Category Archives: Sağlık

Yeni Bir Dünyanın Doğumu

Koronavirüs Krizinden Sonra Bekleyebileceğimiz Yeni Pozitif Realite

Belirsizlik, korku ve kaygı, şimdi koronavirüs pandemisi ile tecrübe ettiğimiz gibi, insanlar ani ve zorlayıcı bir değişiklik ile karşı karşıya kaldıklarında, büyük salgının temsilcileridir, ancak salgın aslında derin bir olumlu değişimin başlangıcıdır. İbranice’deki mashber (kriz) kelimesi “doğum yeri” anlamına gelir. Bu arıza aslında yeni bir şeyin başlangıcına işaret ediyor.

Benzer şekilde Hipokrat’ın çalışmalarında “kriz” terimi bir hastalığın sonuna atfedilirdi. Yeni bir başlangıcı deneyimlemek için, doğum sancılarında olduğu gibi acı verici ve dramatik olabilecek bir geçiş sürecinin üstesinden gelmemiz gerekiyor. Dünya, insanın doğaya karşı tutumuna artık dayanamayacağı için COVID-19 tarafından insan toplumunun olası her alanında ortaya konan güçlü daralmalar ile başa çıkıyor.

Yaratılışın Amacı

Yaratılışın planı, insanlığı yeni bir varoluş seviyesine yükseltmektir. Böylece, şu anda insanlığı etkileyen darbeler aslında kendisini korumak ve iyileştirmek için doğadan gelen muazzam güçlerdir, bize neyi yanlış yaptığımızı gösterir: başkalarının zararına sadece kendimizi önemsemek- yanlış yönlendirilmiş bir insan egosu. Doğanın mesajını, onu yanlış kullanıp ve sabote etmek yerine, hepimizin ait olduğu ekosistemin ayrılmaz bir parçası olmaya çalışarak anlayacağız.

Şimdi dayanılmaz bir durum olarak algıladığımız şey aslında, sadece ekolojik olarak değil, aynı zamanda finansal olarak da uzun süredir biriktirdiğimiz çok sayıda krizin birden fazla düzeyde toplanması ve yoğunlaşmasıdır; çiftler, aileler ve insanlar arasında; hayatımızın her alanında. Salgın tesadüfen gelmedi, bir amaca hizmet ediyor: doğaya zarar veren kopuk ve dengesiz ilişkilerimizi tedavi etmek.

Önceliklerimizi Yeniden Düşünmek

Dünyamızı 12 saat çalışıp, bir ileri bir geri işe gidip gelerek modern dünyanın kölesi haline gelecek şekilde inşa ettik. Çocuklar ebeveynleriyle neredeyse hiç zaman geçirmiyorlar. Hükümetler para bastı, borç yarattı ve toplum gereksiz ürün yığınları yarattı. Virüsün ortaya çıkması bizi bu dünyada sahip olduklarımızı incelemeye ve şu soruya kafa yormaya zorladı: Ne için yaşıyoruz? Para kazanmak için mi? Yoksa çocuk sahibi olmak ve ölmek için mi? Cevapları bulmak için bir değerlendirme sürecinden geçmek durumundayız.

Yeni bir realiteye geçişin hafif ve kolay olacağını düşünmek saflık olurdu, fakat geçiş mutlaka olmalı. Küresel ekonomi çökmeye mahkum olabilirken binlerce hayat kaybediliyor. Bu nedenle, bu koşullarda ufukta ışığı öngörmek zor. Zaten binlerce yıl önce, Kabala Bilgeliği, bu zamana özel bir zaman, egoist gelişimimizi aştıktan sonra önemli değişikliklerin ifşa olacağı bir dönem olarak değindi, sonunda bizi olağan üstü bir yenilemeye götüren bir zaman. Kabalist Yehuda Aşlag’ın (Baal HaSulam) yazdığı gibi: “Akıl nelerden geçtiğini görür ve gelecekteki tutumunu ıslah eder.” (Son Nesil Yazıları)

Mevcut krizin sonucu ne olacak? Benim umudum, hayatta gerçekten neyin önemli olduğunu daha net görebileceğimiz şekilde daha bilge olmamız. Ayrıca umuyorum ki, günün sonunda bunun herkes için olumsuz sonuçları olacağının farkındalığı nedeniyle, içinde başkalarını kişisel kazanç elde etmek için istismar etmekten ve çevreye zarar vermekten tatmin olmayacağımız, yeni ve daha dengeli bir dünya düzenleyeceğiz. Bu olumlu dönüşüm, bu yeni gerçekliğe kademeli bir adaptasyon süreci gerektirecek ve her birimizden, tamamen birbirine bağlı bir toplumun inşasına aktif olarak katılmamızı talep edecektir. Nasıl? Her şeyin birbirine bağlı olduğu doğanın niteliklerini inceleyerek ve kopyalayarak, tüm parçaların tüm sistemin refahı için gerekli besinleri ve bilgileri değiştirdiği dengeleşimlerde ve karşılıklı ilişkilerde var olarak.

Kriz, tek bir sistemin, tek bir mekanizmanın parçaları olarak hissetmeye başladığımız o farkındalık seviyesini edinmemize yardımcı oluyor. İçinde var olduğumuz dairesel yapı dahilinde, ancak birlikte yeni bir realite, daha yüksek, pozitif bir insanlık derecesi doğurabiliriz.

“Koronavirüs ve Hayatın Değeri” (Thrive Global)

Kendimizi vicdanlı, ahlaki insanlar olarak düşünmeyi seviyoruz. Ancak COVID-19 veya Koronavirüs Hastalığı, gerçek doğamızı ortaya çıkarıyor: Bencil özümüzü.

