Category Archives: Maneviyat

İyilik Kötülükte Kıyafetlendiğinde

Herkes İçin Zohar, VaYera, Madde 375: Benzer şekilde, dünyada yargının olduğu ve Yaradan’ın yargı tahtına oturduğu bir günde, Şeytan (kötü eğilim) orada yukarıda ve aşağıda iftira atıyor. Ölüm meleği Şeytan (kötü eğilim) olduğu için, dünyayı yok etmek ve insanların ruhlarını almak için oradadır.

Yorum: Dünyada Yaradan’dan başka kimse olmadığını söyleriz. Yine de, Şeytan (kötü eğilim) da var.

Benim Cevabım: Yaradan’ın “deposunda” sadece Şeytan değil, Firavun, iyi ve kötü melekler, ölüm meleği vb. de vardır.

Soru: Peki “O’ndan başkası yok” ne olacak?

Cevap: Bu yüzden O’nun “deposunda” bulunurlar ve onları kullanır, bu güçleri her yöne gönderir ve onları sadece kontrol eder, ipleri çeker. Hem iyi hem de kötü güçlerin etkisi altındayız. Dahası, iddiaya göre onlar sözde kötüler, çünkü her şey iyilik için.

Sonuçta, bizi ileriye taşımak için, karşı taraftan itmek gerekir. Burada O, farklı kisveleriyle, farklı yüzlerle bize ifşa olur: Kibar ve kötü huylu, kötü ve iyi.

Bütün bunlar insana içsel anlamı göstermek, ona hayatı, tarihi, coğrafyayı, insanlığın tüm gelişimini, herkesin iç dünyasını vb. göstermek içindir. Bunu iki zıt nitelikten keşfetmeliyiz.

Yaradan ne yapar? Şeytan’ı (kötü eğilimi) kontrol eder ve onun aracılığıyla çalışır. Kötülüğümüzü etkilemek için iyilik, kötülükte kıyafetlenir ve bu karşı saldırı bizi iyiye götürür. Aksi takdirde, egoistler olarak iyiyi bencilce ele geçirecek şekilde alırdık.

Ancak, bu iyilik kötülükte kıyafetlendiğinde ve sanki Yaradan’dan gelen dış kötülük bizim kötülüğümüze karşı çıkıyormuş gibi olduğunda, o zaman hoşnutsuzluğumuz tezahür eder ve sorunlarımız ortaya çıkar. Kendimizle bir şeyler yapmak zorunda kalırız.

Yavaş yavaş yumuşarız, açılırız ve iyiliğin ifşasına hazır oluruz. Sonra Yaradan Kendisinden iyiliği salıverir ve biz birbirimizle birleşiriz. Birbirimizi etkilememizin tek yolu budur: iyilik için iyi ve kötülük için kötü.

Aksi halde işe yaramayacak çünkü diğerleri sizi anlamayacak. Size kötü davrananlara iyi davranmaya çalışın ve bunu yaparak göreceksiniz ki, yalnızca daha büyük bir kötülüğü uyandıracaksınız. Ancak içsel olarak, kişi yine de sevgi ve nezaketle hareket etmelidir.

Dışarıda, onlar gibi davranmalısınız, çünkü ancak bu şekilde karşı tarafı, ıslah yöntemini kabul etmeye zorlayabilirsiniz. Bu temel bir bedensel psikolojidir. Yaradan da bizimle bu prensibe göre çalışır.

Bunun karmaşık bir tarafı yoktur. Aramızdaki ilişkiler sistemine biraz daha derinlemesine gitmeniz, çalıştığını görmeniz ve onu tam olarak evrenin iç sistemini anlamak ve manevi yükselişinize ulaşmak için kullanmanız gerekir.

Yaradan’dan Üzerimize Parlamasını İsteyin

Soru: Onluda birleşmek için, aramızdaki çatışmaların ve farklılıkların üstüne çıktığımızı varsayalım. “Kabala Bilgeliğine Önsöz” ile doğrudan bağlantımız ve anlayışımız ne zaman gerçekleşecek?

Cevap:  Yaradan’ın üzerinizde parlamaya başlamasını istediğinizde. Sadece ondan sonra. Bu uzun zaman alır. Her şey ortak çabaya bağlıdır.

Ortak çaba sarf ederseniz, çok hızlı bir şekilde yükselebilirsiniz, tıpkı bir füze fırlatır gibi. Füzeyi yerden belirli bir yüksekliğe kaldıran marş fitili vardır ve ardından füzenin motoru devreye girer ve füze uçuşuna devam ediyor.

