Category Archives: Yaradan

Kalpleri Birleştirmek

“Dolayısıyla, her şeye rağmen dostları sevmenin geçerliliğini sana hatırlatmama izin ver çünkü var olmamız ve yaklaşan başarımızın ölçüsü buna bağlıdır.

Bu nedenle, tüm hayali yükümlülüklerden vazgeç ve kalbini, sizi gerçek anlamda birbirinize bağlayacak ve bir yapacak taktikleri bulmaya ve düşünmeye doğru yönlendir.” (Baal HaSulam, Mektup 47)

Hepimizi öyle bir birlik haline getirmek gerekiyor ki, farklı duygularımız, düşüncelerimiz, güdülerimiz ve hedeflerimiz adeta birbirini tamamlar, tek bir kalbe, tek bir düşünceye kadar, her şeyi içerir. Bu koşul,  Adem,  “Yaradan’a benzer” olarak adlandırılacaktır.

Soru: Yaradan’ı ifşa etmek için bazı dostlarla bir araya gelmek yeterli midir? Yoksa onlunun tam bir birliğine mi ihtiyaç var?

Cevap: Buna katılabilecek tüm dostlarla, diyelim ki yarım düzine olsun, önemli değil. Ana şey, birlikte ilerlemeniz ve Yaradan’ın ifşasının koşullarını gerçekleştirmenizdir. Geri kalanlar, yapabildikleri zaman katılacaklardır.

Soru: Grubun üzerimdeki etkisini hangi işaretlerle değerlendirebilirim?

Cevap: Başınızı eğmek ve yalnızca dostlarınızın ne düşündüğünü ve istediğini almak istediğinizi ve yalnızca bununla yönlendirilmek istediğinizi gösteren işaretlerle.

 

 

Üst Işığın Etkisi Altında Hissedeceğiniz Zıt Nitelikler

Soru: Grup aracılığıyla hareket edersek, alma arzusunun cazibesini artık hissetmeyeceğimiz, sadece ihsan etme yönündeki çekimi hissedeceğimiz noktaya gelebilir miyiz?

Cevap: Elbette! Tıpkı şimdi doğal egoist dürtüleri, alma ve diğerlerinin üzerine çıkma arzusunu hissettiğiniz gibi, üst ışığın etkisi altında zıt nitelikleri: kendinizi diğerlerinin önünde alçaltma ve başkalarıyla ve onlar aracılığıyla Yaradan ile bağ kurma arzusunu hissedeceksiniz.

Tüm özgecil nitelikler yavaş yavaş sizin içinizde ortaya çıkmaya başlayacak ve onlara göre hareket etmeniz gerekecek.

 

Sanki Zaten Manevi Dünyadaymışız Gibi

Karşılıklı garantiye ulaşmadan, birbirimize bağlı kalamayacağımızı anlamalıyız. Ve aramızdaki bağ, ışığı, Yaradan’ı hissedeceğimiz manevi bir Kli yaratmak için gereklidir.

Bu nedenle, kendimizi bir kez mantık ötesi inanç içinde yaşıyormuşuz gibi ayarladığımızda, sanki zaten manevi dünyadaymışız, manevi ilişkiler içinde, ihsan etme niteliklerindeymiş gibi, birbirimizi desteklerken, almanın üzerinde gerçekten ihsan etmede olabilmek için nasıl hareket edebileceğimizi düşünmeliyiz.

Bu, aramızda karşılıklı destek sağlanmadan mümkün değildir. Bu Arvut’tur, karşılıklı garanti niteliğidir.

Yaradan Ne Zaman İfşa Olacak?

Soru: Gruptaki herkesin bağ ve birliğe çekildiği noktaya nasıl geliyoruz? Ve tüm insanlık için bu özlemi nasıl güçlendirebiliriz?

Cevap: Önce en azından kendi grubunuz içinde, sonra dünya grubunda ve daha sonra tüm insanlıkta, yavaş yavaş, adım adım birleşmeniz gerekiyor.

