Eğer Yaradan’dan Başkası Yoksa O Zaman Ben Kimim?

Soru: Eğer Yaradan’dan başkası yoksa o zaman ben kimim ve neredeyim?

Cevap: Siz yoksunuz. Yaradan ile aranızda hiçbir farkın olmadığı bir koşula ulaşmanız gerekir ve kesinlikle kendi “Ben” inizin olduğunu hissetmezsiniz. O’nunla düşünceler, arzular ve eylemlerde birleşirsiniz.

Soru: Yaradan’ın da kendi “Ben”i yok mu?

Cevap: Zamanın, mekanın ve hareketin ötesinde, başlangıçta tek var olan sonsuz güç olduğundan Yaradan’ın “Ben”i hakkında hiçbir fikri yoktur. Bu nedenle, Yaradan hakkında böyle bir soru yoktur, çünkü O’nun hangi koordinatlarda var olduğunu hayal edemeyiz.

If There Is No One Else Besides The Creator, Then Who Am I?

Düşüncelerimiz Nereden Gelir?

Soru: Yaradan, neden bana düşüncelerimin benim düşüncelerim ve arzularımın benim arzularım olduğu hissiyatını vermektedir?

Cevap: Yaradan bunu, O’nun, tüm düşüncelerinizin ve arzularınızın hem kötü hem de iyi tüm eylemlerinizin, çevrenizde ve dışınızda size olan her şeyin kaynağı olduğunu ifşa etmeniz için yapar.

Farklı düşünceler yaşarken, onları kendi düşünceniz sanırsınız, ama onlar sizin değildir.

Çoğu zaman, kişi kendisini bunların onun düşünceleri olmadığını fark ederken bulur. Ama onlar nereden geldiler? Bulutların içinden bir yerden mi süzüldüler ve şimdi kafasına indiler? Ya da kişi “Hayır, sanmıyorum. O! Ben bunu demek istememiştim.”, der.

Bir şekilde kendisini kontrol eder ve onunla ilgili yanlış bir şeyler olduğunu görür. Bunlar bizim, benlik ve kendimizi nasıl konumlandırdığımızın sorunlarıdır.

Where Do Our Thoughts Come From?

Yaradan’ı Ortağınız Olarak Nasıl Hissedersiniz?

Soru: Yaradan’ın manevi çalışmadaki ortağım olduğunu nasıl hissedebilirim?

Cevap: Bunu bir öncül olarak kabul etmek zorundayım ve bunun için O’na başvururum. Ve sonra O`nun taleplerime derhal cevap verdiğini göreceğim. Yaradan yaşayan bir insan değildir, ama benim doğru taleplerime cevap veren bir sistemdir.

Ve taleplerim, sadece Yaradan’dan dünyanın ihtiyaç duyduğu şeyleri alırsam ve özveriyle onu kendimden bütün Kli’ye (ruh /kab) geçirirsem doğrudur. Ve her birimiz aynı şeyi yapmalıyız.

Özünde, O’ndan dünyaya ve dünyadan O’na iletken olmak istiyorum. Bunun için, dünyanın tüm ıstırabına katlanmak zorundayım ve onları kendimde doğru şekilde oluşturmak zorundayım ki böylelikle, onların hepsi O’nun ile birleşmeyi amaçlayacak.

Dünyanın tüm egoist arzularını yeniden kendime kaydederim, onları Yaradan uğruna niyetiyle örterim ve O’na başvururum. Ve sonra, O’ndan belirli nitelikler ve bilgiler alırım ve onları düzelterek, dünyaya öyle bir şekilde veririm ki dünya, kendi egoizminden Yaradan’a doğru biraz daha ilerleyecektir.

How Do You Feel The Creator As Your Partner?

Kendimizi Değiştirerek, Dünyamızı Değiştiririz

Soru: Her şey sadece benim içimdeyse, beni etkileyebilecek başka bir güç var mıdır?

Cevap: Dışarıdan, Yaradan sizi O’nun Işığı ile etkiler ve bu Işıkta, sanki beyaz bir ekranda gibi kendi dünyanızı, kendi niteliklerinizle tasvir edersiniz.

İstemsiz olarak tasvir ettiğiniz bu dünyayı, artık kendi iradenizle düzeltebilir ve onu farklı bir şekilde tasvir edebilirsiniz. Bu nedenle, bu ekranda size her türlü problemler sunulur, böylece kendinizi düzeltir ve dünyayı iyi olarak görürsünüz.

Soru: Eğer Yaradan da benim içimdeyse, bu benim dışımda başka birisi olduğu anlamına mı geliyor?

