Category Archives: Maneviyat

Birliğe Karşıtlık, Bölüm 6

Kalpten Kalbe Yakınlaşma Yoksa

Soru: Karşılıklı garanti, dayanışma, birlik gibi değerlerin tüm önceliklerin başında olduğu güçlü bir toplum olduğunda, asimilasyon ve karma evliliklerle ilgili herhangi bir sorun yoktur. Ve tüm bunlar kaybedildiğinde, o zaman insanları, ulus olarak korumak için en azından dış çerçevede tutmak gerekir mi?

Cevap: Egoizme düştüğümüzde ve üst dünyayı, herkes arasındaki en yüksek bağları hissetmeyi bıraktığında, o zaman dünyevi bağa ihtiyacınız vardır.

Soru: Bu dayanışma Yahudileri bir ulus haline getirdi mi?

Cevap: İbrahim’in yarattığı topluluk, “dostunu kendin gibi sev” bağına dayanıyordu. Herhangi bir dışsal yapıya ihtiyaç yoktu çünkü insanlar zaten birbirleriyle bağlı hissediyorlardı.

Soru: O zaman hiçbir emir yok muydu?

Cevap: Dostunu kendin gibi sev – bu emirdir ve tek olanıdır. Bu nedenle buna Tora’nın ana emri denir. Başka hiçbir şeye gerek yoktur.

Soru: Ama dayanışma ortadan kalkmaya başladığında, o zaman dış yapıda fiziksel düzeyde yerine getirilen emirler mi ortaya çıktı?

Cevap: Evet. Oraya gitmeyin, bunu yapmayın, başkalarına zarar vermeyin vs. Yani insanlar arasında değişim/ iletişim yasaları ortaya çıktı çünkü artık birbirlerine kalpten kalpten yaklaşamıyorlardı.

Twitter’da Düşüncelerim / 2 Eylül 2020

Kişi, bir binayı inşa etmek gibi, ruhu kendi arzusu ile inşa etmez aksine Yaradan’ın onu inşa etmesini bekler. O’na yapılan doğru talep, onlu içindeki birlikten Yaradan’a geçer. Ben sadece bu yapıyı isterim ama Yaradan’ın onu nasıl inşa edeceğini bilmem.

Özellikle bizler  3. Tapınağı inşa ederken.

Koronavirüs, bizim zamanımızda, bağlanmaya başlamak zorunda olan yaratılış unsurları arasındaki uygunsuz bağ nedeniyle ortaya çıkar. Bağların ortaya çıkması amaçlanan alanlarda, gelişim programına göre ıslahın sonuna doğru virüsler, çatlaklar gibi, kırılma yerlerinden ortaya çıkar.

Koronavirüs maskelerle, evde oturarak ve okulları kapatarak durdurulamaz. İnsanlar arasındaki ilişkilerde, en yüksek derecede bir ıslah yapılmalıdır. Kendimizi ıslah etmeye ve doğru bağ kurmaya başladığımızda, böylece virüsü devre dışı bırakacağız. “Sevgi bütün günahları örter!” diye yazılıdır.

Birliğe Karşıtlık, Bölüm 5

Aile Soyunun Devamı – Manevi Parçanın Aktarımı

Soru: Yahudi halkının atalarının birçoğu – Musa, Davut ve Süleyman – dünya milletlerinden eşler aldılar. Ve sadece Yahudiler, Babil sürgününden döndüklerinde bilgeler, diğer milletlerle karışmamalarını özellikle şart koştu. Bunun nedeni neydi?

Cevap: Bu, kırk yıllık çölde dolaşma sürecinde bir ulus yaratan Musa’dan geldi. Onları onlulara böldü ve her kabilenin yasalarını açıkça belirtti. Ve sonra Yahudiler bu şartları yerine getirmeye başladılar.

Soru: Manevi bir yükselişteyken her türlü insanı absorbe edebilecekleri söylenebilir mi? Geri kalanı kendi ideolojisini benimsedi ve ona katıldı. Neredeyse hiçbir dış nitelik yoktu. Ve sonra bu kayboldu.

Cevap: Evet. Ayrıca aile soyu baba tarafından devam ettirildi. Ve ancak altıncı yüzyıldan itibaren anne tarafından devam edilmesi düşünülmeye başlandı.

Soru: Bunun sebebi nedir?