Bu fitili hızla ateşleyip egonuzun üstüne çıkmanız mümnkündür. Orada makine çalışır ve siz ilerlersiniz.

Soru: Diyelim ki kendi üzerime yükseldim, arkadaşlara bağlandım ve şimdi O’nun üzerimde parlamasını talep etmiyorum. Yaradan’a üzerimde parlaması için yalvarmak ne demektir?

Cevap: Zaten hiç kimsenin kendisini arkadaşlarından ayırmadığı bir koşul içinde misiniz? Şu anda sahip olduğunuz ego seviyesinin üstüne zaten yükseldiniz mi? Bir bütün olarak hissetmek için, içsel olarak bağlı mısınız? Daha önce hissetmediğiniz aynı genel içsel birlik seviyesini hissediyor musunuz? Bu sadece aranızdaki bağın bir sonucu olarak ortaya çıkar.

Yani, her birinin kendini iptal ettiği ölçüde, tüm iptal edilen bireysel parçalar bir bütün olarak bağlanır ve sonuç ortak bir iptaldir. Buna kendinizin üzerinde yükselme denir. Yaradan’ın faaliyet gösterdiği bu ortak kısımdır. Yaradan’a bağlanabilirsiniz, Yaradan size bağlanır ve çalışmaya başlar.

Her birinizin, görünüşte kendinizden çıkardığınız ve başkalarıyla bağladığınız bu ortak parçayı aranızda hissettiniz mi? Bundan vazgeçerim, onun içinde var olmak isterim, “ben” imden kopmak, benden alınan o kısımda olmak ve içinde başkalarına bağlanmak isterim. Bu durumu hissediyor musunuz?

Bu parçaların tek bir ortak parçaya nasıl bağlandığını ve herkesten çıkarılan o ortak bölümde Yaradan’ı nasıl hissetmek istediğinizi hissediyor musunuz? Yaradan’a ihsan etmek ve O’nu hissetmek için birbirinize ihsan etmek, bağlanmak mı istiyorsunuz? Tüm bu deneyimleri geliştirmeli ve sürekli tartışmalı, üzerinde çalışmalı ve hissetmelisiniz. Sonunda, bunu yaşayacaksınız.

Onludaki Çalışma İçin Önemli Olan Nedir?

Soru: Şimdi onluda manevi çalışmayı uygulamaya çalışıyoruz. Bu çalışmanın usule uygun kısmı ne kadar önemli? Ben sanal bir onluya aidim ve onluda kimin olduğunu tam olarak bilmiyorum. Bunu bilmek önemli mi?

Cevap: Duygu içinde bağ kurmaya çalışmalısınız. Sanal veya fiziksel onlu olması fark etmez. Önemli olan, kalbin çabalarıyla ne kadar bağ kurmaya çalıştığınızdır.

Tam olarak onluda kimin olduğunu, medeni durumlarını, sosyal durumlarını vb.ni bilmenize gerek yok. Sizin için önemli olan tek şey, onlara katıldığınız ve onlarla birlikte ilerlediğiniz, onların Yaradan’a olan manevi özlemleridir. Bütün bunlar manevi alanda gerçekleşir ve içinde hiçbir fiziksel parametre yoktur.

Kabalistin Koşulları

Soru: Dostlarımızda bu tür değişiklikler görürken, öğretmenin dışsal davranışında neden yükseliş ve düşüş durumlarında herhangi bir değişiklik görmüyoruz? Başkaları yükseliş ve düşüş durumundayken, her zaman bu kadar enerji dolu olmayı nasıl başarıyorsunuz?

Cevap:  İçinde bulunduğunuz koşullardan ben zaten geçtim. Uzun zaman önce, bu durumların geçici olduğunu ve karanlığı izleyen gecenin geldiğini, geceden sonra sabah ve ardından gündüzün geldiğini ve onların hepsinin yardımcı durumlar olduğunu kabul ettim.

Başımı eğip beklemem gerektiğini ve hatta şafağın zamanını, manevi ışığı hızlandırabileceğimi anladım. Her zaman, bir şeyler yaparak kendimi meşgul edebileceğim bir durumda olmamın nedeni budur.

Düşünmeme yardımcı olan politik veya sosyal bir TV programını izlemem gereken durumlar var, böylece gerekli kelime dağarcığını ve terminolojiyi oluşturabilir ve dünyada neler olup bittiğini vb.daha iyi anlayabilirim.

