Adam Doğanın Bir Ürünüdür

Soru: Dünyanın eski haline dönmeyeceğine ilişkin bir görüş var. Önceki boyutlarda ki gibi turizm olmayacak. Moda, sanat ve sporda da değişim muhtemeldir. Tıbbi kontroller nedeniyle ülkeler arasında gidiş gelişin çok zor olacağı söyleniyor.  Kişi sağlıklı olduğunu kanıtlamak zorunda kalacak ve ancak o zaman bir ülkeye girmesine izin verilecek. Doğal olarak sağlık bilgisi herkese açık olacaktır. Ancak bizler egoist bir topluluk olduğumuzdan dolayı, bu iyiliksever olmayan amaçlar için kullanılabilir.

Gelişmiş ülkelerin, üçüncü dünya ülkelerinden birinin bazı yöneticileri hakkında bilgi sahibi olacağını düşünün: onun tüm hastalıkları, zihinsel bozuklukları, cinsel deneyimleri, vb. Doğal olarak, böyle bir kişi seçime hazırlanıyor olsa, onun üzerinde ne gibi etkileri olacağını hayal edebiliyor musunuz?  Savaşa gerek yok. Bir yöneticinin etkilenmesinin olası yollarını anlayabilirsiniz.  Bütün bunlar insanlığı bir sonraki gelişim aşamasına mı götürüyor?

Cevap: Her şeyden önce, bir sonraki aşamadan bahsediyorsak, o zaman farklı olacaktır, o yıkımın değil, gelişimin bir aşaması olacaktır. İkincisi, kişinin bir şeyden korkması veya utanması gerektiğini düşünmüyorum.

Hepimiz doğanın ürünleriyiz.  Ve doğa tarafından bizlere verilmiş belirli eğilimlere sahipsek, onları özellikle gizlememeliyiz. Sadece bizim toplumumuzda her şey çok abartılıdır. Benim için kim ve ne olduğunuz ne farkı eder ki?  Kendinizi nasıl memnun ettiğiniz, ne yediğiniz ve hangi filmleri izlediğiniz kendi işiniz.

Bu durumu, insan toplumunun belirli bir azgelişmişliği olarak görüyorum. Neden böyle şeyleri dikkate almalıyız ki?  Bu tamamen kişisel ve insani bir durumdur.

Her birimiz ana-baba ocağından getirdiğimiz birçok farklı alışkanlığa sahibiz.  Sonuçta, yiyeceklerde tam olarak neyi sevdiğinizi herkesle paylaşmazsınız. Biri kurbağaları, diğeri eti tercih eder, üçüncüsü süt ürünlerini veya sadece sebzeleri sever.

Soru: Peki, niteliklerimizde çok fazla çeşitlilik olması gerçeği ile ilgili herhangi bir sorun görüyor musunuz?

Cevap: Kişinin manevi gelişimine dikkat etmesi gerektiğini düşünüyorum.  Hayvansal bedeninin nereye çekildiği önemli değildir. O, doğa tarafından yaratılmıştır ve değiştirmek söz konusu değildir. Bu nedenle kişi, bunun üzerinde olmalıdır; fiziksel bedeni sonsuz ruhtan ayırmalı ve sadece ona yönelmelidir. Hayvani bedene ihtiyaç duyduğu şeyi verin, daha fazlasını değil.

Twitter’da Düşüncelerim / 11 Haziran 2020

Ne beklemeli: Mevcut sistemin yanlışlığı belli oluyor. İşsizlik oranı düşmeyecek. # Emeklilik fonları ayakta kalmayacak. Uçuşlar ve toplantılar eski haline gelmeyecek. Tüm toplantılar ve konferanslar videoyla yapılacaktır. Kitle turizmi tamamen ölecek. Otellerin çoğu kapatılacak, Bankalar yalnız ticareti ve üretimi finanse edecek. Ülkeler kendi başlarına yeterli olacaklar.