Cevap: Prensip olarak, bunların tümü koşullara bağlıdır çünkü önemli değildir. Baba veya anne tarafından, bir insanın manevi parçasının nasıl aktarıldığına bağlıdır. Bu, üst gücün çocukta kaldığı ve onu yaradılış hedefine, birliğe götürdüğü koşullar ile ilgilidir.

Sonuç olarak, tarihin sonuna bakarsak, evrensel birlik, İsrail ile dünya milletleri arasında ve İsrail içindeki tüm kabileler ve toplumun diğer kısımları arasında hiçbir farkın olmayacağı bir koşula ulaşmalıdır çünkü herkes birleşmeli ve bir olmalıdır. Bütün bunların hepsi hala yolda.

Twitter’da Düşüncelerim / 31 Ağustos 2020

Tüm evren tek bir sistemdir. Bizler, tutumumuzla tüm doğayı kalibre ederiz. Yıldızları patlatabilir, savaşları tetikleyebilir, barış sağlayabiliriz. Her şey sadece bizim bağlarımıza bağlıdır. Dünya için iyi şeyler istiyorsak, aramızda iyi ilişkiler kurmalıyız ve dünya çok daha iyi durumda olacaktır.

İyiliğin gücü, Yaradan,  kötülüğün gücünü O’nu bu iki gücün zıtlıklarında değil birleşiminde ifşa etmemiz için yarattı. Uzun süredir devam eden hatamız burada yatmaktadır!

Ego seviyesindeki tüm girişimler yıkıma götürür.

Bizler egonun, mantık ötesi inancın, almanın gücü yerine ihsan etme gücünün üzerine yükselmeliyiz. İleriye dönük bir yol bulma girişimlerinde egoyu (alma gücünü) son damlasına kadar sıktık. Bundan sonrasında ego içinde ilerlemek için daha fazla fırsat yoktur.

Pek çok bakteri türü toplu olarak yaşamayı tercih eder. Antibiyotikler tarafından saldırıya uğradıklarında, kolektifi tehlikeye karşı uyarırlar, özverili bir şekilde kendilerine bir uyarı sinyali gönderirler, antibiyotiklere karşı savaşır ve arkadaşlarını öldüren ilaçlara karşı bir savunma oluştururlar.

Onlardan bir iki şey öğrenebiliriz!

Twitter’da Düşüncelerim / 27 Ağustos 2020

İnsanın çalışması, Adem’in ruhunun tüm kırık parçalarını yeniden birleştirmekten ibarettir. Yaradan,  bize onları bir araya getirme ve hangi yolla birleştiklerini anlama fırsatı vermek için, onu kasıtlı olarak parçaladı. Ta ki bu bulmacayı tamamlayıp tek bir bütün haline gelene kadar.

Bu, sürekli değişen bir milyar parçadan oluşan bir bilmecedir. “Bu işi bitirmenin bize bağlı olmadığını” henüz  “ondan kurtulamayacağımızın” farkındayız. Benden istenen tek şey dahil olmam.

Bireysel ruhlarımızı Adem’in ruhunda birleştirerek, Yaradan’ın ortakları ve Adem’in oğulları (Bnei Adam) olarak adlandırılırız. Bu çalışma bizi Adem’in oğullarına dönüştürür çünkü O’nun benzerliği için, bir kap inşa etmede Yaradan’la birlikte çalışırız.

Karşılıklı garantiye ulaşma arzusu bizi Yaradan’a getirir çünkü bizi ancak O birleştirebilir. Yaradan üst ışığa – bize karşılıklı garanti veya bağ hissini verebilecek tek güce sahiptir.

 

Neden Kendinizi Feda Etmelisiniz?

Soru: Bugün dünyada, başkalarını kurtarmak için kendilerini feda eden pek çok örnek bulabiliriz.  Doktorlar, bazen herhangi bir koruma olmadan 24 saat çalışarak hastaları kurtarıyor.  Birçok ünlü, kendilerini ve sermayelerini feda etmeye hazır olduklarını tüm dünyaya ilan ediyor.

Ayrıca siz, değiştirmemiz ve egoizmimizi feda etmemiz gerektiğini söylüyorsunuz.  Bu özgür irade mi?

Cevap:  Hayır, bu biraz farklıdır.  Bu tür güdüleri memnuniyetle karşılasam da, bu insanlığın ıslah olmuş hali değildir.

Mesele şu ki insanlığın, hastalara bakma veya başka bir şeye bakmak gibi sınırlı bir kapasitede değil, birbirine karşı tutumunu, egoizme ve özgeciliğe karşı tutumunu ıslah etmesi gerekir.

