz, Yaradan’ın ifşa olabileceği bir kap (Kli) inşa etmektir.

Bunun bizim gücümüzde ve yeteneklerimizde olmadığını anlamamız güzel çünkü biz bunun tam tersiyiz. O halde sadece talep edebilir, dua edebilir ve isteyebiliriz.

Egoizmimize karşı mümkün olduğu kadar birbirimize yaklaşmaya çalışmalı ve sonra Yaradan’a bu eylemi tamamlayamayacağımızı haykırmalıyız ve O, bunu bizim için tamamlamalı, bizi O’nun ifşa olabileceği tek bir manevi Kli’de birleştirmelidir. Söylendiği gibi, “Yaradan bu işi bizim için bitirecek.”

İlk görev, Yaradan’ın ifşa edileceği yer olan Kutsallığın ifşasıdır. Burası aramızdaki bağ üzerine kurulmuştur. Onludaki bizler, tek kalp tek adam olarak bağ kuramıyorsak, o zaman parçalanma durumundayız demektir. Ama biz zaten bu durumun farkındaysak ve içinde kalmayı kabul etmiyorsak ve ilişkimizin doğasını düzeltmek istiyorsak, o zaman Kutsallığı tozdan kaldırmaya hazırız.

Manevi Yolun Gerçeği

Soru: Otuz yıldan fazla bir süredir Kabala’yı icra ediyorsunuz. Doğru yolda olduğunuzun ve hayatınızın amacının bu olduğunun teyidi nedir? Belki de bunun gerçek olduğuna dair onay aldığınız seviyede misiniz?

Cevap: İlk olarak, manevi edinimimden onay alıyorum. İkincisi, sadece şüphe içinde değilim, aynı zamanda en iyi uygulamayı, insanlık için daha yumuşak bir inişi arıyorum.

Baal HaSulam, zamanında Polonya’ya gitti, bir gazete yayınladı ve kişiyi ıslah etme ve bir sonraki dereceye girme metodu hakkında çok çeşitli insanlar için makaleler yazdı. Ama bunu, yüz yıl önce kabul edilen özel bir şekilde yazdı. Ve ben, genel olarak, tüm insanlar için az çok anlaşılır bir şekilde yazıyorum.

Eriştiğim dereceye göre ve anladığım şeylerden doğru hareket ettiğime eminim, bu birincisi. İkincisi, biri gelip bana ortak olarak yardım ederse inanılmaz mutlu olurum. Ama ne yazık ki, istekli veya edinmişleri görmüyorum. Ayrıca, büyük öğretmenlerimle içimde bir bağ hissediyorum ve elimden geldiğince bunu yapmaya çalışıyorum.

Yapmak istediğim her şeyi yüzde yüz uyguladığımı söyleyemem. Birçok şey için kendimle savaşmak zorundayım; sonuçta, ben de yükselmenin sonraki aşamalarından geçiyorum. Hayat orta çizgide ilerliyor. Yüzde yüz başarılı ve ışıkla dolu olan sağda değil, aynı zamanda solda, egoist olanda da değil.

Tüm sorunlarımı ve tüm kusurlarımı anlayarak, hala Yaradan’ın Rabaş’a geldiğimden beri ve hatta daha öncesinden beri beni bu şekilde yönlendirdiğini umuyorum. Ve ben bu şekilde gidiyorum. Bana emanet ettiği görevi kabul etmekte bir sakınca görmüyorum.

Herkesin bir görevi vardır, benimki de böyle. Ondan başka özel bir şey yapmıyorum. Sonuçta Yaradan her şeyi bizim için olması gerektiği gibi çevirir ve sonunda bizi gerekli olana yönlendirir.

O’nun eylemlerini içimde hissetme fırsatını bulduğum için memnunum: nasıl davrandığını, beni nasıl zorladığını ve içimden beni nasıl kontrol ettiğini. O’nun yaptıklarını içimde hissetmek ve O’nunla uyum içinde çalışmak benim için büyük bir zevk.