2019, Latin Amerika’daki Dang humması için rekor bir yıl oldu. Yaklaşık 3 milyon insan enfekte oldu ve 1.500 kişi öldü. Hastalık her yıl daha fazla can alıyor, ancak Latin Amerika dışında hiç kimse bunu bilmiyor. Neden? Çünkü o Latin Amerika ve Batı’nın gözünde, Latin Amerikalıların hayatı Batı Avrupalıların veya Kuzey Amerikalıların hayatlarından daha az değerlidir. Eğer bizler Latin Amerika’ya, Batı Dünyasında kendimize değer verdiğimiz şekilde değer verseydik, medya buna yeterince yer verirdi.

Aynı şekilde Koronavirüs, Çin toprakları içinde kaldığı süre zarfında çok az ilgi uyandırdı. Virüs Çin’de 100.000 insanı hatta bir milyon insanı öldürseydi, ancak diğer ülkelere geçmeseydi, gerçekten endişelenir miydik? Koltuklarımızda rahatsız bir şekilde oturmamız için ne gerekir? Cevap bir sayı değildir, hastalığa yakalananların kimliğidir.

Kendimizi vicdanlı, ahlaki insanlar olarak düşünmeyi seviyoruz. Ancak COVID-19 veya Coronavirus Hastalığı, gerçek doğamızı ortaya çıkarıyor: Bencil özümüzü. Bu nedenle dünya, koronavirüs hakkında sadece dünyanın geri kalanına yayıldığı zaman paniklemeye başladı; bu hayatımızın üzücü gerçeğidir.

Virüsten İki Ders:

Şimdiye kadar, koronavirüs bize çok önemli iki ders verdi:

Hepimiz doğanın gözünde eşitiz. Zengin ya da fakir, efendi ya da hizmetçi olsanız da, küçük mikrop daha az umursayamazdı; sizleri aynı şekilde vuracaktır.

Hepimiz karşılıklı olarak bağlıyız. Mikropu bir kişiden diğerine geçiriyoruz ve bir kişinin sorumsuz davranışları, istemeden de olsa, diğer insanların hayatlarına ve diğer birçok kişinin acısına ve ıstırabına neden olabilir.

Virüsün bize öğretmeyeceği şey, bu olumsuz bağımlılığın nasıl pozitif hale getirileceğidir. Bunu, yeni bir yaşam paradigması inşa etme çabalarımızla, kendi başımıza öğrenmemiz gerekecek. Çabalarımızı, hayatı sadece kendimizden ziyade herkes için iyileştirmeye odaklarsak ve çoğu zaman başkalarının adına olursa, çevremizi, sosyal ve ekolojik olarak dönüştüreceğiz.

Pandemi, kendimiz için yeni bir bakış açısı geliştirmemiz, başarıyı başkalarına karşı bir zafer olarak değil, bir bütün olarak toplumun güçlendirilmesi olarak hayal etmemiz için bir fırsattır. Doğru, bu düşünce doğamıza aykırıdır ama doğanın kendisi bugünlerde bizim doğamıza karşı çıkmaktadır, bu yüzden geniş bir perspektiften bakmaya başlasak iyi olur. Düşünme biçimimizi değiştirmezsek, realite bizi buna zorlayacaktır ve çok daha acı verici şekilde.

Koronavirüs hastalığı, sosyal ve ekolojik düzeylerde karşılıklı olarak sorumluluk almaya istekli olana kadar, insanlığın başına gelecek bir çile akışının başlangıcıdır. Virüsün birbirimize karşılıklı önem vermemiz için bir test olduğunu anlamak çok fazla zaman almaz. Çin’in salgının başlangıcında nasıl davrandığına bakın, virüsün büyük bir sorun olmadığını iddia ederek ve yayılma aşamasında herkesi karantinaya alarak virüsün yayılmasını nasıl yavaşlattığını görün. Ve bu işe yaradı. İtalya’nın tehlikeyi ilk başta nasıl kaçırdığını ve felaket sonuçlarına bakın.

Şimdi zorunlu olarak karşılıklı sorumluluğu bir sonraki seviyeye taşımalı ve meyvelerini toplamaya başlamalıyız. Toplumu virüsten iyileştirmekten çok daha fazlasını yapabiliriz. Virüsten çok önce toplumlarımızı rahatsız eden yabancılaşma, yalnızlık ve depresyondan iyileştirebiliriz. Tek gereken birbirimizden sorumlu olduğumuzu kabul etme isteğimizdir.

Farklılığa Değer Verin

Karşılıklı sorumluluğu kabul edersek, birbirimizin farklılıklarına değer vermeyi öğreneceğiz. Benzersiz karakterlerimiz artık bizi ayırmayacak; onlar bizi birbirine bağlayacak ve her birimize topluma katkıda bulunmak için, başka kimsenin veremeyeceği benzersiz yollar sunacaklar.

Irk veya cinsiyet eşitliği sorularının soyu tükenecektir çünkü her insan paha biçilmez olacaktır. Hiç kimsenin sahip olmadığı eşsiz niteliklere sahip olan ve bu nitelikleri tüm topluma fayda sağlamak için kullanmaya hazır ve istekli olan bir kişiyi nasıl değerlendirebilirsiniz ki? Bu kişinin Latin Amerika, Çin veya Almanya’dan gelmesi önemli midir? Bu kişinin iyi eğitimli olup olmaması, zengin veya fakir, siyah, beyaz veya sarı olması önemli midir? Hiçbiri önemli değildir. Önemli olan tek şey, o kişinin hepimize verecek paha biçilemez bir armağanı olmasıdır. Bu, karşılıklı sorumluluk içinde yaşayan insanların gerçeğidir.

