Koronavirüs Realiteyi Değiştiriyor, Bölüm 6

Kişi, yeni dünyada neyi bilmeli?

Soru: Birdenbire kendimizi içinde bulduğumuz bu yeni dünyada kişi neyi bilmeli?

Cevap: Sadece bir iyi eylem  (birbirine yakınlaşmak) ve sadece bir kötü eylem  (birbirini reddetme, uzaklaşma) vardır.

Soru: Varoluşun amacını biliyorsam ve kendime Koronavirüsün nedenlerini açıklayabilirsem, bu yardımcı olur mu?

Cevap: Bu çok basittir. Sonuçta, Koronavirüs veya aramızda ortaya çıkacak diğer problemler sadece doğru olmayan bağlarımızın sonucudur. Bu nedenle, bilge olmaya ve özel bir şey öğrenmeye gerek yoktur. Birbirimizle olan kötü bağımızın sadece tek bir ispatı yeterlidir.

Soru: Diyelim ki bir kişi programımızı dinledi, sonra ne olacak? “İşte bu, şimdi herkese iyi davranmaya başlıyorum” mu demeli?

Cevap: Bu ona yardım etmeyecektir çünkü kişi doğasını değiştiremez. İnsanlar doğalarını ancak kendilerini düzenli olarak olumlu bir etki altına alarak değiştirebilirler. Bunu yapmak, kanalımızı düzenli olarak dinlemeyi ve bunun düşüncelerimizi ve duygularımızı temizlemesine izin vermeyi gerektirir.

Soru: Doğru bağ içinde olmayı öğrenmemiz gerektiğini mi söylüyorsunuz?

Cevap: Tabii ki.

Soru: Yaşadığımız eski dünyaya geri dönmeyeceğiz ve bu virüs bitmeyecek, bu olabilir mi?

Cevap: Elbette.

Soru: Ancak, birkaç hafta içinde havaların ısınacağına ve her şeyin yoluna gireceğine dair bir görüş var. Kim bilir? İnsanlık böyle birçok felaketten geçti.

Cevap: O zaman da farklı bir tane olacaktır. Doğa bizi yalnız bırakmayacak. Bu virüs gibi birden bire ortaya çıkacak. Bunun ortaya çıkacağını kim düşünebilirdi ki? Aniden ve beklenmedik bir şekilde ortaya çıktı. Örneğin, Şubat ayının sonuna doğru, İsrail’de Dünya Kabala Kongresini başlattığımızda, neredeyse hiçbir şey yoktu. Ve bitirdiğimizde, bir hafta sonra İsrail’de ve dünya çapında bir panik vardı.

Depresyonun Nedenleri

Soru: Bir Kabalist dünyadaki herhangi bir kişi gibi depresyona girebilir mi? Günümüzde milyonlarca insan depresyonda.

Cevap: Evet, ancak milyonlarca insan, bir şeylerden yoksun oldukları için bunalımdadırlar: yiyecek, bilgi, onur, güç, vb. gibi. Bir şeyler elde etmek isterler ama edemezler.

Depresyon, istediğimi elde edemediğim gerçeğinden kaynaklanıyor olabilir ya da artık hiç arzum olmadığı için olabilir.

Maneviyatta da aynı şey söz konusudur: Ya istediğim şeye ulaşamıyorumdur yani Yaradan ile bağa, Yaradan’ın ifşasına ya da onun için hiçbir arzum yoktur. Ve problem budur.

Gerçek şu ki, bir Kabalist sıradan bir insan gibi depresyona giremez. Başka bir sebep vardır: Yaradan’a ulaşamaz.  Bu aynı depresyon türü değildir.

Esas olarak hem maddesel hem de manevi depresyon, kişiyi ilerletmek için Yaradan’dan gelir. Ancak hala sadece maddi düzeyde olan ve bir grupla, Kabala bilimiyle, metodolojiyle hiçbir bağlantısı olmayan biri için depresyonla baş etmek çok zordur.

Onu ele geçirir ve ne zaman geçeceği belirsizdir çünkü kişi, üstesinden gelmek için araçlara sahip değildir. Ve Kabala bu düşüşlerin üstesinden nasıl gelineceğini ve onların sadece bir yükseliş çağrısı olduğunu öğretir.

