Yeni Hayat 1150-Toplumda Artan Şiddet

Dr. Michael Laitman, Oren Levi ve Yael Leshed-Harel ile söyleşide

Şiddet artıyor çünkü insanlığın genel, toplumsal eğitim yoluyla kendisini ıslah etme zamanı geldi. Bugün sinir sistemlerimiz dünyadaki büyük baskı ve gerilimlere dayanamıyor. Görünüşe göre normal insanlar şiddete maruz kalıyor ve kimse bir sonraki anın ne getireceğini bilmiyor. Bizler çok bireyselci bir toplumdan, yeni bir anlama ve kişilerarası bağla sahip bir hayata doğru gelişiyoruz. İnsanların, birbirlerine nasıl tutunacaklarını ve hayatı dengeye getirmeyi öğrenmeleri gerekiyor. Her yerde sakinlik duygusu getirecek ve herkesi daha iyi yönde etkileyecek yeni bir çevrenin ve genel atmosferin nasıl oluşturulacağı konusunda eğitilmemiz gerekiyor.

 

Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1150-toplumda-artan-siddet/

Krizler Kişinin Bilincini Değiştirir

Soru: Bugün milyonlarca insan neden bahsettiğinizi anlıyor ama sadece kanunları koyan politikacılar kamunun düşüncesini değiştirebilir. Ve onlar medya tarafından seçilirler. Dahası, medya zenginlerin elindedir ve zenginler hiçbir şeyi değiştirmek istemezler. Bunun bir kısır döngü olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumdan bir çıkış var mı?

Cevap: Doğa bize çıkış yolunu söylüyor. Yine de bizi büyük bir patlamaya, egoizme, hayal kırıklığına götürecektir. Ve o zaman her şeyi değiştirebiliriz. Güç ve paradan oluşan hiçbir güç, dünyayı insanların kendilerinin istediğinden daha fazla yönetemez.

Ve insanlar yavaş yavaş bu şekilde var olmaya devam etmenin doğayı, kendilerini ve çocuklarını bozmak anlamına geldiğini ve bununla ilgili bir şeyler yapılması gerektiğini anlamaya başlıyor.

Öyle bir nesilde ve öyle bir zamanda yaşadığımıza inanıyorum ki virüsün bize gerçekleştirdiği bütünsel, küresel saldırılar, insanlığın dünyaya, hayata, doğaya ve kendisine nasıl davranması gerektiği konusundaki görüşünü hızla değiştirecektir. Sonunda her şey değişecektir.

Krizler kişinin bilincini değiştirir ve onlar olmadan daha fazla gelişmek imkansızdır.

Ruhun Kıvılcımı Nerededir?

Soru: Ruhun kıvılcımı bedenin neresindedir? Gerçekten içimde olduğunu nasıl hissedebilirim?

Cevap: Kıvılcım bir kişinin vücudunda değildir. Vücutta kesip çıkarabileceğiniz böyle bir yer yoktur.

Fiziksel bedende olmayan ruhsal bir güçtür. Bedeniniz var olmasa bile, kıvılcım hala kalacak ve yeni bir fiziksel bedene sahip olacaktır. Kalıcı olarak var olan ve bir yaşamdan diğerine geçen ruhsal gendir. Değişen tek şey onun fiziksel taşıyıcısıdır.

Egoizme Karşı Aşıya İhtiyacımız Var Mı?

Soru: İnsanları egoizme karşı aşılama fırsatınız olsaydı, böylelikle tüm insanlar toplumsal bir yaşam tarzı sürmeye başlasaydı ve toplumun, her bireyin daha üstünde olduğuna inansaydı, bu fırsatı değerlendirir miydiniz? Yoksa yine de bir insanın bilinçli olarak buna ulaşmasını bekler miydiniz?

Cevap: Bunu hiçbir durumda yapmazdım çünkü egoizmi öldürmek doğamızı öldürmek demektir. Bir insanı egoizmiyle savaşmak zorunda kalmadan iyi yapmak, onu nazik, saf bir aptal yapmak demektir.

Kişi kendini eğitmeli ve egoizminin üzerine çıkmalıdır. Bu, tek bir dünyevi yaşamda bitmeyen, ancak birçok yaşam döngüsü boyunca devam eden muazzam bir çalışmadır.