Cevap: Hayır, siz bu şekilde düşünüyorsunuz. Çok basit bir ilişki bulmamız gerek: kendimizi değiştirdiğimiz kadar, dünyamızı da değiştiririz.

Her birimiz bu dünyayı, kendi yöntemiyle hisseder. İçinde bazı noktalar var ki birbiriyle kıyaslayabiliriz/karşılaştırabiliriz ancak bunlardan ifade bile edemediklerimiz vardır.

Bu nedenle bizim görevimiz, birbirimizle bağ kurarak, milyarlarca insandan oluşan dünyanın tam bir resmini yaratmaktır. O zaman bağımızın içinde, sonsuzluk dünyasını göreceğiz.

By Changing Ourselves, We Change Our World

Yaradan`a Karşı Bir Şey Yapmak Ne Demektir?

Soru: Yaradan’a karşı bir şey yapmak, O`nun yaratılan varlıkları memnun etme arzusuna karşı anlamına mı gelmektedir?

Cevap: Bunu söyleyebilirsiniz veya O’nun tekliğine katılmadığınızı söyleyebilirsiniz. O var ve siz varsınız. Burası, insanlar dışında kimsenin var olmadığını iddia eden mutlak ateistlere ve yüksek güçten başka kimsenin olmadığını söyleyen insanlara ve onların arasındaki geri kalan her şeye bölünmenin ortaya çıktığı yerdir. İnsanın kendisi, gerçekten neyin içinde olduğunu anlamamakta. Bütün dinler ve inançlar bu iki nokta arasında yoğunlaşmıştır.

Kabala, bilinçsizce var olduğumuzu söylemektedir.

İnsanlık geliştikçe, sadece bizim var olduğumuz ve Yaradan’ın tamamen psikolojik bir tablo olduğu düşünülüyordu. Ama şimdi gitgide Yaradan’ı ifşa etmek, O’nu anlamak ve O’na ulaşmak ihtiyacına geliyoruz.

What Does It Mean To Do Something Against The Creator?

Kabala İpuçları- 6/24/18

Soru: Bir Kabalist, dünyada meydana gelen zor olaylarla nasıl ilgilidir? Akrabalarının ölümü ya da bir çeşit felaket gibi kişisel olduklarını varsayalım. Bunu nasıl kabullenir?

Cevap: Bir Kabalist, her insan gibi, her türlü duyguyu yaşar. Ancak, her şeyi, örneğin başkalarının ve kendi ölümünü; başkalarının veya kendi mutluluğunu, biraz farklı algılar. Manevi olarak gelişmiş bir insanda olduğu gibi, algısının yumuşaması vardır.

Soru: Kabala Bilgeliği’ni öğrenerek BaalHaSulam’ın seviyesine ve daha üste ulaşmak mümkün müdür?

Cevap: Hiç kimse için, neredeyse hiçbir sınırlama yoktur. Yaradan’ın seviyesine ulaşmak ister misiniz? Buyrunuz.

Her şey, herkese açıktır. Dahası, herkes bu seviyeye ulaşmalıdır. Ancak o zaman kendini doğru ve eksiksiz olarak gerçekleştirecektir.

Soru: Manevi gelişim için, dünyevi egoizmi kullanmak nasıl mümkün olabilir?

Cevap: Dünyevi egoizme ihtiyacımız vardır, böylece bir gruba geleceğiz ve içinde tam anlamıyla doğru bir şekilde hareket edeceğiz. Baal HaSulam ve Rabaş’ın tavsiye ettiklerini okuruz, makalelerinde önerdikleri her şeye uyarız ve dünyamızda dostlarımız arasındaki bağı korurken; egoizmin bulunduğu yerde nasıl birleşebileceğimize vb. dair açıklamalarla, her şeyi uygularız. Bu Kabala’nın gerçekleştirilmesidir.

Soru: Üst dünyaya doğru, aktif bir şekilde ilerleme sağlamak için, sadece oturmak ve sizi dinlemek dışında ne yapmalıyız?

Cevap: Azami içsel birleşme, anlayış ve sürekli destek için uygun koşulları yaratmanız gerekir. Bu, yapmamız gereken manevi eylemdir, Yaradan’ı keşfetmek için hazırladığımız aynı Kli (kap) dir.

Soru: Neden Yaradan şimdi, Musa zamanında olduğu gibi, daha fazla sayıda insanı ona ulaşma arzusuna çekmek için bir tür mucize gerçekleştirmiyor?

Cevap: Çünkü o zaman bu, bir kişi içinde yaratılan ve olgunlaşan bir arzu değil, dayatılan bir arzu olurdu.

Soru: Eğer çevremdeki her şey ve ben kendim, Yaradan isek, kötü eğilim, ego nerededir?