Bunun dışında Twitter’da yazılar yazıyorum, haftada birkaç kez basına yazı yazan yazarlarla toplantılar yapıyorum. Kabala Bilgeliği, psikoloji vb. ile ilgili çeşitli konularda programların çekim seanslarına katılıyorum ve Zohar Kitabı hakkında akşam dersleri veriyorum . Yani, her zaman çalıştığımı görebilirsiniz.

Sizinle bir sır paylaşmak istiyorum: İçinde bulunduğum duruma göre, Kabala Bilgeliğinin farklı kısımlarıyla meşgul olurum. Örneğin, “Kabala Bilgeliğinin Önsöz” veya On Sefirot’un Çalışması’nı incelemek için özel hassasiyete gerek yoktur. Bu yüzden duygularım uyuştuğunda ve bir kütük gibi olduğumda, bu kısımlara dönüyorum. Öte yandan duygularım canlandığında, Şamati’deki  makaleleri veya Rabaş’ın makalelerini inceliyorum.

Her gün ertesi günün dersine hazırlanmam gerekiyor. Ders saat üçte başlarsa, dersten iki saat önce uyanır, sıcak bir duş alır, kendimi ısıtır ve uyumayacağımdan emin olurum. Kırk yılı aşkın süredir bu programa göre yaşıyorum ve bu nedenle bu alışkanlığı geliştirdim.

İşimi çok ciddiye alıyorum. Materyali bilmeme rağmen, konuya girmek, öğrencilerle bağ kurabileceğim duruma girmek ve onlarla temasa hazır olmak, onları hissetmek böylece onlar da beni hissedebilsinler diye, dersten önce üzerinden geçiyorum.

Her dersin başında on-on beş dakika konuyu onlara tanıtıyorum ve onlara yeni bir şekilde sunmaya çalışıyorum. Bu, sürekli zihinsel çaba gerektiren son derece yaratıcı bir çalışma olduğu anlamına gelir, bu yüzden uyurken bile bu düşünceler beni terk etmiyor ve hepsini içimde yaşıyorum.

Öğrenciler benim sahip olduğum en önemli şey. Onlarla büyük bir huşu içinde ilişki kuruyorum. Hayatımın temeli onlar.

Bence derse fiziksel olarak gelenler ya da onları izleyenler bunu hissediyorlar ve bir günden diğerine ilerliyorlar.

Onlar her gün manevi bilginin bir kısmını, duygularını ve yeni bir bakış açısını, vb. alırlar. Dahası, bu sadece bir olay ya da olgu değil, gerçek içsel yenilenme, gerçek bir çalışmadır.

İnsanlığa Karşı Adem

Yorum: Dünya ulusları, hala Adem’i günaha düşmekle suçluyor ve şimdi Dünya’da onun yaptıklarından dolayı sözüm ona işkence görüyoruz.

Benim Cevabım: Dünyamızdaki bir kişiden değil, Adam HaRishon’un manevi yapısından bahsediyoruz. Ruhu, birçok ruha parçalanmıştır ve bu parçalar her birimizin içinde var olduğu için, bizler onun sonucuyuz, parçalarıyız.

Yorum: Yani insanlık, tüm dertlerimizden onun sorumlu olduğu gerçeğinde yanılıyor. Aslında, olan her şey olmalıydı.

Benim Cevabım: Bunun hakkında kim konuşabilir ki?! Adam HaRishon’un (ilk insan) yapısı ve manevi seviyeden dünyamıza düşüşü hakkında insanlık ne anlıyor?

Bunların hepsi Atzilut dünyası seviyesine dayanır. Üst dünyaların yapısını, sistemlerini, işleyişini ve dengeyi korumanın yolunu incelemek gerekir. Bunlar, tüm kontrol sinyallerinin üzerimize indiği, bizden tepki alan ve bizi sürekli ileriye götürmek için buna göre yeniden düzenlenen devasa kendi kendini yöneten sistemlerdir.

Bu, tüm sistemin ilgi odağı olmasına rağmen Dünyamızın ve evrenimizin hesaba katılmadığı devasa bir sistemdir. Biz en küçüğüz.

Bu nedenle beynimizi, anlayışımızı kullanan birini suçlayabileceğimizi söylemek, aptalcadır. Bu sanki bir çocuğun anne babasını azarlayıp  “Annem kötü, bunu bana vermiyor!” demesi gibidir.

 

Manevi Yaşama Hazırlık

Soru: Kişi Zohar Kitabı’nı orijinal dilde değil de çeviriden okuyabilir mi?