Kendi farkındalığınıza, kendi düşünce ve duygularınıza sahip olduğunuzda ve diğer yandan O’nun içinizde olduğunu hissettiğinizde ve O’nunla birlikte olmaya hazır olduğunuzda buna yapışma denir.

Bu kolay değil, bu egoizme, her türlü şüphe ve soruna karşı. Ama bunu aştığınızda ve düşünce ve duygularda aynı harekete, aynı hızda, aynı yöne ulaştığınızı hissettiğinizde – bu, elbette, nihai hazdır!

Ancak burada da sorunlarımız var: bunu böyle bir hazza ulaşmak için mi yoksa bundan daha yüksek bir şey için mi yapıyorsunuz? Ancak tüm bunlardan, kişi durumunun gerçeğini hisseder. Bu ona güç verir.

“Ne İçin Minnettar Olmalıyım?” (Quora)

Sabahleyin, uyandığımız için minnettar olmalıyız, önümüzde ışık, hava ve bütün bir gün var.

Öğleden sonra, günün yarısını çoktan geçirdiğimiz için minnettar olmalıyız ve yakında günü bitireceğiz, dinlenmek için eve gideceğiz ve ailelerimizle akşam yemeği yiyeceğiz.

Uyumadan önce, yakında tekrar kalkabileceğimiz ve yarının güzel bir gün olacağı için şükretmeliyiz.

Her zaman minnettar olmak, dünyada bolca bulunan kötülüklere gözlerimizi kapamak gibi görünebilir, ancak sürekli kötü olguları görmenin bir sonucu olarak ne elde ederiz? Onlar gayri ihtiyari ortaya çıktıkları için, yaşamın olumsuz yönlerini aramaya yatırım yapmamıza gerek yok. Ancak böyle bir durumdan gözlerimizi açmaya ve her şeyde iyiyi görmeye çalışan insanların olduğunu görmeye yatırım yapmalıyız. Hayatın olumlu yönlerini görmeye çalışmak için ne kadar çok yatırım yaparsak, o kadar çok olumlu olayların hayatımıza gerçekten girdiğini göreceğiz.

Sonsuzluk Koşuluna Doğru

Soru: Kişi, sonsuzluğun ne olduğunu nasıl anlayabilir?

Cevap: Sonsuzluk, onun için kullandığımız temel tanımlara bağlı olarak zamanın veya yerin içindedir. Teorik olarak; sonsuzluk, sonu olmayan bir şeydir. Sonu olmayan bir süreçten bahsetmek istersem buna “sonsuzluk” derim.

Yorum: Dünyamızda bu kategoriyi anlamak zordur çünkü her şey sonludur.

Cevabım: Evet çünkü burada her şey, bize göreceli olarak meydana geliyor. Ama aslında Kabala’da; sonsuzluk, Yaradan’ın bir niteliği olarak ifşa olur çünkü O sonsuzdur. Dünyamızda tabii ki böyle bir şey yok.

Kabala çalışan kişi bu dünyada yaşarken bile üst dünyayı hissetmeye başlar, onun içine girer ve sınırlarını hisseder.

Bu nedenle dünyamız kişiye tamamen sınırlı, küçük ve önemsiz gelir. Üst dünya, kişi için gerçekten sonsuzluk dünyası haline gelir. Ama kendi başına dünya değil, çünkü içinde dünyalar, dereceler, Sefirot ve benzeri şeyler var, zira o sonsuzluk durumuna götürür.

 

“Dünya Neden Bu Kadar Çok Kriz Ve Sorunla Karşı Karşıya?” (Quora)

Bizler, bir arınma sürecinden geçiyoruz. Sanki bir çamaşır makinesinin tamburunun içindeyiz ve birbirimize, hayata ve dünya görüşlerimize karşı tutumlarımız yuvarlanıyor ve dönüyor.

