Category Archives: Rabaş

Bir Kabalistin Dünya İçin Endişesi

Yorum: Dünyanın perspektifinin düzeltilmesi gerektiğini söylüyorsunuz, ama haberleri izlediğimde dünyada hiç hissetmediğim farklı şeyler olduğunu görüyorum.

Bu beni biraz endişelendiriyor çünkü her zaman haberleri dinleyen ve dünyada olup biten her şeye karşı çok duyarlı olan ve herkesi sanki kendi oğullarıymış gibi derinden önemseyen Rabaş’ı düşünüyorum. Bu, duygularımın Rabaş’ın duygularına hiç benzemediği anlamına geliyor.

Benim Yorumum: Henüz Rabaş’ın seviyesine ulaşmadığınız için bu o kadar da kötü bir şey değil. Umursamanız iyi bir şey, önemsemeye devam edin.

Rabaş, dünyanın tüm sorunlarını, onun içinde nasıl tezahür ettiklerini anladı ve tabi ki onun için çok acı vericiydi. Siz, insanlığın çocuklarınız gibi olduğunu hissetmiyorsunuz ve bu nedenle kayıtsızsınız. “Ne olmuş yani bir şey yanıyorsa, biri öldürüldüyse, bir şey olduysa? Dünya çapında her gün milyonlarca insan öldürülüyor.”

Rabaş ise bunu manevi olgu olarak hissetti, bu da tüm dünyanın onun önünde olduğu anlamına geliyordu. Aslında dünyada olup biten her şeyin kendisine nasıl ağır bir yük gibi yüklendiğini görebiliyordu.

Bize öyle geliyor ki, tamamen egoist bir bakış açısıyla bir Kabalist, bulutların üzerinde bir kuş gibi, tüm maddi sorunlardan arınmış, dünyamızı unutarak, hiçbir şeyi umursamadan yüzüyor. Hayır. Her şey onu ilgilendirir çünkü dünyanın genel ıslahını önemser.

“Öğretmenim ve Ben”

Facebook Sayfamdan Michael Laitman 22.09.2020

Şubat 1979’da soğuk ve yağmurlu bir akşam, arkadaşım Chaim Malka ile her zamanki gibi Kabala kitaplarını araştırırken, bunun umutsuz olduğunu anladım. “Chaim,” dedim, “hemen şimdi bir öğretmen bulacağız.” Arabaya bindik ve insanların Kabala çalıştığını duyduğum, Ortodoks bir şehir olan Bnei Brak’a gittik. Ön cama sanki yağmur boşalırken; arabayı sıfır görüş mesafesiyle neredeyse kör bir şekilde sürdüm. Ama içsel olarak sürüyordum; devam etmek zorundaydım.

Şehre girdikten sonra nereye gideceğimiz konusunda hiçbir fikrimiz yoktu. Birden, kaldırımda karşıdan karşıya geçmek için bekleyen bir adam gördüm. Yağan yağmurda etraftaki tek kişi oydu. Pencereyi açtım ve selin içinden bağırdım: “Kabala’yı buralarda nerede çalışıyorlar ?!”

Adam ilgisizce bana baktı ve “Sola dönün ve meyve bahçesine doğru sürün. Caddenin sonunda karşıda bir ev göreceksiniz; Kabala’yı çalıştıkları yer orası.”

Meyve bahçesinin yanındaki evde, öğretmenimle tanıştım, Rav Yehuda Leib HaLevi Ashlag’ın ilk oğlu ve halefi Rav Baruch Shalom HaLevi Ashlag (RABAŞ), Zohar Kitabı üzerine yaptığı Sulam (Merdiven) yorumundan sonra Baal HaSulam (Sulam’ın yazarı) olarak bilinen 20. yüzyılın en büyük kabalisti.