Cevap: Bu önemli değil. Herhangi bir dilde okuyabilirsiniz, ne kadar anladığınız da önemli değildir. Okuduklarınızı anlamadan bile hedef için çabalamanız sizi değiştiren güçleri uyandırır ve bu çok önemlidir. Ulaşmak için öğrenmeye çalışırsınız.

İnternet arşivimizde Kabala ile ilgili birçok kitap ve diğer bilgiler bulunmaktadır. Herkes tarafından erişilebilir, çünkü temel bilgiler olmadan, manevi dünyada var olamazsınız, tıpkı bir kişinin temel aritmetik, fizik ve diğer konular bilgisi olmadan yapamayacağı gibi.

Onları yaşamının ilk 10 ila 15 yılı boyunca inceledikten sonra, kişi zaten dünyamızda güvenle çalışabilir. Eğer insan, çocukken ormanda bir yere atılırsa ve 15 yıl sonra oradan çıkarsa bu dünyada yaşayamaz.

Bu nedenle, kişiyi manevi yaşama hazırlamamız gerekir. Bu, internette ve kitaplarda sahip olduğumuz büyük miktardaki bilginin amacıdır, böylece kişi onu en azından biraz tanıyabilir. Bu, üst gücün ifşasının içine çekilmeye başlamak için yeterlidir.

 

Kökümüze Geri Dönüş

Soru: Her şey Yaradan tarafından önceden belirlenmişse, benim gücüm dahilinde olan tek şey onunla farklı şekilde ilişki kurmak ve farklı bir hızda ilerlemek mi?

Cevap: Manevi yolun başlangıcından sonuna kadar her şey tamamen ve kesin olarak önceden belirlenmiştir ve ondan kaçabileceğiniz hiçbir yer yoktur. B noktasından A noktasına inen ruhunuzun köküne ulaşmalı ve kendi çabalarınızla A noktasından B noktasına geri dönmelisiniz.

Bu süreç üç çizgiyle açıklanabilir. İlk çizgi (1) sonsuzluk dünyasından bizim dünyamıza iniştir. İkinci çizgi (2) dünyamızın tarihidir, fiziksel yolumuzdur (6,000 yıl). Ve üçüncü çizgi (3) sonsuzluk dünyasına geri dönüştür.

Düşüşler ve yükselişler neredeyse hiç zamana sahip değildir. Sadece kökümüze geri döneriz.

Sürgündeki Kardeşler

Bizi ileriye iten ve bizi birbirimizle bağ kurabileceğimiz ve sonra Yaradan ile bağımızı ifşa edebileceğimiz onlunun merkezini aramaya zorlayan, sürgün duygusudur. Sürgünün acıları bizleri, etrafı kurtlarla çevrili olduğu için bir araya toplanmış koyun sürüsü gibi birleşmeye zorluyor.

Sonsuz Manevi Tatminin Sırrı

Maddesel dünyada tatmin, hazzı söndürür. Acıkırsam ve yemeye başlarsam, yavaş yavaş açlığımı giderir ve iştahımı kaybederim ve iştahla birlikte haz kaybolur. Sonuç olarak, boş kalırım, tam bir sıfır olarak ve bu, diğer her şeyde de öyledir.

İlk başta alevlenen ateşli aşk, yavaş yavaş rutin hale gelir ve soğur. Alışkanlık hazzın tadını köreltir ve sonunda onu öldürür, bu da ölüme yol açar.

Ancak manevi yaşam sonsuz ve mükemmeldir çünkü manevi eylemlere girmeden önce bile onları nasıl sonsuz ve mükemmel hale getireceğimizi öğreniriz, yani arzumuz yok olmaz, sadece büyür. Arzunun ana şey olduğunu anlamalısınız ve sürekli büyümesi ve kalitesi üzerinde çalışmalısınız.

Bu nedenle, manevi ilerleme, Adam HaRishon parçalandığında, Yaradan tarafından bizim için hazırlanan her türlü özellik tonunu içeren arzumuzun ne kadar gelişmiş ve çok yönlü olduğu ile belirlenir.

Ve bizler, bu arzuyu besleriz öyle ki ondan tek bir parçacık bile kaybolmasın. Tüm arzuların var olduğundan ve birbirini desteklediğinden, birbirlerini zenginleştirdiklerinden emin oluruz ve bu sayede NRNHY’ın tam ışığına, ıslahın sonuna ulaşırız.

