Category Archives: Maneviyat

Kabala Çalışması Hayatıma Ne Getirir?

Soru: Hayatımdaki bütün olayları Kabala çalışmasına bağlayabilir miyim, yoksa bütün bu olaylar zaten başıma gelecek miydi? Kabala çalışması benim hayatıma ne getirir?

Cevap: Kabala çalışmanız hayatınıza amaç verir. Size, fiziksel bedeninizle kaybolmayan, ancak onun ötesinde aynen kalan sonsuz bir kazanç/yükselme sağlar. İhsan etme niteliği, egoizmin üstünde olduğundan bedenimiz öldüğünde bile varlığını sürdürür.

Kabala, bize bu dünyadaki yaşamdan tamamen saf bir fayda sağlar. Bu, tek bir yaşam veya birkaç yaşam döngüsü sürebilir ama Yaradan’la, O’nun seviyesiyle tamamen benzerlik koşuluna ulaşabileceksiniz. Bizim gelişimimizin amacı budur.

What Does Kabbalah Study Bring Into My Life?

 

Yaradan’ı Edinmek İçin Araçlar

Soru: Kabalistler, Yaradan’ın hissiyatının, birbirimizle olan bağı hissetmekten daha fazlası olmadığını söyler. Bu, Yaradan’ın içimde değil, diğer insanlarla aramızdaki bağda ifşa olduğu anlamına mı gelir?

Cevap: Bu, yalnızca Yaradan’ın ifşasıyla ilgili yardımcı bir araçtır. Gerçek şu ki, Yaradan ihsan eden, haz veren ve gelişen bir güçtür. Kendisinin dışına etki eder.

O’nu hissetmek için ihsan edecek ve haz verecek, benzer, uygun bir güç geliştirmeliyiz. İçimizde böyle bir güç yoktur. Sadece alma gücümüz vardır.

Bu nedenle, Yaradan’ı edinmek için en önemli şey, kendimizde alma gücüne ek olarak ihsan etme gücünü yaratmaktır. Bununla birlikte, kendimizde hiçbir şeyi değiştirmeyiz, olduğumuz gibi kalırız, yalnızca kendimizi diğer güçlerle tamamlarız.

İhsan etme gücünü geliştirerek her şeyi, Yaradan’a benzerlik yasasına göre hissetmeye başlarız. Benzerlik yasasına göre, alma niteliklerimizde çevremizdeki şeylerin var olduğunu hissederiz, aynı şekilde Yaradan’ı da geliştirdiğimiz ihsan etme niteliklerinde hissedebiliriz.

Bu nitelikleri oluşturmak,  yalnızca gruplarda bir araya geldiğimizde aramızdaki belirli bağ koşulları altında ve bize birbirimizle nasıl bağ kurabileceğimizi açıklayan Kabala’yı çalışmakla mümkündür. Bu bağda, ihsan etme niteliği olarak adlandırılan, bir sistem inşa etmeye başlarız. Sadece bu nitelik, Yaradan’ın niteliğini tutabilir ve onun içinde, yeni duyu organımız olarak, O’nu hissetmeye başlarız.

The Means To Attain The Creator

 

Yaradan’a Neden Dönülmeli?

Soru: Elektrik akımını veya yerçekimi kuvveti kullandığımda, kimseden bir şey istememe gerek yok. Neden doğanın üst gücü ile etkileşime geçmek için manevi bir talep oluşturmam gerekiyor?

Cevap: Cansız, bitkisel veya hayvansal doğa çerçevesinde (bu dünyevi varoluşta biz de canlı doğanın bir parçası olduğumuz için) bizler, net bir fiziksel koşul içinde bulunmaktayız. Talep edecek hiçbir şeyimiz yok. Sadece kendimizi nasıl adapte edeceğimizi, fiziksel doğayı nasıl öğreneceğimizi ve kullanacağımızı, onun yasalarını inceleyip bunları bir şekilde doğru olarak uygulamaya çalışacağımızı bilmemiz gerekir.

Bir sonraki seviyeye, varoluşumuzun manevi derecesine yükselmeye çalıştığımızda, tamamen farklı bir ilişki içine gireriz: Yaradan ile bir ilişki. Bu nedenle, sürekli O’na bağlıyızdır. O, bize hitap eder ve biz, O’na döneriz.

Bu bağda, O’na benzer olmak istediğimizde, kendimiz için “ruhumuz” denilen, Yaradan’a benzerlik imajı yaratırız.

Why Turn to the Creator?

 

İlerlemenin Sonucu

Soru: Beklenmedik problemlerle karşılaşan bazı yeni öğrenciler, problemlerin Kabala çalışmasıyla ilgili olduklarını düşünüyor. Öyle mi?

