Category Archives: Zohar

Zohar Kitabının Harfleri, Bağları Açıklar

Soru: Zohar’ın bahsettiği harfler, aramızdaki bağ türlerini mi ifade ediyor?

Cevap: Elbette! Sadece aramızdaki bağı! Ruhlar arasındaki bağ olmasaydı, Zohar’ın yazarları hiçbir şeyi edinemezlerdi. Her şey aramızdaki bağ ağında edinilir.

Neyi ediniriz? İhsan etme güçlerini. Bu ihsan etme güçlerinin toplamına, aramızdaki bağda ifşa ettiğimiz Yaradan (Bo-Re, Gel ve Gör) denir; bu, ihsan etme ve sevgi niteliğidir.

Bunu güçler formunda edinirsek, o zaman bu bizim arzumuzdur, ışığı ifşa etmek için bir kaptır. Onun içinde bir izlenime, ışığa ulaşırsak, o zaman bu Yaradan’dır, bir kapta, bir arzuda açığa çıkan ışıktır. Bunun dışında hiçbir şey yok.

Zohar’da veya Kabalistlerin tüm kitaplarında okuduğumuz her şey, niteliklerin denkliğine göre, bir kişinin, bir Kabalistin, arzuları dâhilinde ihsan etme gücüne erişmesinden edindiği izlenimlerdir. O bize arzularını, elde ettiği gücü, dışsal bir biçimde açıkladığı izlenimini anlatır.

Bunu müzikle, şarkılarla, güzel sözlerle ifade etmek mümkün olabileceği gibi Kabala, Talmud veya efsanelerin diliyle de anlatılabilir. Ama nihayetinde Kabalistler edinimleri bize anlatırlar.

İki Durum: Küçüklük ve Büyüklük

Soru: Rabbi Nachman, Zohar Kitabı’nı okurken, onu anlamakla ödüllendirilene kadar çok kez ağladığını yazıyor. Bu “ağlama” durumu nedir?

Cevap: Ağlamak, kişinin Yaradan’a yaklaşmak için daha da büyük bir çaba sarf etmek için, daha fazlasını anlayamadığı ve göremediği için üzüntü duyduğu küçüklük durumunu (Katnut) temsil eder.

Soru: Ayrıca şunları yazıyor: “Onlar (Raşbi’nin öğrencileri) birbirleriyle bağ ve birlik içinde olmalarına rağmen, bu bağ geçiciydi ve ilk sütunun birliği yani tek bağ olarak adlandırıldı. Ve sonra Rabbi Şimon, bu bağın güçlü ve sağlam olması için onları ikili bir bağ ile bağlamak istedi.” Bu iki çeşit bağ nedir?

Cevap: Biz yalnızca onları tek bir sistemde, tek bir onluda, tek bir ruhta birleştirmekten bahseden Tora’yı okuyan insanlar arasındaki bağdan bahsediyoruz.

Gerçek şu ki, yalnızca arzuları ihsan etmeye yönelik bir bağ vardır, küçüklük bağı denilen, bir küçüklük durumu (Katnut). Ve bir büyüklük (Gadlut) durumunu, kişinin ıslah olmuş durumdaki güçlü egoist arzularını içeren bir bağ vardır.

Herkes için Zohar‘da, Baal HaSulam’ın yorumlarıyla şöyle yazılmıştır: Birbirini sevmeyen tüm o dostlar, kendi vakitlerinden önce dünyayı terk ederler (Herkes için Zohar, Ki Tissa 54). Raşbi’nin zamanındaki tüm dostların arasında ruh sevgisi ve maneviyat sevgi vardı. Ruh sevgisi, küçüklük (küçüklük durumu) seviyesindeki sevgi demektir. Ve maneviyat sevgisi, büyüklük (büyüklük durumu) seviyesindeki sevgidir.

Bu nedenle onun neslinde Tora’nın sırları ifşa oldu. Rabbi Şimon, “Birbirlerini sevmeyen tüm dostlar, kendilerini doğru yoldan saptırırlar” derdi, çünkü onlar, alma arzuları da ihsan etme için çalıştığında, kendilerini büyük sevgi durumuna geliştirmemişlerdir.

Ayrıca Tora’da sevgi, kardeşlik ve hakikat olduğu için Tora’ya bir leke koyarlar.

İhsan Etmenin Önemini Anlamak

Soru: Zohar Kitabı’nda şöyle yazıyor: Firavun’un niteliği akıldadır ve mantık ötesi inancın gücü dışında, akılla onun kontrolünden çıkmanın bir yolu yoktur. Nedir bu inancın gücü?

