Category Archives: Kabala

Egoizmin Köleliğinde

Soru: Seçim yoluyla az ya da çok acı çekeceğimiz gerçeği de dahil olmak üzere, her şey önceden belirlenmiş ise  o zaman neden Kabala’ya ihtiyacımız var?

Cevap: Kabala, bizi egoizmimizin üzerinde kimseye ya da hiçbir şeye itaat etmeyeceğimiz bir koşula yükseltmek için gereklidir.

Egoizm bizi köleleştirir, bu nedenle çalıştığımız bilime “Kabala bilimi” denir, egoizmin esaretiyle ve ondan yükselmenin bize nasıl özgürlük hissi verdiği ile ilgili bilimdir.

In The Bondage Of Egoism

 

Arzuların Gelişimi, Bölüm 1

Arzuların Dört Seviyesi

Soru: İnsanlığın tüm tarihi, insan arzularının gelişim sürecidir. Baal HaSulam makalelerinde hem doğada hem de insanın içinde dört arzu seviyesi olduğunu yazıyor: cansız, bitkisel, hayvansal ve insan. Bu nedenle, bu dört seviyeyi dışımızda görüyoruz.

Bu arzular nelerdir ve nitelikte ve nicelikte onların kaç tanesi vardır?

Cevap: Esas olarak, kendini doldurma arzusu doğanın her seviyesi için ortaktır. Doldurulacak olan şey, arzunun hissettiği eksikliğe ve ona tatmin ve haz hissi verecek olana bağlıdır.

Eğer bu arzu cansız bir seviyedeyse, kendini olduğu gibi gerçekleştirmek ister. Aynı zamanda, arzusuna bir şey ekleyemez veya çıkaramaz, sadece var olduğu gibi davranır. Bu arzu cansız olarak adlandırılır. Gelişemez, ama eksik olduğunu hissettiği her şeyi yerine getirmek, yani bir şeye yaklaşmak, kendini bir şeyden uzaklaştırmak ister. Bu şekilde çalışır.

Sonra arzu cansız seviyeden bitkisel olana kadar gelişir.

Bitkisel seviyede, arzunun kendisinde zaten değişiklikler vardır. Büyür, formunu değiştirir, kendini gerçekleştirmesi için her türlü destekleyici arzuları ve araçları yaratır. Bu nedenle, boyuna ve enine büyür, gelişir, güneşe, havaya ve suya doğru hareket eder. Kendini gerçekleştirmek için ilk baştaki arzusunu kontrol etme yeteneği kazanır. Bu arzuya bitkisel denir.

Ancak, yerinden hareket edemez; bir bitki gibi, ekildiği aynı yerde büyür. Oradan yayılabilir, ancak başlangıçtaki kökü, üst güç, bir şey veya dışsal biri tarafından dikildiği yerde kalır. Bu durumdan gelişmeye devam eder.

Yine de bu tür bir arzu çoğalabilir, çevreyi etkileyebilir ve çevreden etkilenebilir. Bu, doğanın dört hali – kış, ilkbahar, yaz ve sonbahar ile etkileşime giren bitkilere benzer. Ancak cansız arzu, bu yeteneğe sahip değildir.

Bitkisel arzu yayılıyor olmasından dolayı cansızdan farklıdır, ama şimdiye dek var olduğu aynı yerde kalır.

Bir sonraki arzu, canlı/hayvansaldır. O zaten bir yerden bir yere hareket edebilir, yani hareket özgürlüğü vardır. Doğal olarak, onun üremesi çok daha karmaşıktır, bir bitkinin koşullarıyla aynı koşullardan oluşmaz yani diğerleriyle bağ kurmak ister.

Canlı/hayvansal arzuda erkek ve kadın bireyler vardır ki hareket ederler, aralarında bir aile kurarlar, aktif olarak besin vb. ararlar. Burada,  bir yer için, bir tür ve bir dişi için zaten kavga vardır. Yani, bu arzu kendini en iyi şekilde gerçekleştirmek için bir dizi araca sahiptir.

Bir sonraki arzu seviyesi, önceki tüm arzuları içeren insandır. Ayrıca uygulamalarında özgür iradeye sahiptir ve hareket edebilir, birleşebilir, uzaklaşabilir, yaklaşabilir, ne için ve nasıl gelişebileceği konusunda hedefini değiştirebilir.