Cevap: Hayır. Kabala çalışmasındaki problemler, sadece dostlar reddetmeye ve düşmanlık hissetmeye başladığında, grubun içinde ortaya çıkar. Bu, ilerlemeden kaynaklanır böylece her seferinde kişi bu engellerin üzerine çıkacaktır, başka bir şey değil.

Soru: Bir şeyin gerçekleşmek üzere olduğu hissi nereden gelir? Belki hassasiyet mi artar?

Cevap: Hassasiyet de artar. Eğer onları hissetmezsek, onların üzerine daha da yükselmek ve maneviyatı daha fazla tanımlamak için her türlü engelleri başka nasıl aşabiliriz? Daha önce de var olan engeller, şimdi kendilerini daha fazla ortaya çıkarırlar çünkü bunu hak ediyoruz ve onların üzerine yükselebiliriz.

Consequence Of Advancement

 

Gruba Zarar Verme Korkusu

Soru: Onlu ile yaptığım çalışmamda dostlara zarar verdiğimi hissediyorum.  Bunu yaptığımda bile, durduracak güce sahip değilim. Ancak, hiçbir şeyi değiştiremediğim için son derece üzgünüm. Bu bir dua mı? Yoksa bu durumu tersine çevirmek ve bir sonraki koşula geçmek için daha fazlasını mı yapmalıyım?

Cevap: Dua etmeli ve nazik ve iyi olmanıza yardım etmesi için onludan talepte bulunmalısınız. Onlarla dürüst, açık yürekli olmaya çalışın.

Aynısını Yaradan ile de yapın. Bunu yapmaktan korkmayın, yardımcı olacaktır. Eğer bunu yapmazsanız, o zaman bu hayattaki manevi gelişiminiz başarılı olmayacaktır.

Fear Of Harming The Group

 

Yaradan ve Atzmuto

Soru: Doğru ilişkiler ağı inşa edersek, o zaman bu tür bir iletişim bizi “Yaradan” olarak adlandırılan sisteme benzer bir duruma getirir mi?

Cevap: Maddesel dünyada, görme ya da duyma duyumuz belli bir dalga aralığını yakalar. Görme duyumuzun altında ve üstünde dalgalar vardır ve 20 kHz den daha büyük ve 20 Hz’den daha düşük ses dalgaları vardır, fakat onları algılamayız. Bununla birlikte, onların var olduklarını bilmekteyiz ve duyularımızın kapsamını genişletmemizi sağlayan araçlar icat ettik.

Burada sadece genişletmiyoruz ama içimizde almak için değil ihsan etmek için çalışan, tamamıyla yeni bir duyu organı yaratıyoruz.

Yeni duyu organımızda hissettiğimiz güç, kendimizi inşa ettiğimiz benzerlik, “Bo”(gel) ve “Reh”(gör) sözcüklerinden gelen, Boreh olarak adlandırılır.

Bunun üzerinde Atzmuto (Yaradan’ın Özü) olarak adlandırılan, bizim algılayamadığımız başka bir şey vardır. Bir şeyi algıladığımız kesin bir sınır vardır, ama yukarıda yoktur. Bizler bu sınırı net bir şekilde hissederiz.

Soru: Atzmuto hakkında herhangi bir bilgi var mı?

Cevap: Pek çok nesiller boyunca, 6000 yıldan beri, bizler sadece Yaradan’ın ediniminde bulunduk.  Ancak, tüm insanlık O’nun tam edinimine geldiğinde ve kendi dışındaki duyusal organa girdiğinde, yani, beş bedensel duyu organına ek olarak ve ihsan etme üzerine inşa edilen beş manevi duyu organını hissettiğinde, o zaman Atzmuto adı verilen daha yüksek bir boyuta geçeceğiz.

The Creator And Atzmuto

 

Karşılıklı Garantiyi “Tutmak”

Soru: “O’ndan başkası yok” ilkesinin önemini sürekli geliştirmeli/işlemeli miyiz?

Cevap: Eğer gruptaki dostların hiçbiri Yaradan’ı, koşullarının temel nedeni olarak görmeyi unutmamaları gerektiğini düşünürse, o zaman gerçekten birbirinize yardım edeceksiniz.

Bu safhaya karşılıklı garanti denir; bu, kendimizi “Ondan başkası yok” düşüncesinde tutup sadece mekanik olarak birbirimize yardım etmeyi istememiz gerçeğinden başlar. Aynı zamanda, her birimiz diğerini düşünürüz.

Hepimiz birbirimizle ilgili bu şekilde düşündüğümüzde,  karşılıklı garantiyi “tutarız” ve bu işe yarar. Bu durumda, grubun her üyesi, Yaradan’ın kendi düşüncelerinin ve duygularının kaynağı olduğunu daha sık hatırlar ve birbirleriyle tek bir ağa bağlanmak için biçimlenmeye başlarlar.