Maddesel dünya ile manevi dünya arasındaki fark, bedensel eylemlerde doyumun arzuyu söndürmesidir. Ve maneviyatta, haz alarak arzuyu nasıl daha fazla artırabileceğimizi öğreniriz.

Bu nedenle, arzu bizim için asıl şeydir, tatmin değil. Sonuçta, tatmin, tamamen arzunun büyümesine ve doğru konumlandırılmasına bağlıdır. Arzunun kendisinin, büyüdüğü ve güçlendiği gerçeğinin tadını çıkarmaya başlarım.

Bu tamamen farklı bir çalışmadır çünkü arzumu yerine getirmeyi umursamam. Sonuçta, üst dünyada her zaman sonsuz memnuniyet vardır ve sadece her zaman doğru arzuya sahip olmak ve onu mümkün olduğunca büyütmek konusunda endişelenmem gerekir.

Bu nedenle, Yaradan’a yaptığımız dualar, istekler ve övgüler; O’na her yakarış o kadar önemlidir ki, çünkü koşulumuzu ve memnuniyetimizi onlar belirler. Aslında, içimdeki arzudan haz alırım.

Bu yüzden ilk aşk acıları çok tatlıdır. Onlar fiziksel tatmin değil, haz verenlerdir. Tatmin gelir ve gider ve geride boşluk bırakır. Ruhu doldurabilen ve hafızada kalan bu özlemdir.

Tüm sanat eserlerinin zihinsel ıstıraptan, özlemlerden ve duadan bahsettiğini görürüz. Bu nedenle, gerçek tatminin, sevilen kişiyi özlemekten geldiğini unutmamalıyız.

Tatmin sadece arzuyu artırıyorsa, bu maneviyatta olduğumuzun bir işaretidir. Sadece kendimden vazgeçmeye çabalarken, dolumu bastırmam, aksine onun için yeri genişletirim ve arttırırım.

Ben Alan Ve Verenim

Yorum: “Yaradan’a bağlı kalın” deniyor. Hayalimiz, hissiyatımızda Yaradan’ı ifşa etmektir. Aynı zamanda, siz,  O’ndan bağımsız olacağımızı söylüyorsunuz. Bunda bir tür çelişki var.

Cevabım: Aslında, bize iki zıt çizgi veriliyor, sağ ve sol olan, üçüncüyü, her ikisinden oluşan ve aynı zamanda bunların üzerinde olan, orta çizgiyi  biz inşa ediyoruz.

Tam ihsan etme ve sevginin niteliği sağ çizgidir, egoizm ve nefretin niteliği sol çizgidir ve ben onları kullanarak, onların üzerine orta çizgiyi kurarım.

İçimde egoizm, öfke, açgözlülük ve kıskançlık vardır, her şeyi almak isterim. Ve sizin içinizde, bir ev sahibi olarak, tam tersine, ihsan ve koşulsuz sevgi var ve onları sizden alabilirim. Her şeyi vermeye tamamen hazırsınız. Ancak, egoizmimle sizi kullanırsam, o zaman size bağlı olurum.

Ayrıca benim utanmam burada ortaya çıkıyor. Bu, bugün dünyada gördüğümüz şeydir, depresyon ve diğer her şey, sözde büyük utanç niteliği olarak adlandırılan, üst niteliğin bir sonucu olarak.

Bunun üzerine çıkmak için, benim üzerimdeki etkinizi tamamen ortadan kaldırmalıyım. Bunu ancak her iki niteliği de uyguladığımda yapabilirim. Aynı zamanda egoizmimi tam olarak kullanırım, mümkün olan her şeyi sizden alırım, sizden gelen hazzı kendimden geçiririm ama size memnuniyet vermek için.

Sonuç olarak, ben bir alan haline gelmem çünkü sadece sizin iyiliğin için alırım. Ben verenim çünkü size her şeyi vermekteyim. Ve sizler bir alan haline gelirsiniz.

Ben alan ve verenim. Siz alan ve verensiniz. Bizler kesinlikle birbirimize eşit hale geliriz. O halde “yaratılan – Yaradan” derecelerinde, aramızda kesinlikle hiçbir fark yoktur. Tamamen size eşit dereceye ulaşırım.

Dahası, burada lider olduğum için, bu yeni ilişkinin yaratıcısı olduğum için, sizden bile daha yüksek oluyorum. Sonuçta, tüm süreci yönetiyorum: Onu yaratıyorum, icat ediyorum ve uyguluyorum.