İnsan, arzuları ve onların yerine getirilmesi ile sınırlı değildir, her şey sadece ona bağlıdır. Bu nedenle onun: cansız, bitkisel, hayvansal ve insan arzuları, ona tam bir özgürlük verir. O liderdir, doğanın kralıdır.

Evolution Of Desires, Part 1

 

Kabala İpuçları – 5/12/19

Soru: Uzun yıllardır ıslah yolundasınız. Özgür biri olduğunuzu söyleyebilir misiniz?

Cevap: Dünyamızda, soruyu sormuş olduğunuz anlamda özgür bir insan olup olmadığını bilmiyorum. Aslında, bizim anladığımız şekilde özgürlük yoktur. Bu, sadece gerçeğin ne olduğunu bildiğiniz ve onun uğruna hareket edebildiğiniz zaman mümkündür.

Soru: Yaradan’a benzer hale geldiğim derecede, özgür olur muyum?

Cevap: Şüphesiz, çünkü Yaradan’ın bizim üzerimizdeki etkisi ihsan etme niteliğidir. Eğer onu edinirseniz, o zaman Yaradan’ı anlarsınız ve Yaradan sizi anlar. Bu derecede, hem egoizminizden hem de çevrenin etkisinden kurtulmuş olursunuz.

Soru: Şiddet ve zorlamayla başka bir kişinin veya bir grubun arzularına karşı olan özgürlük koşulu, belli bir dereceye kadar özgürlük müdür?

Cevap: Hayır, neredeyse her zaman diğer insanlardan etkileniriz. Bütün soru, kendimi hangi topluma sokmam gerektiğidir. Eğer kendimi doğru hedefe doğru ilerleyen bir topluma sokarsam, ona teslim olur ve itaat edersem, o zaman hedefe bu şekilde ulaşırım. İşte bu, özgürlüğümüzü nasıl gerçekleştirmemiz gerektiğidir.

Soru: Seçme özgürlüğü ve özgür irade arasındaki fark nedir?

Cevap: Özgür irade, nasıl davranılacağını seçmekten ibarettir. Seçme özgürlüğü ise seçimin kendisidir.

Soru: Kabala’nın bakış açısından, Hegel’in “özgürlüğün bilinçli bir gereklilik” olduğu varsayımı ne kadar doğrudur?

Cevap: Bu tamamen küçük bir materyalist kavram yanılgısıdır.

Soru: Yerine getirdiğim tüm düşüncelerim, isteklerim ve eylemlerim Yaradan tarafından mı yaratılıyor?

Cevap: Şu anda, evet, ama bir Masah (Perde) edinmeye başladığınızda, o zaman Yaradan sizin içinizde İstediklerini yapmayacaktır; bunun yerine, siz Yaradan ile istediğinizi yapacaksınız.

Soru: Herkes kendi kişiliğine sahiptir. Bu nedir?

Cevap: Kişilik bizi rahatsız etmez. Aynı şekilde, egoist taleplerinizi yerine getirirsiniz. Yani kişiliğinizin ne olduğu önemli değildir. Bir kişi yemek yemeyi sever, ikincisi dans etmeyi sever, üçüncüsü uyumak ister. Ne fark eder ki? Her koşulda arzularınızı yerine getiriyorsunuz.

Blitz Of Kabbalah Tips – 5/12/19

 

Yaradan’ın Eşsizliği, Bölüm 1

Dünyanın Yönetimi Teorisi: Doğa

Yorum: Kabala açısından Yaradan ve doğa, bir ve aynıdır. Baal HaSulam, “Barış” makalesinde, dünyanın yönetimiyle ilgili beş teoriyi, tarih boyunca insanlığın Yaradan’la ilgili görüşünü nasıl değiştirdiğini açıklar.

İlk teori “Doğa” dır, buna göre,

‘‘…Dolayısıyla, realitenin varlığını akıl almaz bir bilgelikle gözlemesine rağmen, O’nun kendisi mantıksız ve tüm bunları şuursuzca yapıyor.’’

‘‘…Bu yüzden de kızacak, dua edecek ya da kendilerini haklı çıkaracak birinin olmadığına inandılar.’’

Benim Yorumum: Bu çok iyi bir teoridir. Aslında bunun böyle olduğunu görmekteyiz.