Islahın Metodu, Bölüm 5

Neden Yaradan bizleri ıslah olmuş varoluşa getirmedi?

Soru: Baal HaSulam, “Yaradan Sevgi ve Yaratılan Sevgisi” başlıklı makalede, kişinin sadece tek bir pratik eylem gerçekleştirmesi, etrafındaki kişilerle ilgili olarak bir ıslah yapması gerektiğini ki bunun da kişinin daha yüksek bir güçle birleşmesine yol açacağını yazar.

O zaman şu soru ortaya çıkıyor: Yaradan ya da doğa,  bizi başlangıçta tüm bu eylemlerle uğraşmadan, ıslah olmuş olarak yaratamaz mıydı?

Cevap: O zaman nerede olduğumuzu hissetmezdik. Yaratılan varlıklar olarak kendimizi yalnızca iki zıt koşulda hissederiz/anlarız: karanlık – aydınlık, iyi – kötü, tatlı – acı vb. Onlardan sadece tek birini hissedemeyiz. Bu doğada mevcut değildir. Bu nedenle, bir yandan tüm olumsuz nitelikleri, diğer yandan tüm olumlu nitelikleri özümsemek ve aralarındaki bu sistemik sorunu çözmeye mecburuz.

Soru: Yani, Yaradan bizleri önceden ıslah olmuş olarak yaratamadı. Bu O’nun yapamayacağı bir şeyler olduğu anlamına mı geliyor?

Cevap: Şimdilik böyle kabul edeceğiz ve sonra O’nun böyle yapmasının nedenini anlayacağız.  Belki şu an için neden bizi farklı şekilde yaratamadığı açık/net değildir, ancak bu Yapamadığı için değil, aksi halde duyarsız olacağımız içindir. Sadece tek bir durumu hissetmek, hiçbir şey hissetmemek demektir. Her şey sadece zıtlıkta, sadece kıyaslandığında algılanır.

Kabala ve İnançlar, Bölüm 5

Çekim Yasasına Dua Etmek Mümkün Mü?

Yorum: Anladığım kadarıyla, Kabala’da merhamet için yakarış yok, sorgulamayan itaat vaatleri karşılığında günahlar için kefaret yok.

Benim Yorumum: Bizler, ciddi eylemlerle ilgileniyoruz. Hakimin önünde af dilenmek için durmam. Beni tamamen tanımlayan bir sistemle karşı karşıyayım ve birbirimizi nasıl etkilediğimizi anlamaya çalışıyorum.

Herhangi bir talebim olursa, onları, sistem onlara doğru bir şekilde karşılık verecek şekilde ifade etmek zorundayım.  Herhangi bir istek yoksa, o zaman bu bir sorundur çünkü sistem benden gerçek bir müdahale bekler.

Soru:  Bu tıpkı çekim yasasına dua edemediğime mi benzer?

Cevap: Tabii ki! Yerçekimi yasası diğerlerinden nasıl farklıdır ki? Bu da aynı zamanda diğer doğa güçleri gibi Yaradan’ın yasası ve gücüdür.

Soru: Yaradan ile doğa yasaları arasındaki fark nedir?

Cevap: Fark yoktur. Yerçekimi yasasına dua edin. Doğanın her bir gücüne dua edebilir ve onunla doğru bir şekilde uyumda olmayı talep edebilirsiniz.

Soru: Düşersem, yerçekimi yasasından darbeyi yumuşatmasını isteyemez miyim?

Cevap: Hayır, yardım etmeyecektir.

Soru: Ne yapmalıyım? Düşüşü yumuşatmak için bir yatak veya başka bir şey yerleştirmeli miyim?

Cevap: Bu yardımcı olur. Ya da Yaradan’a düşmeyeceğinizden emin olmak için: “Düşmemek için nasıl değişmeliyim?” diye sormalısınız.

Yani, O’ndan sizi düşmekten korumasını istemeyin, ama düşmemek için nasıl değişeceğinizi sorun. Dünyadaki herkes korunma talep eder, ancak bu yardımcı olmaz. Ama değişmek için, kendinizi daha iyi hale getirmek için ki böylece doğanın güçleri üzerinizde gerektiği gibi işlesin ve böylece düşmezsiniz, bunlar için talep edebilirsiniz. Yani sadece ıslahınızı talep edin, başka bir şey değil.

