Yeni Safha — Yeni İnsan

Soru: Sizce insanlık manevi bir dereceye yükseliyor mu?

Cevap: Evet yükseliyor ama bu yükseliş modülerdir, çünkü gerçekte insanlık düşüyor. Ancak insanlık, dünyamızın boş olduğunu anlamak için kasıtlı olarak düşmektedir.

Bu gerçeğin ifşasıdır, bu nedenle de bir yükseliştir. Üst ışığın gittikçe daha fazla ifşası vardır. Bir yandan daha gelişmiş olduğumuzu, diğer yandan daha düşük ve boş olduğumuzu hissederiz. Ama bu iyi bir yerdir.

Şimdi yeni nesil Kabala’ya gelirken bizler yeni bir safhaya giriyoruz. Bu insanlar dünyayı fethetmek istemiyorlar. Onlar küçük şeylerle yetinmekteler, sadece bir bilgisayara ihtiyaçları var, başka şeye değil. Dünyamızda tamamen yeni bir insanoğlu ortaya çıktı.

 

Manevi Edinim

Soru: Kişi manevi merdivenin basamaklarında pratik olarak nasıl ilerleyebilir? Manevi edinim nedir? Kabala’nın, bir grupta pratik çalışma olduğunu öğreniyoruz ama bu hissiyat nerede?

Cevap: Onlunun içindedir.  Onlunun merkezinde bir noktada birleşmeye çalışarak, “manevi” dediğimiz koşula girersiniz. On farklı nitelikten, tek bir noktada birleşmeye yönelik çabalar, tüm bu nitelikler, tek bir noktada birleşerek  “Yaradan” olarak adlandırdığımız şeyi özetlemektedir.

Buna ulaştığınızda ve üst güçle temas halinde olduğunuzu hissettiğiniz anda, hemen çemberin o merkez noktasından nasıl saptığınızı hissetmeye başlarsınız, birbirinizden uzaklaşırsınız. Şüphe duyarsınız, nefret edersiniz, reddedersiniz ve birbirinizi anlamazsınız. Doğal olarak, Yaradan’ınız da ortadan kaybolur.

Ve tekrar bir araya gelip birleşmeye çalışmalısınız. Ama bu bir sonraki seviyede olacaktır. Ve tekrar birlik noktasına ulaşacaksınız ve bunun içinde Yaradan’ı, O’nun daha içsel niteliklerini hissedeceksiniz. Bu zaten edinimin ikinci seviyesi olacaktır ve böyle devam eder.

 

“Coronavirüs: Karşılıklı Sorumlulukta Bir Ders”

Thrive Global yeni makalemi yayınladı: “Corona Virüs: Karşılıklı Sorumlulukta Bir Ders”

Üç aydan daha az bir sürede, COVID-19, namı diğer Coronavirus hastalığı, yüzyılı aşkın bir süredir öğrenmeyi reddettiğimiz doğa güçlerinden önce alçakgönüllülük dersi verdi.

Kim, bir virüsün, özellikle de ölümcül olmayan bir virüsün, dünyanın öldürme düğmesine basacağını düşünürdü? Bu yılın başında, bir bira markası adıyla yavaşça grip benzeri bir mikrobun dünyadaki havacılığı felç edeceğine, küresel çapta hisse senedi piyasalarını çarpacağına, OPEC ve Rusya arasında petrol fiyatı savaşı başlatacağına, tüm ülkeleri karantina altına alıp, dünyadaki okulları ve üniversiteleri kapatacağına, önemli spor etkinliklerini iptal ettireceğine inanırdı, hem de on hafta içinde?

Üç aydan daha az bir sürede, COVID-19, namı diğer Coronavirus hastalığı, yüzyılı aşkın bir süredir öğrenmeyi reddettiğimiz doğa güçlerinden önce alçakgönüllülük dersi verdi. Bize, korumalarımızın, güvenlik ağlarımızın ve güç ve hakimiyet için verdiğimiz mücadelelerin, doğanın,  bize oyun oynamaya karar verdiğinde işe yaramaz olduklarını öğretti.