Bencillikleri dışında, yeşil alanları yok etmemek veya çevreyi kirletmemek için başkalarını öldürmeye hazır insanlar var.  Yeşil ekoloji  ve temiz hava için bu hareketlerin kesinlikle bencilce olduğunu görüyoruz.  Öyle ki, ateşli egoizmi olan insanlar, kendilerinden farklı olarak neyin iyi olduğu konusunda farklı bir anlayışa sahip olan başka bir kişinin hayatına zarar vermeye hazırdır.

Soru: Pandemi veya ekonomik kriz gibi olağanüstü durumlarda, yardım etmenin doğal olduğunu ve buna ıslah denmediğini mi düşünüyorsunuz?

Cevap: Evet.  Sadece doğamızın bizi birbirimize ne kadar yaklaştırdığını anlamamız ve insan eylemlerini doğru bir şekilde tanımlamamız gerekiyor.

Bir hastaya bakmak benim için zorsa, tedavisi için para veririm, sonunda onu iyileştirmiyorum, sadece ona karşı olan üzüntümü dindiriyorum.

Kabala’da, doğamızın temel bir ıslahından bahsediyoruz.

Soru: Yani, hastalarla empati kurduğum için değil, onun ötesinde iyi şeyler yapmalıyım.  Onlarla hiçbir ilgim olmasa bile, bunu daha yüksek bir amaç için mi yapmak zorundayım?

Cevap:  Nedeni tam olarak budur.

Temiz Bir Sayfayla Başlayabilir Miyiz?

Soru: Birçok insan, sıfırdan başlamak için 30’lu, 40’lı veya 50’li yaşlarınızda hayatınızı değiştirmenin mümkün olup olmadığını soruyor? Ailenizi veya mesleğinizi değiştirmek mümkün mü? Mesleği veya medeni durumu gibi hayatlarında gerçekten bir şeyi değiştirmek isteyen kadınlar var, ancak yargılanmaktan, Tanrı’nın kabul etme, hoşgörme ve bağışlama emirlerini ihlal etmekten korkuyorlar.

Cevap: Düşüncelerinizi ve ilkelerinizi sıraya koyalım.

Birincisi, kaderinizi değiştirmek imkansızdır. Sadece onu ifşa etmeniz ve doğru bir şekilde gerçekleştirmeye çalışmanız gerekir. Bu şekilde, O’nun ortağıymışsınız gibi Yaradan’a eşit olursunuz.

O, sizi yarattı, en mükemmel son duruma kadar, tüm koşullarınızın bilgi kaydını size gömdü ve şimdi O’nunla birlikte kendinizi gerçekleştirmenize izin verecek şekilde büyümek istiyorsunuz.

Ve O’nun ortağı olduğunuz ortaya çıktı. Bunun neden size, başkalarına ve tüm dünyaya olduğunu anlamaya başlıyorsunuz. Tüm bu dünyayı, eylem halinde kendiniz aracılığıyla edinmeye başlıyorsunuz.

Bu, kişinin bireyselliğinin, benzersizliğinin farkında olan birinin çalışmasıdır. un için çabalıyoruz. Kabala bunu açıklar ve bu şekilde yaşamanıza yardım eder.

Bu konu hakkında daha fazla bilgi için lütfen şunu okuyun: Kadınlar, İlişkiler ve Kabala.

Süper Egoizm Tacı

Bizim bağımız, ruhun tamamlanmış on Sefirot’u ya da Üçüncü Tapınak haline gelmelidir. Tapınak bir yapıdır, aramızdaki bir bağlantı ağıdır.

Bugünün Koronavirüs salgını, bizlere Tapınağın parçalanmasını, yok edilmesini, ihlalini ifşa etmektedir. İlişkilerimizin ne kadar egoist olduğunu ve ne kadar bağ kuramadığımızı, komşumuzun başına gelenlere: yaşıyor mu ölüyor mu? ne kadar kayıtsız kaldığımızı göstermektedir.

Hastalık budur – hastayım çünkü etrafta olan birine yaklaşamıyorum bile. Koronavirüs, birbirimize olan nefretimizi ve reddedişimizi ifşa etmekte. Hastalık budur. Taç, bize egemen olan, süper egoizm olarak başımıza yerleştirilmiştir.

Virüs – Bütünleyici

Yorum: Yolumuzun, bütünleşme yolu, evrensel birlik duygusu olduğunu söylüyorsunuz.