Büyük ofisler yok olacak. “Evden çalışma” norm olacak. Büyük şehirler küçülecek ve ofisler konutlara dönüştürülecek. Büyük şirketler, küresel işletmeler, büyük bankalar ve finansal sistem yok olacak!

Dünya, her gün ıslahı başlatma sorumluluğunun arttığı bir döneme girdi. Koronavirüs, işsizlik ve yaklaşmakta olan diğer sorunlar ve huzursuzluk bizi buna zorluyor. Baal HaSulam: Manevi edinimi sadece onu neslime ifşa etmeyi önemsediğim için hak ettim.

Bu yüzden, bunu düzeltmenin tek yolu tam tersiyle, sevgi niteliğiyle örtmektir!

Cansız, bitkisel ve hayvansal seviyelerden farklı olarak, İnsan seviyesinde, Yaradan tarafından yapılan, kendim dışındaki şeyleri bana fayda sağlamadıkça var olma hakkına sahip olarak algılamamı engelleyen özel bir egoizm vardır.

Eski modele dayanarak değil, tamamen yeni bir şekilde yaşam inşa etmeliyiz. Şu anda toplum için gerekli bir çalışan olmayan kimsenin karantinayı bozmaya hakkı yoktur. Eski dünyaya dönmemeliyiz fakat koronavirüs ile yeni bir dünyada yaşamayı öğrenmeliyiz!

Şu anda, birçok ülkede karantina yavaş yavaş kalkıyor ve insanlar mutlu bir şekilde mağazalara ve restoranlara koşuyor. Bir hafta sonra enfeksiyon oranlarında yeni bir artış görecekler. Eski yaşama dönmeye çalışıyoruz, ama bu bize pahalıya mal olacak büyük bir hatadır.

Sevgi zeka gerektirmez. Sadece seviyorum, açıklaması yok. Bu, sekiz milyar insanın hepsi için açık olmalı, herhangi bir hazırlık gerektirmiyor. Bizim neslimiz, çözümün sadece sevgi olabileceğini dinlemeye ve anlamaya hazır. Ya birleşiriz ya da ölürüz!

 

Kadının Arzusu

Soru: Yaradan neden kadınlara değişme ve Kabalayla ilgilenme arzusu verdi? Aile için arzu vermek daha iyi olurdu ve o zaman bir kadın dersleri dinlemeye değil, kocasına eşlik etmeye çalışacaktı.

Cevap: Bir kadının ruhunun kaynağına yani Yaradan’a ulaşma arzusu hiçbir şekilde, bir erkekten daha az değildir. Bir aile ve çocuk sahibi olmak için maddesel özlemler tarafından biraz gizlenmiştir ama aslında çok güçlüdür.

Ruhun özünü, kaynağını, kökenini, Yaradan’ı edinmek bir insan arzusudur. Bu, insanlara özgüdür. Bu özlem, bir kadında bir erkek gibi uyanırsa, ona yardım etmeliyiz, kaderinin amacını keşfedebilmesi ve gerçekleştirebilmesi için tüm koşulları sağlamalıyız.

İnsanlığın Genel Kabı

Soru: Tüm insanlık tek bir kap olarak bağlanmak zorunda mı?

Cevap: Tabii ki! Her birimiz kendi içimizde, pek çok parçaya ayrılmış kabın, bir parçasını taşıyoruz. Tüm parçacıkları toplamamız ve mutlak bir yapışma durumuna, gerçek sevgiye ulaşmamızın nedeni budur.

Bunu ilk yapanlar, kalpteki noktası uyanmış olanlardır. Kalpteki nokta sizin içinizde uyandıysa, kalpteki noktası uyanmış olan diğerlerine yakınlaşma sürecine zaten başlayabilirsiniz. Aranızdaki bağda, genel kabı nasıl ifşa etmeye başlayacağınızı göreceksiniz.

