Alma Arzusu, Egoizmden Nasıl Farklıdır?

Soru: Alma arzusu ile egoizm arasındaki fark nedir?

Cevap: Alma arzusu doğal bir arzudur ve egoizm bir başkasının zarar görmesi pahasına haz almayı ifade eder. Örneğin, aç bir aslan bir koyuna saldırır ve kahvaltı yapmak için onu öldürürse, buna arzu denir.

Bir kişi başkalarını küçük düşürmek, onlardan yararlanmak, onların zarar görmesi pahasına kazanmak ister. Kendisi, almanın sürecinden haz almaz, fakat gerçek şudur ki, bu sayede başkalarının üstünden yükselir. Bu egoizmdir.

Başka bir deyişle, doyurma için, doymuş olma için doğal bir arzu vardır ve egoist bir arzu vardır. Eğer sadece haz almak istersem, o zaman bu, benim varlığım için temel bir gereksinimdir. Ancak onlardan daha yukarı yükselmek için özellikle başkalarının zarar görmesi pahasına, onların aleyhinde bir şey alma arzusundaysam, o zaman bu egoizmdir.

How Is The Desire To Receive Different From Egoism?

Tek Bir Köke Doğru

Soru: Daha önce insanlar çok sayıda tanrıya inanıyordu, şimdi bizler tek tanrıcılığa geldik ve hepsi aynı, hatta bir üst gücün varlığının anlayışıyla bile, herkes hala kendi gücüne dua ediyor. Sanki iki güç varmış gibi görünüyor: iyi ve kötü?

Cevap: Sorun şu ki, onları tek bir güce, aynı kaynaktan gelen, tek bir kuvvete dayandırmamamızdır.

Sadece tek bir kaynaktan geldiğini anlamış olsaydık, bizim için daha kolay olurdu. O zaman ayırt edebilirdik: pozitif ya da negatif kuvvete değil, köke bağlı olmak için kendimi nasıl değiştirebilirim? Onların arasında asla barış bulamayacağım.

Sağ veya sol çizgiye, belirli bir tarafa ya da bir harekete, hiçbir şeye ait olamam! Kapitalizm, faşizm veya feodalizm gibi komünizmin demokrasiden bahsetmediğini, başarısız olduğunu görmekteyiz. Sağ ve sol çizgi yalnızca bir kişiyi orta çizgiye gelmeye ve içinde Yaradan’ı bulmaya zorlamak amacıyla var olur. Yönetimin bu her iki çizgisi O’ndan gelir ve kişi sadece böyle onları birbirine bağlar ve böylelikle Yaradan’ı kendi içinde inşa eder.

Bu iki çizgiden, iyi ve kötüden, anlama ve yanlış anlamadan, farkındalık ve karışıklıktan vb. den, benim dışımda var olan Yaradan’ın imajını oluşturmak zorundayım.

Yaradan’ı bilmiyorum ama O’nun içimde tam bir yapışma halinde olması için O’nun imajını inşa edebilirim. Böylece bu benim imajım, son koşulum haline gelir.

Toward A Single Origin

Yaradan’a Kavuşmak İstiyorum!

Soru: Bir kişinin kötülüğü hissetmesi ve Yaradan’dan geldiğini anlaması gerçeği ile Yaradan’ı suçlamadan basitçe kötülüğü hissetmesi arasında bir fark var mıdır?

Cevap: Fark büyüktür. Eğer Yaradan’a yakınlaşmak, O’nu anlamak, hayatımın sırrını ifşa etmek istiyorsam – doğumdan önce hangi formda olduğumu ve bedensel kabuktan ayrıldıktan sonra hangi formda olacağımı – o zaman tabii ki Yaradan beni ilgilendirir. Tüm değişimlerde, varlığımın kaynağı budur.

Bu nedenle, O’nu tanımak, O’nun niteliklerini kazanmak, kendimi tüm dünyalarda, tüm koşullarda görmekle ilgilenirim. Bu var olmamı sağlar. Şu anda ben yokum. Zohar Kitabı varoluşumuzu, gerçeklikten uzak bir rüya olarak adlandırır.

Bu yüzden, bu koşulda kalmamak isterim. Nerede olduğumu gerçekten anlamak isterim, böylece şu anda bana göründüğü gibi bir dünya değil, gerçek dünyayı değiştirebilir ve görebilirim.

I Want To Meet The Creator!

Uzlaşma Yoksa Grup Da Yoktur

Rabaş, Rabaş’ın Yazıları, Makale ‘‘Toplantının Gündemi 2’’: Bu Midraş’ta yazılı olana benzer (Vayikra Rabba, Bölüm 4): “İki kişi bir tekneye bindi. İçlerinden birisi kendi oturduğu yerin altında, teknede bir delik açmaya başladı. Diğeri dedi ki, ‘Neden delik açıyorsun?’ O cevapladı, ‘Neden senin umurunda olsun ki? Kendi altımda delik açıyorum, senin altında değil.’ Diğeri cevap verdi, ‘Aptal! Tekneyle birlikte ikimiz de boğulacağız!’”