Bizler, doğanın değişmez yasasının önündeyiz ve onu iyi çalışmamız gerekir. Bunu çalışarak, her şeyin, bu yasanın nasıl değiştiğine değil, bizim bu yasayla uyumumuza bağlı olduğunu anlamaya başlarız. Sonuçta o, bizi değiştirmek için, bize göre değişir. Hepsi bu!

Bu, yasanın değişmez olduğu anlamına gelir. Doğa, giderek daha büyük integral bağda bize kendini gösterebilmek için, bağa doğru hareket eder.

Doğanın kendisi hakkında konuşamayız. Sadece bizim onu algılayışımız hakkında konuşabiliriz; çünkü beş duyumuzun dışında neler olduğunu bilmiyoruz. Bu, görmeyen, duymayan veya hissetmeyen yeni doğmuş bir bebeğe benzer. Sonra yavaş yavaş bebek hislerini göstermeye, dünyayla etkileşime girmeye başlar.

Bizler, bir tür alanda yaşıyoruz ve bu alan aynı zamanda bizim hissiyatımızdır. Onu beş duyumuzla algılarız; yani içimizdeki bir şey ondan yansır. Gerçekten ne olduğunu bilmiyoruz.

Soru: Çevremizde gördüğümüz her şeyin Yaradan olduğunu söyleyebilir miyiz?

Cevap: Hayır. Yaradan’a bunların arkasındaki her şey diyebiliriz: Yasa, güç, düşünce ve niyet.

Soru: Beş duyu organımda gördüğüm şey değil midir?

Cevap: Hayır. Çevremdeki her şeyin değiştiğini görürüm. Her şeyi değiştirene Yaradan denir.

Baal HaSulam’ın yazdığı gibi, O’nu anlamsız bir yasa ya da tam tersine, benim O’na karşı tutumuma bağlı olarak değişebilen ya da değişmeyen hisler ve niyetlerle dolu bir yasa diyebilirsiniz.

Uniqueness Of The Creator, Part 1

 

Kabala İpuçları – 6/16/19, Bölüm 1

Soru: Bağımsız manevi hayat nedir?

Cevap: Tüm koşullarınızı analiz etme ve inceleme ve bunlardan hangisinin en iyi ve en doğru olacağını seçme yeteneğidir.

Soru: Yaradan her şeyi yönetiyorsa eylemlerim için sorumluluk almak ne demektir? Kabala bilgeliğine göre, Yaradan’ın benimle ne yaptığını anlamak ve analiz etmek benim sorumluluğum mu?

Cevap: Sizler, Yaradan sizin yerinizdeymiş gibi, size verilmiş olan seçme özgürlüğü çerçevesinde yaptığınız eylemlerden sorumlusunuz.

Soru: Ruhun manevi babası ve annesi kimdir?

Cevap: Manevi baba ve anne, aynı zamanda Aba ve İma  (baba ve anne) olarak da adlandırılan manevi dünyadaki sistemlerdir. İki sistem ruhumu doğurur ve ben onların yönetimi altında var olurum.

Soru: Bilginin peşinde olmak ne zaman maddi ve ne zaman manevidir?

Cevap: Hepsi neden bilgiyi aradığınıza bağlıdır. Başkalarıyla nasıl bağ kurulacağını ve onların Yaradan’la yapışmalarına nasıl yardımcı olacağınızı bilmek için çaba gösterirseniz, bu manevidir. Tam tersi ise, fizikseldir.

Soru: Doğada, iyi durumların kötü durumları unutmaya yardımcı olduğu bir yasa var mı?

Cevap: Temelde, evet. Ama Kabala’da değil. Kabala’da her şey birbirine bağlıdır ve nihayetinde bunu tek iyi, genel ve integral olarak kavramaya başlarsınız. Dahası kötü bir şey yoktur. Eğer Kabala’yı çalışırsanız, tekrar tekrar düşüp yükselirsiniz ve tüm düşüşleriniz yükseliş olarak kabul edilir. Olumsuz hiçbir şey yoktur.

Blitz Of Kabbalah Tips – 6/16/19, Part 1

 

Kabalistik Kitapların Anlamı, Bölüm 1

Tora’nın Birçok Yüzü

Soru: Tevrat’ı açtığımızda, birçok karakterli tarihi hikayeler koleksiyonu buluyoruz. Onlarla doğru bir şekilde nasıl bağlantı kurmalıyız?