Sonraki on iki yıl boyunca, RABAŞ’ın kişisel asistanı olarak hizmet ettim ve baş öğrencisi oldum. O’nunla sabah üç saat, akşam iki saat herkesle birlikte çalıştım. O’nu yalnız başımıza günlük gezilerine, sahile ya da parka götürürken dahi çalıştım. İkimiz hafta sonlarını birbirimizin şirketinde geçirdiğimiz her hafta sonu O’nunla çalışıyordum ve bir ay hastanede kaldığında uygun zamanlarda O’nunla çalıştım. İster ders sırasında ister araba sürerken veya başka bir fırsatta olsun, maneviyatla ilgili sorabileceğim tüm soruları sordum. O’na sordum çünkü bilmem gerekiyordu. O’nun,  bin yıl öncesine dayanan bir soyun son halkası, son Mohikan olduğunu biliyordum ve bu öğretiyi devam ettirmem gerektiğini de biliyordum.  Her dersi kaydettim ve sözlerini not aldım. O’ndan elimden gelen her şeyi, kelimelerin dışsal ve içsel anlamlarını özümsedim, böylece zamanı geldiğinde onları aktarabilirdim.

Birkaç yıl sonra, RABAŞ bana manevi çalışma yapacağım arkadaşlara ihtiyacım olduğunu söylediğinde O’na kırk öğrenci getirdim. Onlar için, kişinin sıradan bir insandan bir Kabaliste – insan doğasının en içsel inceliklerini ve Yaradan’la olan ilişkisini bilen – ilerlemesi hakkında paha biçilmez denemelerini yazmaya başladı.

RABAŞ’ın denemeleri sadece öğrencilerinin değil, hepimizin, her birimizin yolunu açtı. Şimdi bu denemeler, maneviyata ulaşmak isteyen herkese yolu gösteren bir deniz feneridir. Bize birbirimizle nasıl ilişki kuracağımızı ve yol boyunca içimizde keşfettiğimiz duygu ve durumlarla nasıl ilişki kuracağımızı öğretirler. RABAŞ, babasına çok benzer şekilde, bir öncüydü, sonsuz cesaret, şefkat ve insanlık sevgisinin öncüsüydü.

1991’de ölümünden sonra, insanlar benden öğretmenliğe başlamamı istediler. RABAŞ beni hala onunla birlikteyken öğretmeye teşvik etmişti, bu yüzden insanlar bana başvurduklarında kabul ettim ve Bnei Baruch (Baruch’un oğulları) adını verdiğimiz bir çalışma grubu kurdum. Gerçekten bizler o zaman çok arzu ettik, adı hak etmeyi ve öğretmenimin manevi çocukları olmayı arzuladık.

Bugün, O’nu vefatının 29. yıl dönümününde anarken, Bnei Baruch adını hak etmeye, O’nun sevgi ve birlik yolunda yürümeye ve dünyadaki tüm susamış ruhlara otantik Kabala bilgeliğini yaymaya devam edeceğimizi umuyorum.

“Ve bir kez bu giysiyi talep ettiğimde sevginin kıvılcımları içimde ışıldamaya başlar. Kalbim dostlarla birleşmeye özlem duyar ve bana öyle gelir ki, gözlerim dostlarımı görüyor, kulaklarım onların sesini duyuyor, ağzım sevgi ve neşe içinde onlarla konuşuyor, eller kavuşuyor, ayaklar daireler çiziyor ve dünyasal sınırlarımın ötesine geçiyorum. Dostlarım ve benim aramdaki geniş uzaklığı unutuyorum… ve bana öyle geliyor ki dostlarım ve benim haricimde dünyada başka bir gerçeklik yok. Bundan sonra, “ben” iptal oluyor ve onlarla kaynaşıyorum ta ki dostlarımın haricinde dünyada hiçbir gerçekliğin olmadığını hissedene kadar” (RABASH, Mektup No. 8).