Koronavirus – Doğadaki Dengesizliğin Bir Sonucu

Koronavirüs salgını ile bağlantılı olarak, İsrail Sağlık Bakanlığı, her birimizi “karşılıklı garanti” yasalarına uymaya çağıran 11 davranış kuralı yayınlamıştır. Bu, herkesi etkileyen küresel bir felaket olduğundan dolayı, birbirimizi düşünmeliyiz, buna garanti denir.

Şu andaki karşılıklı garantimiz ise birbirimize yaklaşmamak ve böyle yaparak komşularımızı önemsemektir. Diğer herkesi gerçekten önemsiyorsak ve davranışlarımızla ortak faydaya katkıda bulunduğumuzu anlarsak,  salgını çok hızlı bir şekilde durduracağız.

Dikkat çeken Koronavirüs,  gelecekteki felaketlere kıyasla aslında bir çocuğun oyuncağı gibi görünüyor.  Örneğin, Dünya’nın manyetik kutuplarının kademeli olarak değişimi, buzul çağının geri döneceği, keskin bir değişime yol açma tehdidinde bulunmaktadır.

Olayların daha da büyümesine kıyasla hiçbir şey olmayan bir tür virüs hakkında neden bu kadar endişeliyiz? Ancak gerçek şu ki, Koronavirüs herkese kişisel olarak isabet ediyor. Ve eğer buzul yaklaşıyorsa veya okyanus birkaç metre yükseliyorsa, vücut ısımı veya nabzımı kontrol ederek bu etkiyi şahsen hissetmeyeceğim.

Her şey kişinin hislerine bağlıdır.  Çekirge sürüleri girip,  tüm mahsulü tarlalardan yiyip bitirirse, o zaman bir dükkana geldiğimizde çekirge dışında başka bir ürün görmeyeceğiz: şekerli çekirge, tuzlu çekirge vb. Ancak o zaman endişeleneceğiz.

Bu süreçte, odak Koronavirüs üzerindedir.  Hastalık birinden diğerine geçtiği için, zayıflığımızı ve şimdi olumsuz bir şekilde tezahür eden birbirimizle olan bağlantımızı insanlığa gösteriyor. Ayrıca gösterir ki bilinçli ve düşünceli biçimde beraber hareket etmek istersek, birbirimizi virüsten koruyabiliriz.

Salgın bizi tüm çöplerden de arındırıyor: gereksiz şeyleri yaparak ileri ve geri uçmayı bırakmış olduk. Salgın bir yıl daha devam ederse, o zaman hayatlarımız sakinleşecek ve sadece gerekli faaliyetleri yapacağız.

Kimse alışverişe, kıyafet almaya koşmayacak.  Herkes sadece sağlıklı olmak için huzur içinde yaşayacaktır. Virüs bizi kilitler ve iyi çocuklar oluruz. Bunun bir virus değil ama yukarıdan bir yardım olduğu anlaşılır.

Salgın siyaseti etkileyecek ve tüm tutkuları boğacak çünkü hepimiz talihsizlik içinde kardeşsek neden savaşmalıyız ki. Kime hükmetmeye çalışmalılar- en önemli olanın eşiğinde yaşayan insanlar üzerinde mi?

Ve sonra yeni darbeler gelecek: çekirge bulutları, sivrisinekler, fareler.  Çok büyük sayıda oldukları için onlarla savaşamayacağız. Ve böylece hayatımız yavaş yavaş farklı bir görünüm alacak: bundan, nasıl farklı bir biçimde yaşayacağımızı öğreneceğiz. Gerçekten de, bugün insan toplumu daha çok finansal bir baloncuk gibidir: her iki şirketten biri yatırım fonudur.

Doğa yasalarına göre, cansız, bitkisel veya hayvansal seviyede hiçbir canlı, var olmak için gerekenden fazlasını tüketmez. Yırtıcıları, bir leoparı veya bir kurdu avını parçalayıp yerken görüyoruz, ancak bunu hayatta kalmak için yaparlar ve gereğinden fazlasını almazlar.

Ve insan da yaşamalı, sadece gerekli şeyleri tüketmeli, kalanı toplumun faydasına sunmalıdır ve tam olarak onun için gerçekten iyi olan şey budur ve toplumu her türlü aptalca şeyle karıştırmamalıdır.

İnsan toplumu, hayvansal seviyeye karşılık gelen böyle bir maddi yaşam biçimine gelmek zorundadır. Hayvansal beden, diğer tüm hayvanlar gibi yaşamalıdır yani sadece hayatta kalmak için tüketmelidir. Ve artık doğadan hiçbir şey almanıza gerek yoktur, diğer her şey sadece manevi eylemlere, Yaradan’ın çalışmasına yönlendirilmelidir.

Ürünler üretiyoruz,  %90’ına kimsenin ihtiyacı yok. Her şey zincir halinde düzenlenir, burada her biri kendi parçasını üretir ve diğerine aktarır ve zincirin en sonu her şeyi atar, böylece tüm süreç yeniden başlatılabilir.

Bütün modern dünya bu şekilde inşa edilmiştir, aksi takdirde kazanamayacağız. Bizler sırf dünyadaki tüm doğal kaynakları zorla alarak kazanmaktayız. Böyle yaşayamazsınız, çevreyi yok ediyoruz.