Sürekli olarak dostlarımıza, karşılıklı olarak birbirimize dahil olduğumuzu ve Yaradan’a bağlı olduğumuzu hatırlatmada yardımcı olarak, Yaradan’ı ortak kaynağımız olarak tanımlamaya çalışırız. O zaman, her birimiz diğerine öyle bir şekilde bağlanır ki Yaradan’dan gelen işaretler her birinden diğerine geçer.

“Turning On” Mutual Guarantee

 

Denge Noktasını Amaçlamak

Soru: Gerçek, denge noktasında ifşa olur. Peki, akıl neden sürekli bizi bu noktadan çıkartmaya/düşürmeye çalışıyor?

Cevap: Zihin bizi bu noktadan düşürmeye çalışmıyor, ama ipte dengede duran bir akrobatta olduğu gibi, dengesizlik duygusunu uyandırmaya çalışıyor.

Bizim tüm yaşamımız, bize bir dengesizlik hissi vermek, bizi daha yüksek bir denge noktası aramaya zorlamak ve böylece yükselmek demektir.

Bu denge noktası, miktarında değil ama niteliğinde sürekli olarak yenilenir. Biz bunu, kendimiz hissetmeliyiz.

Aiming To The Point Of Balance

 

Bu Dünya Neden Var?

Soru: Hangi dünyada olduğumuzu nasıl belirlersiniz? Bu daha aşağı dünya neden var?

Cevap: Bizler egoizm içindeyiz. Buna, kendimizi içinde hissettiğimiz dünyamız denir.

Bizim aşağı dünyamız, sadece ondan üst dünyaya yükselebilmemiz, bize her seferinde üst dünyadan daha yükseğe sıçramak için, tekrar düşüp tekrar yükselebileceğimiz bir başlangıç noktası vermek için vardır.

Soru: Eğer egoizm dünyasında yaşıyorsak, maneviyata gelmek için onu nasıl daha etkili bir şekilde kullanabiliriz?

Cevap: Egoist dünyamızı kullanmak zorundayız çünkü onun içinde fiziksel olarak var olmamız gerekiyor. Ancak, dikkatimizin/ilgimizin geri kalanı, gruptaki koşulumuza dönük olmalıdır. Bu, Manevi Kli’yi, kabı, içinde Yaradan’ın ifşa olmasının bağlı olduğu manevi güç ağını yaratmak için kesinlikle birbirimizle bağlantımız yönünde olmalıdır.

Why Does This World Exist?

 

 

Yarını Beklemeyin

Baal HaSulam, Mektup 13: Gerçek yolunu gösterecektir, pişman olan pişmanlığını ifşa eder. Kendini tutmaz ya da saklamaz. Gerçekte hepinizi birden hissediyorum, sizin için bugün, yarınla yer değiştirmiş ve “şimdi” yerine “sonra” diyorsunuz. Buna bir çare yok fakat bu yanlışı ve bozukluğu anlamaya çalışmak gerek— Yaradan tarafından kurtarılan kişi, yalnızca bugün kurtarılmaya ihtiyacı varsa kurtarılır. Yarını bekleyen kişi, Allah korusun kurtuluşunu yıllar sonra elde eder.

Hiçbir koşul altında, herhangi bir duygu, düşünce, açıklama ve arzuları yarına ertelememeliyiz. Kişi onları toplamalı, Yaradan’a yönlendirmeli ve O’nunla ilişkilendirmelidir.

Diyelim ki kafamda birçok düşünce var, bunların hepsinin Yaradan’a dayandırılması, O’na mıhlanıp kalması gerekir; duygularımda ve aklımda, onların kaynağının Yaradan olduğunu idrak etmeliyim.

Eğer sürekli, O’nla bağlantılı olarak hareket edersek o zaman, bağın doğru resmi Yaradan ile benim aramda yavaş yavaş ortaya çıkacaktır. İlk başta Yaradan Kendini, bana olan, içimde ve etrafı saran dünyada olan her şeyin asıl kaynağı formunda gösterir. Ve sonra etrafı saran bir dünya olmadığını anlarım ve bunların hepsi, Yaradan’ın benim hislerimde, etrafımda inşa ettiği şeydir; bu duyuların izdüşümü gibidir.

Asıl mesele, kendimi sürekli olarak tüm duygularımın temel nedeni olarak Yaradan’a bağlamaya çalışmaktır. Bu nedenle Baal HaSulam, buna uymayan birinin yıllar sonra akıllanacağını yazıyor, ama kim bilir ne zaman?

Bir kişi bunu unutur/ihmal ederse, o zaman manevi çalışmadan kovulur ve geri dönemez. Dünya’nın Güneş etrafındaki deveranı gibi bir sonraki döngü zamanı, gerçekten yıllar alabilir.

Don’t Wait For Tomorrow