Uzlaşma Yoksa Grup Da Yoktur

Rabaş, Rabaş’ın Yazıları, Makale ‘‘Toplantının Gündemi 2’’: Bu Midraş’ta yazılı olana benzer (Vayikra Rabba, Bölüm 4): “İki kişi bir tekneye bindi. İçlerinden birisi kendi oturduğu yerin altında, teknede bir delik açmaya başladı. Diğeri dedi ki, ‘Neden delik açıyorsun?’ O cevapladı, ‘Neden senin umurunda olsun ki? Kendi altımda delik açıyorum, senin altında değil.’ Diğeri cevap verdi, ‘Aptal! Tekneyle birlikte ikimiz de boğulacağız!’”

Grup için neler yaptığınızı, her zaman göz önünde bulundurmalısınız – yalnızca toplantı ile ilgili olarak ölçülebilen pozitif veya negatif bir eylem.

Düzen şöyle olmalıdır; eğer birisinin dost sevgisini geliştirebilecek bir önerisi varsa, bu konuşulmalıdır fakat bu tüm dostlar tarafından kabul edilmelidir. Böylece burada hiçbir zorlama söz konusu değildir.

Konuşma çok net, kesin ve kapsamlı olmalıdır, böylece herkes uygulama için hem fikir olur ve kabul eder. Başka türlü olamaz. Eğer rıza yoksa, grup da yoktur.

Soru: İçsel çalışmada onu görselleştirebilirim. Fakat böyle bir koşul dışsal olarak nasıl ortaya çıkabilir ki herkes grubun verdiği kararı kabul eder?

Cevap: Bu, içsel çalışmanın konusudur. Yaradan’ın Kendisini ifşa edeceği bir sistem olacak on unsuru bağlarsınız. Eğer en az bir element aynı fikirde değilse, o zaman bu, Rabaş’ın yazdığı gibi: “Teknede bir deliktir”.

No Agreement, No Group

Edinim Merdiveni Sabittir

Soru: Hali hazırda hangi Kabalistleri gözden geçirdiniz, onları daha iyi hissediyor musunuz? Bu yoldaki kişisel deneyiminiz nedir?

Cevap: Gerçek şu ki, tüm Kabalistler tam edinim için, birbirleriyle tam olarak birleşmek için manevi yükseliş merdiveninin çok büyük basamaklarından geçtiler.

Ben onlar kadar yüksekte değilim, onların her birinin nelerden geçtiğini söyleyemem.

En çok hocam Rabaş’ı hissediyorum. Benim için en önemli şey sürekli ona bağlı kalmak. Ben, Üst Işığı ondan alıyorum. Her ifşa, edinim bana sadece onun aracılığıyla gelir.

Manevi hiyerarşide Rabaş’ın üstünde babası Baal HaSulam, sonra Ramhal, Ari ve diğer Kabalistler vardır. Fakat çalışmada, Işığı Rabaş’tan alıyorum. Manevi edinim merdiveninin basamakları sabittir.

The Ladder Of Attainment Is Constant

Pratik Öneri Eksikliği Yok

Soru: Rabaş’la çalışırken, metodolojinin kendisinde, bir uygulama eksikliği hissettiniz mi?

Cevap: Bunu hissettim, çünkü genel olarak henüz geliştirilmemişti. Kendime nasıl uygulayacağımı, onu nasıl gerçekleştireceğimi, kendimi nerede alçaltacağımı ve nerede yardım edeceğimi bilmiyordum.

Bu metodoloji hemen anlaşılmamaktadır. Aylar ve yıllar alır. Bu nedenle, bütün hayatımız bize bunu gerçekleştirmemiz için verildi. Örneğin, matematik çalışırken, onu zihninizle öğrenirsiniz ve hiç değişmezsiniz. Burada ise, kitaptaki sayfayı çevirmek ve bir sonrakini anlamak için, değişmek ve daha sonra bir önceki sayfayı okumak zorundasınız. Eğer bir insan değişemezse, on sayfayı çevirse bile orada ne yazdığını anlamayacaktır.

Uygulama sadece bir grubun içinde gerçekleştirilir. Her şey Rabaş’ın grupla ilgili makalelerinde açıkça belirtilmiştir. Hepsini alın ve onları uygulayın. Pratik öneri eksikliği yoktur. Sadece uygulama.