Cevap: O, almanın üzerinde ihsan etmedir. Kişi manevi bir duruma geçmek istiyorsa, ihsan etme onun için almaktan daha önemli olduğu zaman, manevi olan her şeyin ihsan etme niteliği üzerine inşa edildiğini anlamalıdır.

Mantık dahilinde anladığı ve kendine açıklayabildiği her şey onun egoist niteliklerinin içinde bulunmaktadır. Ancak kişi bunların üzerine çıkmak ve ihsan etme niteliğini edinmek ister.

Zohar Kitabı’nın Özel Niteliği

Soru: Zohar Kitabı hakkında özel olan nedir?

Cevap: Bu kitap, eğer onu takip ederlerse insanları değiştirir. Bir insanı büyük ölçüde etkileyen ve onun içindeki ihsan etme ve sevginin gizli niteliklerini ortaya çıkarabilen çok daha yüksek kaynaklarla yazılmıştır ve bunlarla bağlantılıdır.

Zohar Kitabı, bir kişi üzerinde üst ışığın bir aydınlanmasını çağrıştırır. Efraim Kampının Bayrağı adlı kaynaklarda şöyle yazılmıştır: “Zohar Kitabı’nı anlamaktan onur duymayanlar yine de onu çalışmalıdır, çünkü Zohar’ın dili ruhu temizler.”

Soru: Aynı kaynak kitapta, Zohar Kitabı’nın Maase Bereshit (İlk Eylem) ve Maase Merkava’yı (Yaratılış Eylemi) açıkladığı söylenir. Bu koşullar nelerdir?

Cevap: Maase Bereshit, dünyanın yaratılışı, tüm yaratılış ve onun sistemi hakkında metinlerdir. Maase Merkava, bu dünyanın sistemlerinin yönetim çalışmalarını, tüm ruhların bağlantısını ve döngülerini anlatan metinlerdir. Her ikisi de özellikle bizim için geçerlidir. Bu sistemleri ortaya çıkarmamız ve onların içinde yer almamız gerekiyor. Bunun hakkında Zohar Kitabı’nda yazılmıştır, belki birkaç satırdır ama onlar aracılığıyla kişi tüm sistemi görmeye başlar.

Zohar Kitabı’nın her gün yeni bir yorumu olduğu söylenir. Bu kişinin niteliğine bağlıdır. Kişi değişirse, daha çok ıslah olursa, o zaman her gün Kitabın kendisini farklı görür. Kitap ona metninin gitgide daha fazla derinliklerini ifşa eder.

Ruha Uygun Dil

Zohar Kitabı’nın dili, kişinin, onun ne dediğini anlamamasına rağmen, ruh için uyarlanmıştır. Örneğin, bir parfüm mağazasına giren bir kişi gibi, oradan hiçbir şey almasa bile, yine de hoş kokularını içine çeker (Moshe Chaim Ephraim, Degel Machaneh Ephraim).

Alma yerine ihsan etme niteliğine, egoizm yerine özgeciliğe doğru ilerlemeye başladığımız an, Zohar Kitabı’nın neden bahsettiğini ve bizi ne yapmaya teşvik ettiğini anlamaya başlarız. Bu nedenle, tavsiyelerini kolayca takip eder ve Zohar Kitabı’nın ruhu ıslah etmek ve doldurmak için bir talimat olduğunu anlarız.

Soru: Birçok bilge, Zohar Kitabı’nı çalışan bir kişinin hiçbir şey anlamadığını, ancak onu okuyarak kendisini değiştiren bir aydınlanmayı davet ettiğini yazar. Neden bir insanın okuyup anlamadığı şekilde düzenlenmiştir?

Cevap: Bir çocuğa yetişkin kitapları okumayı deneyin, karmaşık olanları bile değil, en temel, basit ve günlük olanları, o da ne hakkında olduğunu anlamayacak çünkü kelimelerinin anlamını bilmiyor.

Metot, Zohar Kitabı’nı açarak ve okumaya başlayarak, dostlarınızla ve onlar aracılığıyla, söylenenlere göre Yaradan ile daha büyük bir bağ kurmayı arzulamanızdır, çünkü neyin nereye gittiğini bilmiyorsunuzdur.

Ama tüm bu eğilimler, Zohar Kitabı ile birlikte içinizdeki dünyanın içsel sistemini ifşa etmeye başlar. Aynı zamanda, sizi ıslah eden üst ışığın bir tür aydınlatmasını elde edersiniz. Ve bu şekilde ilerlemiş olursunuz.

Soru: Yani Zohar Kitabı’nı tek başına okumayı önermiyor musunuz? Birlikte mi okumamız gerekiyor?

Cevap: Tercihen en az iki veya üç kişi ile birlikte.