Cevap: Eğer Tora özel bir kaynaktan gelmeseydi, sadece Orta Çağ’da bir kişi tarafından yazılan sıradan bir kitap olsaydı, o zaman yalnızca ilginç bir tarihsel roman olurdu.

Tora’nın kendisi çok ilginç bir dilde arz edilir ve okumaya başladığınızda duramazsınız çünkü sizi büyüler. Onun içinde okumaktan asla yorulmayacağınız bir şey vardır.

Bundan,  bu kitabın kökeni, dini, tarihi, coğrafyası veya başka bir şeyle ilgisi olmayan, sıradan bir okuyucu olarak bahsediyorum. Bu tam anlamıyla ilginç bir tarzda yazılmıştır.

Bazıları Tora’yı tarihi bir belge, bazıları ise kurgu olarak veya belki de talimatlar veya yasal belgeler koleksiyonu olarak algılar. O, İnsanların ve ulusların eski zamanlarda etkileşimi, dünyaya bakışları hakkında birçok bilgi içerir.

Genel olarak, Tora çok ilginç bir kitaptır. Tora ve onun eserlerini karşılaştırmak mümkün ise Josephus Flavius’ta benzer bir şey görürüz. Bir dereceye kadar Tora’yı tekrar anlatır ve onu bir tarihçi olarak tanımlar.

Josephus, geniş bir bakış açısı ve tarihsel gerçekler hakkında derin bilgiye sahip, gerçekten müthiş bir tarihçidir. Eserlerini, özellikle onun için büyük bir enstitünün kurulduğu ve yüzlerce insanın onun için çalıştığı Roma’da sürgündeyken yazdı.

Ama yine de yazdığı şey Tora’nın kendisi ile karşılaştırılamaz.

The Meaning Of Kabbalistic Books, Part 1

 

Kabala ve İnançlar, Bölüm 1

İki Dünya: Kökler ve Dallar

Yorum: Tarih boyunca ve bugüne kadar dünyada birkaç bin inanç sistemi vardır.

Realiteye Kabala’nın perspektifinden bakarsak, bir yandan, insan toplumunun ve kültürel bir olgu olarak inançların sürekli gelişimi söz konusudur. Öte yandan, insanlıkta içsel bir değişim vardır yani arzularımız değişiyor ve bunun sonucu olarak inançlarımız da pagandan tek tanrıcılığa vb.ne değişir.

İçsel gelişim açısından Kabala ile çeşitli inançlar arasındaki fark nedir? Örneğin, Kabala’da manevi dünyalarda meydana gelen tüm süreçlerin, maddi dünyada en az bir kez ortaya çıkması gerektiğine dair çok önemli bir kural vardır.

Benim Yorumum: Manevi dünyalar, meydana gelen her şeyin köküdür ve dünyamız bu kökün bir sonucu veya dalıdır. Bu nedenle, üst dünyalarda var olan her şey, bir şekilde bizim dünyamızda en azından bir kez, belirli bir biçimde kendini göstermelidir.

Örneğin, çok güçlü bir kuvvet ya da üst dünyadaki belirli bir eylem, dünyamızda neredeyse zar zor fark edilebilen bir oluşum ya da güç olarak ortaya çıkabilir.

Gerçek şu ki, üst kök her zaman dünyamızla temas etmeli ve dalını dünyamızın içinde yaratmalıdır. Bizler, o daldan yola çıkarak, kökün kendisi hakkında bir şeyler öğrenebiliriz.

Kabbalah And Beliefs, Part 1

 

Ortak Ruhun Parçalarını Toplamak

Baal HaSulam, 4. Mektup: Tanrı’nın kutsandığı yere gitmemen ve ruhundan düşen tüm o zayıf organları toplayıp tek bir beden haline getirmemen haricinde hiçbir eksikliğin yok.

“Tanrı’nın kutsadığı bir alan”, aramızdaki koşuldur. Bu, kişinin yavaş yavaş yetiştirdiği, ektiği ve hasat ettiği yabani bir alandır.

En zor şey, ortak ruhun tüm zayıf organlarını toplamamız ve onları tek bir bedene bağlamamız gerektiği konusunda kendimizi ikna etmektir. Bizler beynimizi her türlü bilgeliği, Kabala’yı incelemeye, zor sorular sormaya ve geliştirmeye hazırlarız. Sadece başkalarını değil kişisel deneyimlerimizi hissetmeye bile hazırız ve tüm bunlar kesinlikle ihtiyacımız olan şey değil.