No Shortage Of Practical Advice

“Kibirli” – Kişideki İçsel Engeller

Rabaş, “Dostunu Kendin Gibi Sev” ile İlgili Olarak: ‘‘Ancak, gruba yarar sağlamak için zaman ve çaba harcadıklarından, tüm toplantılardan sonra her biri hesap yapıp, kendileri için bu topluluktan ne aldıklarını, alma arzusunun ne kazandığını görürler. Kişi, kendi yararı için uğraşmış olsaydı, muhtemelen daha başarılı olmuş olacaktı. Oysa şimdi şöyle söyler: “Topluluğa katıldım, çünkü onun sayesinde tek başıma kazanabileceğimden daha fazlasını kazanabileceğimi düşündüm. Fakat şimdi görüyorum ki hiçbir şey kazanmadım.”

Bir kişi, ‘İnsan dost sevgisi, ihsan etme ve diğerlerine fayda sağlama amacı için çalışmalı’ dediğinde, herkes ona güler ve dalga geçer. Bu onlara bir tür şaka gibi gelir ve bu laiklerin koltuğudur. Bununla ilgili şöyle denir: “Fakat günah herkes için utanç vericidir ve onlar yaptıkları her şeyi kendileri için yaparlar.” Böyle bir toplum kişiyi kutsallıktan ayırır ve onu alay dünyasına atar. Bu, alaycı kişinin koltuğunun yasağıdır.’’

Bir kişi ilerledikçe, egoizmi büyür ve aniden Kabalistik grubun yapısal prensiplerine aldırış etmemeye ve küçümsemeye başladığını hisseder. Bu, bir insanın içinden yükselir ve bu tür bozukluklarla doğru bir şekilde çalışması ve onları yardıma dönüştürmesi gerekir.

Her şey sadece içsel çalışmayla ilgilidir.

Soru: Kişi onlusunun aniden bir kibirliler/alaycılar topluluğuna dönüştüğünü hissederse ne olur?

Cevap: Bu da içsel çalışmayı gerektirir, çünkü dışında gördüğü her şey aslında onun içinde gerçekleşir. Kişi, kendi içselliğini görür.

Soru: Yani grupta çalışmaya devam etmeli midir?

Cevap: Bir kişi gruptan, ancak tüm grup bağ kurma yolunu izlemenin gerekli olmadığını düşünüyorsa ayrılır. Bunun dışında, gördüğü her şeyin, aslında kendi egoizminde gözlemlediği gerçeğiyle başlaması gerekir.

Soru: Peki bununla nasıl çalışır? Amacın önemini arttırarak mı?

Cevap: İlk ve en önemlisi, kişi kendini yükseltir. Kendini böyle kontrol eder. Eğer kendini değiştirir ve grubun da değiştiğini görürse, bunların kişisel ipuçları/işaretler olduğu anlamına gelir.

Soru: Peki şimdi kendisinin kibirli olduğunu görüyorsa: oturuyor ve içinden her şeye gülüyor mudur? Dostlarına tekrar katılmak için ne yapabilir?

Cevap: Bırakın yardım istesin. Hatta açıkça ona yardım etmeleri için dostlarına dönebilir.

Soru: Yaradan’ın insanları gruba getirmesi ve bir noktada grubun kibirli (alaycı) bir topluluğa dönüşmesi mümkün müdür?

Cevap: Her şey mümkündür. Bu nedenle, hepsini tartışmak ve esas olarak Arvut’u tutmak gerekir (karşılıklı garanti). Eğer bir grup doğru çalışıyorsa, kibirlilik sadece her üyedeki, diğer üyelerle ilgili içsel bozukluklardır.

Kişi yavaş yavaş, dışsal hiçbir şey olmadığını hissetmeye başlar. Yaradan da dahil olmak üzere, önündeki her şeyi ve hayal edebileceği her şeyi, içinde mevcut olarak görür.