En azından grup içinde bunu sürekli konuşmalı ve bağlantı kurmadan Yaradan’a ulaşmak için bir aletiniz olmayacağını anlamalısınız. O, Kendisini nerede ifşa edecek ki?

Tek kalp, tek adam olarak O’nun huzurunda olmalısınız. Ve bunu başaramazsanız, Yaradan Kendisini ifşa etmeyecektir. Bu bir fiziksel yasadır.

Yaradan ortak bir Kli (kab) yarattı ve bu Kli daha sonra kırıldı. Ve şimdi içinde ne olduğunu ortaya çıkarmak istiyorsunuz ve onu minimum ölçekte bir araya getirmek zorundasınız. Yani grubunuzdan bir bütün oluşturmanız, küçük bir kab oluşturmanız gerekiyor.

Ve bağınız ölçüsünde Yaradan’ı ifşa edeceksiniz. O zaman bu kabı ne kadar büyütürseniz, Yaradan’ı her türlü iyi niteliklerle, daha mükemmel olarak ifşa edebileceksiniz.

Sadece Sevgi

Soru: Mantık ötesi inanç ve komşunu sevmek, aynı şey mi yoksa farklılıklar var mı?

Cevap: Mantık ötesi inanç, bizim yaratmamız ve onun içinde ihsan etme, sevgi ve Yaradan ile aramızdaki bağın niteliklerini ifşa etmemiz gereken Kli’dir (kap).

Soru: Aramızda sadece sevgi olduğunu mu hayal etmeliyiz?

Cevap: Evet, hayal etmeniz gereken şey budur. Ve ne hissettiğin önemli değil. Hiç bir anlamı yok! Bu tek yoldur. Ve daha sonra her zaman bozan ve yalan söyleyenin sadece egoizm olduğunu göreceksiniz.

Soru: Bazen bir çalıştay sırasında büyük bir sevgi yaşıyormuşuz gibi geliyor. Başlangıçta mantık ötesi inanç, o anlarda olduğu gibi gelebilir mi?

Cevap: Bunun size böyle olması oldukça olasıdır. Ve aynı zamanda doğrudur.

 

Dünya İyi Bir Şekilde Gelişebilir Mi?

Şüphesiz, dünyadaki her şey, sadece amaca doğru ilerleme uğruna olur. Kuşkusuz tüm bu pandemiler ve virüsler, bizleri bu amacı gerçekleştirmeye zorlamak için dünyamıza gelmektedir.

Ve şüphesiz, hareketi, hedefi ve hızlanmayı seçersek, bu hedefe doğru iyi bir şekilde ilerleyebiliriz. Arkamızdan bize çarpmaya hazır olarak gelen sopadan daha hızlı hareket edersek, hızla ilerliyoruz demektir.

Bunu yapabilmek için daha hızlı bağ kurmalı ve aramızdaki manevi duruma daha hızlı hakim olmalı ve böylece onun içindeki Yaradan’ı ifşa etmeliyiz. İnsanlık, birbiriyle bağlı ve birbirine tam bağımlı olduğunu açığa çıkaran modern topluma dönüşene kadar, gelişiminde farklı aşamalardan geçmiştir.

Zamanımızda, bu karşılıklı bağımlılık kendisini çok net ve katı bir şekilde göstermeye devam edecek; birbirimiz olmadan var olamayacağımızı göreceğiz. Bir yerde yeteri kadar petrol ve gaz yok, diğerinde yeterince ekmek yok, üçüncüde elektrik yok vs. Her şey öyle bir şekilde ortaya çıkacak ki, tek bir insan bile başkaları olmadan yaşayamaz.

Baal HaSulam aslında tüm dünyaya ihtiyacımız olduğunu yazıyor. Bu nedenle, önümüzde ilginç keşifler var. İleriye doğru adımlarımızın daha hızlı, daha iyi ve acısız olması için dünyaya birbirimizle ne kadar bağlı olduğumuzu açıklamamız gerekiyor.

