Category Archives: Kabala

Manevi Dünyaya Benzerlik İçinde

Yorum: 12. yüzyılın büyük Kabalisti, filozofu ve doktoru Rambam, tıbbi çalışmalarının çoğunu yemek ve gıda tüketimine ayırmıştır. Kişinin yemek sırasında beş duyusunu da kullanmasının en iyisi olduğunu söylemiş. Yani yemeğe koku, müzik, tütsü/buhur vb. eşlik etmelidir.

Cevabım: Kabalistler arasında solumak için tütünlü küçük enfiye kutuları çok popüler olmasına rağmen artık tütsü/buhur kullanmıyoruz.

Soru: Kişinin beş duyu organını da kullanması gerekmesinin nedeni nedir? Bu tam olarak bir tören.

Cevap: Evet, gerçekten öyle. Rabaş ile çalışan eski Kabalistler beni yemeklerine katılmaya davet ettiklerinde, bu benim için gerçek bir tören haline geldi. Büyük bir içsel heyecanla buna hazırlandığımı hatırlıyorum. Benim için anlamı büyüktü.

Yorum: Rambam ayrıca yiyecekleri dikkatli bir şekilde çiğnemek gerektiğini yoksa bize zarar vereceğini yazmış. Bunun için de dişlerimiz var.

Cevabım: 32 diş, yiyecekleri tasnif etmek, tüketime hazırlamak ve sonra yutmak için öğüten 32 değirmen taşı gibidir. Çiğneme aparatının mekaniğini, neden dudaklarımız, dilimiz, yanaklarımız olduğunu, ağzın nasıl düzenlendiğini ve tüm hareketlerimizin neye yol açtığını anlamamız gerekir.

Bizler manevi dünyaya göre düzenlenmişiz. Biyolojik bedenimiz, ruhsal güçlerin birbiriyle ilişkisinin bir sonucudur. Ve yukarıdan, ışığın arzularımıza böyle bir alımı olması gerektiğinden, bedenimiz yiyecekleri emmek ve manevi alıma doğru ilerlemek üzere tasarlanmıştır.

Doğru Çevrenin Önemi

Soru: Kabala ilmini çalışan bir kişinin yaşaması için en iyi yer neresidir? Kişi hangi ülkede? Hangi çevrede olmalıdır?

Cevap: Çevre kesinlikle önemlidir. Yanınızda aynı şeyi okuyan 10, 20, 30 kişinin olması gerekiyor. Ancak bundan önce gelen şart, iyi bir İnternet bağlantısıdır.

Soru: İsrail topraklarında ki manevi coğrafya ve bu yerdeki özel kuvvetler vb. hakkında konuşan pek çok program ve video var. Yeni başlayanlar için bunda bir şey var mıdır? Kişi burayı ziyaret etmeye çalışmalı mıdır?

Cevap: Ne yeni başlayanlar ne de ileri düzeydekiler için burada hiçbir şey yok. Hiçbir şey! Önemli olan sadece onun yaptığının aynısını yapan doğru bir çevreye ve iyi bir bağa sahip olmaktır.

Sevgide Var Olmak

Soru: Fizikte bir nükleer patlamanın etkileriyle ilgili iyi bilinen bir olgu var. Süreci tam olarak bilmiyorum ama aynı yüke sahip iki proton bağlandığında birbirlerini itiyorlar. Ve eğer belirli bir kuvvet uygularsanız, kimi engelleri aşarsanız ve onları bağlarsanız, o zaman bir patlama meydana gelir ve enerji açığa çıkar.

Aynı şey insanlara da oluyor. Birbirleriyle birleşmeye çalışırken, önce aralarında bir reddetme olur ama bu engeli aşarlarsa birleşmeye başlarlar ve enerji açığa çıkar. Bu enerji nedir?

Cevap: Bu manevi enerjidir. İnsanlar bencilliği, karşılıklı reddetmeyi aşıp birbirlerine yakınlaşmaya çalışırlarsa, o zaman bu tamamen farklı bir koşuldur. Aralarında yenilenmeye, daha yüksek dünyayı, daha yüksek ilişkileri, ihsan etme niteliğini kıyafetlendirmeye başlarlar.