Bu nedenle doğaya müdahele etmemeliyiz çünkü bir insandan en değerli şeyi – egoizmi ve irade özgürlüğünün ne olduğuna ve bunu kendi başına nasıl denemesi gerektiğine bağımsız olarak karar verme fırsatını tamamen kaldırmış oluruz.

Hayat Nasıl Ortaya Çıktı?

Soru: Yunancadan çevrilen “Biyoloji”, “hayatın incelenmesi” anlamına gelir. Ancak bu bilimin dünyadaki yaşamın nereden geldiğine dair hiçbir fikri yok. Hayatın nasıl ortaya çıktığını ve ne olduğunu biliyor musunuz?

Cevap: Hayat, bilincin özel bir formudur. Başlangıçta yaratılan arzudan ortaya çıktı.

Yavaş yavaş, bu arzunun gücü o kadar gelişti ki, birçok değişimlerinin içinde kendisinin var olduğunu, geliştiğini ve bir ölçüde öldüğünü hissetmeye başladı.

Soru: Öyleyse yaşam arzusunu yaratan bir tür güç var. O zaman ölüm nereden geldi?

Cevap: Gerçekleşmeyen ya da kendini gerçekleştiremeyen arzu ölmekte olduğunu hisseder. Yani ölüm, bir arzunun gerçekleşmesinin olmamasıdır. Gerçekleşmiş  hissediyorsa, o zaman hayatı hisseder.

Kabala ilminde açıklandığı gibi, ışığın gücü bir arzu yaratır ve onu doldurur. Işığın etkisi altında arzu sürekli değişiyor. Işık birincildir ve arzu ikincil şeydir.

Soru: Prensip olarak, tüm bunlar irdelenebilir mi?

Cevap: Elbette burada sır yok.

Neden Maddesel Dünya Maneviyattan Bu Kadar Farklı?

Maddesel yaşam ile maneviyat arasında neden bu kadar büyük bir mesafe, böylesine bir farklılık vardır? Gerçek şu ki, bunlar iki farklı dünya, varoluşun tamamen farklı formu, farklı bir hedeftir. İçlerinde iki farklı program işler: alma uğruna çalışmak ve ihsan etme uğruna çalışmak.

Bu iki prensipten daha zıt hiçbir şey yoktur. Bu dünyaları aklımızla bir şekilde birleştirmeye çalışıyoruz. Ama aslında onları, bilginin ötesinde yani egoist aklın ötesinde bir inançla anlamak mümkündür.

Kadın Önder

Yorum: Pandemi sırasında araştırmalar yapıldı ve kadınların liderlik ettiği ülkelerin pandemiyle mücadelede erkekler tarafından yönetilenlere göre daha başarılı olduğu ortaya çıktı.

Cevabım: Her zaman bundan bahsederim. Erkekler görünüşle ilgilidir. Ve kadın tüm sorumluluğu alır. Bir kadının evde her şeyi yönetmesi gibi, tüm dünyamız bizim evimizdir. Bir kadının evde her şeyi yönetmesi gibi, tüm dünyamız bizim evimizdir. Bu nedenle, bir kadın vekilharç olmalıdır.

Yorum: Stanford Üniversitesi’ndeki psikologlar, bir kadın politikacının, erkek ve kadın siyasi niteliklerini ustaca bir araya getiren “bukalemun” türünden olması gerektiğini söylemekteler.

Cevabım: Tüm sahip olduğu budur. Bir kadının evi nasıl yönettiğine, evde nasıl bir düzeni olduğuna bakın. Kocanızı bir hafta yalnız bırakın – sonra kadın bir ay boyunca daireyi temizliyor olacaktır. Bu herkes için nettir.

Soru: Öyleyse, ülkeyi kadınların yönetmesi size göre haber değil mi?

Cevap: Bu benim için bir gerçek! Bu bize doğa tarafından verilmiştir. Ev, erkek değil kadından sonra adlandırılır. Bu nedenle kadınları ülke yöneticileri, erkekleri de bu görevlerin yürütücüsü yapmalıyız. Kısacası güçlü, güvenilir, iyi, akıllı, bilge bir ele ihtiyacınız var. Hepsi bu. Dünyanın başka hiçbir şeye ihtiyacı yok. Bizler de balık tutmaya gidip domino oynayacağız. 🙂

Soru: Bir kadın savaşı durduracak mı? Bu nefreti durduracak mı?

