Category Archives: Grup

Hayatın Anlamını Keşfetmeye Doğru Bir Adım

Soru: Kişi, hayatta bir anlama sahip olmadan var olduğunu anlarsa ama henüz bunu edinme ihtiyacı yoksa, nasıl bir adım atabilir ve bu anlamı bulmak, kelimenin tam anlamıyla kaderini kontrol etmek ister?

Kişi, bir koşuldan diğerine nasıl geçer?

Cevap: Bu ancak doğru çevre sayesinde mümkündür. Başka yolu yoktur.

Kabala biliminde bu, eğer insan hayatın anlamını anlamak, bu dünyanın üzerine, hayatımızın kontrol sisteminde en üst seviyeye çıkmakla ilgilenen özel bir grubun üyesiyse, o zaman kişi onu ifşa edebilir ve dünyamızdaki yaşamı boyunca bile, üst dünyayı anlayan biri haline gelir, diye açıklanmıştır.

Bütün Mesele Bu!

Hepimiz bütün, mükemmel bağ ile bağlıyız. Bu, en başından böyle yaratıldı ama bu bağ bize sadece bozuk, kopuk bir biçimde ifşa olur ki böylece kendimizi bağlı, bağımlı, birbirimize yardım eden ve mükemmel, bütünsel bir sistemde çalıştığımızı görmek isteyelim diye.

Bunu kendimiz istemeliyiz ve o zaman karanlıktan ışığı ifşa edeceğiz, rızamıza, arzumuza ve ıslah eğilimimize göre mükemmel bir sistem bize ifşa edilecektir. Islahı, sadece kendi içimizde yapmalıyız, başka hiçbir yerde değil. Algımız dışında hiçbir şeyin ıslah edilmesine gerek yoktur.

Makinenin bir parçası bile düzgün çalışmıyorsa, o zaman makinenin tamamı çalışmaz. Bu nedenle, her birimizin onlusunu, Kabalistlerin tavsiyelerine göre ıslah etmemiz gerekiyor. Aramızdaki bağı ıslah edersek, Yaradan ile bağımızı bulacağız. Yaradan’dan bizi ıslah etmesini talep ederiz ve bizi bağlayıp bağlamadığını anlarız.

Birbirimizle ilişkiler kurarak ve genel sistemi ıslah ederek, Yaradan ile bağa geliriz.  Sonuçta, her zaman O’na dönmeli ve yardım istemeliyiz. Böylece, Yaradan ile giderek daha fazla bağlanırız ve bu en önemli şeydir! Asıl mesele aramızdaki bağ değil, bunun için Yaradan’a ihtiyacımız olması ve O’na bağlanmamızdır. Bütün mesele budur!

Aramızdaki bağı ıslah ederek, aslında Yaradan’ı ifşa ederiz, üst gücün var olduğunu ve her şeyi belirlediğini, her şeyin ona bağlı olduğunu ve sadece talep etmemiz gerektiğini keşfederiz. Ve bu üst gücün benim için belirlediği şey dışında, ben de kendim değilimdir. Ve dostlarıma karşı, dostlarımın bana karşı tavrı da benim veya onlar tarafından değil, Yaradan tarafından belirlenir.

Böylece, tüm realitede sadece Yaradan’ın var olduğunu ve O’ndan başka hiçbir şeyin olmadığını anlarız.

İyi Bağı Nasıl Artırabiliriz?

Soru: İyi bağı nasıl artırabiliriz?

Cevap: Sadece birbirimizle bütünleştiğimizde, birbirimize ne kadar bağımlı olduğumuzu sürekli olarak ifşa ederiz çünkü sadece doğru bağ vasıtasıyla, birbirimiz arasındaki ilişkiler aracılığıyla, üst dünyanın ve Yaradan’ın ifşası gerçekleşir. Her birimizin içinde değil, aramızda.