Bunlar fiziksel dünyamızda var olan çekim ve itme değil, ancak olumsuz, egoist özelliklerimiz üzerinde yaratmamız gereken çekim nitelikleridir. Her insanda bir nitelik vardır – egoizm olarak kabul edilen şeydir bu, yani kendini memnun etme arzusudur –  ki ya bir şeye yakınlaşma, ya bir şeyi reddetme vb ile tatmin edilebilir.

Kendimizde egoizmin nitelikleri üzerinde sevgi niteliği yaratmaya çalışırsak, o zaman sevgi niteliğinde var olmanın nasıl mümkün olduğunu hissetmeye başlarız. Bu varoluşa Yaradan’ın niteliği denir.

Dünyamız En Karanlık Yerdir

Soru: İnsanın çalıştığı malzemeye göre zihin değişir mi? Örneğin, Kabala bilgeliğini çalışan kişinin zihni ile astronomi çalışan kişinin zihni farklı mıdır?

Cevap: Evet. Kabala bilgeliğini çalışan bir kişi, Yaradan’ın eylemleri hakkında çalışır. Farklı düşünür.

Biri diğerinin içinde olmak üzere beş dünya vardır. Üst ışık tüm dünyalardan merkeze kadar gider. Bu dünyalara Adam Kadmon (İlk İnsan), yani insanın prototipi, Atzilut, Beriya, Yetzira ve Asiya denir. Merkezdeki en küçük daire, içinde yaşadığımız dünyamız olarak adlandırılır.

En karanlık yerde yaşıyoruz, üst ışık ise Ein Sof dünyasından tüm dünyalar aracılığıyla bize ulaşır.

Soru: Etrafımızda çok fazla ışık var ama dünyamızın bölümü karanlıkta mı kalıyor?

Cevap: Kişinin bu ışığa ihtiyacı yoktur, çünkü ihsan etme ışığına dayanamayız. Bizim için ölümdür. Biz sadece egoistik ışığı algılayabiliriz ve onun içinde yaşarız.

“O’ndan Başkası Yok” Mistik Bir Mantra Mı?

Soru: Neden “O’ndan başkası yok”a ulaşma ihtiyacından bu kadar sık söz ediyorsunuz? Her şeyin yukarıdan kaynaklandığını anlamak neden bu kadar zor? Birçok insan bunu biliyor. “O’ndan başkası yok” Kabala ilminde eşsiz bir mantra mıdır?

Cevap: Hayır, bu bir mantra değil, bir hissiyat anlamına gelen bir edinimdir. Bizi tamamen kontrol eden ve bunu açıkça hissettiğimiz bu eşsiz gücün içindeyiz. Bundan daha fazla kaçamazsınız.

Bu hissiyat içinde var olmalıyız. Bu gerçekten doğrudur.

Doğanın tek gücü bu! Bilim adamları ve fizikçilerle konuşsanız bile, bu gerçeği inkar etmeyeceklerdir. “Evet, belli ki öyle, henüz keşfetmemiş olmamıza rağmen” diyeceklerdir.

Üst Sevgiye Nasıl Ulaşılır?

Soru: Üst yönetim gücü sevgidir ve ona akılla ulaşılamaz. Ona nasıl ulaşabiliriz?

Cevap: Üst yönetim gücü sevgidir. Buna ancak kişinin kendi içinde geliştirdiği ölçüde ulaşılabilir. Bizim dünyamızda, koşullarımızda bu duygu hiç yoktur.

Dünyevi sevgimiz egoisttir. Bir kişinin diğerine karşı doğru, doğal, gerçek tutumu değildir. Bununla birlikte, Kabala bize içimizde gerçek sevginin niteliğini oluşturan üst ışığı, üst enerjiyi çekme fırsatı verir.

“İyi Kararlar Nasıl Verilir?” (Linkedin)

Görünüşte, sürekli kararlar veriyoruz. Pratikte ise, bugüne kadar hayatın anlamı veya içimizde saklı olan içsel potansiyel hakkında gerçekten önemli tek bir karar verdiğimiz pek de kesin değil.