İnsanın Ana Rahmine Düşmesi ve Manevi Gelişimi

Rabaş, Madde No. 31, “Yenika [Emzirme] ve İbur [Ana rahmine düşme] Hakkında”

Bu nedenle, Yaradan’ın hizmetine giriş, İbur (ana rahmine düşme) hâlidir; burada kişi kendi özünü iptal eder ve yazılmış olduğu gibi annesinin rahmine girer: “Oğlum, babanın talimatını dinle ve annenin öğretisini terk etme”. Bu, “Bina’ya anne diyeceksin” sözünden kaynaklanır, yani, kişi Malhut adı verilen, “kendini sevme” olan ilk durumunu iptal eder ve kabı Bina adı verilen ihsan etme koşuluna girer.

İnsan, gözlerini kapatıp başkalarıyla bağ kurduktan ve onların önünde kendini iptal ettikten sonra, bu damladan ceninin gelişmeye başladığı rahme giren bir meni damlası gibi olur. Grupta kendini bu şekilde iptal eden kişi, rahme giren bir damla gibidir.

Yavaş yavaş, kendini iptal etme eylemleriyle gruba daha fazla dahil olarak, gelişmeye başlar. Bu içsel eylemlere dışsal olanlar eşlik edebilir. Ama şimdi sanal iletişim halindeyken birbirimizle çok az fiziksel temasımız var ve bu hiçbir şey gerektirmiyor.

Kişinin manevi gelişimi, grubun önünde kendini iptal etmesine, dostlarının yardımına, onlarla iletişim kurmasına ve onların önünde nasıl iptal edileceğini gitgide daha fazla anlamaya çalışmasına bağlıdır. Kişi, düzgün bir iptal için sürekli bir arayış içinde olarak gelişir.

Kendini iptal edebildiği ölçüde, bireysel olarak ama grubun içinde, engel olarak değil, aksine yardım ederek ve dostlarıyla daha fazla bağ kurarak büyür. Bir çeşit grubun iç alanını doldurur. Bu onun anne karnındaki gelişimidir.

Böylece, kendisinin ve grubun karşılıklı dengeye geldiği bir duruma doğru gelişir: grup onu etkiler ve o da grubu etkiler ve bu doğum sürecinin başlangıcına yol açar.

Bu süreçte, hem rahim tarafından (Bina), hem dostlarının tarafından ve hem de kişinin kendisi tarafından incelenebilecek birçok eylem vardır. Ve sonra tüm bunlar somut bir hale gelir: çalışma/emek başlar ve kişi kendi egoizminin ortaya çıkmasıyla gruptan ayrılmış olur. Ama bu egoizmle kişi, ihsan etme niteliği içinde de var olabilir. Bu onun manevi doğumudur.

Bu durumları, bir kişinin grup tarafından özümsenmek, tamamen teslim olmak ve onların içinde olmasını istedikleri ölçüde büyümek istediği noktaya kadar kendini iptal ettiği zaman görürüz. Kişi tüm grubu doldurur yani içeriden, anne karnında gelişir ve grup genişler, tüm koşullarını üzerine alır ve ceninin ve grubun (rahim) karşılıklı gelişimi gerçekleşir.

Kişi, egoizmini minimum ölçüde bağımsız olarak yönetmeye başlayana kadar birlikte gelişirler. Ardından doğum eylemi yani bireyin gruptan ayrılması gerçekleşir. Ama ondan ayrılmaz. Grupla olan ilişkisinde dışsal bir güç gibi olur, Yaradan’a daha da yaklaşır ve bir yandan grup ile Yaradan arasında bir bağlantı halkası haline gelir. Diğer yandan grup onu Yaradan’a bağlar.

Bizim için en önemli şey, yaşayacağımız sürecin kendimizi gruba dahil etmekten ibaret olduğunu anlamamızdır. Fetüsün geliştiği bu dokuz ay, grup içinde bir kişinin doğumdan önceki tam iptal olduğu, grup içindeki gelişimimizin dokuz ayıdır.

Burada Malhut’un arzusu, Bina‘nın arzusu, Keter‘in arzusu vardır ve bunların hepsi bir aradadır. Burada çok çeşitli koşullar vardır, ancak bunu pratikte öğrendikçe çalışacağız.