Manevi bir ağ, insanları ve arzularını görmediğimiz, ama arzular arasındaki bağlantıları gördüğümüz bir boyuttur. Bu iletişim bağları, genel ruhun kabıdır.

Onlu, Dünyayı Nasıl Etkiler?

Soru: Yaratılışı yönetmek için onluyu birleştirmek ne anlama geliyor?

Cevap: Onlu ve tüm yaratılış aynı şeydir. Onlu aynı sistemdir ancak daha küçük bir ölçekte. Onlu içinde yaptığımız şey, tüm yaratılışı, onlunun ona benzerliğiyle aynı derece etkiler.

Genel yaratılıştaki karşılıklı ihsan etme yasalarına benzer olma vasıtasıyla, onluda bir şekilde bağ kurabilirsek, egoizmimizin üstünde bu yasaları uygulamaya çalıştığımız ölçüde tüm dünyayı etkileriz. Dahası, etkimiz de çok güçlüdür çünkü bizler, küçük ve zayıf yeni başlayanlarız.

Görünüşe göre ne kadar büyürsek, her şeyi o kadar çok etkileyebiliriz. Gerçekte, bir yandan görünüşte daha büyük bir etkiye sahibiz ama diğer yandan daha az etkiye sahibiz. Bu, küçük çocukların dünya üzerindeki etkisi gibidir. Güç açısından büyük değil, ama etkisi bakımından büyüktür.

Bu, çocuklara yetişkinlerden çok daha fazla önem verdiğimiz anlamına gelir. Dünyanın ve onun geleceğinin merkezi bir parçası olduklarından, dünya onlara özen göstermeli ve onlar için hareket etmelidir.

Öyleyse ihsan etme niteliğinin gücü ve kalitesiyle, yaratılışı büyük ölçüde niteliksel olarak ve çok az da güçle etkileriz.  Bu daha sonra değişecektir çünkü egoist dünyamızla ilgili değil, manevi dünyalar hakkında konuşacağız.

Yaradan’ın Mors Alfabesi

Önemli olan, birliği sürdürmek için sürekli olarak bağ kurmaya çabalamamızdır. Yukarıdan ayrılmıştık ve yeniden bağlanıyoruz. Yaradan ile birlikte çalışmamız bu şekildedir:  O bizi ayırır, biz bağlarız, O bizi tekrar ayırır, biz yeniden bağlanırız.

Bu karşılıklı çalışmada, Yaradan ile bağımızın farkına varırız. Ve o zaman, O’nun içimizde neden olduğu kopukluklarda ve O’na bağlandığımız aramızdaki bağ vasıtasıyla, O’nun dilini anlamaya başlarız – Mors Alfabesi gibi: nokta, kısa çizgi, bip, bip…

Bağın kesilmesini Yaradan’ın Kendisi yapar ve O’ndan bizi bağlamasını talep ederiz. Sonra tüm bu eylemlerde, Yaradan’ı hissetmeye ve kodlanmış bir radyo mesajındaki gibi: biip-biip-biiiiip-biip… bize anlatmak istediğini anlamaya başlarız.

Yaradan’ın, ışığın Kli’mize girişleri ve çıkışları aracılığıyla bizimle konuştuğunu ve O’na yakınlaşmak için hangi daha gelişmiş formlara ulaşmamız gerektiğini açıkladığını hissederiz. Yaradan, O’na nasıl daha da yakınlaşacağımızı bize öğretir.

Ruhun Müziği

İlerleme ancak onlu içinde mümkündür. Her şeyi egoizmim aracılığıyla görürüm ve bu nedenle her şey onu nasıl ıslah edeceğime bağlıdır. Bu yüzden Yaradan, Adam HaRishon’un ortak ruhunu parçalara ayırdı, böylece egoizmime rağmen çalışıp dostlarıma yakınlaşabilir ve algımı düzeltebilirim.