Genel kabı ifşa ettiğiniz ölçüde, onun üst ışıktan, bilinçten gelen dolumunu ve sonsuzluk veya ölümsüzlüğün, tamamen yeni bir boyuta girişin hissiyatını ifşa etmeye başlayacaksınız. Bunu yapmak sizin gücünüzdedir. Bunu şimdi, bizim dünyamızda yapabilirsiniz. Sadece durmayın.

Dünyada bununla ilgilenen tüm insanlar, her biri kendine özgü bir şekilde, birbirlerine yardım eder çünkü hepimiz parçalanmış tek bir kabın parçacıklarıyız.

Koronavirüs Bize Ne Öğretecek?

Soru: Koronavirüs bizi, birbirimize yakın olmaktan korkar hale getirdi. Bu, insanlar arasında daha büyük bir ayrılığa neden olmaz mı?

Cevap: Virüs bizi birbirimizden daha uzak mesafeye götürmez, birbirimize nasıl doğru bir şekilde yaklaşmamız gerektiğinin farkındalığına götürür.

Şimdiye kadar, egoistler olarak, başkalarına sadece onları kendi yararımıza kullanmak için yaklaştık, bu nedenle virüs bizi birbirimizden uzaklaştırmaktadır. Çok uzak olmayan bir gelecekte bizlere, birbirimize karşı doğru niyete, içsel eyleme nasıl sahip olacağımızı öğretecek, böylece birbirimize zarar vermeden yaklaşacağız. Bunu yakında göreceksiniz.

Koronavirüs çok karmaşık ve çok yönlüdür. Bu sadece bir virüs değil, içimizde tezahür eden ve ilişkilerimiz açısından kendimizi yeniden programlamamızı sağlayan, doğadan gelen bilge bir programdır.

Soru: Virüs neden bir yıl önce değil de şimdi ortaya çıktı?

Cevap: Genel olarak, bu soru her zaman vardır. Buna nasıl cevap verileceğinden emin değilim. Sadece doğa üzerindeki etkimizin belirli bir eşiğe ulaşması, bu noktada da onun bizim üzerimizde olumsuz etkilerine neden olmamızdır.

Gerçek şu ki bu olumsuz değildir; aksine, bizi ıslah eder, ileriye götürür

Başarı Kadına Bağlıdır

Kadınlar arasındaki bağın, hükümetler, ülkeler ve tüm dünya üzerinde çok güçlü bir etkisi olabilir. Gerçekten de, Koronavirüs salgınının bu zamanında, her şey eylemlere değil niyetlerimize bağlıdır.

Erkekler savaşa gittiğinde ve kadınlar evde kaldıklarında, erkeklerin savaşta zaferi sağlayan güç olduğunu düşünürüz. Ama aslında bu doğru değildir. Savaşın başarısını belirleyen, onların niyetlerindeki kadınlardır.

Malhut’tan yani bir kadından, onun arzusunun derinliğinden gelen; adamın üzerinde olacak perde ve yansıyan ışığı belirleyen şeydir. Bu nedenle, Koronavirüs salgınını ne kadar çabuk bitirebileceğimiz, aramızda bir bağ kurmamız ve dünyanın ıslahının sonuna gelmemizle ilgili tüm başarılar, kadınların niyetlerine ve bilginin kadınlar tarafından dağıtımına bağlıdır.

Sonuçta bu salgın, “son nesil” olarak adlandırılan, insanlığın gelişiminin son aşamasında olmamızın bir sonucudur. Öyleyse bencil gelişimi ve eski yaşamı sona erdirelim ve daha yüksek dünyada yaşam denilen, daha yüksek bir varoluş seviyesine geçelim.

Büyük Bir Fırsata Sahibiz!

Soru: Bir insanı ortak bir bağ ve sevgi hissine yükseltmenin kavramsal çözümü çok güzel bir fikirdir. Pratik adımların sırası açısından ne yapılması gerekir? Kabala çalışmayanlar ve çalışanlar için ne önerirsiniz? Her hangi bir fark var mı?

