Category Archives: Karşılıklı Sorumluluk

“Neden Doğal Afetler Yaşamak Zorundayız?” (Quora)

Doğadan aldığımız büyük darbeler, eninde sonunda bizleri egoist bir paradigmaya göre yaşadığımız (sömürü, manipülasyon ve nefretin bağlarımızda bulunduğu) durumdan, “tek kalp tek adam” sözleriyle tanımlandığı gibi, yani sorunsuz işleyen, birbirine bağlı ve birbirine bağımlı tek bir sistem olarak, olumlu bir şekilde bağ kurduğumuz belirli bir duruma getirmek içindir.

Diğer bir deyişle, eğer insan seviyesinde birbirimizle uyumlu ve dengeli bir bağı paylaşsaydık, o zaman bizim seviyemizdeki denge, doğa boyunca dalgalanırdı ve doğayı uyumlu ve huzurlu bir şekilde yaşardık ve doğal afetler diye adlandırdıklarımız geçmişteki bir şey haline gelirdi.

Bu tür darbelerden elde edebileceklerimizle, gelecek durumlara dikkat etmemiz akıllıca olacaktır: darbeler bizi birbirimize karşı egoist tavırlarımızın içindeki rüya benzeri mevcut durumdan sarsmak ve bizi tam tersi, uyumlu ve huzurlu bir dünyaya uyandırmak için gelir.

Aslında her şeyin iyi olduğu bir dünyada yaşıyoruz ve sadece biz insanlar, birbirimize karşı egoist tutumlarımızla dünyaya olumsuz bir şekil veriyoruz. Birbirimizle egoist -her birimizin başkalarının pahasına kendi çıkarımıza öncelik verdiği- bakış açılarıyla ilişki kurmayı bırakıp, bunun yerine birbirimizle olumlu, nazik ve şefkatli tutumlarla sabırla ilişki kuracağımız zaman yaklaşıyor.

Eğer böyle bir değişim yaparsak, daha önce hiç yaşamadığımız güzel bir yaşama tanıklık etmiş oluruz. Bu nedenle, bu tür ilişkilere mümkün olduğunca çabuk ulaşmaya çalışmalıyız.

Kadınların Bağ Kurması

Yorum: Daha öncesinde sadece erkeklerin bağ kurabileceğini vurgulamıştınız. Ve şimdi bu durum hem erkekler hem de kadınlar için aynı hale geliyor.

Cevabım: Evet, kadınlar öne çıkıyor ve hayatın her alanında giderek daha aktif rol almaya başlıyor.

Önceleri kadın doğum yapar, yemek pişirir, temizlik yapar, herkese ve her şeye hizmet ederdi. Ve ona büyük bir saygıyla davranılmasına rağmen, herhangi bir manevi çalışma söz konusu değildi. Hatta ibadet yerlerinde bile onlara yer yoktu. Bu durum sadece 100 ila 200 yıl önce ortaya çıkmıştı.

Ama bugün her şey eşit düzeyde. Dünya, tüm toplumlarda kadınların eşit hale gelmesi gerçeğine doğru ilerliyor. Ve bu yalnızca biz çok iyi olduğumuz için değil, küresel ıslaha doğru bir hareket olduğu için böyle. Hiç şüphe yok ki, kadın tarafı ortak çalışmalarımızda giderek daha etkili ve gerekli hale geliyor.

Bu nedenle onlara çok önem veriyorum. Bunlar ciddi arzular, ciddi güçler ve tüm erkekler ve tüm dünya üzerindeki baskılardır.

200 yıl önce bir kadının siyasete girmesi mümkün müydü? Ama bugün, ülkelerin üst düzey pozisyonlarda birçok kadın var.

Yani bu küresel bir eğilim çünkü dünya büyüyor. Egoizm öne çıkıyor. Kadın, egoizmi, alma arzusunu temsil eder. Bu nedenle o, daha talepkâr ve daha bağımsız hale geliyor.

Kadınlara saygı duyulması gereken çok şey var. Çok tutarlı, çok ciddi ve çok titizler. Onların ıslahlarında belli bir sınırlama var ama bu onların sınırlaması değil, doğanın iki parçaya bölünmesidir.

Bu nedenle kadınların bağ kurmasını, çok büyük ve ciddi bir mesele olarak görüyorum.