Bizi her an yönlendiren egoizm, bizi tahammül etmesi zaten imkansız olan bir yaşama sevk etti. Biz kendimiz, kendi mezarımızı kazıyoruz.  Ölüm meleği kılıcın kenarında bir damla zehir tutar ve itaatkâr bir şekilde yutar ve ölürsün.

Çıkış yolu nedir?  Kabala’nın söylediklerini çalışmaktır, düşüncelerimizi düzeltmektir ve bu düşüncelerle dünyayı düzeltebileceğiz. Doğru düşüncelere sahip birçok insan olduğunda, o zaman onları maddi eylemlere dönüştürmek mümkün olacaktır. Ama düşüncelerimizin kendisi zaten iş yapmaktadır!

Topluma vermek, her şeyden önce doğa yasalarına uymak için gerçek ihsan etmenin ne anlama geldiğini ve toplumun ne şekilde var olması gerektiğini öğrenmektir. Her şey düşüncede çözüm bulur.

İnsanın kendisi, çabaları ve kendi kendini sınırlama yoluyla, hayvanların yaşadığı duruma yani yaşam için hayati önem taşıyandan daha fazlasını tüketmeme durumuna ulaşmalıdır. Ve enerjimizin ve zihnimizin geri kalanını kendi aramızdaki birleşmeye yönlendirmeliyiz.

Koronavirüs salgını ve diğer tüm problemler hayatımızdaki dengesizliğin bir sonucudur.  Maddi düzeyde hayvanlar gibi yaşasaydık, hayvansal bedenimiz için gereğinden fazla tüketmeseydik ve tüm manevi çabalarımızı Yaradan’ı anlamaya yönlendirmiş olsaydık, o zaman hayat güzel olurdu.

Ama biz egoizmimizle tüm dünyaya hükmetmeye, dünyanın içini boşaltmaya ve ondan tüm doğal kaynaklarını zorla almaya çabalayarak bir bozukluğa neden oluyoruz. Ve bu nedenle doğa, dengesizleşir, tüm bu sorunlar kendini gösterir: koronavirüs formundaki biyolojik problemler veya volkanik patlamalar, depremler veya tsunamiler. Tüm bu felaketler, bizim doğada yarattığımız dengesizlikten kaynaklanmaktadır.

Kabala biliminin öğrettiği gibi, kendimizi doğayı sadece gerekli ölçüde kullanmakla sınırlamalıyız. Ve diğer bütün etkili güçler, zaman, büyük bir zihin ve kişinin sahip olduğu arzu, sadece toplumu ıslah etmek, onu Yaradan’ın ifşası için bir araç haline getirmek için kullanılır.

Bugünlerde insan toplumu Yaradan’ın ifşasına zıt yönde hareket ediyor ve bu sebeple doğal olarak tüm bu sorunlara neden oluyoruz ve Koronavirüs sadece başlangıçtır!

Zaten içinde yaşadığımız Mesih dönemi, bize birçok yeni ifşalar getirmelidir.  Umalım ki çabalarımız sayesinde, bu ifşalar iyi olsun ama şu ana kadar, ne yazık ki şüpheli…

İnsan toplumunun uyumsuzluğun neden olduğu tüm virüslerin nedenini, dengeden oluşan doğanın genel yasası ile hızlı bir şekilde öğrenmeye ve aktarmaya çalışalım. Bu basit fiziktir, inanç değil doğa yasasıdır.

Koronavirüsü Ne Yenecek ?

Koronavirüsü neyin yeneceğini konuşmadan önce Koronavirüs ile ilgili söylenen tüm sebeplerin ötesinde daha derin bir sebebin olduğunu anlamalıyız: Koronavirüs pandemisi, insanlığın kişisel çıkar gözeten hesaplamalarına dayanan negatif ilişkilerine doğanın cevabıdır.

Rekabetçi, materyalist ve bireyci yaşam tarzlarımızı kapsayan bu negatif bağlar kişisel, sosyal ve uluslararası ölçeklerde gittikçe artan bir gerilim yaratıyordu.

Bu nedenle bizim daha büyük bir darbeye doğru gitmemizi durdurmak için doğadan bir çeşit darbenin gelmesi gerekiyordu yoksa dünya savaşı kadar yıkıcı olabilecek daha büyük bir darbeye neden olabilirdik.

Bu yüzden Koronavirüs biz pozitif bağ kurmaya, birbirimize karşı egoistçe, sömürücü ve manipülatif tutumumuzu özgecil, destekleyici ve cesaret verici bir tutum ile değiştirmeye hazır olana kadar durmayacak.

Bu olduğu takdirde insanlar arasındaki pozitif bağ doğa ile bir güçler dengesi yaratacaktır. Sonra, birbirimizle ilişkilerimizin ne kadar olumsuz olduğunu göstermek için ortaya çıkan Koronavirüs ortadan kalkacak.

Nihayetinde Koronavirüsü yenmek için ihtiyacımız olan, birbirimize karşı tutumumuzu hizaya getirmek ve ilişkilerimizi olumsuzdan olumluya doğru düzeltmektir.

Bunun için Koronavirüsün birbirimize olan olumsuz egoist tutumlarımızı açığa çıkardığını görmeliyiz ve aramızda gelişmiş olan içsel uzaklığımızın üstesinden gelebilirsek, o zaman virüsü ve hayatımızdaki başka pek çok olumsuz olayları ve problemleri sonlandırabiliriz.

