Category Archives: Maneviyat

Tek Güç: Doğa / Yaradan

Soru: İnsanların bağlanabilecek tek şey sadece O ise, Yaradan’dan bahsetmeden birleşme çağrısının anlamı nedir?

Cevap: Kimse O’na inanmazsa, O’nu anlamazsa ve O’nu bilmezse, Yaradan hakkında konuşmanın anlamı nedir?

Yaradan ne anlama gelmektedir? Bizim içinde bulunduğumuz bütünsel, birbiriyle bağlı doğamız, Yaradan’dır. Yoksa bütünsel, fiziksel, kesin matematiksel yasalarıyla doğa konusundan mı bahsediyordunuz? Ya da Yaradan’dan en yüksek güç olarak mı bahsediyorsunuz? Her iki kavram da aynıdır.

Yaradan, bir bulutun üzerinde bir yerde oturan, bir şeyler yapan ve daha sonra onu yaratan bir tanrı değildir. Yaradan, tüm dünyaları ve bir insanın bu dünyalara yükselişinin tüm aşamalarını içeren muazzam, ebedi, mükemmel ve sonsuz doğanın tamamıdır.

Bu nedenle kişi, Kabalistik ifadeleri dünyevi formlarında hayal etmek zorunda değildir. Aksine, doğa ya da Yaradan her zaman bir ve aynıdır. Kabala başka türlü açıklamada bulunmaz. Kabala’yı çalışın ve bu güçlerle nasıl ilişki kuracağınızı göreceksiniz.

Görevinizden Vazgeçmeyin

Soru: Eğer Yaradan hepimize bir virüs verdiyse, o zaman O’ndan bu virüsü alıp götürmesini veya bu virüsü iyileştirmesini istemenin anlamı nedir? Bu, Yaradan’ın dünyamızdaki yönetiminin mükemmelliği ile doğrudan uyuşmazlık içinde değil midir?

Cevap: Hayır. Yaradan özellikle kötülüğü yarattı. Denir ki “Ben alma arzusunu yarattım ve onun ıslahı için üst ışığı verdim” böylece bizler, kötülüğün ifşası ve onun ıslahı sistemiyle, O’nun gibi olmayı öğreniriz.

Bu görevi asla terk etmemeliyiz, aksi takdirde bu dünyada böcekler olarak kalacağız ve başka bir şey olmayacağız.

Doğru İlerleme İçin Koşullar

Soru: Kişi uzun bir süre bir Klipa (kabuk) içinde olabilir ve yanlışlıkla ilerlediğini, ıslah olduğunu ve sadece kendi yolunun doğru yol olduğunu düşünebilir mi? Böyle bir durumda kendime veya bir dostuma nasıl yardımcı olabilirim?

Cevap: Sadece Zohar Kitabı’nı, Ari, Baal HaSulam ve Rabash’ın yazılarını ve hatta belki de Baal HaSulam ve Rabash’ın yazılarına dayandığı için benim kitaplarım gibi Kabalistik kaynaklardan çalışan bir grubun üyesiyseniz, gerçekten Kabala ilmini çalışıyorsunuzdur.

Bu kaynakları bir grupla birlikte çalışarak, doğru ve sürekli bir şekilde ilerlersiniz ve kesinlikle hedefe ulaşırsınız.

Kabalistik Terimler: “Aviut”

Aviut, kişiyi Yaradan’dan ayıran bencil bir arzudur. Bu arzunun üstesinden gelinmelidir ancak yok edilmemelidir. Kişi, Dünya’yı baş aşağı çevirebileceğiniz bir kol gibi, onu doğru bir şekilde kullanarak onun üzerine yükselmek zorundadır.

Bu nedenle, olağan koşul içindeki egoizme ve onun bizi Yaradan’dan ayırdığı zamana Aviut, arzunun kalınlığı/yoğunluğu denir. Onu doğru bir şekilde kullandığımızda o zaman Aviut, aydınlatmak ve diğer taraftan Yaradan’ı fark etmemize, çalışmamıza ve yakınlaşmamıza yardımcı olmak için Zakut’a dönüşür.