Üç Çizgide Nasıl Çalışılır?

Soru: Üç çizgide çalışmanın farklı yolları olduğunu söylediniz. Ne demek istediniz?

Cevap: Diyelim ki, ben bir babayım, kocayım, öğretmenim ve vatandaşım. Tüm ilişkilerimde orta çizgide davranmalıyım: kendimle ilgili, her şeyle ilgili ve bilim, sanat, teknoloji, ekonomi, finans, doğaya karşı tavrım vb. her şeyde uygulanmalıdır.

Eylemlerimizin her biri arzudan gelir ve bu nedenle egoizmimiz tüm eylemlerde yer aldığı zaman, onların hepsi en uygun şekilde orta çizgiye uymalıdır, kesinlikle ihsan etmeyi, sevmeyi ve çevreleyen sistemi dengeli, nazik ve sakin hale getirmeyi amaçlamalıdır.

Bugün mutlak bir uyumsuzluk içindeyiz çünkü aramızda üç çizgi sistemi veya bütünsel bir karşılıklı bağ sistemi tezahür ediyor ve bunu kendi içimizde fark edemiyoruz. Dolayısıyla doğanın bize gösterdiğinin tam tersi bir durumdayız. Bizim açımızdan ne algımızda, ne eylemlerimizde ne de düşüncelerimizde herhangi bir şeye ya da kimseye karşı üç çizgi davranışı olmadığı ortaya çıkıyor. Bu yüzden tüm faaliyetlerimizde kriz içindeyiz.

Orta çizgi, tüm iyi ve kötü niteliklerimi, düşüncelerimi, arzularımı ve hareketlerimi herkesle iyi bir ilişki kurmaya yönlendirmem anlamına gelir. Asıl peşinde koştuğum şey budur çünkü bunu başarabilirsem ve hayatımda böyle bir yol izlersem, o zaman kendimi, insanlığı ve dünyayı mükemmel, ebedi, sonsuz ve her bakımdan iyi yapacağım. Bu nedenle, orta çizginin ne olduğunu çalışıyoruz.

Kabala bilgeliği, Bina ve Malhut‘un birleşmesinin bir sonucu olarak ortaya çıkan Masah de Hirik‘i, ikinci kısıtlamayı (Tzimtzum Bet) ve diğerlerini oldukça derinlemesine inceler.

Ancak ortalama bir insanın buna ihtiyacı yoktur. Ona ancak şunu söyleyebiliriz: “Egoist olmana rağmen, her şeyi ne kadar kendin için istesen de, bunun üzerine çıkmaya çalış ve başkalarının durumunu da hesaba kat. Yapabiliyorsan, onların durumlarını seninkinden daha yüksek hayal et. Dene! En azından bir şekilde, bir kez bunu yapabilir misin? Ve aynı zamanda insanlığın böyle bir durumda nasıl var olacağını düşün. Hepsi bu.”

İnsanların bunu anlamasının gerekeceği bir duruma doğru ilerliyoruz; aksi takdirde kelimenin tam anlamıyla birbirlerini diri diri yiyecekler. Her şey bir insanın doğasında vardır ve kendimizi farklı ilişkilere içsel olarak hazırlamaya başlamazsak, bu gerçekleşebilir.

“Doğa Hepimizden Ne İstiyor?” (Quora)

Bu soruyu, on binlerce insanın öldüğü ve yüz binlerce insanın dondurucu soğukta evsiz ve yiyeceksiz kaldığı, trajik Türkiye-Suriye depreminden sonra öğrencilerimden birinden aldım.

Öğrenci bana, insanların doğadan böyle bir darbeyi hak edecek ne yaptıklarını ve doğanın hepimizden ne istediğini sordu.

Kısacası, bu fare yarışı içinde yaşamayı bırakmamız, kendimizi sakinleştirmemiz ve doğanın istediği gibi davranmamız gerekiyor. Ve gerçekten de doğa bizden ne istiyor?

Doğa, birbirimize karşı iyi olmamızı istiyor. Başka bir deyişle doğa, iyi ve nazik bir arzuyla birbirimizle olumlu bir şekilde bağ kurmamızı ister.

Doğanın kanunu, onun parçalarının uyumlu ve dengeli bir şekilde birbirine bağlanması gerektiğidir. Biz insanlar, doğanın dengesine müdahale eden tek parçayız.