Grup için neler yaptığınızı, her zaman göz önünde bulundurmalısınız – yalnızca toplantı ile ilgili olarak ölçülebilen pozitif veya negatif bir eylem.

Düzen şöyle olmalıdır; eğer birisinin dost sevgisini geliştirebilecek bir önerisi varsa, bu konuşulmalıdır fakat bu tüm dostlar tarafından kabul edilmelidir. Böylece burada hiçbir zorlama söz konusu değildir.

Konuşma çok net, kesin ve kapsamlı olmalıdır, böylece herkes uygulama için hem fikir olur ve kabul eder. Başka türlü olamaz. Eğer rıza yoksa, grup da yoktur.

Soru: İçsel çalışmada onu görselleştirebilirim. Fakat böyle bir koşul dışsal olarak nasıl ortaya çıkabilir ki herkes grubun verdiği kararı kabul eder?

Cevap: Bu, içsel çalışmanın konusudur. Yaradan’ın Kendisini ifşa edeceği bir sistem olacak on unsuru bağlarsınız. Eğer en az bir element aynı fikirde değilse, o zaman bu, Rabaş’ın yazdığı gibi: “Teknede bir deliktir”.

No Agreement, No Group

Kabala İpuçları – 8/12/18

Soru: İnsanlar arasında yaratılışın amacına ulaşmak için ne tür bir duygusal iletişim kurulmalı?

Cevap: Aralarında kesin bir yapışma/bağlılık olmalı. Her biri sistemdeki yerini alır ve maksimum ölçüde diğerlerine adanmıştır. “Dostunu kendin gibi sev” (Leviticus 19:18) doğanın bir kanunudur.

Soru: Kabala’da iç gözlem teknikleri var mı?

Cevap: Kabala’da tek bir yöntem vardır: Masah’ın (perde) ölçüsüne göre Yaradan’ı algılarım. Niteliklerime göre O’nu tanımlayabilirim. “O’ndan başkası yok” (Deuteronomy 4:35). Benim hissettiklerim her zaman Yaradan’dır. Sınırlı doğamızın tümü bile, Yaradan’ın bir nevi ifşasıdır.

Soru: Benim çalışmam nedir?

Cevap: Sizin çalışmanız önümde oturan onlularla ilgili belirttiğim örneğe kulak vermek ve nerede olursanız olun bir on’luya katılmaktır. Sanal bir onlu bile oluşturabilir ve onunla çalışabilirsiniz.

Soru: Yaradan’ın şiddetli ıstırap koşullarında kısmen ifşa olduğunu yazdığınızda ne demek istediniz?

Cevap: Yaradan, kişinin gelişiminin belli bir aşamasında şiddetli ıstırap koşullarında ifşa olur. Genel olarak, bunlar, kişinin ıstırap çekmeye başlandığında Kabala’da attığı ilk adımlardır. Kişi ıstırabı daha önce hissetmiştir, ama şimdi kişi nedenlerini anlamak için onları dürtüleriyle birleştirir.

Soru: Gerçekliğin algısı konusunda, tecrübe ve edinimlerinizden mi konuşuyorsunuz yoksa size söylenenleri mi söylüyorsunuz?

Cevap: Okuduklarıma göre gerçeklik algısından bahsederim ve sonrasında yaşadığım kendi tecrübelerimden.

Soru: Normal bir insan, zaman, hareket ve uzay çerçevesinde yaşamı hisseder. Kabalist hayatı nasıl hisseder?

Cevap: Bir Kabalist hayatı, zaman, hareket ve mekan aracılığıyla manevi olarak hisseder, fiziksel olarak değil.

Soru: Manevi seviyede ruhumun ıslahı, fiziksel dünyayı nasıl etkileyebilir?

Cevap: Tamamen etkileyebilir. Ruhunuzu ıslah ederek, savaşları durdurabilir ve insanlığı tüm sorunlarını çözmeye yaklaştırabilirsiniz.

Blitz Of Kabbalah Tips – 8/12/18

Zengin Ağlaması

Haberlerde (Bloomberg): “Dünyanın En Zengin İnsanları 2018’de 511 Milyar Dolar Kaybetti”, “Dünyanın en zengin insanları, bu yıl 511 milyar dolar kaybettiler, arka arkaya yapılan mal tasfiyesi satışları nedeniyle yılın ilk yarısında yapmış oldukları kar yok oldu.”