Soru: Aviut, bayağılık, arzularımızın ölçüsü müdür? Dört safhaya mı ayrılmıştır?

Cevap: Evet. Onlar, cansız, bitkisel, hayvansal ve insan seviyelerine ayrılırlar.

Soru: Kabalistik terminolojiyi tercüme etmemek tavsiye edilir mi? Örneğin, Aviut olarak bayağılık, vb.

Cevap: Elbette. Tıpta Latince, müzikte İtalyanca terimlerin makul görüldüğü gibi, Kabala’da da Kabalistik terimler makuldür. Sadece tanımı hatırlamanız gerekir.

Sevgi Ve Nefretin Barış İçinde Bir Arada Var Olması

Yorum: Manevi dünyada bir his asla yok olmaz. Aksine, sevgi ve nefretin iki zıt duygusu hep birliktedir.

Benim Yorumum: Birbirlerini karşılıklı olarak tamamlarlar ve bu nedenle kaybolmazlar.

Yorum: Ve dünyamızda, her zaman tek bir koşulun içindeyiz, ya sevgi ya da nefret.

Benim Yorumum: Elbette, çünkü onlar birlikte iseler, birbirlerini yok ederler ve karşılıklı olarak birbirlerini dışlarlar.

Soru: Manevi dünyada, sevgi ve nefret karşılıklı olarak nasıl bir arada var olabilir?

Cevap: Bu çok basittir. Özüme ait olan kendim için haz alma arzum için nefret ve şimdi kendimin bir başkasına ihsan etme isteği gerçeğine karşı sevgi vardır.

Gerçek şu ki, manevi Kli (kab); arzu, kısıtlama ve perdenin oluşumu üzerine inşa edilir yani niyet, kendi iyiliğiniz için değil, sevdiğiniz kişinin memnuniyeti içindir. Kab, tek bir organizma olması gereken, beş safhadan oluşur ve bu nedenle mutlak, sonsuz, sınırsız, sürekli artan haz olarak hissedebilir.

Kalpteki Nokta Ne Zaman Açılır?

Soru: Kişinin bir Yahudi noktasına sahip olduğunu söylediniz. Bu siyah nokta mı yoksa kimliksizliğin noktası mı ve ne zaman ifşa olmaya başlar?

Cevap: Hayatın anlamını düşünmeye başladığınızda.

Soru: Bu her insanın içinde var mıdır?

Cevap: Evet, herkesin içinde vardır. Bu nokta, İbranice “birlik – yichud” kelimesinden, Yaradan ile birlikten gelen, “Yahudi – Yichudi” olarak adlandırılır. Bu yavaş yavaş bir Sefira, sonra da Partzuf haline gelir.

Bu tamamen manevi bir yapıdır. Bu nokta dünyadaki her insanın içinde vardır. Bu nokta içinde uyanan kişilere Yahudiler, İbraniler denir, egoist bir koşuldan özgecil bir koşula geçmek anlamında, İbranice “laavor – geçmek” kelimesinden gelmektedir. Bunun dünyamızdaki Yahudilerle hiç bir ilgisi yok. Bu manevi bir tanımdır.

Yaradan’a İnanç Olmadan

Soru: Yaradan’a inanmadan yaşamak neden kötüdür?

Cevap: Kabala ilmi bunun kötü olduğunu iddia etmez. Kabala insanları Yaradan’a inanmaya veya O’na dua etmeye zorlamaz. Sadece kişi ihtiyaç hissederse ve bunu yapmak bir gereklilikse; Yaradan’ın ifşasından ve O’na bağlılıktan başka bir şey olmadığını görürse, kişi bu şekilde çalışmaktadır.

Bu söz konusu olduğunda mutlak bir özgür irade vardır. Her zaman söylediğimiz gibi “maneviyatta baskı yoktur.” Hiçbir şekilde! Bir kişi grubumuza geldiğinde, kişi isterse kalır, istemiyorsa da ayrılır, kimseye hiçbir şekilde, hiçbir şey borçlu değildir.

Yaradan’ın Gizlenmesinin Amacı Nedir?