Bir an için durup tipik bir gün veya hafta boyunca yaşadığımız her şeyin haritasını çıkarırsak, yaptığımız eylemlerin çoğunun gerçekliğimizin içindeki zorunluluktan çıktığını görürüz. Taahhütlerimiz, önceden belirlenmiş eylem planlarımız, gündemlerimiz vardır. Yaptığımız ana seçimler, ilgilenmemiz gereken en acil şeylerle (ve burada ne yapacağımızı önceden bilmek önemlidir) ve görevlerimizi nasıl önceliklendireceğimiz ve sorumluluklarımızı yerine getirmek için zamanımızı nasıl planlayacağımızla ilgilidir.

Sıradan kararlarda uzmanlara danışmak, güvendiğimiz kişilerin görüşlerini dinlemek vb. iyi bir fikir olabilir. Ancak kendi hayatımızın özüyle ilgili önemli kararlarda en içimizdeki iç sesi dinlemek önemlidir. Sadece.

Ve burada, diğer insanların, hatta ebeveynlerin veya arkadaşların fikirlerine değil, gerçekten bize ait olan en içteki ses için çaba göstermeliyiz. Varlığımızın en önemli sorularını yanıtlamak için gerçek iç benliğimizi dinlemek zorundayız: Ben kimim? Neye doğru çekildim? Ne için yaşamak istiyorum?

Eğer hayatta bizim için neyin en önemli olduğunu ve en anlamlı yaşam hedeflerimizi belirlemek için içsel bir dürtü hissedersek, tüm günlük kararlar bu kılavuzu takip edecek ve sorunsuz bir şekilde yerine oturacaklar.

Genel olarak, akıl ve duygu arasındaki dengeyi korumak önemlidir ve bu basit değildir. Bir yandan akıl, duyguların eksik olduğu yerlerde karar vermeye yardımcı olur. Öte yandan, sadece aklımızı takip edersek, doğru kararı vermeyi sağlayan daha geniş resmi değerlendiremeyebiliriz. Bu nedenle, akıl ve duygu arasındaki denge, duygusal eylemlerin bilinçli bir sürecin sonucu olacağı şekilde birbirlerini tamamlayacağı ve rasyonel kararların onları duygusal olarak da sürdürebileceğimiz şekilde olacağı anlamına gelir.

Gelişimin en ileri düzeyinde, kendimizin yani duygularımızın ve aklımızın, alışkanlıklarımızın ve düşünce kalıplarımızın üzerinde olmayı öğreniriz. Bu da zaten içinde kendi içsel benliğimizi, kendi içimizde neyi ıslah etmemiz gerektiğini ve en iyi kararları vermek için bu sezgileri nasıl kullanacağımızı keşfettiğimiz bir manevi gelişim seviyesidir.

Kabala bilgeliği bize doğamızın ne olduğunu, çevremizdeki dünyanın doğasının ne olduğunu ve evrimin insan ırkını nerede zorunlu olarak ilerlettiğini açıklar. Ve tüm gelişim haritası önümüzde açılmaya başladığında, neyi etkileyebileceğimizi ve neyi yapamayacağımızı, özgür seçimimizin tam olarak nerede olduğunu keşfederiz. Bu, doyurucu ve anlamlı bir yaşam için mümkün olan en üst düzeyde karar verme sürecini tanımlar.

“Bugünün En Önemli Açıklanmamış Hikayesi Nedir?” (Quora)

İnsanlık gelişimine eski Babil’de başladı. Egoizmin insanlık içinde ilk kez alevlendiği yer burasıdır. Kabala bilgeliği, egoizmin sonucuyla birlikte o zamanlarda açığa çıkmaya başladı. Bu, egoizmin nasıl evcilleştirileceğini ve doğayla nasıl dengeye getirileceğini anlatan bir bilgeliktir. Ancak insanlık bu yola girmeyip bencilce gelişmeye devam ettiği için, Kabala ilmi insanlığın gelişiminin sonuna kadar gizlenmiştir. Bu konuda eski kaynaklarda 5000 yıl önce bile yazılanlar bunlardır.