 

Twitter’da Düşüncelerim / 22 Mart 2020

Bütün dünya #Koronavirüs‘e karşı bir çare oluşturulmasını bekliyor. Kusursuz çözüm, tüm egoistik “virüslerin” üzerinde küresel birliğimizdir. Deneyelim ya da en azından bunun hakkında bir düşünelim…

Virüs bize gizlenmesi, T”A’de kısıtlanması ve ihsan etmeye, bağa dönüştürülmesi gereken egoizmimizi gösteriyor.

Pesah (Mısır’dan göçün öyküsü – egoizm) safhamızla ne kadar örtüşüyor. Doğa bize, onun üzerinde üst dünyanın niteliğine nasıl yükseleceğimizi öğretir – ihsan etmeye ve aramızdaki bağa.

Hükümetler her durumda, her vatandaşa yaşam masrafları için belirli bir meblağ ödemek zorundadır. Kabala’ya göre, bu, herkes için zorunlu bir eğitim kursuna doğrudan bağlı olmalıdır – yeni toplum ve onun kuralları-yasaları hakkında eğitim.

Koronavirüsün Nesi Eşsiz?

Şu anda yaşadığımız koronavirüs salgını tarihe çok benzersiz bir dönem olarak geçecek. Dünyanın dört bir yanında acil durum ve ekonomik ve sosyal yapılarımızın felci, küçük ve az görünür bir virüs yüzünden ortaya çıktı.

Koronavirüsün sağlık riskleri dışında, insan toplumunun inşa edildiği sistemleri tehlikeye atıyor. Ekonomik ve sosyal statü arasında, basit bir işçi veya başkan olsun ayırım yapmıyor.

Güçlü ekonomik ve sosyal yapılarımız olduğunu düşünsek, mikroskobik bir virüsün ayaklarımızın altından halıyı çekebileceğini çabucak gördük. Sol, sağ ve merkez ülkeler sınırlarını kapatıyor ve vatandaşlarının gerekli ihtiyaçları için ayrılmak dışında evde kalmasını istiyor.

Bu nedenle, küçük bir virüsün nasıl ortaya çıktığını ve aramızdaki materyalist bağlantıları, para kazanma, sömürmeye ve rekabet etmeye dayalı bağlantıları nasıl kopardığını görüyoruz.

Koronavirüs: İnsanın Doğayla Dengesizliği Örneği

Doğa sürekli dengeyi yeniden sağlamayı amaçlıyor: herkesin ortak yararını göz önünde bulundurarak iyi yağlanmış bir bağımlılık durumu. Öte yandan egoist doğamız, insan egosu kendine fayda sağlamak için herkesi ve her şeyi kullanmaya çalışırken karşılıklı düşünceye karşı çıkıyor.

Benzersiz yüksekliklere egoist bağlantılarımızı sürerek bu virüsü getirdiğimizi takip ediyor. Sonuç olarak, egoist bağlantılarımızı kopartacak güce sahip biyolojik parçacık ortaya çıktı.

Koronavirüsü dışında modern dünyada kişisel, sosyal, küresel ve ekolojik ölçeklerde sayısız sorunla karşılaşıyoruz ve bunların hepsi başarımızı başkalarının yıkımı üzerine inşa etmeye çalışmamızdan kaynaklanıyor.

Son zamanlarda insan egosu tüm kısıtlamaları geçti. Doğanın integral mekanizması artık biz insanlar arasındaki sömürü, manipülasyon ve istismar seviyelerine katlanamıyordu ve böylece koronavirüsü ile tepki gösterdi.

Doğada insan seviyesi en etkili olanıdır. Alt animasyon, bitkisel ve hala seviyelerinde fiziksel ve biyolojik bağlantıları etkiler. Bu nedenle negatif insan bağlantıları, daha düşük seviyelerde biyolojik fenomenlerden insanlara karşı olumsuz geri bildirim kazandırır.

Ancak, salganlar dünyamızda yeni bir şey değil. Ego bugünden çok daha küçükken geçmişin diğer salgınlarında daha fazla ölümler yaşadık. Pandemikler o kadar acımasızdık ki tüm şehirlerin nüfusu ile bile attılar. Dahası koronavirüsün ölüm oranı nispeten düşük ve karşılaştırıldığında mevsimsel grip daha fazla hastalık ve ölüme neden olmuştur. Koronavirüsü hakkında bu kadar eşsiz olan nedir?

Koronavirüsün nesi Eşsiz?

Koronavirüsün benzersizliği, dünyamızda elde ettiğimiz en yüksek ilerlemelere rağmen hayatımızı nasıl düzene sokamadığımızı gösteriyor.

Tam malzeme refahı ile pozitif insan ilişkilerinden yoksun. Ve biz sadece kendimize veya daha doğrusu, her düşünce ve eylemimizin altında gizlenmiş egoist insan doğasına ispatlayabiliriz.

Koronavirüsün ortaya çıkması sayesinde doğa bize sadece egoyu tedavi etmemiz gerektiğini gösteriyor, ı. e., Dünyaya yaklaşımımızı ” başkaları bana nasıl fayda sağlayabilir?” ” başkalarına nasıl fayda sağlayabilirim?” olarak değiştirmemiz gerektiğini. Salgının arkasındaki en derin anlam budur.

Küresel ve integral bir dünyada yaşıyoruz ve koronavirüs salgını, birbirine bağımlı bir dünyada egoya dayalı bağlantılarımızın hatalı ve tehlikeli olduğunu açıklıyor.