Ama hepsinden önemlisi, Coronavirus bize karşılıklı sorumluluk konusunda bir ders veriyor. Bizi, dünya üzerinde birbirimize bağlı ve bağımlı olduğumuz acı verici gerçeği fark etmeye zorluyor. Çünkü Çin, Wuhan’da başlayan bir virüs Chicago, Illinois’de sevdiklerinizi öldürebildiğinde, ülkelerinizin bir ticaret savaşına bulaşmamasını istemez misiniz? Ülkelerin yalnızca bir kez işbirliği yapması ve virüsün yayılmasını durdurmak için kolektif eylemde bulunabilmesi hoş olmaz mıydı? Dünyanın dört bir yanındayken bile ve bunu duymak istemesek de, birbirimizden sorumlu olduğumuzu fark etmemiz daha yararlı olmaz mıydı?

Dünya İçin Harika Bir İlaç

İronik olarak, bu hastalık mikrobu Dünya için harika bir ilaç gibidir. Onlarca yıldır aşırı tüketimin, gezegenimize verdiği zararlar konusunda uyarıldık. Onlarca yıldır açgözlülüğümüzü,  doğal kaynakları aşırı tüketmemizi ve en sevdiğimiz eğlence haline gelen alışveriş çılgınlığını kısıtlamamız gerektiği söylendi. Onlarca yıldır uyarıları görmezden geldik. Şimdi, doğa bizi basitçe durmaya zorluyor: uçuş yok, alışveriş yok, eğlence yok. Kendinizi evde karantinaya alın ve eylemleriniz, başkalarına olan bağlılığınız ve onların size karşı olan bağlılığı üzerine düşünün.

Gerçekte, doğa naziktir; bize aynı dersi çok daha agresif ölçülerde öğretebilirdi. Çernobil’deki gibi bir nükleer felakete veya Japonya’nın Fukushima’daki nükleer santralini harap eden bir depreme neden olabilirdi. Ebola’yı daha bulaşıcı hale getirebilir ve insanlığın yarısını yok edebilirdi. İnsanlığın tamamen yok olacağı, bizim hayal bile edemeyeceğimiz milyonlarca şey yapabilirdi. Ama öyle yapmadı; bize, nasıl yaşadığımızı ve ortak evimiz olan gezegene karşı nasıl daha sorumlu bir şekilde yaşamaya başlamamızı düşünme fırsatı veriyor.

Şimdi, birbirimizi önemsemeyi öğrenmek için, birbirimize yardım etme vakti. Yalnız denersek gerçekleşemez, ama hepimiz zaten tek bir teknede sıkışıp kaldığımız için, tıpkı Japonya’daki virüslü Diamond Princess ve California’daki Grand Princess’deki yolcular gibi, hepimiz karşılıklı sorumluluğu benimsemeli ve daha dengeli ve düşünceli/saygılı bir yaşam tarzı inşa etmeye başlamalıyız. Açıkçası, doğa karşı koyabileceğimizden çok daha fazla cezai önlemlere sahiptir. Şimdiye kadar, insanlık için merhametli ve nazikti; sopayı eline almasını istemeyiz.

Şu anda içinde yaşadığımız dünya, bizim benmerkezci zihniyetimizin parlak fikridir. Düşüncemizi değiştirmezsek dünya daha iyiye doğru değişmeyecektir, hâlbuki fosil yakıtları yenilenebilir enerji ile değiştirmeye ve ormansızlaşmayı azaltmaya çalışabiliriz. Ancak, mevcut tutumumuz yerine, karşılıklı düşünceyi ve sorumluluğu beslemeye başlarsak, dünyamız bunu yansıtacak ve yeni zihin durumumuzla senkronize olarak değişecektir.

“Rüzgar eken, fırtına biçer” (Hoşea 8: 7) diye yazılıdır. Egoizm ekersek, onun sonuçlarını birçok kez biçeceğiz. Mevcut kriz, neler olabileceğinin bir örneğidir. Ama aynı şekilde, Eğer hepimiz Dünya Gezegeni denilen gemide, karşılıklı önemseme ve karşılıklı sorumluluk ekseydik, ne biçerdik? Faydalarını hayal etmeye bile başlayabilir miyiz?