Dostlar kalbime girecek ve ben her birinin arkasında Yaradan olduğunu göreceğim. Onlar önümde ıslah olmuş niteliklerim olarak görünürler, ama egoizmim içinde onları bozuk olarak görürüm. Onları tam olarak kalbime getirmeye çalışırsam, kendimi ıslah edeceğim.

Kendimi, onluya, dünyaya, tüm gerçekliğe ve bunun aracılığıyla Yaradan’a karşı olan tutumumu ıslah etmesi gereken tek kişi benim.

Yaradan bana dostları verir ve şöyle der: “Onları seç, bu senin iyi kaderin, onlar aracılığıyla ruhunu ifşa edeceksin.” Ve ben bu kaderi kabul etmeli ve dostlarımı kalbimde ve aklımda birleştirmeliyim. Bu, iyi kaderi seçtiğim ve bir ruh edindiğim anlamına gelecektir.

Kendimi dostlarıma ve onlar aracılığıyla Yaradan’a karşı iyi olacak şekilde ayarlarsam, o zaman kendimi bir müzik aleti gibi ayarlarım, tıpkı gitar telleri gibi, seslerinde tam bir uyum elde ederim. Bu, grupla uyum içinde olmak için kendimi nasıl ayarlamam ve ortak bir arzu, tek bir ruh olarak, onlar ile çalmaya başlamam gerektiğidir.

Bu şekilde, tüm İsrail halkının arzularını birleştirerek ilahilerini yazan Kral Davut gibi, ortak duamızı bir araya getirebileceğiz. Bizler, dışsal eylemlerden değil, içsel bağdan bahsediyoruz. Dışsal eylemler yalnızca dikkatimizi dağıtır ve ıslahımızı yavaşlatır.

Twitter’da Düşüncelerim / 7 Aralık 2020

Barış ve mükemmellik, Yaradan’ın ayrıcalığıdır. Bu, bir insanın sahip olmadığı şeydir. Yaradan bizi kötü bir eğilimle yarattı ve bize biraz iyilik verdi ki böylece onları birbirine bağlamanın yollarını arayalım. İki zıtlığı uzlaştırmanın imkansızlığı yüzünden umutsuzluğa kapıldığımız zaman…

Orta çizgiye yaklaşmak, dostlar, grup olmadan hiçbir şey olmadığımı fark etmektir. Ders hazırlığına geldiğimde kendimi ölü, boş hissederim, hiç bir şey hissetmediğimin, hazır olmadığımın hissederek. Dostların konuştuğunu, birbirlerini uyandırdığını duyduğumda uyanırım. Onların uyanışıyla canlanırım.

Dostlara karşı esnek olursak: onları destekler ve güçlendirirsek, çabalarımızla grubun nasıl daha da doğru şekillendiğini hissederiz. Grubu önemseyen her kişi kendini orta çizgi olarak inşa eder, tam olarak Yaradan’ı hedef alarak ve O’nu kendi içinde ifşa ederek.

Herkesin Özgüvenini Artırın

Soru: Duygusal bir etki, gruba aittir. Kişi kendisini belli bir toplulukla özdeşleştirir, onu olumlu değerlendirmeye çalışır ve bu şekilde statüsünü ve özgüvenini yükseltir.

Bu etkiyi güçlendirmeye ve geliştirmeye değer mi? Örneğin, birleşmek isteyen bir grup insan içinde, “Sen özelsin, sen en iyisisin. Birlikte üstesinden geleceğiz ” demek?

Cevap: İnsanların özgüvenini artırmanın, enerjiyi ve belki de bir kişinin içinde uykuda olan hedefe ulaşma arzusunu yükseltmenin, onu cesaretlendirmenin, onu desteklemenin gerekli olduğunu düşünüyorum.

Sinerji Etkisi

Yorum: Sinerji etkisi, insanlar, bütünsel bir grupta birleştiğinde ortaya çıkar ve sonuç olarak aralarındaki entelektüel enerji artar.