“İbranice ‘Zohar’ Adı Ne Anlama Geliyor?” (Quora)

Kabala bilgeliğinde “Zohar”, “üst ışık” olarak da adlandırılan, üst aydınlığa veya bütün olan, aydınlanmanın, anlayışın, sevginin ve katılımın ışığına atıfta bulunur. Bu ışık üzerimize indiğinde, gelişmemize rehberlik eden ve bizi yaratılışın nihai amacına yani bir sonsuzluk ve mükemmelliğe götüren, “Yaradan” olarak da adlandırılan, doğanın genel kuvveti hakkında bir fikir verir.

Üst ışığı üzerimize çekerek, yaşamlarımızı, içinde olduğumuz ve büyük bir güce, Yaradan’a ait olduğumuz duygusuyla doldururuz. Bu güç bize tamamen farklı bir seviyede, kesinlikle uyumlu ve sakin bir yaşam duygusu verir.

Zohar Kitabı, doğanın genel gücü olan Yaradan ile nasıl bağ kurulacağı ve nasıl ifşa edileceğine dair bir talimat kılavuzu olarak hizmet eder. Ne kadar çok onunla bütünleşirsek ve onun ışığını hayatımıza çekersek, bu dünyada yaşarken Yaradan’ın ifşasına o kadar yaklaşırız, Yaradan’ı ifşa ettiğimiz ve üst ışıkla karşılıklı hareket ettiğimiz bir noktaya kadar.

Zohar Kitabı – Yaradan Üzerine Bir Çalışma

Rabi Şimon Bar Yochai [Zohar Kitabı’nın yazarı], Tora’nın sırlarını ifşa ediyordu ve dostlar onun sesini dinliyor, onunla bağ kuruyorlardı ve her biri, bu birliğe kendi payına düşeni katıyordu (Ramchal, Adir BaMarom (Mighty On High). ), 24).

Rabi Şimon ve dokuz öğrencisi, etkileşimlerinin tüm koşulları içinde, Yaradan’ı edinmek için o kadar güçlü bir arzuya sahiptiler ki, aralarında karşılıklı bir içsel bağ yaratmayı başardılar. Bu, “dostlar sesini dinliyor, onunla bağ kuruyordu” anlamına gelir.

Onlar, Tora’dan pasajlar okuyorlardı, her biri bu metinlere tepki veriyor, duygularını anlatıyor ve diğerlerini tamamlıyordu ve onlardan biri tüm öğrencilerin sözlerini yazmaktan sorumluydu.

Birbirlerine bağlı olduklarından, izlenimlerini, edindikleri, hissettikleri ortak kaynak olan Yaradan’dan dile getirdiler ve böylece O’nu analiz edebildiler, doğrulayabildiler, O’nu etkileyebildiler ve O’ndan bir cevap alabildiler.

Yani, bu ortak kaynaktan edindikleri izlenimler, Yaradan hakkında çok ciddi bir çalışmadır.

 

Zohar Kitabı ve Değişme Arzusu

Soru: Zohar Kitabı, her şeyi yöneten üst gücün derecesinden yazılmıştır. Bu yüzden mi insanı değiştirir? Her şeyi yapabilir mi?

Cevap: Her şeyi yapabilir. Ama Kitabın kendisinde, sayfalarında veya sembollerinde hiçbir şey yoktur. Çin’de veya dünyanın başka bir yerinde basılmış olabilir ve dünyadaki herkese okuması için verilebilir.

Her şey, bu kitap aracılığıyla, onun tarif ettiği dünyaya ne kadar nüfuz etmek istediğinize bağlıdır. İşte o zaman onu çok katmanlı bir anlatı olarak görmeye başlarsınız.

Her şey sadece arzuya bağlıdır! Kitabın kendisi hiçbir şey yapmaz. Arzunuzla, üst dünya ile olan bağı, onun aracılığıyla ortaya çıkarmaya başlarsınız.

Ve sonra bu bağ yavaş yavaş kişiyi değiştirir. Dış dünyayı, üst gücü, hayvan seviyemizin üzerinde var olduğumuz durumu ifşa eder. Daha yüksek bir seviyeye yani cansızdan bitkisele, bitkiselden hayvana, hayvandan insana yükselirsek, o zaman önceki seviyenin açıkça var olduğunu hissetmeyi bırakırız.

Örneğin saçım veya tırnaklarım kesildiğinde acı hissetmem, vücudumdan bir şey kaybettiğimi de düşünmem çünkü bu bir hayvandan daha düşük olan bitki seviyesidir. Üst dünyayı bulduğumuzda ve maddi dünyamıza baktığımızda da tamamen aynı duyguya sahip oluruz: “Ondan ayrılırız!” Her şeyi belirleyen üst güçle birlikte mükemmellik içinde sonsuza kadar var olmaya devam ederiz. Bizler bunun için varız.