Kabalistik Kitapların Anlamı, Bölüm 5

Tora’yı Kim Yazdı?

Soru: Tora’yı kim yazdı? Musa’nın yazdığı doğru mu?

Cevap: Onu Musa yazmadı. Musa ve Joshua’nın günlerinde,  insanlar tarafından yazıldı. Şöyle bitmekte:  Musa’nın ölümünün ve İsrail Toprakları’na girişin açıklaması.

Soru: Öyleyse Musa Tora’yı insanlara dikte mi etti? Yoksa onlara öğretti ve onlar da edinimlerinden sonra mı onu yazdılar? Esasen Kabalistler bile bu kitabın yazarlığını Musa’ya atfederler.

Cevap: Mesele yazarlık değildir. Gerçek şu ki, Tora’yı yazan bir kişi bu durumları yaşıyor ve onlara karşılık gelen harflerle tanımlıyor. Bu nedenle, Musa ve Joshua döneminde Tora’yı yazan insanlar, yaşadıkları koşulları bu tür işaretler şeklinde tasvir ettiler.

Soru: Rabbi Şimon’un on öğrencisi tarafından yazılan Zohar Kitabı’na benzer şekilde, Tevrat da bu şekilde mi yazılmıştır?

Cevap: Gerçek şu ki Tora’nın metodu, şüphesiz bir grup içinde uygulanacaktı çünkü bu mutlak yaratılışın doğasından gelmektedir. 10 dan az olmayan, farklı egoist arzular kendi egoizmlerinin üzerinde birleşmeye başladığında, ancak o zaman manevi denilen, egoizm-üstü koşullarını, doğru harf atamalarında tanımlayabilirler.

Twitter’da Düşüncelerim / 7 Nisan 2020

Koronavirüs, insanlığı safhasının tam bir revizyonunu üstlenmeye uyandıran bir güçtür. Tam bir devrimin eşiğindeyiz. İlk kez, insanlık manevi bir devrime maruz kalıyor. İnsanlığı değiştirecek olan, ıslah eden ışığı çekmeliyiz.

Virüs bizi birliğe götüren değişikliklere hazırlıyor, bu yüzden herkes doğanın üst gücünü küçükten büyüğe tanıyacak ve tüm uluslar ortak bir “ibadethanede” toplanacak – yani herkes ortak bir arzuda birleşecek, karşılıklı birlik Yaradan’ın evi olarak adlandırılır.

Doğa bize virüs aracılığıyla : “Dünyanın etrafında egoizmin içinde birleşerek integral bir forma ulaştın, tek bir Ego-insanlık oldun! Ve şimdi sana, tek bir bedene istinaden, iyi olmadığını virüs ile ifşa etmeye başlayacağım.” diyor. Kendinizi egoizmden iyileştirmeye başlayın!

Şimdilik acının (Beito), doğal gelişimin yolu ile gelişiyoruz. Ancak Kabala’nın talimatlarını yerine getirip ne yapmamız gerektiğini anladığımızda zamanın hızlanmasıyla bir yol var (Ahishena) ve nasıl tek birleşik insanlık olunacağını öğrenerek birbirimizle iyi ilişkiler kurarız.

Koronavirüs bize egoizmimiz ile integral doğa (özgecilik) arasındaki eşitsizliği gösteriyor. Gitgide iyileşmeye başlayın! Egoizm bizi tek bir insanlığa dönüştürüyor ve içindeki kötülüğün açığa vurulması, doğanın darbeleri (hayvansal seviyede – virüsler) şeklinde bizi egoizmin ıslahına götürecek.

Koronavirüs’ün işaret ettiği şey budur!

Egoizmden nasıl çıkacağız? Kendimizden, kendimizi tatmin etme arzumuzdan, birbirimizle olan bağımıza, her birinin artık kendine dikkat etmediği -ancak sadece aramızda olan şeye dikkat ettiği yere doğru çıkarız. Manevi alan aramızda!