Çağımızda, insanlık her türlü oluşum ve problemler vasıtasıyla egoist gelişimin sonuna gelmiştir. Şimdi ne kadar hatalı ve yanlış bir egoist gelişimin olduğunu görüyoruz. Şimdi bir kez daha, doğayla dengeyi sağlama metodunu kabul edemediğimizde, başladığımız yolun sonunu görmeyi hak ediyoruz. 5.000 yıl sonra egonun maksimum büyümesine ulaştık ve gelişimimiz boyunca ne kadar hata yaptığımızı görüyoruz. Böylece kendimizi o eski zamanlarda içinde bulunduğumuz durumda buluyoruz: Kabala bilgeliği yeniden ifşa oluyor ve onun yardımıyla doğa ile dengemizi yeniden kazanabiliriz – ama bu defa egoist gelişimimizin maksimum seviyesinde.

Geçmişte, gelişimimizi dengeleyebilmiş ve büyüyen ego ile birlikte yavaş yavaş gelişmeye, kendimizi doğayla karşılıklı sevgi içinde dengelemeye başlayabilmiştik. Ancak farklı bir yol izlemek istedik ve böylece Babil Kulesi’ni inşa ettik. Kaynaklar, insanların birbirlerini anlamaktan vazgeçtikleri, birbirlerine karşı nefretle ilerledikleri ve dünyanın farklı ülkelerine yerleştikleri o zamanları, bizim egoistçe nasıl “cennetlere ulaşmak” istediğimizi alegorik olarak anlatırlar.

Bugün bunun fayda sağlamadığını görüyoruz. Bununla beraber, bizler tek bir insanlığa, dünyanın her yerine yerleşmiş tek bir gruba aidiz. Biz yine de, hala aynı bu küçük sistemiz, aynı Babil uygarlığıyız, sadece sekiz milyar insanın büyüklüğüne ulaşmak için büyüdük. Bu önemli değil çünkü buna rağmen Kabala bilgeliğinin bahsettiği doğa ile denge yasasını uygulamakla yükümlüyüz. Kabala’nın bugün bu kadar talep görmesinin ve şimdi herkese ifşa olmasının nedeni budur: doğa ile dengeyi ve huzurlu ve uyumlu bir yaşamı elde etmenin gerçekten nasıl mümkün olduğunu insanlığa göstermek için.

Yemek Sırasında Sessizlik

Soru: Sessizlik unsuru Kabalistik yemeklerde sıklıkla kullanılır. Bunun anlamı nedir?

Cevap: Anlam sessizlikte değil, niyettedir. Manevi yolda dostlarınızla yemek yerken, amaca doğru nasıl birlikte çabalayacağınıza, nasıl birleşeceğinize, şimdi ve sonra Yaradan ile bu bağdan ne kadar daha büyük bir bağ geliştirmek istediğinize dair çok güçlü içsel niyetleri derinlemesine araştırırsınız.

Bu nedenle, insanların sessizce oturmaları çok önemlidir.

Not: Kabalistik melodiler de yemeklerde sıklıkla kullanılır.

Cevap: Evet, İnsanların birlikte söylediği, genellikle sözsüz belirli melodiler vardır.

Tüm bu unsurlar, manevi kaynağa, Yaradan’a olan ortak içsel bağa yükseltmek için, onların içsel olarak bir araya gelmelerine yardımcı olur.

Üst Dünyayı Anlamak Mümkün Mü?

Soru: Akıl, üst evreni nasıl yöneteceğini anlayamıyor. Bu sadece hissedilebilir, ancak muhtemelen öğretmek imkansızdır. Üst dünyayı anlamak mümkün mü?

Cevap: Üst dünya, görmediğimiz ve hissetmediğimiz elektronları ve atomları hayal ettiğimiz gibi tamamen dıştan incelenebilir ve anlaşılabilir. Bu şekilde, manevi öz ve manevi eylemler hakkında bilgi sahibi olabiliriz.

Üst dünyayı ancak egoist alma arzusundan özgecil ihsan etme arzusuna geçişimiz ölçüsünde anlamak mümkündür.

Böyle bir değişiklik, Kabala bilimini çalışmanın etkisi altında yavaş yavaş içimizde meydana gelir.

Soru: Bir Kabalist ilerleme için hangi araçlara sahiptir?

Cevap: Kalbinizde hissetmek ve aklınızla anlamaktan başka bir şey yoktur.