Cevap: Bir kişinin Kabala çalışıp çalışmadığı fark etmez.

Bizler aynı sistemin içindeyiz, bu yüzden onun doğru bir şekilde çalıştığından emin olmalıyız. O zaman her şeye sahip olacağız: yiyecek, giyecek ve her türlü hizmet, normalde ihtiyacınız olan her şey. Birbirimizi olması gerektiği gibi, olumlu bir şekilde hissedip ilişki kuracağız.

Ayrıca, diğer dünyaları, doğadaki döngümüzü ve doğanın ebedi ve mükemmel olduğunu görebileceğiz. Bizler büyük bir fırsata sahibiz!

Virüs, Olumsuz İkincil Etki Bırakabilir Mi?

Soru: Bir virüs olumsuz ikincil etki bırakabilir mi? İnsanlık buna nasıl tepki vermeli ki bu olumsuz olmasın?

Cevap: Virüsten sonra kötü bir şey olmayacak. Umarım o bizi iyileştirir.

Aslında, Rabash’ın yazdığı gibi, o bir hastalıktan ziyade bir tedavi olacaktır. Virüs bizi egoizmden iyileştirecek, biraz daha yükseğe çıkaracak, temizleyecek ve birbirimize yeni gözlerle bakmamızı mümkün kılacaktır, böylece birbirimize karşı o kadar egoist, o kadar kötü olmayacağız.

Bu nedenle, virüsten sonraki yaşam çok daha kolay, çok daha iyi olacaktır. Sanırım bunu yakında göreceğiz. Ama önümüzdeki birkaç ay içinde değil. Bu o kadar hızlı olmayacak.

Sıradan İnsanlara Hitap

Güç ve parayla ilgilenen insanlara hitap etmiyorum. Sıradan insanlara, sıradan vatandaşlara dönüyorum, onlara hiçbir virüs olmaması için toplumumuzun ne tür ilişkilere gelmesi gerektiğini, aramızda hangi bağların olması gerektiğini açıklıyorum.

Bu, hükümetlerin ve finansörlerin, polisin, mahkemelerin vs.nin müdahalesini gerektirmez. Sadece sıradan vatandaşların, kendilerine neyin fayda sağlayacağını anlamaları gerekir.

Dünya bizlere bütüncül bir dünya olarak ifşa olur ve eğer bu bütüncül dünyayla onun gerçek formuna göre ilişki kurarsak, o zaman bundan faydalanırız.

Eğer önümde onunla çalışamayacağım bir sistem varsa, elbette, onu doğru bir şekilde kullanamayacağım. Eğer bu sisteme, içinde çalışan güçlere aşinaysam, o zaman onu kontrol edebilirim. Aksi takdirde, bizler doğa sistemine saldırmakta ve hepsini yok etmekteyiz.

Dünyaya, herkesin birbirine bağlı olduğu bütüncül bir sistem olarak bakmaya çalıştığımda, aniden gerçeklik algımın değiştiğini görürüm: Tüm bağların nasıl birbirine geçtiğini göreceğim ve onlara katılacağım. Bu, sisteme dahil olmamı ve içinde hareket eden gücü hissetmemi sağlayacaktır.

Her şey tek bir sisteme bağlıdır: cansız doğa, bitkiler, hayvanlar ve insanlar. İyi yaşamak istiyorsak, bunu hesaba katmalıyız.

Koronavirüsten Kim Fayda Sağlar?

Soru: Koronavirüs herkes için faydalı olabilir mi?

Cevap: Elbette, doğa için olabilir.

Soru: Neden?

Cevap: Çünkü o bizleri mutlaka düzeltmeli ve mükemmel bir koşula getirmelidir. Bizler onun, katleden, zarar veren, bozan ve kendimize ve doğaya zarar veren tek çocuklarıyız. Bu nedenle, doğanın koruyucu reaksiyonu bu formda ifade edilmektedir.