Category Archives: Maneviyat

Cennetin Krallığının Yükü

Eğer kişi, artık cennetin krallığının yükünü sonsuza dek üstlenme kararı aldı ise, bu bütünlük olarak kabul edilir. (Baal HaSulam, Şamati 58, “Neşe İyi İşlerin Bir ‘Yansımasıdır'”)

Soru: Cennetin krallığının yükünü üstlenmek ne anlama gelir?

Cevap: Bu, Yaradan’ın otoritesini kendi üzerimizde kabul ettiğimiz anlamına gelir. Tıpkı tarlayı sürmek veya bir şeyi taşımak için ata boyunduruk taktığımız gibi, tüm yaşamımız boyunca O’nun otoritesi altında olabilmek için, Yaradan’ın talimatlarını da üzerimize almaya hazır oluruz. Yapmamız gereken şey budur.

Soru: Bizi sonsuza kadar maneviyatta ne tutabilir?

Cevap: Etkisi altındayken dünyamızda, tüm evrende ve tüm dünyalarda var olan, en yüksek hedefe ulaşmaya doğru sürekli olarak ilerlediğinizi hissedeceğiniz; üst ışık.

Yaradan’ın Yüceliğinden İzlenim

Soru: Yaradan’ın yüceliğinin, O’nun verdiklerinin olması ne demektir?

Cevap: Yaradan başka bir şey vermemelidir. Eğer O, sizde Kendi yüceliğini arttırırsa, o zaman sizi bu şekilde manevi olarak yükseltir ve sizin artık başka hiçbir şeye ihtiyacınız kalmaz.

Tüm sorularınıza cevap verebilecek, çalıştıklarımızı daha derinlemesine anlayabilecek ve mantık ötesi bir inançla ilerleme fırsatına sahip olacaksınız. Böylece yavaş yavaş üst dünyanın hissiyatına ulaşacaksınız.

Ama oturup beklemeyin. Eğer Yaradan’ın yüceliğine dair bir izlenim edinmek istiyorsanız, o zaman ne olursa olsun harekete geçmelisiniz. En önemli şey, bunu dostlarınızla yakınlaşarak yapmaktır.

Gözyaşı Kapısında

Soru: Onlunun maneviyatta her kapıyı açabileceğini söylediniz. Tam olarak hangileri?

Cevap: Geçmemiz gereken birçok kapı var ama en önemli kapı gözyaşı kapısıdır. Kişinin Yaradan’a dönecek gücü kalmadığında, kendisinin kaybeden olduğuna ve hiçbir şeyin ona yardım edemeyeceğine ikna olduğunda, o zaman gözyaşlarına boğulur ve Yaradan ona kapıları açar.

O’na yaklaşan herkes bu kapıdan geçer.

Soru: Gerçekten başarısız olduğunuzu anladığınız anda O’dan ne talep etmelisiniz?

Cevap: Neye ihtiyacınız olduğunu keşfedin ve onu isteyin.

Soru: Peki ya ihsan etme niteliği? Biz tam olarak bunu talep etmemiz gerektiğini öğreniyoruz.

Cevap: Ama eğer buna yönelik bir dürtünüz yoksa o zaman ne talep edeceksiniz ki?

Soru: Sadece eksik olanı istemek mi önemli, yoksa Yaradan’la bağda olmayı istemek mi?

Cevap: Bu sizin neyi seçtiğinize bağlı. Sizin için seçim yapmamı istemeyin.

 

Maneviyatta Alışveriş

Soru: Maneviyatta alışveriş var mıdır? Sonuçta kişi, kendisi için ihsan etme Kelim’ini, örneğin çaba yoluyla satın alabilir.

Cevap: Elbette. Egoizm, tüm bedenin kendisine ait olduğunu ve tüm kişinin de ona ait olduğunu söyler. Ve bu doğrudur. Tamamen egoist olduğumuz gerçeğiyle başlarız. Daha sonra bununla mücadele ederiz.

Biz belirli bir manevi çalışma yapıyoruz. Çaba, egoizmimize karşı yapılan bir eylemdir. Kendimizi egodan arındırarak, kendimize manevi bir derece satın alırız. Tekrar ve tekrar.

Hedefe Ulaşacağınızın Garantisi

Soru: Onluda çok çalışıyor gibiyiz. Sürekli dua ediyoruz, ancak dünyevi hayatın aldığı zamanın azlığı, kaynak materyallerin çokluğu, uygun çabalarımızın olmayışı ve sınırlı yeteneklerimiz nedeniyle bu gerçeği kavrayamadığımı anlıyorum. Bu kadar memnuniyetsizlik olduğunda kişi ne yapmalı?