Bu gerçekten de zamanımızın bir işaretidir ve bu arınma sürecinin bir sonucu olarak, birbirimizle, dünyayla ve doğayla ilişki kurma biçimimizi gözden geçirmemiz – herkesi ve her şeyi gördüğümüz, açıkça tanımlanmış bir içsel referans çerçevesine ulaşmamız gerekiyor.

Kendi içimizde ne kadar belirsiz ve eksik olduğumuzu, her türlü nesnel gerçeklik görüşünden ne kadar uzakta olduğumuzu ve dünya görüşümüzdeki her şeyin bize empoze edildiğini ve hayatımız boyunca karşılaştığımız çeşitli etkilere göre değişebileceğini ortaya koyma sürecinden geçmeliyiz.

Dünya görüşlerimiz ve tutumlarımızdaki sürekli savrulmamızın üstesinden gelmek için hayatın nihai amacına odaklanmamız gerekir. Hayatımızın amacını zıpkınla avlar gibi yakaladığımızda, o bizi daha da yakına çekmeye başlayacak ve sürekli ona doğru ilerleyeceğiz.

Hayatımızın amacı, niteliklerimizi (egoist), doğanınkilerle (özgecil) eşitleyerek, doğa yasalarının, sevgi ve ihsan etme yasalarının net bir algısına ve duyusuna ulaşmaktır. O zaman sonsuz ve mükemmel bir varoluş halini yaşayacağız ve aynı şekilde şu anda yaşadığımız biriken krizlerden ve sorunlardan arınmış, uyum ve barış içinde var olacağız.

O zaman başka hiçbir şeyin gerçekten var olmadığını göreceğiz. Hâlihazırda kendimizi katlanarak artan bir krizler ve sorunlar koşulu içinde bulmamız, zaten böyle bir varoluş koşulunun başlangıcıdır.

Dahası, varoluşun son koşulunun ifşasına bilimsel olarak, deneyim yoluyla: bilim adamları gibi araştırma, inceleme ve sonuçları yeniden üretme yoluyla yaklaşıyoruz:. Bu süreci oldukça doğal bir şekilde, deneme yanılma yoluyla, çeşitli deneylerle, neyin işe yarayıp neyin yaramadığını görerek geçiyoruz.

Havacılıkta, uçağın uzaydaki yönünü koruyan jiroskop adı verilen bir mekanizma vardır. Bu, örneğin Kuzey Yıldızı’nda net bir hedefi olan bir motordur ve bu nedenle, herhangi bir yönden nasıl döndüğünden bağımsız olarak, motor, iç ekseni ile kesin olarak belirli bir koordinat setini hedefler.

Biriken bunalımların ve deneyimlediğimiz sorunların sonucu, nihai amacımız olan mutlak sevgi, ihsan etme ve bağ koşuluna ulaşmak zorunda olduğumuzu göz önünde bulundurularak, içimizde benzer bir içsel araç, herkes ve her şeyle ilgili bir içsel tutum geliştirmek içindir.

Böyle bir içsel aygıt geliştirdiğimizde, her şeyin nasıl sakinleşeceğini ve yeni keşfedilen bir denge, uyum, huzur, mutluluk, güvenlik ve güven duygusuna nasıl ulaşacağını göreceğiz.

Meyve, Bilgi Demektir

Soru: Meyve derken neyi kastediyorsunuz?

Cevap: Dünyamızda, bitkilerin meyvelerini elde etmek için, uzun süre bir ağaç yetiştirmek, üzerinde belirli uygulamalar yapmak, bakımını yapmak, gübrelemek, sulamak vb. gereklidir. Ve meyvenin tam olgunlaşmasına ulaştığımızda, onu kullanabiliriz.

Manevi dünyada meyve, gerçek bilgi anlamına gelir. Manevi bilgi, bizi çevreleyen her şey hakkında, dış ve iç güçler hakkında ve en önemlisi onların kaynağı olan Yaradan hakkında bilgidir.