Dünyayı Dolduran İyi Güç

Bu demektir ki, kişi mantık ötesi inanmalı ve Yaradan’a inançla zaten ödüllendirildiğini organlarında hissettiğini, Yaradan’ın tüm dünyayı iyilik yapan iyi olarak yönettiğini gördüğünü ve hissettiğini hayal etmelidir. Mantık dahilinde baktığında tam tersini görse de yine de mantık ötesi çalışmalı ve bu durum ona, bunun gerçekten böyle olduğunu, Yaradan’ın dünyayı iyilik yapan iyi olarak yönettiğini organlarında zaten hissedebiliyormuş gibi görünmelidir. (Rabash, Makale 28, “Çalışmada Ekleme Yapmamak ve Çıkarmamak Nedir?”).

Anlayışınızın, düşüncelerinizin ve inançlarınızın aksine, mantık ötesi inanmalısınız ve sanki O’nu tüm organlarınızla hissediyormuşsunuz gibi Yaradan’a inançla zaten ödüllendirildiğinizi hayal etmelisiniz ve Yaradan’ın iyilik yapan iyi olarak tüm dünyayı yönettiğini görmeli ve hissetmelisiniz. Bu konuda net olmalıyız.

Ve şu anda tüm dünyayı O’nun iyi tutumuyla dolduran Yaradan’ı iyi olarak hissetmememe rağmen, etraftaki her şey iyi gücün ifşası ile dolduğunda, böyle bir fenomenin kendini gösterdiği bu dünyanın nasıl olduğunu hayal etmeye çalışırım.

Nereye dönersem döneyim, ne düşünürsem düşüneyim, ne yaparsam yapayım, neyle karşılaşırsam karşılaşayım, her yerde Yaradan’ın şefkatinin tezahürünü görürüm. O’nun varlığı tüm dünyayı doldurur.

Yaradan’ın (iyi, olumlu gücün) tüm dünyayı doldurduğunu ve sizin ve dostlarınızın iyilik niyetlerinizle bu gücü hissetmek istediğiniz şekilde birleştiğinizi hayal edin. Kendinizi, grup içinde kendi aranızda yaratmak istediğiniz ölçüde bu gücü ortaya çıkaran bir detektör yapmak istiyorsunuz.

Bunu yapmak için, veren, birbirini olumlu yönde etkileyen birkaç kişi olmalıdır ki birbirleriyle olan bağın içinde, her şeyi dolduran Yaradan’ı onlara gösterecek bir niteliği ortaya çıkarsınlar. Yaradan’ın ifşası için Kli’yi (kap) bu şekilde yaratırız.

Bunun için her şeye sahibiz. Henüz bir şey görmememiz veya hissetmememiz önemli değil. Asıl şey, birlikte olmamız. Bunun için elimizden geldiğince çaba göstereceğiz. Ve buna uygun olarak, hissiyatta kendi aramızda yapay olarak yarattığımız bağda, Yaradan’ı yavaş yavaş Kendini ifşa etmeye zorlayacağız.

Her Şey Birlik Tarafından Belirlenir

Dostlarla birleşmede özel bir güç vardır. Aralarındaki birlik sebebiyle düşünceler ve fikirler birinden birine geçtiğinden, her biri bir diğerinin gücüyle kaynaşır ve bununla gruptaki herkes tüm grubun gücüne sahip olur. (Rabaş, Makale 14, (1988) “Dost Sevgisi İhtiyacı”).

Dostların sevgisine duyulan ihtiyaç; eğer onlarla bağ kurmazsam ve de iyi, doğru bir bağa sevgi denmekteyse, o zaman manevi Kli’mi (kap) alacak hiçbir yerim olmadığı gerçeğiyle açıklanır.

Doğal olarak Yaradan’ı ve üst dünyayı ifşa edemeyeceğim ve yalnız, kopuk halimde kalacağım ve sadece kişisel içsel egoizmimi yani mevcut dünyamızı hissedeceğim.