Nasıl mı? Bu, kişisel kazanç için başkalarını ve doğayı sömürmek istememize neden olan, bizim egoist doğamızdır.

Bu nedenle, kişisel kazanç için başkalarına ve doğaya zarar vermeye çalışmamak, aksine insanları ve doğayı egoistçe kullanmamızın ötesine geçip, olumlu bir bağ kurmak için arzularımızı kullanma şeklimizi ıslah etmemiz gerekir.

Kendimizi olumlu bir karşılıklılık ve karşılıklı bağ durumuna getirmemiz gerekiyor. O zaman, birbirimiz arasında barış oluşturma arzumuzun, bize doğadan nasıl olumlu geri dönüşler getireceğini görürdük. O zaman, uyumlu ve huzurlu hayatlar yaşardık ve doğa artık bize çeşitli felaketler ve salgınlar göndermezdi.

Geleceğin Dünyasını Nasıl Görüyorum?

İnsanlar bana sık sık geleceğin dünyasını nasıl gördüğümü, neye dayanacağını ve bu dünyada birbirimizle nasıl etkileşim kuracağımızı soruyor.

Ne yazık ki bunun yakın gelecekte gerçekleşeceğini düşünmediğimi itiraf etmeliyim. Yeni bir dünyanın doğuşuna eşlik eden daha pek çok sorun olacaktır. Ancak ortaya çıktığında, aramızdaki savaşlardan ve nefretten kaçınmak için her şeyi yapacak şekilde yaşamamız gerektiğini anlayacak insanların zihninde var olan farklı bir dünya olacak.

Kimsenin diğerine nefret duymaması, aksine karşılıklı sevgi, saygı ve temas arzusu duyması için kendi aramızda mücadele etmeliyiz.

Umarım buna ulaşırız. En azından artık dünyadaki tüm olaylar, neyin iyi neyin kötü olduğunu ortaya çıkarmaya yönelik.

Her Türlü Egoizmi Islah Edin

Soru: Üç tür egoizm vardır. Ailede, işte ve birbirimizi sürekli kaba bir şekilde kullandığımız hayatlarımızda ortaya çıkan olağan günlük egoizm vardır. Ve bir egoizm vardır ki, doğrudan doğruya onluda, birleşmek isteyen bir grup insanda ortaya çıkar ama birdenbire aralarında nefret belirir.

Egoizmin üçüncü seviyesi, kişinin Yaradan’a doğrudan ulaşması ve Yaradan’ın Kendisini kendi iyiliği için, kendi çıkarı için kullanmak istediği zamandır. Her üç seviyeyi de ıslah etmemiz gerekir mi?

Cevap: Evet, tüm bu seviyelerin ıslah edilmesi ve sadece başkalarının yararı ve iyiliği için olan şeyleri yapmamız gerekir. Kişi kendi üzerine çıkmalı ve yalnızca başkalarının iyiliği için hareket etmelidir.

Yorum: Ancak “başkalarının iyiliği için” ifadesi politikacılardan başlayarak herkes tarafından kullanılmaktadır.

Benim Yanıtım: Bu, sözlerin doğru, ancak niyetlerin ve eylemlerin yanlış olduğu anlamına gelir.

Krizlerden Nasıl Yararlanabiliriz?

Soru: Krizlerden nasıl yararlanabiliriz?

Cevap: Bir krizden ancak krizin ne olduğunu, gerçek sebebinin ne olduğunu ve dünyayı nasıl iyileştireceğinizi anlarsanız yararlanabilirsiniz. Aksi halde bunun cevabı yoktur.

Krizlerin tamamen insanlar arasındaki kötü ilişkilerden kaynaklandığına, bunun da savaşlara ve diğer sorunlara yol açtığına inanıyorum. Benim uğraştığım Kabala ilmi bu soruyu bu şekilde yanıtlıyor ve herkesi birbirine yakınlaşmaya teşvik ediyor. Ancak birbirimize yakınlaştığımız ölçüde, dünyada olumlu değişiklikler görebiliriz.

Birbirine yakınlaşmak, insanların birbirine daha çok güvenmesi, daha çok yardım etmesi ve daha az zarar vermesi demektir.

Evrensel İlgi

Soru: İyilik nedir?