“The Scornful”—Internal Obstacles In A Person

İnanç, Korku Ve Yaradan’la Yapışma

Rabaş, ‘‘Dost Sevgisi- 2’’: Yine de, inancı edinmek için, korkunun önce gelmesi gerekir, “Zohar’a Giriş”te açıklandığı gibi: “Korku, O’na inancın kapısı olduğundan, maneviyatın tüm emirlerini içeren bir emirdir. Kişi, korkusunun uyanışına göre, O’nun rehberliğine inanır.”

Burada son bulur: “Korku, kişinin Yaradan’a memnuniyet vermesinin azalması korkusudur.” Bu demektir ki, kişinin Yaradan ile ilgili sahip olması gereken korku kendisi için değil, muhtemelen Yaradan’a memnuniyet veremeyeceği içindir. Bundan çıkan sonuç şudur ki, inanca giden kapı korkudur; başka bir yolla inanca ulaşmak mümkün değildir.

Soru: Bu açık değil: İnanç olmadan korkuya nasıl ulaşabiliriz? Yine de aynı zamanda, inancın korku olmadan elde edilemeyeceği ortaya çıkmıyor mu? Bir kısır döngüye sahibiz.

Cevap: Bu bir kısır döngüdür. Hem inanç hem de korku, bizim üzerimizde var olan güçlerdir ve sistemimizin içsel parametrelerindeki değişiklikleri temsil ederler.

Bu nedenle, Rabaş okuyarak, sadece bunun muhtemelen olması gereken yol olduğu konusunda hemfikir olabiliriz. Daha sonra gerçekleştirmemiz gereken eylemlerin tanımlarını çalışırız. Bu tür eylemlerle, kendimize ait olan “bizi kaynağa geri döndüren Işık” olarak adlandırılan üst kuvvetin etkisini çekeriz. O bizi değiştirir ve içimizde inanç niteliğini, sevgi niteliğini yaratır.

Yorum: Bununla birlikte, makalenin sonuna kadar, Rabaş mantıksal olarak, başta, ortada ve sonunda ne olması gerektiğini ortaya koyar.

Benim Yorumum: Bilmiyor olsanız bile her şey kendi başına düzenlenir. Mesele bilmek, yapmak ya da almak değildir. Ruhsal dünyada, Üst Işığı çeken belirli eylemler gerçekleştirmelisiniz ve Üst Işık, içinizde inanç, korku ve Yaradan’la yapışma denilen değişimleri aşamalı olarak yapar.

Faith, Fear, And Adhesion With The Creator

Kabalistik Muska Var Mıdır?

Soru: Kabalistik muska var mıdır? Kırmızı ipler yardım eder mi?

Cevap: Hiçbir şey yardımcı olmaz! Kesinlikle hiçbir şey! Bana inanın. Kendinize kırmızı bir ipi bağlamayı deneyin ve kendinizi kırmızı paçavralarla sarın. Hiçbir şey yardımcı olmayacaktır!

Soru: Yine de psikolojik olarak yardımcı olabilir mi?

Cevap: Her şey psikolojik olarak yardımcı olabilir. Bir toga yapabilir ve eski Roma’daki gibi giyebilirsiniz. Ama sonra ne olacak?

Manevi psikoloji, sadece grupta birbirlerinin karşılıklı etkilerinden gelir. Gerçi arkadaşlar sadece fiziksel dünyada vardır ve herkes bir egoisttir, onlar birbirlerini etkileyebilir.

Soru: Kırmızı ipliklerden bahseden herhangi bir kaynağa rastladınız mı?

Cevap: Hayır. Bir yerde belirtilse bile, kesinlikle herhangi bir maddesel tezahür anlamına gelmez. Ne Baal HaSulam ne de Rabash bu konuda her hangi bir şey yazmamıştır.

Do Kabbalistic Amulets Exist?

Kişi Komşusunu Sevmeli

Soru: Yaradan sevgidir. Öğretmeniniz Rabaş’a ilk geldiğinizde, Kabalayı bir şekilde sevgi ile ilişkilendirdiniz mi?