Dostlarla birleşmede özel bir güç (özel istisnai bir sonuç)  vardır. Gerçekten, görüş ve düşünceler, birleşmelerinden dolayı birinden diğerine geçer yani onların içinde birleşirler.

Bu nedenle, herkes dostlarıyla birleşmek istediğinde, onların içinde birleşen üst ışığın akışları onların içinden geçer. Ve herkes, küçük egoizmi dışında, herkesten etki alır ve tüm grubun mevcut niteliklerinden ve düşüncelerinden ibaret olur.

Her biri ve hepsi birlikte, Yaradan’ın daha sonra Kendisini ifşa ettiği bir kap olan ortak, birleşmiş, birleşik bir Kli’ye sahiptir.

Her biri bir diğerinin gücüyle kaynaşır ve bununla gruptaki herkes tüm grubun gücüne sahip olur. Yani, ilerlememiz sadece bizim birliğimize dayanır ve birliğimize bağlıdır. Başka bir şeye değil!

Kitaplarda ne yazdığını çok iyi biliyor olabilirsiniz, büyük bir Kabala bilgini-teorisyeni olabilirsiniz, ama bir grubunuz yoksa, herkesle birlik olmazsanız, siz asla bir uygulayıcı olamazsınız. Bu, “Arvut – Karşılıklı Garanti” makalesinde ve Baal HaSulam ve Rabaş’ın diğer makalelerinde belirtilmiştir.

Siz hiç bir şey yapamazsınız. Egoistler olarak yaratıldık, birbirimizden ayrıyız. Şayet bireysel egoizmimizin üzerine çıkarsak, o zaman her birimizin içinde üst dünyayı ifşa edebileceğimiz koşullar yaratırız.

İlerlememiz sadece birliğimize dayanır ve birliğimize bağlıdır. Bağın içinde üst dünyayı ifşa ederiz yani Yaradan’ı ifşa ederiz. Ve bağın büyüklüğü, ortak ruhumuz olan manevi bir Kli oluşturur.

Her şey sadece bizim bağımız tarafından belirlenir. Bu en önemli ve tek şeydir diyebilirim. Ama öte yandan, ana ve belirleyici faktör, bağımızın büyüklüğü, gücü ve kuvvetidir.

Komşunuza Kendiniz Gibi Davranın

Soru: Komşunu kendin gibi sevmek, önce kendimi nasıl sevdiğimi incelemem gerektiğini ve sonra komşumu ve Yaradan’ı sevebileceğimi mi ima ediyor. ? Bu böyle mi çalışıyor?

Cevap: Komşunuzu sevmeyi arzulayarak, komşunuzu değil, sadece kendinizi ne kadar sevdiğinizi görmeye başlarsınız. İşte tam da bu noktada kendinizi, komşunuza kendiniz gibi davranacak kadar ıslah etmeniz gerekiyor.

Kendinizi nasıl sevdiğinizi keşfetmek zorunda değilsiniz. Bu sizi sadece kendi egoizminize gömer. Komşunuzu sevmeye çalışmalısınız. Ona doğru bir şekilde davranmak için çaba sarf ettiğiniz ölçüde kendinizi ne kadar sevdiğinizi anlayacaksınız. Bu böyle çalışır.

Soru: Yaradan için çalışmakla başka biri için çalışmak arasında neden bir fark yoktur? Bu nasıl olabilir?

Cevap: Çünkü insan egoizminin ötesine geçen her şey, adeta bir insanın dışındadır. İster yabancı, ister cansız, bitkisel ve canlı nesneler, ister Yaradan, tüm bunlar bizim dışımızdadır. Bu nedenle, eğer onlara sevgi, sempati ve onlara yaklaşma arzusu hissedersem, aynısını Yaradan için de yaparım.

Yorum: Ama bence herkes Yaradan’ı sevmeyi kabul eder.

Cevabım: Bencilce, başkasının yararına değil, kendi yararına. Bunun üzerine, genel olarak, bir kişinin üst güce karşı tutumu inşa edilir.