Doğa İnsanoğluna Ne Öğretmekte? (Quora)

Doğa bizi birbirimize bağlı ve bağımlı tek bir sistemin parçası olduğumuzu anlamaya yönlendiriyor, bu nedenle doğanın mükemmelliğini ve sonsuzluğunu keşfetmek için birbirimizle daha güçlü bir bağ kurma seviyesine ulaşmaya ihtiyacımız var.

Hepimiz doğal olarak egoist yapıdayız.  Bunun anlamı, tüm düşüncelerimizin ve eylemlerimizin, çevremizdeki herhangi bir şey ve herkes pahasına, haz alma arzusu tarafından harekete geçirilmesidir.

Egoistler olarak, her birimiz dar bir gerçeklik algılamaktayız.  Kendimizi diğer insanlardan ve olaylardan ayrı olarak hissetmekteyiz, öncelikle her biri geçici hazların peşinde sürekli bir yarış olan,  kendi kişisel sorunlarımızla ilgilenmekteyiz.

Ayrıca, egoistler olarak kendimizi yönetme şeklimiz, doğanın kendini yönetme şekli ile gittikçe artan bir şekilde çatışmaktadır.

İnsanın egoistik yapısının aksine doğa, herkesi birbirine bağlamayı ve her şeyi ahenkli tek bir bütün haline getirmeyi amaçlar. Ahenkli bir bütün, her bir parçanın beslenmesi için ihtiyaç duyduğu şeyi alacak şekilde hareket eder ve sağlıklı bir insan vücudunun hücrelerinin ve organlarının işleyişine benzer şekilde,  bütünün faydasına olacak şekilde verir.

Egoist yapımız artan bir şekilde doğanın özgecil yapısıyla çatışırken, gittikçe daha fazla darbeler alıyoruz. Doğadan gelen darbeler; şu anda Koronavirüs ile deneyimlediğimiz küresel salgın olarak,  büyük ekolojik felaketlerden depresyona, kaygı, stres, yalnızlık, boşluk, anlamsızlık ve uzun yıllardan beri bizi ayıran diğer bu tür olumsuz hislerin olduğu, kişisel duygularımızın her birine kadar, sayısız diğer şekillerde ortaya çıkabilir.

Doğanın bize gönderdiği darbelerin amacı nedir?  Doğa bize gönderdiği tüm acılar ve sorunlar yoluyla bize ne öğretmeye çalışıyor?

Bütün bunlar bir anlığına durup hayatımızı, onun amacını, neden acı çektiğimizi düşünmeye ve gittiğimiz yönü yeniden düşünmeye başlamamız içindir.

O zaman bu tür bir içsel gözlemi, kendimizi, acılarımızın sebeplerinin gizlendiği şimdiki egoistik varoluş biçimimizden, acılarımızın nedenlerinin ifşa olduğu, daha bağlantılı ve özgecil bir varoluş biçimine yükseltmek için kullanabiliriz.

Kabala bilgeliği bize şu yeteneği verir: doğanın gizli, bağlantılı ve özgecil yasalarını keşfetmek ve kendimizi bu yasalarla dengelemek. Doğa, bize darbeler göndererek nihayetinde hayatlarımızı yaşama şeklimizi gözden geçirmemiz, bugüne kadar olduğu gibi egoist olarak yaşamaya devam etmenin başarısızlığını fark etmemiz gerektiğini öğretir ve birbirimize karşı tutumumuzu, egoist olandan özgeciliğe dönüştürerek,  her zaman kendi faydasına çalışmak yerine başkalarına fayda sağlamaya çalışarak,  doğa ile dengeye geliriz ve böylece uyumlu, bütün ve ebedi bir varoluş yaşarız.

Koronavirüs Realiteyi Değiştiriyor, Bölüm 5

Koronavirüs için Çare

Soru: Bugüne kadar,  Koronavirüs için tek çare izolasyon mu?

Cevap: Çok açık olmasa da, daha öncesinde de birbirimizle benzer ilişkiler içindeydik. Tutunacak hiçbir şeyimiz yoktu. Herkese işaret edecek ve onunla değil, bununla iletişim kurmayı seçecek bir tür cihazım olsaydı, o zaman öyle yapardım. Prensip olarak, virüs olmasa bile, tüm yaşamımız boyunca; bununla iletişim kurabilir miyim, kuramaz mıyım ve hangi mesafeden yapabilirim diye, birbirimize bakarız.