Sadece Yaradan’a içsel arzularımızla nasıl bağlanacağımızı düşünmemiz gerekir. Her birimizin böyle bir arzuya sahibiz, Yaradan bize bunu önceden verdi ve bu harika bir hediyedir. Ancak, yapmamız gereken şey, tüm arzuları bir araya getirmektir.

Biz kendimizi, dostlarımızla yalnızca Yaradan’a, benimkine, seninkine, onun ve diğer herkese yönelik arzularımızla bağ kurmamız gerektiğine nasıl ikna edebiliriz? Geri kalan her şeyi dikkate almayız, diğer her şey hayvandır.

Tüm bu arzuları, özlemleri ve niyetleri ortak bir arzuya nasıl bağlayabiliriz? Hayal kırıklıklarının, bizim ortak hayal kırıklıklarımız, özlemlerin ortak özlemlerimiz olduğunu ve Yaradan’a yönlendirmemiz gerekenin tüm bunların olmasına izin verin. Yani, bizler O’nunla çalışıyoruz: Yapabileceğimiz şey bu veya değil, talep ediyoruz, hayal kırıklığına uğruyoruz, ağlıyoruz ve bununla ilgili başka bir şey istiyoruz.

Buna “ruhundan düşen tüm o zayıf organları toplamak ve tek bir bedende birleştirmek” denir. Bu girişimler üst ışığın onlar üzerindeki etkisini zaten çeker ve sonra bağ gerçekleşir.

Collect The Parts Of The Common Soul

 

Hanuka’nın Anlamı

25 Kislev’de (başlangıcı – Aralık ortasına kadar) başlayan Hanuka, Işıkların Bayramı’dır. Manevi gerçeklik hakkındaki deneyimlerimizin başlangıcını, maddi (egoist) ve manevi (özgecil) dünyalar arasındaki bariyerin ilk geçişini işaret eder. Hanuka’nın kavramları ve gelenekleri (Makabiler ve Yunanlıların savaşı, Hanuka mucizesi, mum, ışık, yağ ve fitil) hepsi maddiyat ve maneviyat arasındaki bu bariyerin aşılmasıyla bağlantılıdır.

Bu engeli aşmak için egoist arzularımızın üzerine çıkmamız gerekir. Makabiler ve Yunanlılar arasındaki savaşın özü şudur: Yunanlılar tarafından sembolize edilen kişinin egoist arzuları ile Makabiler tarafından sembolize edilen karşılıklı sevgi ve ihsan etme üzerinde bir araya gelme arzusu arasındaki içsel savaştır.

Ancak, ego bizim gerçek insan doğamız olduğundan, üstesinden gelmek için nasıl güç toplayabiliriz? Daha karmaşık hale getirmek için, sahip olduğumuz her özgecil arzu, sürekli olarak kendine yönelik hazları kendi içine çekmek isteyen egoya kıyasla daha küçüktür.

Hanuka mucizesi burada devreye girer.

Egoist tutumlarımızın üzerinde birleşmek için çabalarımızla ısrar edersek, “ışık” olarak adlandırılan birliğin, sevgi ve ihsan etmenin manevi gücünü çekeriz. Birleşme arzumuz, egoist arzularımızla karşılaştırıldığında zayıf ve neredeyse algılanamaz olsa da egomuzun üstesinden gelmek için başarısız hatta amansız çabalarımızda umutsuz bir noktaya geldiğimiz an, manevi ışık mucizevi olarak ortaya çıkar: bu, egoizmin üstesinden gelmek ve birleşme, sevme ve ihsan etme niyetine yakınlaşmak için ihtiyacımız olan yardımdır. Bu, Makabilerin Yunanlılara karşı savaşı kazanmasının anlamıdır.

Bir yandan savaşı kazanmak zorunda olduğumuzu hissettiğimizde zafer kazanırız, ama diğer yandan kendimizi seçimlerin dışında, çaresiz ve umutsuz buluruz. Bu, Yunanlıların saldırısı olarak kabul edilir. Saldırı altındayken, sahip olduğumuz her şeyle savaşmaya devam etmemiz gerektiğini hissederiz, buna rağmen görünürde zafer yoktur. Ancak vazgeçemeyiz ve vazgeçmeyiz çünkü vazgeçmek egonun hapishanesinde kalmak demektir.