Cevap: Kafanızı karıştırmayın. Her şey çok basittir. Eğer egonuzu ve diğerleri hakkında bütün bozuk ve istenmeyen düşünceleri ortadan kaldırsaydık, o zaman bütün bu engeller yerine, Yaradan ifşa olurdu. Aranızda bunun gibi bir egzersiz yapmaya çalışın.

Blitz Of Kabbalah Tips – 6/24/18

Bire Bir

Bütün yaratılış, değişmeyen bir ruh, tek bir manevi kap (Kli), HaVaYaH’dır. Sadece onu anlayan bir kişinin algısında, her türlü formu alır. Bu nedenle manevi çalışmada, tüm dünyayı, genel ve özelin eşit olduğu ve her şeyin tek bir sistem içinde bağlı ve net olduğu tek bir bütün olarak görmek için çabalamak gereklidir.

Bu nedenle, her birimiz, herkesten sorumlu olduğumuz gibi, toplumun habercisi gibi hissetmek zorundayız. Herkes tüm onluyu, dünyayı ve genel olarak tüm dünyaları içerir. Özünde, her birimiz tek kişiyizdir ve eğer kişi çevresinde herhangi bir dışsal dünyayı hayal eder ve görürse, bunun tek nedeni, Yaradan’ın karşısında – bire bir- kimsenin olmadığı, kimsenin bulunmadığı dışında, tek yaratılışın kendisi olduğunu anlamak için henüz mükemmel bir algılaya ulaşmamış olmasıdır.

Bu nedenle, herkesten sorumlu biri gibi ya da herkesin benden sorumlu olması vb. gibi, toplumun bir hizmetlisi veya habercisi olarak hissetmek için çalışmalar/uygulamalar yaparız. Herkes beni korur ve ben de herkesi önemserim. Ve bütün bunlar, benim algılamamda, anlayışımda ve en önemlisi hissiyatımdadır, ben, toplum ve onlu arasındaki fark ortadan kalkar. Yukarıdan düzenlenmiş, yıkımın bir sonucu olarak, algıma yapılan bütün ayrımlar ortadan kalkmalı ki böylece tüm dünyayı on Sefirot’un içinde tek bir sistem olarak görebileyim.

Amaç budur, bu yüzden tüm incelemeler, analizler ve sentezler tüm detayları bir araya getirmeyi amaçlar. İlk olarak, kişinin, bir “hizmetli”nin, “toplumun habercisi”nin ve çalışmanın diğer rolleri ve biçimlerinin ne olduğunu analiz etmek için her şeyi küçük parçalara ayırması gerekir. Bu şekilde her bir rolü anlarız ve sonra her şeyi nasıl bir araya getirerek, tek bir sistem içinde birbirlerini tamamladıklarını buluruz.

Yani, her şeyin nasıl bir araya getirileceği konusunda her detayın çalışılması gerekir. Her bir rolü, programı, niteliği, eylemi seçip, sözde ayrı ayrı incelesek bile, onları Yaradan’ın yarattığı on Sefirot’tan tüm Kli’ye, direk Işığın dört safhası içinde bir HaVaYaH’a nasıl geri döndürüleceğini sürekli olarak kontrol etmeliyiz.

One On One

Toplumun Önemini Anlama

Rabaş, Rabaş Makaleleri, “Toplantının Gündemi 1” Makalesi: Benzer şekilde, dost sevgisinde de toplantının en başında, toplanırken, dostları ve her dostun önemini övmeliyiz. Kişi grubun yüceliğini kabullendiği ölçüde, onu takdir eder.

“Ve sonra dua et” demek, herkes kendini incelemeli ve gruba ne kadar çaba verdiğini görmeli demektir. Grup için bir şey yapma gücün olmadığını gördüğü zaman, Yaradan’a yardım etmesi ve dost sevgisine bağlanma gücü ve arzusu vermesi için dua eder.

Gerçek şu ki kişi toplumun yararı için bir şeyler yapmak istemez. Neden toplumu önemsemeli, neden onu düşünmeli? Bu kişinin arzularına karşı çok zor bir iştir. Bu nedenle, Rabaş makalesinde çok net ve kesin talimatlar verir.

Kişi, amacının tam olarak topluma bağlı olduğunu, toplumla olan bağın ve Yaradan’la olan bağın aynı ve tek olduğunu anlamalıdır. Toplum bize özellikle verilir, böylece onun içinde kendimizden kurtulmaya çalışabiliriz, yani böylelikle “ben”in önemini azaltabilir ve dışımızdakilerin önemini arttırabiliriz. Bu çok karmaşık bir sistem, çok zor bir durumdur.