Doğa bizi birbirimize olan tamamen bağımlılığımızın farkına getirdi. Bu idrak, sömürü, manipülasyon ve istismar ve istismar edenlerin yerine karşılıklı destek, teşvik ve değerlendirme davranışları ile birbirimizle ve doğayla nasıl farklı bağlantı kurabileceğimizi incelemek için zaman verilmektedir. Bu vardiyadaki zamanı etki ‘ e kadar kullanırsak, bu salgından yeni ve dengeli bir dünyaya çıkar ve küresel bağımlılığımızı uyumlu bir şekilde yaşayacağız.

 

Koronavirüs Aşısı

Koronavirüs çoktan seksen ülkeye yayıldı ve bizlere, birbirimize ne kadar bağımlı olduğumuzu gösteriyor. Bu virüslerin hava veya fiziksel temas yoluyla bir kişiden diğerine nasıl bulaştığını araştırıyoruz.

Ama aslında, bu şekilde değil düşüncelerimiz yoluyla yayılıyorlar. Sonuçta, tek bir alanda birbirimize bağlıyız ve eğer sizin hakkınızda kötü düşünürsem, o zaman düşüncelerimle, içinizde her türlü tezahür ve sonuca neden olan düşünceleri uyandırırım.

Bu olgu, uluslararası güvenlikle uğraşan kişiler tarafından bilinir. Kabala bilimi, düşüncelerimizin, doğanın tüm güçlerinin ya en yıkıcı gücüne ya da en yardımsever gücüne sahip olduğunu açıklar. Ama ne yazık ki bizler sadece yıkıcı düşünceler kullanarak hareket ediyoruz.

Bu nedenle, ne koronavirüs ile mücadelede önleyici tedbirler ne de yeni antibiyotiklerin icadı bize yardımcı olacaktır. Bu virüs olmazsa, başka bir virüs ortaya çıkacaktır. Sonunda, insanlar arasındaki ilişkileri iyileştirmemiz gerektiğini anlamalıyız. İlişkilerimiz ve düşüncelerimiz iyi olursa, o zaman hiçbir virüs ortaya çıkmayacaktır.

Başkaları hakkındaki düşmanca düşünceler ya da uyuşmazlıklar, insanın bedenini sarar ve hastalık olarak kendini gösterir. Bu, kendimizi savunamayacağımız en üst düzeyde bir hastalıktır çünkü düşüncelerimiz üzerinde gücümüz yoktur. Kimin neyi düşündüğünü bilmiyoruz ve kendi düşüncelerimizi bile kontrol edemiyoruz.

Bu nedenle, bu büyük bir sorundur. Herkese karşı iyi olması için, düşüncelerinin nasıl kontrol edileceği kişiye öğretilmelidir. Tüm virüsleri yenebilmemizin tek yolu budur. Böyle bir ıslah için Kabala bilimine ihtiyacımız vardır; başka yolu yok.

Sonuçta, egoist insan doğası bizi sadece kendimiz hakkında düşünmeye iter. Bu nedenle, bir kişiye başkaları hakkında düşünmeyi öğretmek için, özel bir bilim, benzersiz bir metot ve bir grup çalışması gerekir. Çok basit görünüyor ama bu insan doğasının tam zıttıdır.

Kendimizi düzeltmeye başladığımızda, dünyanın bize bağlı olarak değiştiğini göreceğiz. Çevremizde, Üst ışık olarak adlandırılan ve tüm dünyayı mümkün olan en iyi şekilde hareket ettiren ve düzenleyen özel bir güç olduğunu hissetmeye başlayacağız. Bu güce gireriz ve içinde yaşarız ve herhangi bir koronavirüs veya diğer hastalıklardan korkmayız.

Yakın zamanda Tel Aviv’de büyük bir uluslararası Kabalistik kongre düzenledik. Her gün Sağlık Bakanlığı’nın kongreye katılmamızı yasaklayacağı korkusu vardı.

Sonuçta, bu büyük bir şehirde bir araya gelen, birlikte oturan, birbirine sarılan, aynı masada yemek yiyen, aynı havayı soluyan ve aynı odada üç gün geçiren, 5.000’den fazla insanla büyük bir toplantıydı. Tüm hava farklı virüslerle doluydu, ancak hiç kimse enfekte değildi.

Bunun nedeni aramızdaki bağ yoluyla en doğru ve etkili aşılamayı ve dezenfeksiyonu gerçekleştirmemizdir. Bu, insanlık için birliğin gücünün her şeyi nasıl temizlediğini, yerine getirdiğini ve kutsallaştırdığını gösteren bir örnek olabilir.

Tek bir düşüncede birleşmek istediğimiz gerçeği ile tek bir amaç uğruna, her biri kendi düşüncemizden oluşan bir kuvvet alanı yaratırız. Düşünce güçtür. Tüm güçlerimizi birbirine bağlayarak, fiziksel veya biyolojik olarak dünyadaki tüm alanların en yükseği olan bir güç alanı yaratırız.

Bu alanı kendimizin üzerine koyarsak ve hepimizin bu alana bağlanmak isteyerek ve hepimizin dost ve kardeş olarak “Tek kalp, tek adam” olmayı istersek, o zaman hiçbir şey bize zarar veremez.

Bu böyle çalışır, çünkü kişinin düşüncesi, onun yapabileceği en yüksek etkiyi oluşturur. Bu nedenle, altında bulunan tüm virüsleri daha düşük seviyelerde yok eder: Cansız, bitkisel ve hayvansal. Bu alan, birlikte tüm olumsuz faktörleri yok eden küresel bir pozitif güç yaratan sevgi ve birliği yayar.

Bu nedenle korkacak bir şey yok. Zehir içebiliriz ve manevi alanla doğru bağlantıyı hedeflersek, o zaman hiçbir şey bize zarar veremez. İnsanlar bizimle iyi iletişim kurarak kendilerini koruyabilirler ve daha sonra onları hastalıktan koruyacak bir antivirüs alırlar. Hepinize sağlık diliyorum!