Belki şimdi, her şey beklemeye alındığında, zihniyetlerimiz üzerinde düşünmeli ve hayatlarımızdaki ilişkileri yeniden biçimlendirmek için biraz zaman ayırmalıyız. Belki de şuan,  tersine çevirmek, hayatlarımız için farklı dersler hayal etmeye başlamak için bizim fırsatımızdır. Belki şimdi ben ve benim ile ilgili daha az, topluluk, toplum ve insanlık ile ilgili daha fazla düşünmeye başlamalıyız.   Sonuçta, doğanın bize daha ne kadar şans tanıyacağını kim bilebilir?

 

Manevi Bayramlar, Bölüm 3

Yom Kippur – Kendi Kendini Yargılama

Roş Haşanah’dan on gün sonra Yom Kippur gelir.

Roş Haşanah boyunca kişi uyanır, ihsan etme niteliğini elde etmek için Yaradan gibi olmak ister. Yaradan ile eşdeğer olmak isteyen kişi,  kendini giderek daha fazla hisseder ve onuncu günde, Yaradan’a tamamen zıt, mutlak bir egoist olduğunu gördüğü duruma gelir.

Yom Kippur veya Kefaret Günü, bizim kötü doğamızın ifşa olduğu, kişinin kendini yargıladığı gündür.

Kişi, kendisine etki eden güçlerin egemenliği altında, kendisini bir egoist olarak doğru bir şekilde algılamaya başlar ve onlarla baş edemez. Prensip olarak, bu bir kişinin hatası değil, verilen bir şeydir. Bu yüzden kişinin kendini bu şekilde konumlandırması gerekir.

Elbette, hiç kimse,  tüm bunları onun için ayarlayan Yaradan’ da dahil olmak üzere onu yargılamaz. Bu, kişinin, manevi durumu hakkındaki farkındalığıdır.

 

Kabalistik Bir Grubun Amacı, Bölüm 10

Kabalistik ilkelerin psikolojiden farkı nedir?

Soru: Kabalistik bir grupta çalışma prensiplerinin psikolojiden farkı nedir? Sonuçta, çok benzerler.

Diyelim ki sizi akıllı bir insan olarak görüyorum ve sizden bir şeyler edinmek için doğal olarak sizi yüceltmeliyim. Ve kendimi sizden daha akıllı görürsem, hiçbir şey edinemeyeceğim. Bu psikoloji değil mi?

Cevap: Bu psikoloji değildir çünkü gruba, birliğe ve bağ kurmaya doğru hareketimizde, Kabalistler tarafından öngörülen metodolojiye göre “Yaradan” olarak adlandırılan üst gücü çekmeye çalışıyoruz. Bu şekilde psikolojinin üzerine çıkıyoruz.

Bir insanın psikolojik özellikleriyle ilgilenmiyoruz, aksine üst gücün, üst ışığın bu özellikler üzerinde ve kişinin kendisi üzerinde hareket etmeye başlamasını istiyoruz.

Soru: Örneğin, dostu yüceltme ilkesi vardır. Ben de kendimi alçaltmaya çalışırım. Bu psikoloji değil mi?

Cevap: Bunların hepsi psikolojik eylemlerdir ama kendimi alçaltmaya çalışarak dostlarıma bağlanırım ve bu şekilde üst ışıkla form eşitliği olan, bir sistem oluştururuz. Her şey niyetimize: ne için çabaladığımıza, bunu neden yaptığımıza bağlıdır:

Soru: Anlaşılan o ki psikolojide kendini alçaltmak ve birini yüceltmek, örneğin daha iyi hissetmek için yapılır ve Kabala’da Yaradan’ı ifşa etmek için yapılır. Yani, dışsal vasıtalar benzer olsa da, fark sadece amaçta mıdır?

Cevap: Elbette. Amaç her şeyi belirler.

 

Dünya — Gerçeklik Mi, İllüzyon Mu? Bölüm 12

Yaradan Tek Gerçektir

Soru: Yaradan ile birlikte ayrılmaz bir gerçeklik miyiz?

Cevap: Hayır, biz hiç bir şekilde Yaradan’la tek bir gerçeklik değiliz. Tek gerçek Yaradan’ın Kendisidir. Biz sanki onun dışında varmışız gibiyiz.