Soru:  Yaradan’ın gizlenmesi, her şeyin O’nun tarafından gönderildiği, O’nun içimizde olduğu, her şeyi O’nun ayarladığı gerçeğinin gizlenmesidir. O, bunu neden yapıyor?

Cevap: O’nun ifşasını talep etmemiz için. Sonuçta, bunu isteyerek, içimdeki ihsan etme, sevgi ve bağın niteliklerini ortaya çıkarmak isterim. Ve o zaman kendimi bir egoistten, özgecile dönüştürürüm.

Soru: Gizlenme,her şeyi benim için O’nun ayarladığı bana net olsa bile, O’nun amaçlarını ve planlarını anlamamak mıdır?

Cevap: Bu çok karmaşık bir ilişkiler sistemidir, bu yüzden kesin olarak cevap veremem. Bu konuyu dikkatle analiz edersek, o zaman “mantık ötesi inancın” ne olduğu anlayışına gelmeye başlamalıyız.

Kişi ve Yaradan arasında var olabilecek birçok alternatif koşullar vardır, hatta insanlar arasındakinden çok daha fazlası vardır.

Twitter’da Düşüncelerim / 12 Haziran 2020

Bize Sina Dağı’nda söylendi: “Eğer birleşmezseniz, bu sizin mezarınız olacak.” Doğanın – birlik yasasını yürütmemiz gerekiyor. Toplam birliğe “sevgi” denir. Doğa bizi her şekilde ona getirecek! Bu nedenle kurtuluş, herhangi bir itilişin üstündeki bağda- sevgide yatar!

Sevgiyi ifşa etmek, dünyada bizi nefretin üstünde birleştiren bir güç olduğunu ifşa etmek demektir. Böylece sevgiye ihtiyacımız olması için nefret tezahür eder. Sevgi olmadan nefret ıslah edilemez. Bu iki güç birbirini ifşa eder ve tamamlar.

Bizim zamanımızda, sadece sevgi bizi kurtarabilir, yani tüm farklılıkların üstünde birlik. Çocuğumda hoşlandığım hiç bir şey olmasa bile, onu hala severim! Sevgi hiçbir yasa bilmez: “sevgi tüm günahları örter” Bu öğrenmemiz gereken bir sevgidir!

Amerika’da patlak veren isyanlar tüm dünyaya yayılıyor ve dinmeyecek. Yeni virüsler ve terör gelecek, hepsi bizi sevgiye götürmek için. Sevmek için bir sebep yok, ama biliyorum ki sevmezsem sonum getirilecek, bu dünyanın da.

Koronavirüs’ten önce anlaşıldığı gibi küreselleşme öldü. Küresel bir egoist dünya artık işlemiyor. Bu, bunun sadece egoizmi iptal ettikten sonra mümkün olduğunu anlayanlar için açıktır. Ya da daha ziyade, üzerine yükselme. Belki, çünkü aksi takdirde insanlığın sorunları aşılamaz!

Sadece onu istememiz gerekiyor, saklamamız değil fakat sevginin gücünü giderek daha fazla ifşa için çabalamak zorundayız. Bu her şeyi düzeltecek!

Sevgi, doğanın en yüksek niteliği, Yaradan’ın niteliğidir. Bu bize gelince ve içimizde kıyafetlendiğinde, aramızdaki gerçek bağın ne olması gerektiğini göreceğiz. Her şey düzelmiş olacak!

Toplumda karşılıklı nefret ve çatışma, her şeyden önce sevginin gücü ile düzeltilebilir. Bütün nefret sevgi tarafından örtülecektir. Yakında nefret patlayacak, birbirimizi öldürmeye başlayacağız, hiçbir şey bizi durduramayacak. Sevginin gücünü yukarıdan, Yaradan’dan çekmeliyiz.

Bir kişi, Yaradan’a dua, MAN’ı başka hiç kimsenin yükseltemeyeceği şekilde yükseltir. Hiç kimsenin indiremediği üst ışık olan MAD’i Yaradan’dan çeker. Ve her ruhun bu tür eylemleriyle, Adem’in tüm ruhunu dolduran Genel Işığın ıslahının sonu gelir.