Cevap: Kendinizi hırpalamayı bırakın. İçinde bulunduğunuz durumdan memnun olmalısınız, bir sonraki adım size her zaman Yaradan’ın sizi sevdiğini, öğretmenin sizi sevdiğini, herkesin sizi sevdiğini ifşa eder ve bu sizin hedefe ulaşacağınızın garantisidir.

Önemli Olan Akıl Değil Eylemdir

Soru: Bana daha önce bana manevi eylemlerin sırası şu şekildeymiş gibi geliyordu: akılda işleyen bir arzu ortaya çıkar ve ancak ondan sonra eylem gelir. Ancak Kabalistlerin makalelerinde farklı bir sıralama anlatılmakta: önce arzu, sonra eylem ve ancak ondan sonra akıl ona hizmet eder. Neden?

Cevap: Maneviyatta en önemli olan akıl değil, eylemdir. Mantık ötesi inanç denilen şeyle hareket etmeliyiz. Bu yavaş yavaş gelecektir. Gitgide bu içimizde işlenir, gerekli algı sistemlerine girer ve sonunda biz her şeyi anlarız.

Manevi Çalışmada Ciddiyetsizlikten Kaçının

Soru: “Toplumun Amacı” başlıklı makalesinde RABAŞ, ciddi olmanın gerekliliğini ve aramızdaki bağı öldürdüğü için ciddiyetsizliğe izin vermemek gerektiğini yazıyor. Ciddiyetsizlikten kastedilen nedir?

Cevap: Tüm üyelerin yüzde yüz hazır bulunması gereken grup toplantılarını çok ciddiye almak gerekir. Dostlar, grubun görevlerini anlamalı, birbirlerine yardım etmeli ve Yaradan’ın onların içinde ifşa olmasından başka hiçbir şeyi arzulamayacak şekilde birlik olmaya hazır olmalıdırlar.

Bu hedef çok kırılgandır ve egoizmimize herhangi bir tatmin sağlamaz ve herhangi bir ciddiyetsizlik, herhangi bir umursamazlık grubu yok edebilir.

Bizim Çalışmamız Karşılıklıdır

Yorum: Çoğu zaman, Yaradan bizim için çalışıyor ama biz O’nun için çalışmıyoruz gibi geliyor.

Cevabım: Hayır, biz O’nun için çalışmak zorundayız. Ancak, O bize yardım etmezse bunu yapamayız. Bu nedenle, bizim çalışmamız karşılıklıdır: Biz Yaradan içiniz ve Yaradan da bizim içindir.

Bu noktada birleşmeli, bütünleşmeli ve Yaradan’ın bize tam olarak ihsan eden, bizim için çalışan olduğunu ifşa etmeliyiz ve O’na tam teslim olup O’nun için çalışmalıyız.

Sürekli İstek

Soru: Bizler, Yaradan’dan sürekli olarak tüm toplumun büyük bir aile olmasını istiyoruz. Ancak inançla mantık ötesi gitmemiz gerektiği gerçeğinden yola çıkarak, bunun gerçekleşmesi için bunu mantık dahilinde yapamıyoruz.

Diyelim ki Yaradan’dan “Lütfen herkesin bir arada, barış içinde yaşamasını sağla” diye istekte bulunduk, ama bu olmuyor. Yoksa bir dahaki sefere bunun gerçekleşmesini isteyemeyeceğim için, sadece bunu iptal edip her şeyin yolunda olduğunu mu varsaymalıyım?

Cevap: Dostlarınız ve Yaradan’la bağ kurmayı tek bir koşulda, aynı bağda istemelisiniz.

Ama bir kez talepte bulunduysanız ve onu bıraktıysanız, o zaman arzunuz gerçek değildi, ciddi değildi.

Soru: Peki mantık ötesi gidersem, sonucu görebilecek miyim?

Cevap: Sonucu göreceksiniz, ancak eylem bittikten sonra. Kendi kaynağınıza bağlanarak, ondan dolum almaya başlayacaksınız.

 

“Hizmetçi Peygamberden Daha Fazlasını Gördü”

Nihayetinde bilgelerimiz, “Bu benim Tanrım ve O’nu yücelteceğim” ayeti hakkında, deniz kenarındaki bir hizmetçinin peygamber Hezekiel’den daha fazlasını gördüğünü söylediler (Baal HaSulam, Şamati 151, “Ve İsrail Mısırlıları Gördü”).

Soru: Bu hizmetçi niteliği nedir? Peygamberden daha fazlasını görmemize ne yardımcı olur? Bu tevazu mu, alçakgönüllülük mü, birbirine karşı kendini iptal etmek mi?

Cevap: Elbette, daha fazlasını görmemize yardımcı olan budur. Sonuçta insanı karakterize eden şey gurur, kibir vb.’dir ve bu niteliklerimizi doğru kullanmalıyız.

Hizmetçi, ister erkek ister kadın olsun, kişinin sahip olabileceği en düşük seviyedir.