Bu, kendini hissetmeye başlamak, kendini Yaradan’a doğru bir şekilde konumlandırmak ve O’na yakınlaşmak için, Yaradan’ın dışında var olduğu iddia edilen bir tür hayal, bir çeşit “ruh” dur.

 

Coronavirüs İçin En İyi Çözüm

Coronavirüs, insanlık için küresel ölçekte bir sorun haline gelmiştir. Çin’den kaynaklanan ve dünyaya yayılan virüsten ölenlerin sayısı şimdiden 3.000 kişiyi aştı. Bu sorunla nasıl ilişki kurmalıyız?

Gelişim yolumuzda birçok sorunla karşılaşırız. Yeni virüsler ve yeni hastalıklar her zaman ortaya çıkar. Küresel ısınma nedeniyle, yeryüzü buharlaşıyor ve her gün yeni bir şey keşfediyoruz. Yaklaşık 50.000 ila 100.000 yıl önce, uzak geçmişte var olan hastalıkların geri dönüşüne tanık olabiliriz.

Yeni virüslerin nereden geldiğini bilmiyoruz, o zamanları yaşamadık çünkü insanlık bu gezegende bilinçli olarak sadece birkaç bin yıldır var olmakta. Bu yüzden giderek artan sayıda yeni virüs ve bakterilerin ortaya çıkmasını bekleyebiliriz.

Kabala bilgeliği basit bir koruma aracı sağlar: eğer birbirimizle birleşirsek korkacak hiçbir şeyimiz olmaz. Birliğimiz sayesinde, tüm virüsleri öldüren bir yer ve güç yaratırız. Deneyin ve göreceksiniz.

Örneğin yakınlarda Tel Aviv’in kalbinde Dünya Kabala Kongresi düzenledik. 78 ülkeden 5.000’den fazla kişi katıldı. Ana kongrenin üç günü boyunca, ondan önce ve sonra, toplam 10 gün boyunca birlikteydik. Ve hiç kimse hastalanmadı, nezle bile olmadı.

Mesele şu ki bizler bir aşıya sahibiz: tüm mikropları ortadan kaldıran özel bir dezenfektan etken – bu bizim birleşmemizdir. Bu, tüm kötü güçlere karşı hareket eden doğanın gücüdür. Eğer insanlar bir araya gelmek isterse, hiçbir virüsten korkmazlar, hem manevi hem de maddi tüm virüsleri öldüren bir aşı elde ederler.

Bu nedenle bu kongreyi yapma konusunda hiç şüphem yoktu. Bazıları kongreyi iptal etmeyi ya da en azından enfeksiyonlardan korunmak için büyük toplantılardan kaçınmak zorunda olan insanlara, yani emziren annelere veya kronik hastalıkları olan insanlara girişi kısıtlamayı önerdi.

Ancak, böyle bir kongrenin herhangi bir sağlık riski taşımadığından eminim. Tüm virüsler için çaremiz var, sadece onu nasıl kullanacağımızı öğrenmemiz gerekiyor ve bu basit değildir.

İnsanların, tüm enfeksiyonları ortadan kaldıran ve dezenfekte edebilen, biyolojik ve hatta manevi derecelerde var olan virüsleri öldürebilen, aralarındaki bağı nasıl kullanacaklarını öğrenmeleri gerekir. Bu mistik ve gerçek dışı gelebilir ancak kesin olarak insanlar arasındaki bağ, tüm hastalıklar ve problemler için çaredir. Çünkü birliğimiz bu dünyada mümkün olan en üst seviyede gerçekleşir.

Doğanın dört seviyesi vardır: cansız, bitkisel, hayvansal ve insan. Cansız, bitkisel ve hayvansal seviyelerde doğa, yaratıldığı şekilde, değişmeden var olur. Ancak insan seviyesinde, bizler olanları etkileyebiliriz. Eğer aramızda iyi ilişkiler kurarsak, enerjiyi ve gücü birbirimize geçiririz, böylece sanki bizi kötü düşüncelerden, problemlerden ve kötü ilişkilerden aşılar gibi.