 

Korona Virüs: Sosyal Altyapımızı Değiştirme Fırsatı

“Birbirimize yardım edip birbirimizi desteklersek, bu geçici süreyi yepyeni, dengeli ve uyumlu bir dünya haline getirmek için gereken her şeye sahip olacağız.”

Korona virüs salgınının başlamasından bu yana hayatımızdaki aksaklıklardan şikayet etmek için birçok neden bulabiliriz. Ancak, daha yakından bakarsak, sosyal altyapımızı daha iyi hale getirmek için nadir bir fırsatın ortasında olduğumuzu göreceğiz.

Korona virüsün dünya çapındaki dalgalanma etkileri bize benzersiz bir idrak testi sağlamıştır: Korona virüs salgını kriz ya da fırsat, hastalık ya da ilaç, virüs ya da aşı, evlerimizde izolasyon ya da insan bağının yeni evresi olarak görüp görmememiz, yalnızca bizim tutumumuza bağlıdır.

Doğa her şeyi ve herkesi daha fazla bağ için geliştirir. Gerçekte, doğanın varoluşsal niteliği içinde yüzeye çıkan tüm gözyaşlarını ve bölünmeleri onarmayı ve iyileştirmeyi amaçlamaktadır.

Aşırı tüketim, materyalist durum ve sömürücü güç için koşuyor olduğumuz paralel yarışlar, hayatımızı bu alanların birinde veya tümünde diğer kişileri geçecek şekilde kurduğumuz yerde, Korona virüsün başlamasıyla aniden durdu.

Eğer bir an için geri adım atıp insanlığı tek bir organizma olarak görürsek, o zaman Korona virüsün nasıl bir hastalık olarak değil de ilaç olarak geldiğini görebiliriz: insanlığın vücudunu onun hücrelerinin- yani bizlerin- egoist, tüketici ve materyalist bağımlılığından iyileştirmek için.

Bununla birlikte, her birimiz başkalarını harcama pahasına kendi çıkarlarımızın peşinde koştuğumuz yerde, buna göre çalışan sosyal altyapılar yaratıp bunlara bağlı kalarak, dar egoist lenslere bakmaya alıştığımızdan, Korona virüsün hayatımıza getirdiği kısıtlamaların olumlu etkisini görmeyi çok zor buluyoruz.

Karşıt zihniyetimiz nedeniyle doğanın olumlu etkisini olumsuz olarak algılıyoruz: doğa integral olarak, birbirine bağımlı tek bir bütün olarak işlev görürken, biz kendimizi diğer insanlardan ve doğadan ayrı varlıklar olarak görerek bireysel algılıyoruz.

Ayrıca, doğanın onu dikkatle ve kademeli olarak tam bir bağ ve öz denge safhasına yönlendirerek, her an tüm yaratılışın faydasına hareket ettiği yerde bizler karşıt bir şekilde hareket ediyoruz: bencil bir şekilde, sadece kendi menfaatimiz ve konforumuz için ihtiyaç duyduğumuz herkesi ve her şeyi hesaba katarak.

Dolayısıyla, doğada olumsuz bir eylem veya tutum yoktur. Negatif olarak algıladığımız şey, doğanın pozitif ve özgecil formuna karşı bizim negatif ve egoist formumuzdan kaynaklanmaktadır.

Bu nedenle, eğer bizler Korona virüsü bize ilacını veren doğa olarak – birbirimize daha olumlu bir şekilde bağlanmak ve yeni keşfedilen karşılıklı küresel bağımlılığımızı ümit verici bir şekilde gerçekleştirmek için bir fırsat olarak görürsek – o zaman hepimiz için mutlu ve sağlıklı bir dünya yaratabileceğiz.

Açıkça, başlangıçta aramızda kurduğumuz engelleri aşmanın zor olması bekleniyor. Ama eğer birbirimize yardım edip birbirimizi desteklersek, bu geçici süreyi yepyeni, dengeli ve uyumlu bir dünya haline getirmek için gereken her şeye sahip olacağız.

Koronavirüs Dönemi – Sakinleşme ve Hayatlarımızı Yeniden Düşünme Zamanı

Hayatlarımızı neden ve nasıl yaşadığımız hakkında durup düşünmemiz gereken yeni bir tarihsel döneme girdik.

Koronavirüs dünya çapında bir fenomen haline gelmeden önce çok tehlikeli bir küresel safhadaydık.

Alarm zillerinin çaldığını hissetmiştim zira küresel gerilim ve kaygı tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşıyordu. Muazzam miktarda hava kirliliğinin yanı sıra kişisel, sosyal, küresel ve ekolojik ölçeklerdeki diğer birçok sorunun arasında gerek şiddetle büyüyen dünya borcu, gerek gergin uluslararası ilişkiler; başka bir dünya savaşına doğru kontrolsüzce ilerliyormuşuz gibi hissettim.

Öyle ya da böyle, gezegen çevresinde kurduğumuz yanlış rekabetçi-egoist ilişkilerimizin sakinleşmesi gerekiyordu.

Hayatlarımızı neden ve nasıl yaşadığımız hakkında durup düşünmemiz gereken yeni bir tarihsel döneme girmiştik.

Sonra birdenbire, görünüşte apansız Koronavirüs geldi. Tam olarak tüm küresel gerilimlerin kopmak üzere olduğu çok tehdit edici bir zamanda ortaya çıktı.