Benim Yorumum: Bu, doğanın programının özünde olandır ve ondan kaçmanın bir yolu yoktur.

Soru: Bu durumda bütünleyici kimdir? Biraz itici güç olmalı.

Cevap: Virüsün kendisidir. Tüm dünyayı dolaştıktan sonra, bize aslında hepimizin birleşik, birbirimize bağlı olduğumuzu ve şu anda enfekte ettiği, birleşik tek bir toplumu temsil ettiğimizi gösterdi.

Ancak virüs sadece enfekte etmiyor; bize bir bütün olduğumuzu gösteriyor. Ve biz ondan hiçbir yere uzaklaşmayacağız. O her yerde, Okyanusya’nın uzak adalarında bile kendini göstermekte. Ve oraya nasıl ulaştığını kimse bilmemekte.

Twitter’da Düşüncelerim / 19 Ağustos 2020

Kuşkusuz, daha büyük bir karşılıklı bağa doğru gelişmemiz gerekecek. Sadece ilk küresel darbeyi aldık ama son birkaç yüzyıldır, hayatımızın üzerine inşa edildiği: ekonomi, eğitim, kültür temelini çoktan yıktı.

Doğa ve Yaradan bir ve aynıdır. Doğanın kanunları, Yaradan’ın emirlerine eşittir. Bizler, Doğa denilen mutlak bir yasanın içinde yaşamaktayız. Buna uyarsak iyi hissederiz. Uymazsak kendimize ve çevremize zarar veririz.

İnsanlık geri dönüşün olmadığını anlamalı.

Bu yeni koşullarda hayatı nasıl düzenleyeceğimizi bilmiyoruz. Darbeler gerçekten başlamadı bile ama şimdiden tam bir kargaşa içindeyiz, eski yöntemlerle varlığımızı sürdürmeye çalışıyoruz, geçmişe geri dönebileceğimize dair naif umutları sürdürüyoruz.

Koronavirüs, çözümdür. Kendimiz yerine başkalarını önemsemeye başlamadığımız sürece, virüs daha da şiddetlenmeye devam edecek, bizi “boğacaktır”. Ne kadar uzak veya yakın olursa olsun, her insanın sağlığını nasıl önemsediğimi düşünmeliyim.

Bizim dünyamızda yetenek, kişinin bilgi zenginliği ile belirlenir ama manevi dünyada, farklı görüşlerin ortak bir hedefe ulaşmak için birleştiği ölçüde, bir araya gelen parçaların miktarı ile belirlenir.

Maddi dünyada, bir kabın boyutu miktar olarak ölçülür: bir litre, iki, bin… Kabın kapasitesi ne kadar büyükse, o kadar büyüktür. Bununla birlikte, manevi dünyada, bir kabın boyutu kapasitesi ile değil, çözünürlüğünü belirleyen: piksel sayısı yani farklı niteliklerin miktarı ile belirlenir.

Maddi dünyada kişi akıllı ve etkileyici olabilir. Ancak manevi dünyada, kişinin onlu ile bağı çok daha önemlidir ve muazzam bir manevi tatmin sağlar. Diğerleriyle bağ kurma yoluyla kazanılan farklı niteliklerin miktarı, manevi kabımın (Kli) kapasitesini belirler.

Virüs hafiflemeyecek. İnsanlık, doğanın bizi bütünsel davranışa: rasyonel tüketim ile evrensel birleşmeye, öncelikli olarak eğitime odaklanırken ve herkes arasındaki bağı güçlendirirken yalnızca ihtiyaçları karşılamak için çalışmaya zorladığını fark edene kadar, giderek daha büyük sorunlar ortaya çıkacaktır.

İnsanlar ve hükümetlere gelince, bunu kaçınılmaz olarak kabul etmeli ve bu değişikliklere yardımcı olmalıdırlar.

Kışa yaklaşırken, perakende ve hizmet sektörlerinde ve diğer ilgili gereksiz sektörlerde kapanmalar ve iflaslar görmeye başlayacağız. Yavaş yavaş, her şey sadece temel unsurlara indirgenmelidir.

Harika bir kongre geçirdik. Yaklaşımımızın bu yeni koşullarda birleşmeye imkan verdiği nettir. Bunu kullanmaya devam edelim! Katılımcıların her birine sonsuz minnettarım. Bir sonraki kongreyi planlamaya başlayacağız – daha yüksek bir seviyede ama derecesini kendimiz belirleyeceğiz!