Cevap: Hayır. Rabaş’a gelmeden ve hatta ilk başlarda onunlayken bile, Kabala, benim görüşüme göre, ustalaşmam gereken sadece sıkıcı, katı bir bilim ile özdeşleşmiştir.

Soru: Birinin komşusunu sevmesi gerektiğini ilk duyduğunuzda tepkiniz neydi?

Cevap: Buna bir çeşit ilave olarak tepki gösterdim: “Muhtemelen bunun tezahürüdür.” Bu kelimelerin dünyevi, çok sınırlı, çok sığ olduğunu ve manevi olmayan, maddi niteliklere dayandığını anladım. Manevi sevgiyi kendime, yüce bir şey için bir özlem, bu idealin içinde olma fırsatı olarak açıkladım.

“Komşunu kendin gibi sev” ilkesi onluda hayata geçirilmelidir. Bunu gerçek, canlı formunda almalıyız ve aramızda gerçekleştirmeliyiz. O zaman bunu başarabileceğiz. Bunu her türlü doğal acı, bize uzun ve acılı bir yol kat ettirmeden önce, mümkün olduğunca çabuk yapmaya çalışmalıyız.

One Must Love One’s Neighbor

 

Twitter’da düşüncelerim; 11/18/17

Rabaş’ın yazdığı gibi, kişi egoisttir. Eğer Kabala çalıştıysa ve bıraktıysa, ondan uzaklaştıkça ona karşı olmaya başlar. Ne kadar yüksek olduysan, o kadar aşağı düşersin.

Yani; önceki birçok arkadaşın şimdi Kabala’yı eleştiriyor oluşuna şaşırmayın!

Bu ıslahın bir kuralıdır.

Kabala’nın ön gördüğü gibi; zamanımızda faşizm doğal olarak yükseliyor. Fakat nesli eğitmek için çaba sarf edersek; faşizmi tam karşıtına- sosyalizme dönüştürmek mümkündür.

Tabi Sovyetler türünde değil; toplumu eğitmenin bir sonucu olarak bilinçli olarak ortaya çıkandan.

Gizlenmenin iki türü: 1) Basit gizlilik: Kişi Yaradan’ın gizlenmesini algılar ve dolayısıyla kabul eder, ifşasını değil, Ona bağlı olmayı diler, böylece Yaradan’ı memnun eder.

2)Çifte gizlilik: Kişi gizliliğin Yaradan’dan olduğunu hissetmez ve dolayısıyla, yardım dileyemez.

Fayda olmadan hiç bir hareket mümkün olmadığından, almadan Yaradan’a nasıl ihsan edebileceğimizi bizim aklımız anlayamaz. Ancak bu nitelik ışığı çeker ve sonra kişi zaten Yaradan’ı algılar ve anlar. Işığı çekmek için; kişi çaba sarf etmeli, sonrasında umudunu kaybetme & Yaradan’dan yardım isteme

Tüm yaradılış; 1. İhsan etme arzusu (ışık) & 2. Haz alma aruzu (Kap) içerir. Değişiklik sadece kapların niyetinde mümkündür: birine ya da Yaradan’a ihsan etme. Kabların ışıklarla dolması, onların niyeti birbirlerinin hatırı için haz almak olduğunda olur.

Yaradan’ın ifşası, onun alternatif gizliliği ve ifşaları aracılığıyla açıkça gösterilir- Ondan başka kuvvet olmadığını keşfetmek için. Onun olmadığı yer yoktur. Ben bunun ifşa olabileceği karanlık bir noktayım. Bu durum bağlılık olarak adlandırılır, gelişimin amacıdır..

Zorluk kendiniz yerine sadece Yaradan’ı önemsemede değil, bütün dünyayı bırakıyor gibi hissedip Yaradan’ı hissetmememde. Onunla birleşmek için her şeyden vazgeçebilirim. Yani; en önemlisi Yaradan’ın tüm dünyayı doldurduğu hissine ulaşmak.

My Thoughts On Twitter, 11/18/17