Benim yorumum: Gerçek şu ki, insanların ilerlemesini engellemek için bir fırsata sahip olup olmadıklarını anlamaları gerekmektedir. İnsanlara, karşılıklı bağ için, onların tamamlanmaları için, herhangi bir bilgi vb. için ne kadar oyuncak sunarsanız o kadar titiz ve seçici hale gelirler.

Artık Facebook’la bile o kadar ilgilenmiyorlar. Onlar sadece reklamlara bakamazlar. İnsanlar o kadar bıktılar ki, çocuklara bile baskı yapamazlar.

Yani, zenginlerin son 20 yılda yapmış oldukları her şey gittikçe daha az işlemeye başlıyor. Tüm entelektüelliklerine rağmen, bu geçer/sona erer. Egoistik birikim dönemi kendini çürütmek zorunda kalacaktır.

İnsanlık hala gelişiyor. Bu nedenle, biriktirdikleri bu dolarların hiçbir değeri olmadığını ve artık para kazanma fırsatlarının olmayacağı zamanın çok hızlı bir şekilde geleceğini görüyorum.

İnsanların genel olarak daha fazla basitlik için gayret göstereceğini düşünüyorum. Onlar, çimenlere oturmak, biraz içmek, bir şeyler atıştırmak, normal müzik dinlemek, kuşların ötüşünü ve etrafta koşan çocukların kahkahalarını isteyecekler. Kalbe çok yakın ve hoş bir şeyler isteyecekler ve kafalarını, beyinlerini, ruhlarını ve duygularını çok yapay bir şeyle rahatsız etmeyecekler.

Umarım bu şekilde olur.

The Rich Cry

Yaradan’ın Hükmünü Anlamak

Soru: O’nun yönetiminin kötü olarak kabul edilmesinden ziyade neden Yaradan’ın hükmünün reddi kötülük olarak algılanıyor? Eğer O hükmediyorsa, kötüyü hissetme sebebim nedir?

Cevap: Mesele bu değil. Yaradan için ve hatta kendiniz için bile neyi ve nasıl hissettiğiniz önemli değildir. Asıl mesele, üst yönetimi kötü olarak algılarsanız, onun doğru anlayışına sahip olmadığınızdır. Bunun için, üst yönetim ile form eşitliğinde olmalısınız.

Şimdi ailesi tarafından bir şeyler yapmaya zorlanan küçük bir çocuk gibisiniz ve çocuk onların kötü olduğunu düşünür. Ona nasıl davranmasını önerirsin? Ona şöyle söylersiniz: “Senin için en iyi olanı istediklerini anlamak zorundasın. Eğer sana ‘iyi’ davranırlarsa, bu senin için gerçekten kötü olurdu.”

Yaradan’ın kuralını anlamamız gerekir. O zaman dünyayı doğru bir şekilde göreceğiz ve neden böyle davrandığını ifşa edeceğiz. Bizler, televizyonu açıyoruz, gazeteyi açıyoruz, internette giriyoruz ve haberler ve dedikodular yağmuruna tutuluyoruz…

Bunu anlamamız mümkün değil, ama hepsi Yaradan’ın yönetimi. Resmin tamamını görebilseydik bütün insanlığı nasıl yönettiğini ve ailesinin ondan ne istediğini anlamak isteyen bir çocuk gibi O’na bu konuda nasıl yardım edebileceğimizi anlardık.

Understanding The Creator’s Rule

Gerçek Yaratılışı Hissetmek

Soru: Bir kabalistin beklentileri sıradan bir insandan daha sık mı yerine getirilir?

Cevap: Böyle şeyler karşılaştırılamaz. Bu, bir çocuğa, araştırma yapan, bütün gece ayakta kalan, sürekli inceleyen bilge babasının yerine geçmeyi isteyip istemediğini sormak gibidir. Bir çocuk bunu hayal edemez.

Söyleyebileceğim tek şey, bir kişi Kabala ile ciddi olarak meşgul olduğunda, gerçek çalışma sürecine girdiğidir. Kişi gerçek yaratılışı hissetmeye başlar.

Feeling The True Creation

Kabala İpuçları – 8/5/18

Soru: Kendinizden çıkmak, bir tür geçici koşul mudur yoksa bir Kabalistin her zaman kendini hissettiği bir seviye midir?

Cevap: Kendinizden çıkmak bazen geçici olabilir, bazen de farklı şekillerde tekrarlanabilir. Daha sonra kalıcı ve sürekli bir hale gelir.

Soru: Doğrudan doğruya üst güçten gelen her şey haz olarak mı hissedilir?