Genel sistemde, herkesin Islah Eden Işığı getirmesi ve daha sonra vücuttaki hücrelerin çalışma şekline benzer şekilde tüm ortak ruhu besleyerek başkalarına iletmesi gereken kendi parçası vardır. Bu onun sorumluluğudur, çünkü vücut sadece bu tür hücrelerde yaşar.

Her bireyin, tüm insanlara ve Yaradan’a ihsan etmek için ıslah edilmesi gereken bir arzusu vardır. Kişi, Adam HaRishon’un ortak ruhunun sisteminde aktif bir element olmalı. Yaradan’dan kişisel olarak çekebileceği bu küçük miktarda ışık, başka hiç kimse tarafından çekilemez.

Adam Doğanın Bir Ürünüdür

Soru: Dünyanın eski haline dönmeyeceğine ilişkin bir görüş var. Önceki boyutlarda ki gibi turizm olmayacak. Moda, sanat ve sporda da değişim muhtemeldir. Tıbbi kontroller nedeniyle ülkeler arasında gidiş gelişin çok zor olacağı söyleniyor.  Kişi sağlıklı olduğunu kanıtlamak zorunda kalacak ve ancak o zaman bir ülkeye girmesine izin verilecek. Doğal olarak sağlık bilgisi herkese açık olacaktır. Ancak bizler egoist bir topluluk olduğumuzdan dolayı, bu iyiliksever olmayan amaçlar için kullanılabilir.

Gelişmiş ülkelerin, üçüncü dünya ülkelerinden birinin bazı yöneticileri hakkında bilgi sahibi olacağını düşünün: onun tüm hastalıkları, zihinsel bozuklukları, cinsel deneyimleri, vb. Doğal olarak, böyle bir kişi seçime hazırlanıyor olsa, onun üzerinde ne gibi etkileri olacağını hayal edebiliyor musunuz?  Savaşa gerek yok. Bir yöneticinin etkilenmesinin olası yollarını anlayabilirsiniz.  Bütün bunlar insanlığı bir sonraki gelişim aşamasına mı götürüyor?

Cevap: Her şeyden önce, bir sonraki aşamadan bahsediyorsak, o zaman farklı olacaktır, o yıkımın değil, gelişimin bir aşaması olacaktır. İkincisi, kişinin bir şeyden korkması veya utanması gerektiğini düşünmüyorum.

Hepimiz doğanın ürünleriyiz.  Ve doğa tarafından bizlere verilmiş belirli eğilimlere sahipsek, onları özellikle gizlememeliyiz. Sadece bizim toplumumuzda her şey çok abartılıdır. Benim için kim ve ne olduğunuz ne farkı eder ki?  Kendinizi nasıl memnun ettiğiniz, ne yediğiniz ve hangi filmleri izlediğiniz kendi işiniz.

Bu durumu, insan toplumunun belirli bir azgelişmişliği olarak görüyorum. Neden böyle şeyleri dikkate almalıyız ki?  Bu tamamen kişisel ve insani bir durumdur.

Her birimiz ana-baba ocağından getirdiğimiz birçok farklı alışkanlığa sahibiz.  Sonuçta, yiyeceklerde tam olarak neyi sevdiğinizi herkesle paylaşmazsınız. Biri kurbağaları, diğeri eti tercih eder, üçüncüsü süt ürünlerini veya sadece sebzeleri sever.

Soru: Peki, niteliklerimizde çok fazla çeşitlilik olması gerçeği ile ilgili herhangi bir sorun görüyor musunuz?

Cevap: Kişinin manevi gelişimine dikkat etmesi gerektiğini düşünüyorum.  Hayvansal bedeninin nereye çekildiği önemli değildir. O, doğa tarafından yaratılmıştır ve değiştirmek söz konusu değildir. Bu nedenle kişi, bunun üzerinde olmalıdır; fiziksel bedeni sonsuz ruhtan ayırmalı ve sadece ona yönelmelidir. Hayvani bedene ihtiyaç duyduğu şeyi verin, daha fazlasını değil.