Bunu tek başımıza yapamayız. Sadece bunun için talep edebiliriz ve hatta “Evet, istiyorum” diyerek, gerçekte istemememize rağmen yapay olarak yapabiliriz. Yaklaşmak bir yana, bunun hakkında düşünmek bile bizim için çok zordur.

Soru: Bütün gücümü topluma vermem ne anlama geliyor?

Cevap: Bu ancak, yukarıdan toplum için faydalı ve gerekli olanı düşünmemizi ve yapmamızı zorunlu kılacak böyle bir ihsan etmenin ve sevginin gücünü alırsak mümkündür. O zaman bunu yapabiliriz, aksi halde yapamayız. Beni kendi içime ve bana en yakın insanların çemberine kendiliğinden kilitleyen doğamın üzerinde olamam.

Realize The Importance Of The Society

Işığın Çağrısı

Soru: Mademki Yaradan’dan geliyorlar, düşüncelerimle ne yapmalıyım?

Cevap: Her şey Yaradan’dan gelir: iyi ve kötü. Bu kişiye verilir böylece kişi analiz eder ve doğru yolu seçer.

Soru: Peki, bana kötü düşünceler gelirse?

Cevap: Kötü düşünceler yoktur. Hedefe yönelik düşünceler vardır – ya kesinlikle aynı yönde ya da ona karşı. Fakat aynı şekilde, tüm bu düşünce ve arzular hedef odaklıdır, yalnızca nihai hedeften ilerlerler.

Işık, oradan üzerinizde etki eder ve sizi olumlu ya da olumsuz düşüncelerle celp eder. Bu düşüncelerin geldiği hedefe doğru ilerlemek için, onları analiz etmeli ve ona göre davranmalısınız: Hem iyi hem de kötü düşünceler için.

The Call Of The Light

Üst Dünyaya Geçişin İlkesi

Rabaş, ‘‘Toplantının Gündemi – 1’’, Makale No.17, Bölüm 2: … herkes kendini incelemeli ve gruba ne kadar çaba verdiğini görmelidir. Grup için bir şey yapma gücünün olmadığını gördüğü zaman, Yaradan’a yardım etmesi ve dost sevgisine bağlanma gücü ve arzusu vermesi için dua eder.

Soru: Rabaş sürekli, topluma özen göstermeye çalışmayı tavsiye eder. Bu bizi kasıtlı olarak umutsuzluk duvarına götürdüğü anlamına mı gelmektedir?

Cevap: Bir insanın toplumun yararına yönelik çabalarının tümünü gösterme ihtiyacına işaret eden Rabaş, topluma özverili bir şekilde hizmet etmenin imkansız olduğunu anlamamızı sağlar. Bununla ilgili olarak başka insanlarla konuşsak bile, “Neden olmasın? Zaten yaptığımız şey bu.” diyeceklerdir. Yine de prensip olarak bu imkansızdır.

Geçemeyeceğimiz eşiği ortaya çıkarmaya yavaş yavaş alışmamız gerekir. Ancak, bu eşik, onu geçemeyecek olsanız da geçmek istemeniz için var olmalıdır.

Bizim sorunumuz bu geçişi istemememiz, ona hiç dokunmamamızdır. Kabalist öğretmenler bizi ileriye itiyorlar, “Gidin. Deneyin. Bu engeli aşın, sanki kendinizden çıkabilirsiniz, sanki topluma girebilirsiniz; toplumu düşünebilir, kendinizi değil onu sevebilir ve kendinize değil, ona verebilirsiniz. Tekrar ve tekrar deneyin.’’

Peki neden? Egoizminiz tarafından açıkça işaretlenmiş olan bu sınırı bilmeniz için: Onun içinde hareket edebilirsiniz ve onun dışında hiçbir gücünüz ve fırsatınız yoktur. Aynı zamanda bu sınırın üstesinden gelmeniz gerektiğini anlayacaksınız, ama bunun nasıl yapılacağını bilmemektesiniz. Burada sormaya başlarsınız ve sonra bir dua ortaya çıkar.

İlke basittir: Manevi dünyaya girmek için, Yaradan’ın yardımına ihtiyacınız vardır. Yaradan, yalnızca O’ndan istediğinizde size yardım eder. Yalnızca gerçekten istediğinizde talep edebilirsiniz. Ulaşmak/elde etmek için defalarca denediğinizde ve istediğinizden emin olduğunuzda talep edebilirsiniz, ancak bunu yapamazsınız. İşte burası, başladığımız yerdir.

Bunların hepsi, bir kişinin üst dünyaya girmeden önce yapması gereken, birbirini izleyen eylemlerdir.

Principle Of Passing To The Upper World