Cevap: Evet, çünkü üst güç Yaradan’ın ihsan etme ve sevgi niteliğidir. Form eşitliği yasasına göre, eğer bizim tarafımızdan aynı şekilde edinilmiş ve hissedilmişse, o zaman haz aldığımız dereceye kadar Yaradan’ı ve O’nunla olan yapışmamızı hissederiz.

Soru: Sorular ve cevaplarla nasıl ilişki kurmalıyım?

Cevap: Cevaplar sorularla birlikte çalışılmalıdır. Eğer cevap alamadıysanız, tekrar sorun. Bir soru sayfası hazırlayın ve onları cevaplayın, soruları ve cevapları düzenleyin. Onlardan defterler veya komple kitaplar yapın. Bu çok önemlidir! Bunun ilerlemenizi hızlandıracağına inanıyorum.

Soru: Benim gerçek “kendim”, kaynağıyla, Yaradan’la bağlı olan kalpteki siyah bir nokta mıdır ve egoizmim benden ayrı mı var olur?

Cevap: Egoizm sizin değildir. O, yukarıdan verilmiştir, böylece onu aşacağız ve yeni dünyayı hissetmeye başlayabileceğiz. Bizim “benimiz” sabit bir noktadır. Onun etrafında yeni ediniminizi inşa edersiniz.

Soru: Bir Kabalist, Yaradan’dan nasıl farklıdır?

Cevap: Bir Kabalist, Yaradan’dan, egoizmin üzerinde ihsan etme ve sevgi niteliğini inşa etmesi bakımından farklıdır. Bu özellik Yaradan’da başlangıçta bulunmaktadır. Bizde sonradan edinilir ve O’nda bu doğaldır.

Soru: Ölüm bir ceza mı yoksa bir ödül müdür?

Cevap: Ölüm diye bir şey yoktur. Kabala çalışması vasıtasıyla egoist bir arzudan özgecil bir arzuya geçiş vardır. Eğer kişi Kabala çalışmazsa, o zaman onun egoist arzusu sıfıra gelinceye kadar yavaş yavaş kaybolur, buna ‘kişinin ölümü’ denir.

Soru: Sürekli olarak çalışmanın gerekli olduğunu söylüyorsunuz ve insanları derslere katılmaya davet ediyorsunuz, bir tür çalışma amacıyla, çalışmayı değiştirmek mümkün müdür?

Cevap: Çalışmanın yerini hiçbir şeyle değiştiremezsiniz, çünkü dersler esnasında üst ışık üzerimize iner.

Soru: Bana sunulan her şey bir illüzyon ise, o zaman bütün yükselişler ve düşüşler aynı tasvirin bir parçası ve dolayısıyla bir illüzyon değil midir? Bu labirentten kurtulmaya çalışmalı mıyız?

Cevap: Zeki olmaya çalışmayın! Yükselişler ve düşüşler manevi koşullardır. Onlar, bu dünyada sizin varlığınızdan sonra geriye kalanlardır. Sahip olduğunuz şey budur. Hem yükselişler hem de düşüşler manevi aşamalarda meydana gelir.

Blitz Of Kabbalah Tips – 8/5/18

Islahın Faydası Nedir?

Soru: Tüm olaylar önceden planlanmışsa, o zaman benim değişmemin faydası ne? Ne olması gerekiyorsa, zaten olacak.

Cevap: Hayır. Dünya, onun doğal seyrini yönetmesine izin vermememiz için yaratılmamıştır: “Her ne olacaksa, olacak”. Bunu bu şekilde kabul etmemeli ve onunla böyle ilişki kurmamalıyız.

Soru: Yani bir senaryo var, fakat önceden belirlenmiş değil mi? Ya da bu gösterinin katılımcıları için bir tür özgür seçim var mı?

Cevap: Eğer kendi üzerimde bir dereceye yükselebilseydim, içimdeki her şeyin oradan belirlendiğini bulurdum: gördüklerim, hissettiklerim, nasıl davranmaya karar verdiğim ve ulaştığım şeyler. Her şey bu derecede bulunmaktadır.

Ancak bunu bilmiyorum. Bu nedenle, varsayılan bu yüksek dereceye uygun olarak, görmeden, anlamadan ve bilmeden, ona olan inancım ve ihsan etme niteliğimin ölçüsünde hareket etmeliyim.

Eğer vermek, Yaradan’a bağlanmak, O`nun gerekli gördüğü şeyleri yapmak niyetine sahipsem, o zaman bu dereceye yükselirim, O`nun içinde yazdığı her şeyi gerçekleştiririm ve her şeyin bu şekilde hazırlandığını ifşa ederim; güneşin altında yeni bir şey yoktur.

Fakat ıslah olmuş bir dünya görmek için kendimi ıslah etmem gerektiği kararına varırım; Bunu önümde tasvir ederim ve o gerçekleşir.

What Is The Benefit Of Correction?