Kişi üst gücün kaynağını ifşa eder. Yaradan ile buluşma, insanların birbirleriyle olan bağlarında gerçekleşir. Zohar Kitabı tam olarak buna yardımcı olur.

Umarım bunu doğru şekilde yaparak insanlık egoizmden kurtulmaya ve tüm sorunlarını çözmeye gelir.

Zohar Kitabının Dili

Zohar Kitabı, ağırlıklı olarak Aramice olmak üzere özel bir dilde yazılmıştır. Aramice, bugün İsrail Devleti’nde konuşulan İbrani diline paralel eski bir dildir. Bu iki dil Eski Babil’de popülerdi ve bu nedenle Kabalistler bunları kullanıyor.

Adı Adem olan ilk Kabalist, hem Aramice hem de İbranice kullanmaya başladı. Raziel HaMalach (Gizli Melek) adlı kitabında her iki dili de kullanmıştır.

Zohar Kitabı’nın dili tam bir fiziksel-matematiksel dil değil, anlamamız gereken bir imalar/işaretler dilidir. Onu ancak içinde alegorik olarak anlatılan bu görüntü ve olaylarla kuşanmış bir kişi anlayabilir. Bu nedenle, bir kişi bu kitabın ne hakkında olduğunu hemen anlayamaz.

Ancak, kişi kendi üzerinde çalışırsa, Kabala çalışırsa, bir grup içindeyse ve Zohar Kitabı’nı yazan kişiye benzer bir grup oluşturursa, o zaman onların yazdıklarını anlamaya başlar ve kitapta anlatılanlar kendi grubunda işlemeye başlar. Yani, Zohar Kitabı bir kayıt gibi işlemeye başlar, onların aralarında kendini açığa çıkarır ve onlara neden bahsettiğini gösterir.

Ama bu, onlar yalnızca Zohar Kitabı’nın yazarlarının niteliklerine benzer oldukları ölçüde olur. Bu nedenle, “dalların dili” olarak adlandırılan bu kitabın dilinin kendisi alegoriktir ve onu yalnızca manevi seviyede olanlar anlayabilir. Aksi takdirde, Zohar Kitabı bir hikayeler, peri masalları ve efsaneler koleksiyonu olarak algılanır.

Her Şey Özneldir

Zohar Kitabı, Ki Tissa, Madde 54: Birbirini sevmeyen tüm o dostlar, vaktinden önce dünyayı terk ederler. Raşbi’nin zamanındaki tüm dostların arasında sevgi ruhu ve maneviyat sevgisi vardı. Bu yüzden onun neslinde Tora’nın sırları ifşa oldu. Rabbi Şimon, “Birbirini sevmeyen bütün dostlar kendilerini doğru yoldan saptırırlar” derdi. Dahası Tora’da sevgi, kardeşlik ve hakikat olduğu için Tora’yı lekelerler.

Soru: Tora nesnel bir gerçeklik, kusursuz bir nesne midir?

Cevap: Nesnel bir şey yok. Yaradan bile nesnel değildir. Her şey bize göre kendini gösterir.

Tüm evreni hislerimden, zihnimden ve kalbimden algılarsam burada nesnel olan ne olabilir ki? Eğer değişirsem, bu bana göre her şeyin değişeceği anlamına gelir çünkü tüm resim benim içimde özneldir. Yaradan da benim içimdedir. Tora da benim içimdedir. Her şey benim içimdedir. Benim dışımda bir şey var mı? Hissederim, algılarım, değerlendiririm.

İnsanların değişerek Yaradan ve Tora hakkındaki, kendileri ve dünya hakkındaki, her şey hakkındaki fikirlerini nasıl değiştirdiğine bakın.

Ve “kalıcı dünya” (bizim dışımızda olan) ne anlama geliyor? Bilmiyoruz, hissetmiyoruz ve bu yüzden burada konuşacak bir şey yok. Her şeyin yalnızca gözlemciye göre olduğunu açıkça kabul etmemiz gerekir. Tıpkı kuantum fiziğinde olduğu gibi, Einstein’ın teorisine göre. Yani mutlak bir şey yoktur.

Tora bir ıslah metodudur. Kendimi nasıl ıslah edeceğimi anladığım ölçüde, kendi Tora’ma sahibimdir.

Tora dört bölümden oluşur: PaRDeS. Şimdi ıslah etmekte olduğum egoizme uygun olarak, fark eder ve onun parçalarından birini uygularım.

Yaradan derecelere sahiptir. O ihsan etme niteliğidir, benim onu algıladığım kadarıyla tüm evrenin tek bir küresel sisteme bağlanmasının niteliğidir.