Sonra mucize gerçekleşir.

Birlik, sevgi ve ihsan etmenin manevi ışığı aydınlatır. Bizi her yerde her zaman var olan enerjisiyle doldurur ve savaşı kazanırız.

Hanuka’da savaş, maddi ve manevi dünyalar arasındaki bariyer ile içsel bir savaştır. Yani birlik, sevgi ve ihsan etme güçlerine karşı egoist güçlerin savaşıdır. Egoist arzularımız ve düşüncelerimiz aramızda duran şeydir ve sonsuzluk, uyum ve bütünlük duygusu, Hanuka’nın simgelediği savaşı kazandığımızda sevindiğimiz şeydir.

The Meaning of Hanukkah

 

Dünya – Gerçeklik Mi, İllüzyon Mu? Bölüm 1

Algı Sınırlaması Yok

Not: Kişi “Kabala Bilgeliği’nin Özü” makalesini sonsuza dek inceleyebilir. Ben 20 yıldır ona geri dönerim ve hala her zaman içinde yeni bir şeyler bulurum.

Benim Yorumum: Bir başlangıç için ihtiyaç sondan daha fazla hissedilir. Gerçek bilim,  kişiyi geliştirir onun için tekrar tekrar çalışması gerekir.

Not: Diyelim ki On Sefirot’un Çalışması manevi dünyaların fiziğidir ve her seferinde onu yeniden keşfediyorsunuz gibi gelir. Bununla birlikte, “Kabala Bilgeliği’nin Özü”, kolayca ele alınabilecek sıradan bir makale gibi görünür ve aniden içinde böylesi derinlikleri keşfedersiniz.

Yorumum: Bu, makaleden dolayı değildir, algı sınırlarınızı ve dünyaya karşı tutumunuzu genişlettiğinden dolayıdır. Bu makaledeki ilk dört konu, Kabala Bilgeliğinde  “Genel ve Özelin İşleyişi”, “ Partsufim, Sefirot ve Dünyaların Çeşitliliği”, “İki İşleyiş – Yukarıdan Aşağıya ve Aşağıdan Yukarıya” ve “Soyut İsimler” dir. Onlar çok karmaşık ve ciddi birçok kavramdan bahsederler.

Beşinci ya da altıncı kavrama ulaştığınızda, aslında, ilk olanları hala anlamadığınızı idrak etmeye başlarsınız. Onları okudunuz, hemfikir oldunuz ve devam ettiniz. Ve şimdi içsel olarak ne kadar kapsamlı olduklarını görür ve tekrar onlara dönersiniz. Onun etrafında dolaşmak yoktur, bu konuda bir şeyler yapmak zorundasınızdır. Bu yüzden onları tekrar çalışırsınız.

Kaç kez Baal HaSulam’ın bütün makalelerinin üzerinde durduk? Bugün ilk kez “Kabala Bilgeliği’nin Özünü” okuyanlar, ikinci ve üçüncü kez veya bir yıl veya 10 yıl üzerinde durduktan sonra,  içinde ne göreceklerini hayal bile edemezler.

Örneğin, Kabala bilgeliğini 40 yıldır inceliyorum ve daha evvelden ve şimdi bu kavramlar hakkında düşündüğüm şeyleri bile karşılaştıramıyorum. Şu anki ben ve bu makaleyi 40 yıl önce açan kişi tamamen farklı insanlar.

Soru: Bu, Kabala’da dünyamızda olduğu gibi “Bunu zaten okudum” diye bir şey olmadığı anlamına mı geliyor?

Cevap: Kabala’da böyle bir şey yoktur. Hiç bir şeyde yoktur! Bu bilgeliğin içine girersiniz ve kendinizi, onu bir şekilde bitirme yeteneğiniz olmadan içine gömersiniz.

O kadar yuvarlak, birbirine bağlı bir dünyadan bahseder ki bir ip çekebilirsiniz ve tüm gerçeklik sizin için değişecektir. Her yeni tanım, her yeni algı ve yeni edinim her şeyi değiştirir, çünkü sadece On Sefirot vardır, fakat her biri diğer bir on ve diğer bir ondan oluşur; algılama için bir sınır olmadığı ortaya çıkar.

Dünya sadece on kısımdan, on yayılmadan oluşmasına rağmen sonsuzdur.

World—Reality Or Illusion? Part 1