Soru: Karantinada evde tek başına oturan bir kişi kendine hangi soruları sormalıdır?   Yüz binler hatta milyonlar zaten bu durumda.

Cevap: Bu virüs birbirimize ne kadar kötü davrandığımızı gösteriyor.  İlişkilerimizi mutlaka değiştirmeliyiz, o zaman dünyadaki iyi ve hoş olan her şey derhal geri gelecektir.

Soru: Kişinin kendine böyle sorular sorabileceğinden ve birbirimize kötü davrandığımız sonucuna varacağından emin misiniz?  Bir virüs bu tür düşüncelere neden olabilir mi?

Cevap: Kabala’da, özellikle de “Peygamberler” kitabında, insanların birbirlerini yedikleri zaman, insanlığın korkunç durumlara gelebileceği anlatılmıştır.  Bu yüzden bu durumu da düşünmeliyiz.  Bugün hâlâ kendimizi değiştirebileceğimiz ve bunun olmasına izin vermeyeceğimiz güzel ve cömert bir koşul içindeyiz.

Koronavirüs Ne Zaman Yok Olacak?

Koronavirüs’ün yayılmasının nedeni nedir? Bizler, bunun doğanın bir reaksiyonu olduğunu anlamalıyız. Doğa bizi ayrılmaz bir sistemde olduğumuzu anlamamız için zorlamaktadır.

Bu ayrılmaz sistemin yasalarına, sistemin tüm bölümlerini birbirine bağlayan temel karşılıklı sorumluluk yasasına uymazsak, o zaman sistem darbelerle karşılık verir.

Şimdiye kadar bu, sadece Koronavirüs salgınının başlangıcıdır, onu ve birbirimizle yanlış bağlarımızın bir işareti olarak ortaya çıkmamış olan diğer virüsleri kabullenmeliyiz.

Tüm parçaların birbirine bağlı olduğu, bütünleşik doğa sisteminde var olduğumuzu öğrenmeliyiz ve tüm sistemde tek bir yıkıcı güç vardır – insan!

Kendimizi ıslah etmeliyiz çünkü ilişkilerimiz virüs yok olacak kadar iyi oluncaya dek, doğa bizleri tekrar birbirimizle olan ilişkilerimizi geliştirmeye zorlayacaktır.

Kabala Neden Önde Gelen Bir Dünya Dini Değildir?

Soru: Tüm dünya dinlerinin ana fikri, insanları ortak bir fikirde birleştirmek ve onları daha yüksek bir güce yükseltmekse, neden Kabala bu 6.000 yılda önde gelen dünya dini haline gelmedi?

Cevap: Kabala bilimi 6.000 yıl önce ve dinlerin temelleri de Eski Babil’de 3.500 yıl önce ortaya çıktı. Hıristiyanlık yaklaşık 2000 yıl önce ve İslam 600 yıl sonra ortaya çıktı.

Kabala bilimi bir din değildir. Buna inanmanıza gerek yoktur, sadece bunu gerçekleştirmeniz gerekiyor. Dinlerin ortaya çıkmasının nedeni ise Kabala biliminin gizlenmiş olmasıydı.

Kabala asılsız hiçbir şeyi onaylamaz; o, kişiyi, hakkında konuştuğu şeyi ifşa etmeye ve bulmaya teşvik eder. Bu Hochmat a-Kabala (Kabala bilgeliği), yani bilgelik adı verilen bir bilimdir. Kutsal eylemlerden, söylemlerden veya başka bir şeyden oluşmaz.

İnanmanız gerektiğini söylemez. İnanmak denen bir koşula gelmelisiniz. Ancak bu inanç, ihsan etme koşuludur, kişinin egoizminin üstüne yükselmesidir, dinlerin bahsettiği inanç değildir.

Yani Kabala’nın dinlerle hiçbir ilgisi yoktur. Bu yüzden kim olduğunuz veya ne olduğunuz önemli değildir. Uyruk ve cinsiyet önemli değildir. Esas mesele, nerede ve ne için yaşadığınızı bilme arzusudur.  Kabala insanları hiçbir şekilde ayırmaz. Kim isterse gelir ve ona girer.