Cevap: İyilik, sevgiye giden tüm yollarda karşılıklı bağımlılık anlayışıdır. Ve kötülük ise bunun tam tersidir.

Soru: Ancak herhangi bir anlaşmazlık durumunda her iki taraf da iyi yaptığını düşünüyor.

Cevap: Bizler kendimizi aşmalı ve biri diğerini pahasına değil, sadece herkesi iyi hissettirmeyi düşünmeye başlamalıyız. Aksi halde hiç bir yere varamayız. Karşılıklı bağın, karşılıklı bağımlılığın, karşılıklı kısıtlamanın, karşılıklı destek vb.nin ne anlama geldiğini öğrenmeliyiz.

Yani, kesinlikle tüm insanlığı kapsayacak sistemler oluşturmalıyız. Bunlar bütünsel gelişim sistemleridir.

Başka türlü hayatta kalamayacağımızı anlamalıyız. Herkesle ilgilenecek bir sistem kuramazsak doğa bizi bu gezegenden, bu dünyadan silecek.

“İnsanlarla Nasıl İlişki Kurmalıyım?” (Quora)

Herkesle iyi ilişkiler kurmalıyız, örneğin onlara karşı olan sevgimizle onları yenmek için elimizden geldiğince herkese iyi örnek olmalıyız.

“Başkalarını sevgiyle ile yenmek” ne demektir?

Öncelikle, diğer insanlar hakkındaki algılarımızın, onların içerisinde ve onlarda var olan şeyler değil, bizim içimizde var olan bir izlenim olduğunu anlamamız gerekir. Daha sonra, başkaları hakkındaki olumsuz izlenimimizi olumluya çevirmeyi istememiz gerekir, böylece onların yararını gerçekten ne kadar istediğimizi anlasınlar.

Yazıldığı gibi, “sevgi tüm günahları örter” noktasına gelinceye kadar, onlarla bu şekildeki bir eğilimle ilişki kurmaya devam ederiz. Yani, ilk olumsuz izlenimlerin – “günahların” – üzerinde sevgi ortaya çıkacaktır: öyle ki, daha önce sahip olduğumuz egoistik tasvir yüzünden onlarda gördüğümüz hiçbir kusuru görmeyeceğiz.

Ayrıca, diğer insanlar hakkındaki ilk izlenimimizin her zaman negatif olması ne anlama gelir? Bu şudur, bizler başkalarını “Onlardan ne alabilirim?” ve “Onlardan nasıl bir çıkar sağlayabilirim?” sorularının çerçevesinde hesaplamalar yaptığımız egoistik bir filtre içerisinden görürüz. Eğer başkalarından kendimiz için alınabilecek bir fayda göremezsek, onlarla ilişki kurmak için de hiçbir neden görmeyiz.

Karşılıklı Garanti: İnsanlığın Var Oluşunun Kanunu

Karşılıklı garanti, insanlığın tek bir ruh olarak varoluşunun küresel yasasıdır. İnsanlar arasında gerçekleştirilirse, o zaman altımızdaki tüm dereceler yani hayvansal, bitkisel ve cansız doğa, tek bir sisteme yeniden bağlanacaktır.

Eğer insanlık bugün insan derecesinde birleşmiş olsaydı, tüm doğanın tek bir sistemde toplandığı, hiçbir patlamanın olmadığı ve cansız, bitkisel ve hayvansal dünyada tam bir uyumun hüküm sürdüğü bu tür değişiklikleri tüm evrende görürdük.

Bilgelerin dediği gibi kurt kuzunun yanında huzur içinde yaşayacak ve tüm yaratılış uyum içinde var olacaktır. Bu şekilde tüm evreni ve tüm dünyayı tek bir bağa getireceğiz ve Yaradan, tüm yaradılışı dolduran ve kucaklayan tek bir güç olarak kendisini bu uyum içinde ifşa edecektir. Karşılıklı garantimiz ve bağımız sadece hayatımızı iyileştirmekle kalmayacak, aynı zamanda tüm yaratılışı düzeltecek ve onu tek bir mükemmel sistemde birleştirecektir.

Ve bunun olması kaçınılmazdır çünkü bu bilgi genler yaratılışta kayıtlıdır ve onu bu amaca götüren güçler onda hareket etmektedir. Katılımımızla bu hedefi daha da yakınlaştırabiliriz. Her şey bize bağlı!