Cevap: Elbette. Hem devlet içinde hem de devletlerarasındaki iç savaşları. Çağımız tersine dönüyor. Bir kadının yönetebileceği çok farklı bir döneme giriyoruz. Ve dünyanın tersine döndüğünü görüyoruz. Kadınlara yönetme fırsatı vermek gerekiyor. Ve bu çok da iyidir. Ne kadar az erkek icatlarıyla, çocuk oyunlarıyla onlara karışırsa o kadar iyidir.

Yeni Hayat 1149 – Şiddet Olgusu

Dr. Michael Laitman, Oren Levi ve Yael Leshed-Harel ile söyleşide

Realitenin cansız, bitkisel ve hayvansal seviyelerindeki şiddet ve patlamalar, insan egosu geliştikçe artar. İnsan bir yanardağ gibidir ve artan içsel baskı ve dengesizlikle başa çıkmanın bir yolu olarak patlar. Hepimiz aynı üst güç tarafından harekete geçirildiğimiz ve bu güç aracılığıyla birbirimizle denge sağlayabildiğimiz için, başkalarına karşı şiddet kullanmak için hiçbir neden yoktur. Tüm sıkıntılar bize, bu üst ilahi takdir ile bağ kurmamız gerektiğini öğretmek için gelir. Kabala bilgeliği, her şeyin tüm denge ve barışın kaynağı olan, bu üst güçle nasıl ilişkilendirileceğini öğretir.

 

Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1149-siddet-olgusu/

Twitter’da Düşüncelerim / 4 Ekim 2020

İngiltere’nin eski Tıbbi Baş Sorumlusu Sally Davies: Bundan sonra en az beş yılda bir salgın veya sağlıkla ilgili bir acil durumla karşılaşacağız. Benim yorumum: Yalnızca insanlar arasındaki bağ salgınlara karşı bir engel oluşturacaktır!

Hiçbir şeyi kaydedemem veya tutamam çünkü manevi kabım yalnızca bir nokta, bir pikseldir. Onludaki diğer piksellere bağlı olmalıyım. Aksi takdirde başardığımı hemen kaybederim. Maneviyat içimizde değil, sadece aramızdaki bağda tutulabilir.

Bir araya geldiğimizde, başardığımızı kaybetmekten korkmayın. Birliğimizi önemsediğimizde, bir kayıp bile eskisinden daha önemli, yeni bir şey almak için olacaktır. Daha da ilerlemek için önceki başarıları unutmalıyız.

Her seferinde sizin için her şey yeni gibi olacak.

Hepimize iyi bir Sukot bayramı diliyorum. Parlak, tatlı, başarılı ve sıcak olsun. Hep birlikte büyük bir çadırda oturalım – tüm insanlık.

Neden Kendimiz Dışında Etrafımızdaki Her Şeyi Değiştirmeye Çalışıyoruz?

Soru: Her zaman çevremizdeki her şeyi değiştirmeye çalışıyoruz, örneğin, iktidar partisinin liderini, eşimizi, ikamet yerimizi, tek bir şey dışında her şeyi – kendimiz! Bir insan neden değiştirebileceği tek şeyin dünyaya karşı tavrı olduğunun farkına varmaz?

Cevap: Egoizmimiz bunu fark etmemize izin vermez.

Kendimi değiştirmek demek, iyi olmadığım, kendimi geliştirmeliyim demektir. Neden bunu yapmalıyım ki? Bu, çok çaba, enerji, yatırım ve kendimi diğerlerinin önünde feshetmeyi gerektiren en zor iştir. Başkalarına eğilmek doğamıza aykırıdır. Bu kolay değildir.

Ancak, kişinin önünde çok büyük bir amacı varsa, kendisini bunu yapmaya zorlayabilir. Örneğin, üniversitede okurken bir hedefe ulaşmak istiyorsak, o zaman bu bizim için kanepede uzanmaktan çok daha önemlidir.