Bu nedenle işlerin şu an olduğu gibi ortaya çıkmasından ve çok daha kötü olmamasından mutluyum.

Ek olarak, Koronavirüs’ün nedenleri üzerine saçılan tüm teorilerin ötesinde, doğanın yüce gücü herkesi ve her şeyi çok kusursuz ve şefkatli bir şekilde yönlendirir. Başka bir deyişle, doğa yüzleşiyor olduğumuz korkunç durumdan çıkışımızı çok kesin bir şekilde organize etti.

Biz, insanlık kendimizi bir çıkmaza ittik. Ardından, göreceli yumuşaklıkla, bizim adımıza herhangi bir seçim olmadan, doğa yeni bir safha ve karmaşıklığımızdan bir çıkış yolu organize etti.

Ve bugün, bir çoğumuz yapacak hiçbir şey olmadan evde oturuyoruz. Kendimizi meşgul ediyor olduğumuz yapay ve gereksiz şeyler artık daha fazla onları kullanmaya gerek duymadığımız için hızla kaybolacak.

Hayatlarımız, çocuklarımız ve torunlarımıza gelince, hem yönetim hem de toplumsal düzeylerde topluma karşılıklı bir destek ortamı getirmekle ilgilenecek yeni departmanlar ve ekipler oluşturmak akıllıca olacaktır. Böylece yeni bir yaşam tarzına alışana kadar gelişimimizin bu yeni, eşsiz evresi boyunca hepimiz hayatta kalacağız.

Umarım bu krizden sonra, kaslarını esneten ve antenlerini dünyaya yayan tüm süper güçlü ülkeler – biri finansal olarak, diğeri askeri ve diğeri endüstriyel vb. – Çin, Avrupa Birliği, ABD, Rusya, İran ve diğerleri gibiler soğukkanlılıklarını geri kazanacak ve kendilerini normalleştirecekler. Ayrıca, insanların dünya çapındaki tüm seyahat çılgınlığından sakinleştiğini görmeyi umuyorum.

Bu Koronavirüs döneminden çıkarken böyle fenomenler göreceğimizden eminim.

Yeni bir dünya zihnimde canlandırıyorum, neden hayatta olduğumuzu, yaşamın anlamının ne olduğunu düşünmek ve tüm koşuşturmaya son vermek için akıllarımızda ve kalplerimizde daha da fazla yer açacağımız bir dünya.

Koronavirüs bize vuruncaya kadar, odanın bir köşesinden diğerine koşan küçük çocuklar gibiydik.

Bundan sonra hepsi değişecek.

Bizler daha da olgunlaştık ve doğa, disiplinli bir ebeveyn gibi, parmağını bize doğrultuyor ve “Bu kadarı yeter! Otur ve ne yaptığını düşün! ” diyor.

Durmamız ve hayatlarımızı nasıl ve neden yaşadığımızı düşünüp taşınmamız gereken yeni bir tarihsel döneme girdik, yatışmamız ve daha sabırlı olduktan sonra, hayatlarımızı birbirimizle ve doğa ile nasıl daha dengeli bir şekilde yaşayacağımızla ilgili daha fazla iç gözlem, deneyim ve bilgiyle ilerlememiz gerekiyor.

 

Coronavirüs İçin Bir Tedavi Var Mı? (Quora)

İnsanların beklediği gibi bir cevap olmayabilir, çok derin gelebilir ancak olumlu insan bağı gerçekten sadece koronavirüs için değil, kişisel, sosyal, küresel ve ekolojik ölçeklerde yaşadığımız tüm problemler için nihai çözümdür.

Bugün, koronavirüs bize, tehlike karşısında hepimizin eşit olduğunu ve kaçış olmadığını gösteriyor.

40 yılı aşkın süredir çalıştığım ve öğrettiğim Kabala bilgeliği, olumlu insan bağından daha güçlü bir şey olmadığını belirtir.

İsrail de dahil olmak üzere çeşitli ülkelere panik yayıldıktan sonra, koronavirüs salgını ışığında pozitif insan bağının muazzam gücünün pratik bir örneği olarak,Tel Aviv’de bir Dünya Kabala Kongresi’ne ev sahipliği yaptık.

Üç gün, 78 ülkeden yaklaşık 5.000 kişi eğitim görüyor, yemek yiyor, şarkı söylüyor, sarılıyor ve birlikte dans ediyordu. Ayrıca, katılımcıların birçoğu birbirleriyle kalacak yeri paylaştı. Kongrede bir sağlık ekibimiz vardı ve tüm kongre boyunca hiç hasta olan olmadı.

İlke çok basit: Birliği hedeflersek korkacak hiçbir şeyimiz yok.

Olumlu bağımız “dezenfektan”dır ve her hastalık için gerçek tedavidir çünkü bağ kurarak doğanın birbirine bağlı formuna yakınlaşırız ve doğa ile belirli bir dengeyi yaşarız. Tüm hastalıklar, doğa ile olan dengesizliğimizden kaynaklanır ve bu nedenle sadece birbirimizle bağlanabilirlikte, bu aracı doğa ile daha fazla dengeye girmek için nasıl kullanacağımızı öğrenmeli ve neticede olumlu sonuçlar yaşamalıyız.

Eğer düşüncelerimiz ve tutumlarımız birbirimize karşı olumlu, karşılıklı saygı ve yardımsever ise, o zaman zararlı güçlere karşı bağışıklık kazanırız. Tek bir düşüncede ve hedefte bağlandığımızda, “tek kalp tek adam olarak”, bir sevgi alanı inşa ederiz ve her hastalıkla başa çıkma gücü kazanırız.