Kabala’da ayrıca, kişi on kişilik bir gruba dahil olursa, on kat daha büyük değil, bin kat daha büyük bir güç aldığı söylenir.

Benim Cevabım: Elbette, çünkü aynı zamanda üst enerjiyi çekmeye başlar.

Kişi kendini feshedip üst kaynak ile aynı hizaya getirirse, o zaman artık gruptan egoist bir tepki değil, üst kaynaktan özgecil bir tepki alır. Bundan dolayı başarılı olur.

Kendimizi Yükselterek, Dünyayı Yükseltiriz

Dersten sonra bizler dünyanın içine gireriz, ve tüm dünya, tüm insanlık, Adam HaRişon’un tüm Kli’si, bizim-on dostun arasına girer. Dünya, onlunun içinde, bağ kurduğum dostlarımın arasında akmaya başlar ve onun düşüncelerini ve arzularını bize getirir.

Bizler, dünyanın arzularını hissetmeliyiz; aksi takdirde, genel ıslaha ulaşamayacağız. Bunun siyaset olmadığını, ekonomi olmadığını, ama Adam HaRişon’un ortak ruhunun muazzam arzusunun aramıza girip bizi etkilediğini, böylece bu engeller üzerinden birliğe dönmemiz gerektiğini anlamalıyız. Eklenen egoizme rağmen, daha da güçlü bir şekilde yeniden bağlanırız.

Kocaman dünyadan gelen izlenimler bizi ayırmamalı. Bizler, dünyadan yalnızca daha sonra ıslah etmek için çalışabileceğimiz izlenimleri alırız.

Birbirimizle olan bağımızı koparmazsak, gün içinde bizi etkileyen tüm koca dünya bize uygun bir şekilde bağlanacak, bizler de onu ıslah edebileceğiz. Kendi içimizde dünyayı ıslah ederek, onun dışarıda da değişmesine neden oluruz çünkü içsel ve dışsal arasında zaten bir bağ doğmuştur.

Eğer dünya gün içinde bizleri bölemez ve onluda birbirimizden ayıramazsa o zaman, birliğimizi ona aktarır ve böylece dünyayı ıslah ederiz. Bu, yavaş yavaş manevi Partzuf’umuzun, onun sonunun (Sof) bir parçasına dönüşür. Henüz onunla aktif olarak çalışamayız, ancak o, zaten Partzuf’un faydalı bir parçası haline gelir.

Böylece günbegün dünyadan yeni arzular emer ve birliğin gücünü ona aktarırız. Tüm insanlık bir Kli’ye, tek bir ruha aittir. Onluda birleşmeye çalışarak, dolayısıyla manevi kabın ve başın (Toch ve Roş) iç kısmını inşa ederiz. Ve henüz birliğe gelmemiş diğer tüm insanlar, Partzuf’un sonudur (Sof). Bu nedenle, bu arzuları birleştirmeliyiz.

Genel ıslah zamanında yaşıyoruz ve bizler tüm dünyayı düşünmeliyiz. Bu nedenle, keşişler gibi bir mağarada, küçük yerleşim yerlerinde yaşamış geçmişin Kabalistlerinin aksine, bizler insanlar arasındayız. Kabalistler her zaman yalnızlık için çabaladılar çünkü henüz dünyayı ıslah etmek için çalışmaya gerek yoktu.

Ama biz farklı bir zamanda yaşıyoruz ve istesek de istemesek de tüm dünyadan izlenimler alıyoruz. Gün boyunca onun arzularını emeriz ve onları işlememiz gerekir. Ve onluda birleştiğimizde, birleşmemizin dünyadan alınan arzuları da içerdiğini hesaba katmalıyız. Ve koca dünyaya geri döndüğümüzde, onu ıslah olmuş arzularla etkileriz ve dünya değişir, ıslah ve birleşmenin gerçekleşmesine doğru ilerler.