Ancak insanlar arasındaki ilişkileri düzeltmezsek, çeşitli virüslerin ve doğal afetlerin: volkanik patlamalar, tsunamiler, tayfunlar vb. nin çoğalmasını ve tezahürünü teşvik ederiz. Her şey insanlar arasındaki ilişkilere bağlıdır, çünkü biz doğanın en üst seviyesinde var olmaktayız. Bu yüzden tutumumuz ya doğayı öldürür ya da tam tersine, daha iyi olmasını emreder.

 

Twitter’da Düşüncelerim / 10 Mart 2020

Baal HaSulam: Babil’de MÖ5’te neler olduğunu anlatan parşömen tomar Megillah olarak adlandırılır, Gilui, ifşa kelimesinden gelir. Bu Haman’ın görüşüdür. Ancak Mordehay ifşanın onları test etmek, ona karşı ya da üstüne gitmek için gizlilikte verildiğini düşündü.

Virüslerin bilgi aktarıcıları olduğunun farkında olmalıyız – bizim gelişimimizi böyle meydana çıkarırlar. Sadece biyolojik bir bilgi aktarıcısı bu kadar hızlı ve güçlü bir değişiklik meydana çıkarabilir. Korona virüsü bir salgın değil, tüm insan türlerinin bir değişimidir…

Manevi Bayramlar, Bölüm 2

Roş Haşanah’ın Sembolleri

Roş Haşanah boyunca, Yaradan’ı yüceltiriz çünkü bir insanın ilk ve en önemli görevi Yaradan’ı ifşa etmek ve O’nunla bağ kurmaktır.

Bu nedenle, Yaradan’ı yüceltmek ve O’nu var olan her şeyi etkileyen en önemli güç olarak ifşa etmek, Yeni Yıl’dır.  Bu bayramın her türlü geleneği, onun çeşitli özel tezahürlerinden kaynaklanmaktadır.

Elma yeriz çünkü cennet bahçesinden olan elmayı temsil eder ve bu günahı ıslah etmek istediğimizi göstermek için elmayı bala batırırız.

Yeni Yılın bir başka sembolü de nardır çünkü onun tanecikleri ruhumuzun parçalarını sembolize eder.  Islah etmek istediğimiz 613 bölümden oluşur, buna emirlere riayet etme denir.

Yeni yıl boyunca balık başları yeriz.  Bu, kendi ıslahımızı yönetmek ve aynı zamanda evrenin tüm bölümlerine iyilik, sevgi ve iyi bağı getirmek için baş olmak istememizdir, beden değil.

Soru: Yaradan’a her uyandığımızda/anladığımızda, Yeni Yılı hissettiğimizi söyleyebilir miyiz?

Cevap: Evet.  Kişi, Yaradan’la bağ kurmaya başladığında buna Yeni Yıl denir.  Dahası, bu her gün olabilir.  Tüm Yahudi bayramları, kişinin yaşadığı manevi koşulları sembolize eder.

 

Nefreti Sevgiye Dönüştürün

Soru: Sevgiden nefrete ve nefretten sevgiye geçerken duanın yeri nerededir?

Cevap: Şimdi size sevgi veya nefret durumunda olmak ve birinden diğerine geçmek çok basit gibi geliyor. Realitede, bunu yapamayacağınızı keşfedeceksiniz.

Birini sevmediğinizi, hatta ondan nefret ettiğinizi ve onu reddettiğinizi hayal edin. Şimdi durumunuzu, tersi duruma getirmeye çalışın. Bunu yapabilir misiniz? Hayır yapamazsınız.

Ancak, bunu istiyorsunuz ve kendinizi değiştirmeniz gerekiyor. Sahip olduğunuz bu nefretin sizi maneviyattan uzaklaştırdığını ve üst dünyayı hissetmeye başlayamayacağınızı anlıyorsunuz. Ne yapabilirsiniz? Sonra nefretinizi sevgiye dönüştürmeyi istemeye başlarsınız.

Bu nasıl mümkün olabilir? Bunun için endişelenmemelisin. Yukarıdan size küçük bir ışık demeti gönderilir ve siz farklı bir insan olursunuz – genç, güzel, seven ve sevilen. Her şey çiçek açar/canlanır. Bu duadır.